sonuç Yazıları - Sayfa 4 - Türkçe Sitesi
EtiketŞu anda sonuç konusu ile ilgili sayfalara bakmaktasınız.
Bu konuyla ilgili toplam 86 içerik bulunuyor.
P Sözlüğü (Deyim)
Pandomim kopmak ; Kavga «^kmak, tartışma olmak Paniğe kapılmak: Meydana gelen dairden ötürü ansızın telaşlan­mak, aşırı biçimde etkilenmek, korkmak Paniğe vermek (ortalığı): Çok korkutmak, dehşete düşürmek.

Papara yemek: Azar iÅŸitmek, paylanmak.

papaza kızıp perhiz (oruç) bozmak (yemek) : Başkalarına kızıp ken­disine yarar getirmeyecek davranışta bulunmak. Para babası: Çok zengin kimse.

Para bozmak: Bütün parayı ufak paralar haline getirmek, ufak paralar­la değiştirmek.

Para canlısı: Parayı çok seven kimse.

Para çekmek: -1. Belli bir yere, kimseye yatırılan paranın bir bölümü­nü ya da hepsini gerektiğinde geri almak. -2. Başkasından sürekli olarak birtakım bahanelerle para almak.

Para (parası) çıkışmamak : Para yetişmemek, parası yetecek miktar­da olmamak.

Paradan çıkmak: Bir iş ya da kişi uğruna çok para harcamak, masraf

etmek.

Para dökmek : Bir iş ya da kimse uğruna çok para har... (Devam)
DiÄŸer Konular 20 Nisan 2013 Yorum yok
Parağrafta Yapı
Paragraf, bir metnin en küçük düşünce birimidir. Parağraf; konu, ana fikir ve yan düşüncelerden meydana gelir. Bu nedenle paragrafta yer alan düşünceler arasında bir zincirin halkaları gibi bir ilişki vardır. Paragrafta her cümle kendinden önceki cümlede vurgulanan kavramı açıklar.

Giriş Bölümü: Paragraftaki konuyu, bakış açısını belirten cümle ya da cümlelerdir. Çoğu kez ilk cümledir. Bu cümlelerde bağlantı öğesi yoktur. Bağlantı Öğesi, bir cümleyi kendinden önceki cümleyle bağlayan sözcüklerdir. Bunlar; "ise, kimi, birde, bunun için, oysa, ve, ile..."

Gelişme Bölümü: Konunun örnek, alıntı, karşılaştırma gibi yöntemlerle geliştirildiği, düşüncenin somutlaştırıldığı cümlelerdir.

Sonuç Bölümü: Paragrafta anlatılanların özetlenip sonuçlandirildiği, çoğu zaman ana düşünceyi veren cümle ya da cümlelerdir. : -

Örnek 1:

Özgür insan, kitapların ürünüdÃ... (Devam)
Diğer Konular 30 Mayıs 2013 Yorum yok
R Sözlüğü (Deyim)
Rafa kaldırmak (koymak) (bir şayi) : Bir işle artık uğraşmaz olmak, bir kenara itmek

Rahat (kıçına) batmak (rahatlık batmak): Sahip olduğu iyi olanakla­rın becerini bilmemek.

Rahat döşeği: Ölünün yıkanıncaya kadar yatırıldığı, genellikle yere se­rilen yatak.

Rahat döşeğinde ölmek: Evinden ya da evine yakın bir yerde Ölmek ve rahat döşeğinde yatmak.

Rahatına kaçmak : Tedirgin olmak, rahatsızlık duymak.

Rahatına bakmak: -1. Olana bitene aldırmamak, rahatını kaçıracak şeylere gözünü kapamak. -2. Rahatını sağlayacak olanakları araştır­mak.

Rahatını bozmak (kaçırmak): Rahatsızlık vermek, keyfini kaçırmak, canını sıkmak.

Rahat kıçına batmak: Bk. Rahat batmak. _

Rahatlık batmak : bk. Rahat batmak.

Rahat rahat: Güçlük çekmeden, kolayca.

Rahat yüzü görmemek: Bir türlü rahaf bir duruma gelememek, sıkım­larından, eksikliklerinden bir türlü kurtulamamak.

