KONUSU: Andersen Masallarında, zaman zaman sabır ve iyimserlik öğeleri hakim yer aldığı gibi, bunun tam dersi olarak acılar ve çözümsüzlük de işlenmektedir.
Kibritçi Kız:
Bir yılbaşı gecesiydi. Dondurucu, kavurucu bir soğuk vardı, yoldan geçenler paltolarının yakasını kaldırmışlar, atkılarına bürünmüşler, hızlı hızlı yürüyorlardı. Kimi evine geç kalmış, acele ediyor, kimi bir eğlence yerine gidiyordu. Çocuklarlar koşuyorlar, birbirlerine kartopu atıyorlardı. Gecenin zevkini en çok onlar çıkarıyorlardı. Kahkahalarla gülüyorlar, sevinçle haykırıyorlardı. Yalnız bir çocuk vardı ki gelip geçenler onun farkında değillerdi. Ufak bir kız çocuğu. Başı açık, elbisesi yama içinde, yoksul bir kızcağız. Bir kapının önüne büzülmüş, çıplak ayaklarını altına almıştı. Soğuktan morarmış tir tir titriyordu. Üzerinde oturduğu taş basamakta buz gibiydi. Yavrucağız d... (Devam)
Bir kişinin başından geçmiş olayların anlatıldığı edebi yazılara denir. Anılar, tanınmış kişilerin yaşamlarını ve onların dönemlerini yansıttığı için önem taşır. "Günlük" denilen defterlere günü gününe yazıldığı gibi, sonradan kaleme alınarak da yazılabilir. Sonradan yazılanlarda, bellek yanılmalarını önlemek için belgelerden yararlanılır. (Devam)
İşin, oluşun, hareketin, durumun, kılışın yüklemde nasıl anlatıldığına göre cümleler çeşitlere ayrılır. Burada işin yapılıp yapılmadığı, durumun varlığı yokluğu, işin istenildiği ya da emredildiği, bildirildiği ya da sorulduğu önemlidir.
Cümlede anlatılan işin, oluşun, hareketin olup olmadığını veya sözü edilenin var olup olmadığını bildiren cümlelere haber cümlesi; bir isteği, dileği, emri, tasarıyı, şartı bildiren cümlelere de dilek cümlesi denir. Bunlar da olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Olumlu Cümle Fiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir. Bursa bu mevsimde soğuktur.Yarın daha erken gelmelisin.Bu binanın yerinde şeftali bahçesi vardı.Vapur rıht... (Devam)
Adlar (İsimler) Varlıkları ve kavramları tanımamıza yarayan sözcüklerdir. Örnek: İstanbul, bebek, ayı, kulak. Anlam Özelliklerine Göre Adlar 1. Özel Ad Tek varlığı karşılayan adlardır. Örnek: Ömer, Adana, Allah, Türkiye. Özellikleri: 1. Özel adlar daima büyük harfle başlar. Örnek: Yeşim bizi burada bekleyecekti. 2. Özel adlara gelen yapım ekleri kesme imiyle ayrılmaz. Örnek: İngilizce biliyor musunuz? 3. Özel adlara gelen çekim ekleri kesme imiyle ayrılır. Örnek: Bunu Ahmet'te de görmüştür. 4. Özel adlara getirilen "-ler" çoğul eki sözcüğe başka anlamlar katıyorsa kesme imiyle ayrılmaz. Örnek: Aliler akşam bize gelecek. NOT: "gibi" anlamı taşıyanlar hariç: Ali'ler ölmez. 5. Güneş, dünya ve ay isimleri, astronomi (gökbilim) veya coğrafya ile ilgili bir kavramın adı oldukla... (Devam)
1. Olumlu Cümle Yüklemin bildirdiği yargı olumludur. Örnek: Tren tam vaktinde geldi. 2. Olumsuz Cümle Yüklemin bildirdiği yargı olumsuzdur. Örnek: Aylardır bu topraklar yağmur görmedi. NOT: Yüklemi olumsuzluk bildirmediği halde, anlamca olumsuz cümleler olduğu gibi kimi cümleler de anlamca olumludur. Örnek: Ne şiş yansın ne kebap (Anlamca olumsuz, biçimce olumlu) Örnek: Hiç bilmiyor değilim (Anlamca olumlu, biçimce olumsuz) 3. Soru Cümlesi Hem soru ekiyle hem de soru sözcüğüyle kurulabilir. Kimi kez, düşünceyi ya da duyguyu etkili hale getirmek için soru cümlelerinden yararlanırız. Böylece cümleler çoğunlukla yanıt istemez. Bu tür cümlelere sözde soru cümlesi denir. Örnek: Bana neler yapmadılar ki? (Çok şey yaptılar) Örnek: Sen kim, o kim? (İki kişi arasında karşılaşt... (Devam)
a) Olumlu Cümle: Yüklemin bildirdiği yargı olumlu olan cümlelere denir. 1. Olumlu ad cümlesi 2. Olumlu eylem cümlesi 3. Olumlu soru cümlesi 4. Biçimce olumlu cümle Ör: Bizde ne yalan var ne ihanet. (yalan ya da ihanet yok) Ör: Benim oraya gidecek halim mi var? (halim yok) 5. Anlamca olumlu cümle: Ör: Ben oraya gitmeyecek değilim. (gideceğim) Ör: Bügün hava kötü değil. (iyi) b) Olumsuz Cümleler Yüklemin bildirdiği yargı olumsuz olan cümlelere denir. 1. Olumsuz ad cümlesi 2. Olumsuz eylem cümlesi 3. Olumsuz soru cümlesi 4. Biçimce olumsuz cümle Ör: Senin yapacağın iş karşılıksız olmaz. (karşılık beklersin) Ör: Artık "Gelmedi." diyemezsiniz. (geldi) 5. Anlamca olumsuz cümle Ör: Onun bir iş yapacak hali mi var (yok) Ör: İçinizde cesaret sahibi biri var mı da... (yok) c) Soru Cümleleri... (Devam)
a) Gerçek Anlam: Sözcüklerin bizde çağrıştırdığı ilk anlamlarıdır. "Yan-" sözcüğünü tek başına düşündüğümüzde, aklımıza ilk gelen yanıcı bir maddenin alev almasıdır. Bu sözcüğün temel anlamıdır. b) Yan Anlam: Dildeki gelişim nedeniyle sözcüklere, temel anlamı yanında yeni anlamların yüklenmesidir. Yukarıdaki "yan-" eylemini "Biletim yandı." cümlesinde kullandığımızda "yan-" eylemine yeni bir anlam kazandırmış oluruz. c) Mecaz Anlam 1. Mecaz: Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında özel bir anlamda kullanılmasıdır. Örnek: O kız beni yaktı. 2. Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarımı): Benzetme amacı güdülmeden bir sözcüğün başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır. Örnek: Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal. Hilal burada bayrak yerine kullanı... (Devam)
1. Açıklayıcı Anlatım Okuyucuyu herhangi bir alanda bilgilendirmek için kullanılır. 2. Tartışmacı Anlatım Okuyucuyu belli bir düşünceye inandırmak amaçlanır. Bunun için de kanıtlayıcı özelliğinin olması gerekir. 3. Öyküleyici Anlatım Öyküleyici anlatımda okur bir olay içinde yaşatılmak istenir. 4. Betimleyici Anlatım Herhangi bir olay, nesne ya da kavramın ayırıcı niteliklerini sunarak yazıyla resim çizme yoludur. NOT: Bir paragrafta bazen birkaç anlatım metoduna başvurulur. (Devam)
1. Birbiriyle Karıştırılan Sözcükler Biçimce birbirine benzeyen ama anlam yönünden cümle içinde kullanımı uygun olmayan sözcüklerdir. Örnek: Kendinizi tanıştırır mısınız? "tanıtır mısınız" olmalıydı. 2. Gereksiz Kullanılan Sözcükler ve Yinelemeler Cümlede anlamdaş sözcüklerin veya gereksiz sözcüklerin kullanımından kaynaklanır. Örnek: Mevcut paramızı çar çur etmeyelim. 3. Yardımcı Eylemlerin Gereksiz Kullanılması Et-, ol-, kıl-, ey- yardımcı eylemleri genelde yabancı dillerden dilimize girmiş isimlerin sonuna gelerek bileşik eylem oluşturur. Bu eylemler Türkçe sözcüklere getirildiğinde yanlışlık yapılmış olur. Örnek: arzu etmek, zannetmek, hissetmek olur ancak umut etmek olmaz. 4. Anlamca Çelişen Sözlerin Bir Arada Kullanılması Zıt anlamlı sözlerin bir arada kullanılmasında... (Devam)
Anlatımın temel birimi cümledir. Düşündüklerimizi, duyduklarımızı, tasarladıklarımızı ya da yaşadıklarımızı karşımızdakilere tam olarak iletebilme, cümle kurabilme gücümüze bağlıdır. Doğrusu cümlelerimizin açık, duru, yalın dilin işleyiş kurallarına uygun ve dilbilgisi yönünden doğru olmasıyla ilgilidir. Cümlelerimiz bu niteliklerden yoksunsa, duru, yalın, açık değilse, iletmek istediklerimiz tam iletemeyiz. İster istemez karşımızdakiler, anlatmak istediklerimizi tam olarak anlayamazlar ya da eksik, yanlış anlarlar.