Rahat ... (Devam)
DiÄŸer Konular 03 Temmuz 2013 Yorum yok
Robın Hood
ROBIN HOOD

KONUSU: Robin Hood, tıpkı biztm KÖroğlu gibi, haksızlara ve zalimlere karşı çıkmakta, zenginden alıp fakire vermektedir.

Robin Hood'un Kanun Kaçağı Oluşu:

Robin, on sekiz yaşırfda, gücü kuvveti yerinde, gayet iyi ok kullanabilen^ bîr gençtir. Nottingham Şerifi'nin düzenlemiş oldu­ğu bir okçuluk yarışmasına katılmak için ormandan geçerken, ormancılar kendisine laf atarlar ve aralarında çıkan hır gür sonu­cu, iJRobin bir ormancıyı oklayarak öldürmek zorunda kalır. Yap­tığı işe çok pişman olmuştur amma, iş işten geçmiştir. Ölen or­mancı, Nottingam Şerifi'nin akrabası olduğu için, Şerif Robin'in yakalanması işine Özel bir İlgi gösterir. Amacı, hem akrabasının intikamını almak, hem de iki yüz pound tutarındaki ödülü elde etmektir. Bu olay üzerine kanun kaçağı durumuna düşen Robin, bir yıl boyunca Shenvood ormanına saklanın ve çevresine, çeşitli sebep­lerden dolayı, büyük bir ... (Devam)
DiÄŸer Konular 08 Nisan 2013 Yorum yok
S-Ş Sözlüğü (Deyim)
S

Saati saatine : Tam zamanında, na onca, ne sonra.

Saati saatine uymamak : Durumu, tavırları sık sık değişmek bir öyle böyle olmak; bir saati bir saatine uymamak.

Saat tutmak : Bir işe başlama saatini aynntyîa saptamak ve bitinceye kadar geçecek zamanı belirlemek için sürekti olarak ya da sık ak sa­atine bakmak.

Sabaha çıkmamak: Hasta sabah olmadan ölmek. Sabah akşam: -1. Bir sabah bir akşam dmak üzere. -2. Her zaman, hiç ara vermeden.

Sabahı etmek (bulmak): Akşam başlanan bir iş uğruna bütün geceyi uykusuz geçirmek

Sabahın köründe : Daha ortalık ağarmadan, çok erkenden.

Sabahlar (sabahı şerifler) hayrolsun (hayrola) : Günaydın.

Sabır taşı: Çok sabırlı kimse.

Sabrı taşmak (tükenmek, kalmamak): Artık sabredemeyecek duru­ma gelmek.

Sabun köpüğü gibi sönmek : Gösterişini, görkemini, albenisini en kü­çük bir etkiyle çabucak yitirmek.

Saçı başı ağarmak: Yaşlanmak, ihtiyarlanmak

S... (Devam)
DiÄŸer Konular 10 Haziran 2013 Yorum yok
Sahnenin Dışındakiler
Kurtuluş Savaşı zamanı İstanbul'unu, ana kahraman aracılığıyla yansıtan,  siyasi konuların fazlaca yer aldığı bir romanıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar' aittir Romanın başlığı, (Sahnenin Dışındakiler) İstanbul; sahnenin içi ise Kurtuluş Savaşının yaşandığı Anado­lu'dur.

Sahnenin Dışındakiler Kahramanları (Kişileri):

Sabiha: Sabiha, modernleşmekte olan Türk kadınını simgeler. Eserde kadın hakları konusundaki mücadelesiyle dikkat çeker. Tiyatro ile ilgilenmektedir. Romanın sonunda sahneye çıkan ilk Türk kadını olur.

Cemal: Eserin başkahramanıdır. Üniversite öğrencisi olan bu gencin gözüyle İstanbul'un işgal yılları anlatılmaktadır. Cemal, eserin diğer önemli kahramanı Sabiha'yı sevmekte­dir.

Süleyman Bey: Sabiha'nın babasıdır. Arzu ve istekleri uğruna bütün servetini ve yakınlarını feda etmiş, Rusların İstanbul'a açtığı eğlence merkezlerine dadanmış bir kahra­mandır.

Ä°hsan: Avrup... (Devam)
DiÄŸer Konular 18 Haziran 2013 Yorum yok
Sefiller
Eser Hakkında:

1840-1861 yılları arasında yazılan Sefiller, Victor Hu­go'nun en meşhur romanıdır. Sefiller, adaletsizliğe karşı bir hücum niteliği olan roman yaklaşık beş cilt hâlinde yayınlanmıştır. 1863'te yayınlanan eser, romantizm akımının şaheseridir.

Sefiller Kahramanları (Kişileri):

Jean Valjean: Romanın başkahramanıdır. Önceleri ba­sit, sıradan, çalışkan bir köylüdür. Küreğe mahkûm edildikten sonra hayata, insanlara, cemiyete küser ve her şeyden nefret eden bir insan hâline gelir. Daha sonra ıslah olur ve faziletli, dürüst, ahlaklı, fedakâr bir insan olarak hayatını sürdürür.

Mösyö Bienvenu: Jean Valjean'ın hayatını değiştiren iyiliksever, melek gibi bir kişi olan piskoposun adıdır.

Cosette: Jean Valjean'ın evlatlık kızıdır. Sevimli, sempa­tik, güzel, iyi yetişmiş, nazik bir kızdır.

Fantine: Cosette'in annesidir. Mütevazi bir kadındır. Er­ken yaşta ölür.

Javert: Polis me... (Devam)
DiÄŸer Konular 29 Mart 2013 Yorum yok
Sempozyum
SEMPOZYUM: Toplumu yakından ilgilendiren herhangi bir konu ya da olay hakkında dinleyiciler karşısında  farklı uzman kişilerin konu ya da olayla ilgili yaptığı seri konuşmaların bütününe sempozyum denir.

Sempozyum, diğer konuşma türlerine göre daha ilmi ve ciddi bir sohbet havasında geçer. Konuşmacılar konuyu kendi ilgi sahaları açısından ele alır. Sempozyumda bir başkan ve üç ile altı arasında değişen üyelerden oluşur. Üyelerin konuşma süreleri 15-20 dakikayı aşmaz. Konunun uzunluğuna göre sempozyum iki oturum veya iki gün sürebilir.

Sempozyumdaki amaç, konuyu tartışmak değil, konunun ilgili kişiler tarafından olumlu veya olumsuz yönlerinin ortaya konulup çözüme götürülmesidir. Sempozyumun sonucunda başkan konuyu özetleyerek çıkan sonucu dinleyicilere aktarır. (Devam)
DiÄŸer Konular 12 Nisan 2013 Yorum yok
Sokakta
Eser Hakkında:

Eser, 1975 yılında Peyami Safa Roman Yarışması'nda Başarı Ödülü almıştır. Konusunu son yüz elli yılın toplumsal yaşamından almıştır. Bir sokak çerçevesinde insanlardaki de­ğişim ve aldatılmış insanlığın dramı ele alınmıştır. Bahaettin Özkişi, Sokakta romanında, manevi değerleri hiçe sayan materyalizmin ülkeyi istilası an­latılmaktadır. Cin ve şeytanlar gibi fantastik öğelerin bulun­duğu romanda millî değerler ve inançların yok oluşu mühim bir yer tutar.

Sokakta Kahramanları (Kişileri):

Onlar: Kötülüğü simgeleyen ve eserde sokaktan başla­yarak bütün dünyanın aldığı korkunç durumun nedeni ola­rak gösterilen, ateşten yaratılmış cin ve şeytan mahlukatı.

Komiser: Romanda, sözü geçen mahallede yetişmiş, eğitim için bir süre buradan ayrılmış, devleti temsil eden bir ki­şi. Daha sonra ahlaki ve millî değerlere, geçmişindeki bağla­ra inanır.

Çocukluk arkada... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Temmuz 2013 Yorum yok
Söylev (Nutuk, Hitabe)
Söylev (Nutuk, Hitabe):

Bir konuşmacı tarafından bir yerde toplanmış topluluğa, bir düşünceyi coşkulu bir diile anlatmaya denir. Bunlara, "yaşatıcı yazılar" da diyebiliriz. Öyküleme anlatım biçiminin ağırlıklı kullanıldığı, okuyucunun bilgisini artırmaktan çok hayal dünyasını zenginleştirmeyi amaçlayan yazı türleridir:

Bir gerçeğe inanan bir insanın toplumu bu gerçeğe inandırmak için özünün bütünü ile yaptığı telkin sürecine hitabet; bir fikri, bir davayı karşısındaki insanlara dil ustalığı ile açıklamaya hitabet sanatı; toplum önünde bu konuşmayı yapana hatip; bir insan topluluğuna bir fikri vermek bir ülküyü aşılamak amacıyla söylenen sözlere ise nutuk veya söylev denir.