Cümle bir yargı birimi olduğuna göre, cümledeki her sözcüğün bu yargıyı oluşturmada bir işlevi olmalıdır. Böyle değilse aynı anlama gelen ya da aynı işlevi yerine getiren sözcükler birlikte kullanılmışsa, o cümle duru değildir. Duruluktan yoksun cümlelerle oluşturulan yazılar da uzatılmış, doldurulmuş yazılardır.
Anlatım bozuklukları iki kısımda incelenebilir; - Anlama Dayalı Bozukluklar (Bağdaşıklık)- Dilbilgisine Dayalı Bozukluklar (Bağlaşıklık)
Anlama Dayalı Bozukluklar 1. Gereksiz sözcük kullanımı - Annem her sabah bize portakal suyu sıkar. Cümleden "suyu" kelimesi atılması gereklidir. Çünkü portakal sıkılır ve suyu elde edilir. - Hasan bana gizli sırlarını anlatacak. Sır zaten gizlidir, gizli kelimesi gereksiz kullanılmıştır. 2. Sözcüğün yanlış anlamda kullanımı - Fiyatlar pahalı olduğundan satışlar durgun. Fiyatlar yüksek olur, ürünler pahalı olur. - Hasan derslerinde çekimser davranıyor. Çekingen davranıyor olmalıydı. 3. Sözcüğün yanlış yerde kullanılması - Ağrısız kulak delinir. Ağrıyan kulaklar delinmiyor yani? Kulak ağrısız delinir olmalıydı. - Yüzme en iyi denizde öğrenilir. Doğrusu yüzme deniz... (Devam)
1. Yapıları yanlış olan sözcükler Örnek: Arthur, mutluluğu ve erdemliği yaşamın her kesiminde değil tümü içerisinde değerlendiriliyordu. erdemliği - erdemliliği olmalı, değerlendiriliyordu - değerlendiriyordu olmalı. 2. Yanlış anlamda kullanılan sözcükler Örnek: Bu olay onun hasta olmasını sağladı. "sağladı" yerine "hasta olmasına neden oldu" olmalıydı. 3. Yinelemelerden kaynaklanan anlatım bozuklukları Örnek: Güç ve müşkül zamanlarımızda bir dost ararız. Güç ve müşkül aynı anlamdadır. 3. Gereksiz yardımcı eylem kullanımı Örnek: Sizin de bizimle geleceğinizi umut ediyorum. "umuyorum" olmalı. 4. Özne yanlışları Örnek: Banka nöbetçisinin elinden silahı alındı ve soyuldu. Soyulanın kim olduğu belli değil, nöbetçi mi banka mı? 5. Tümleç yanlışları Örnek: Buna ancak ben... (Devam)
AÇIKLIK:Bir anlatımdan herkes aynı anlamı çıkarabiliyorsa ve aynı anlamda kolayca birleşebiliyorsa o anlatım "açık"tır.Bir anlatımın ikili anlamlar iletmemesi ve kolayca anlaşılabilmesidir.