Hatiplik sanatı, insanlık geçmişinin en eski ve en köklü sanatlarındandır. Bu sanatla peygamberler ve din adamları insanları doğru yola davet etmişler; padişahlar, krallar ve kumandanlar ordularına bu sanatla hükmetmi... (Devam)
Diğer Konular 03 Mayıs 2013 Yorum yok
Sunum
SUNUM: Güncel herhangi bir konu hakkında herhangi bir grup ya da topluluğa bilgi vermek amacıyla yapılan etkinliklerin tümüne verilen addır. Sunum zamanımızda gruplara ve topluluklara hitap edebilmek için kullanılan en önemli sözlü anlatım türleri arasında yer alır. Aslında yapılan bütün etkinlikler, törenler veya toplantılar sunumun çerisine girer. O halde konferanslar, sempozyumlar, dini ve resmi bayramlardaki kutlamalar vs. birer sunumdur.

Sunum önceden hazırlanmış ve planlanmış bir konunun etkili ve anlaşılır biçimde dinleyicilere aktarılmasıdır. Teknolojik gelişmelerle bir hayli çeşitlenen sunumlarda amaç bir meseleyi anlatmak ve konu hakkında dinleyicileri ve izleyicileri bilgilendirmektir. Bu yüzden sunum hazırlanırken ve sunulurken şu noktalara dikkat etmek gerekir.

Sunumdan Önce;

 Sunum için güncel bir konunun belirlenmesi gerekir. Toplumun yoğunlaştığı bir konunun seçilmesi sunumu daha etkili kılar.

... (Devam)
DiÄŸer Konular 08 Nisan 2013 Yorum yok
T Sözlüğü (Deyim)
Tabakhaneye bok mu götürûyorsun? : 'Niçin bu. kadar acele ediyor­sun? İşin çok mu acele, çok mu önemli?" anlamında, alay yollu söy­lenir.

Tabana kuvvet: "Söz konusu yere yayan gitmekten başka çare yok."

anlamında,"

Tabana kuvvet koşmak : Çok hızlı koşmak.

Tabanı yanmış gibi dolaşmak : Sürekli olarak oradan oraya gedmek

Tabanları yağlamak : -1. (Alay yollu) Uzak bir yere gitmeye hazırlanmak -2. Hızlı koşmak, kaçmak

Taban tabana zıt: İki şey, birbirine her yönüyle zıt.

Taban tepmek (patlatmak) : Uzun süre yd yürümek

Tabanvayla gitmek : Yayan gitmek, yürüyerek gitmek

Taç giymek : -1. Tahta geçmek -2. Kral ya da kraliçe seçilmek

Taçsız kral (kraliçe): Bir konuda en üstün başarıyı elde etmiş, ün yapmış kimse.

Tadı damağında kalmak: Bir yiyeceğin tadını ya da iyi yaşanmış bir olayın olumlu izlerini unutamamak

Tadı kaçmak (gitmek): -1. Tatsız bir duruma gelmek -2. Bir şey hoşa gid... (Devam)
DiÄŸer Konular 19 Haziran 2013 Yorum yok
TAAŞŞUK-U TALAT ve FITNAT
Şemsettin Sami'nin "Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat" kitabı, edebiyatımızın ilk Türk romanıdır (1872). Tanzimat romancılığımızda, kadınlarımızın toplum içindeki yerlerini belirtme, evlilik ilişkilerimizi irdeleme, uygunsuz evlenmelerin sorunlarına değinme bakımlarından dikkate değer. Gerçekçi bir romantizm içerisinde, konuşulan dili vermeye çalışır. Görmeden evlenmenin acı sonuçlarını basit bir teknikle, duygusal karakter çözümlemeleriyle yansıtır. Küçük yaşta babasız kalan Talat'ı, annesi Saliha Hanım büyütür. İşe gidip gelirken uğradığı bir dükkân vardır. Hacı Mustafa'nın dükkânı. Bu Hacı Mustafa, Fitnat'ın üvey babasıdır. Fitnat'ın annesi Zekiye Hanım, Fitnat'a hamile iken kocasından ayrılmış, bu Hacı Mustafa ile evlenmiş, birkaç yıl sonra da ölmüştür. Talat yine bir gün eve dönerken, dükkânın üstündeki evin cumbasında Fitnat'a görür görmez tutulur. Fitnat da deli gibi Talat'ı görür gör... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Temmuz 2013 Yorum yok
Tanımalama
TANIMLAMA

Bir kavramı, bir varlığı özelliklerine göre belirtmeye denir.Tanımlama "anlatılan nedir" sorusunu yanıtlar.

UYARI: Tanımlama cümlelerinde ana düşünce paragrafın sonuç bölümündedir.

Örnek:

Düşünen kişi, düşünme yetisini elinde bulunduran, başkalarının düşüncelerine Öykünmeyen ama onlara değer veren ve akıl gücüne dayanarak, bilgilerinden, yeteneklerinden, deneyimlerinden yararlanıp amacını gerçekleştirmek için azimle çalışan kişidir.

Yukarıdaki metne "düşünen kişi" kimdir sorusunu sorduğumuz zaman metin bize cevabı vermektedir. Dolayısıyla bu metinde tanımalama vardır deriz. (Devam)
DiÄŸer Konular 29 Nisan 2013 Yorum yok
Tartışma
TARTIÅžMA

Okuyucunun bir konu üzerinde yerleşmiş düşünce ve davranışlarını değiştirmek için başvurulan anlatım biçimidir. Düşünce yazılarında yer alır. Yazar, ileri sürdüğü düşünceler, kanılar hakkında kanıtlar sunar, sorular sorup yanıtlar verir.

UYARI: Tartışma paragraflarında ana düşünce sonuç bölümündedir.

Örnek:

İlkin şöyle bir soru soralım kendimize: Şiiri şiirden soyutlamak mümkün müdür? Yani, ilk günden bugüne dek yazılmış şiirlerle ortak bir düzen kurulmuştur da, bu düzenin dışında kalabilen şiirler olmuş mudur? Olmuşsa bunlar canlılıklarını, İşlevlerini sürdürebilmişler midir? Hiç sanmıyorum. Yıkıcı bir şiir akımı biie yıktığı değerlerle beslenmek, geride bıraktığı dil, biçim, yapı özelliklerini kaynak yaparak güçlenmek zorundadır.

BaÅŸka Bir Kaynaktan:

Tartışma: Bir konu ya da olgu üzerindeki yerleşmiş düşünce ve duyguları, davranış ve kanıları ... (Devam)
DiÄŸer Konular 24 Mart 2013 Yorum yok
Tiryakı Sözleri
TİRYAKI SÖZLERİ

KONUSU: Hayat, sadece kendi yaşadıklarımız olsa idi, pek bir anlam ifade etmezdi. Bizim dışımızda yaşayan milyarlarca insan ve sayısız nesne vardır. Bunların gözlemlenmesi, tecrübe birikiminin aktarılması bir iletişim ve paylaşma olayıdır. Cenap Sahabettin, Türk düşünce ve edebiyat dünyasında i-sim yapmış bir kişi olarak, birikimlerini diğer insanlarla paylaş­mak için, bu kitabı yazmıştır. Burada, özdeyiş diye nitelendirdiği­miz sözlerin, belki bir kısmı başkaları tarafından yazılmış olup, yazar tarafından beğenİldiği için bizlere aktarılmak istenmiştir. Bir kısmı ise, y t arın kendi hayatının özümlenmesi olarak bizlere naklettiği sözlerdir. Bir bütün olarak ele aldığımızda, günlük hayatımıza yön ve­recek her türlü özdeyişi bu kitapta bulabiliriz. Kitaptaki sözlerin tamamını ele alıp, yorumlamak mümkün değildir. Bu nedenle içinden bir seçki yapmaya çalışarak, sizlere sun... (Devam)
DiÄŸer Konular 13 Nisan 2013 Yorum yok
Tütün Zamanı
Eser Hakkında 

Roman, İzmir'in bir köyünde geçen bir hadiseyi konu alır. Tütün zamanına denk gelen bir aşk öyküsü çerçevesinde bir Ege köyünün tarıma dayalı yaşamı, gelenelfc ve görenek­leri, inançları, değerleri gözler önüne serilir,- 1950'li yılları ko­nu alan roman aynı zamanda yazarın çc cukluğunun geçtiği yerde geçmesi nedeniyle otobiyografik özellikler taşır. Romanın bir başka özelliği de henüz yayınlanmadan filme çekil­miş olmasıdır.