*ünlü sporcumuzun arka ayak adalelerinde ezilme saptandı.(sıfat yerinde kullanılmam)
*izinsiz inşaata girilmez.(zarf yerinde kullanılmıştır)
*ağzını sıkı tutmama ilişkimizin bozulmasına yaradı(neden oldu - yol açtı)
*yeni yürümeye başlayan çocuklar sık sık düşerler.
*bu romanında derece derece,şen ve akıllı bir genci anlatıyordu.(zarf yerinde kullanılmıştır)
*bu iş kesinlikle olacak galiba .(çelişen sözcük)
*heralde sınavı kazanırım zannediyorum.(" ")
*son sayıda yazdıklarımı okuduysanız konuştuklarımdan bunlar çıkmaz.(" ")
*aşağı yukarı tam bir yıl önce görmüştüm.
*bahçeye ektiğimiz fidanlar tutmadı.(diktiğimiz çizgi anlam inceliğine dikkat edilmiş)
1. Nesnel Anlatım Kişiden kişiye değişmeyen yargılardır. 2. Öznel Anlatım Nesnel anlatımın tam tersidir. Anlatımda bir kişinin yorumları mevcuttur. 3. Dolaylı Anlatım Bir kavramı vya bir düşünceyi bir aracıya başvurarak anlatmaktır. Dolaylı anlatım, genelde birinin sözünü alıntılamayla, başkasının düşüncesine katılıp katılmamayla, başkasına ait bir görüşü üstü kapalı dile getirmeyle, tek sözcükle belirtilebilecek bir kavramı birden çok sözcükle anlatmayla yapılabilir. (Devam)
1. Açıklık Bir metnin, hiç bir yorum getirmeden herkesçe kolaylıkla anlaşılabilecek bir nitelikte olmasıdır. 2. Duruluk Düşünce ya da duyguları mümkün olduğunca az sözcükle ifade etmektir. 3. Yalınlık Anlatımın, her türlü süsten, özentiden arındırılmasıdır. 4. Akıcılık Bir metnin kolaylıkla okunabilip dinlenmesi özelliğidir. (Devam)
Roman, 19.yüzyıl Rus ailesi hakkında fikir vermektedir. Romada, tekdüze ama dürüst bir evliliği olan Anna'nın aşk sonucu yaşadığı trajik durum anlatılır. Anna Karenina, Rus aristokrasinin şık, güzel, hayranlık uyandıran, seçkin bir kadınıdır. Yüksek bir devlet memuru olan kocası Karenin ile monoton bir evlilik yaşamaktadır. Bir gün Anna, ağabeyi ile yengesinin bozulan ilişkisini düzeltmek için geldiği Moskova'da Vronski adında genç ve yakışıklı bir kontla tanışır. Aralarındaki ilişki bir süre sonra aşka dönüşür. Durum dedikodulara yol açınca Anna kocasına her şeyi anlatır. Adam, çok etkilense de belli etmez. Çevrede saygınlıklarını yitireceklerini düşünerek Vronski'den ayrılmasını söyler ama Anna onu dinlemez. Vronski'yle İtalya'ya kaçar. Bu arada Anna hamiledir. İtalya'dan döndükten sonra Vronski'nin köşkünde oturmaya başlarlar. Hiç kimse onlarla ilgilenmez, herkesonları dışlar. Anna ile Vronski'ni... (Devam)
İlk söyleyeni genel olarak bilinmeyen, başlangıcı insanlığın İlk devrelerinden oluşan gelenekler, inançlar ve halk arasında sözlü olarak aktarılan ninni, tekerleme, mâni gibi halkın malı hâline gelmiş, insanların maddi ve manevi İnanç ve düşünce sistemlerinin üzerinde etkisi bulunan bu türler Anonim Halk Edebiyatı adı altında toplanmaktadır. Bu başlık altında ilk söyleyenleri belli olmayan destan, halk hikâyeleri, masal, efsane, fıkra, atasözleri, bilmece, deyim, dua, beddua ve türkü vb. anonim mahsuller bu edebiyatın içinde ele alınır. (Devam)