Tütün Zamanı Kahramanları (Kişileri):

Zeliha: 17-18 yaşlarında bir genç kızdır. Eli çabuk, titiz, iyi kalpli bir köylü kızıdır.

Recep: Zeliha'nın babasıdır. Kızını zengin biri ile evlen­dirip rahat etmeyi ister. Karısı ve kızı tarlada çalışırken o hep kahvede vakit geçirir. Temelde iyi bir insandır.

Rabia: Zeliha'nın küçük kardeşidir. Sevimli, ablasını ko­ruyan, neşeli bir çocuktur.

Cemal: Zeliha'nın âşık olduğu gençtir. Aynı za... (Devam)
Diğer Konular 17 Mayıs 2013 Yorum yok
U-Ü Sözlüğü (Deyim)
Ucu bucağı olmamak (bulunmamak, görünmemek): Bir yer, alan so­nu yokmuş gibi görünmek, çok geniş olmak.

Ucu (birine) dokunmak: Biri o işten zarar görmek.

Ucunda bir şey olmak: Düşünülen, uygulamaya konan bir işin açık­ça belirtilmeyen bir amacı olmak.

Ucunda ölüm yok ya : "Yapılması gereken bu iş ölümle bitmeyecek ya." anlamında avunma (avutma) sözü.

Ucunu bırakmak (bir şeyin): Artık onunla ilgilenmemek.

Ucu ucuna : Ne fazla, ne eksik. (Kars. Kıtı kıtına.)

Ucuza çıkmak (mal olmak): Az para harcayarak elde etmek

Ucuza getirmek (mal etmek) (bir şeyi): Onu ucuz fiyatla satın al­mak.

Ucuz atlatmak (bir şeyi): Tehlikeli ya da güç bir durumdan az bir za­rarla sıyrılmak; ucuz kurtulmak.

Ucuz kurtulmak (bir ÅŸeyden): bk. Ucuz atlatmak.

Ucuz pahalı: Fiyatın düşük ya da yüksek olmasına bakmadan:

Uçan kuşa borcu (borçlu) olmak : Pekçok kimseye, yerlere borcu ol­mak.

Uçan kuştan medet ummak: Güç ... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Temmuz 2013 Yorum yok
Üç Silahşörler
ALEXANDRE DUMAS ÜÇ SİLAHŞÖRLER

KONUSU: Tarihsel romanları ve oyunlarıyla haklı bir ün kazanan Dumas'ın yükseliÅŸinde en önemli rol hiç şüphesiz 'Üç Silahşörler'e ait. Kardinal Richelieu XIII. Louis dönemindeki dört gözüpek şövalyenin maceralarının hayranlık verici bir akıcılıkla anlatıldığı romans tarzındaki 'Üç Silahşörler', yazıldığı dönemden bugüne deÄŸerinden hiçbir ÅŸey yitirmedi. Krallık Muhafız BirliÄŸi silahşörlerinden Athos, Porthos ve Aramis'e genç ve ateÅŸli, ro­mantik ve gözükara d'Artagnan'ın da katılmasıyla, Kardinalin adamları için zor günler baÅŸlıyor. Kahramanlarımız kral ve kraliçe (biraz da sevgilileri) uÄŸruna kılıçlarını konuÅŸturuyor ve hiç çe­kinmeden hayatlarını ortaya koyuyorlar. Çünkü onlar, şövalyeli­ğin üç büyük mücevherine sahipler: Cesaret, sadakat, onur! Saf kötülüğün temsilcisi Milady bile çevirdiÄŸi korkunç entrikalara raÄŸmen onları soylu hedeflerinden alÄ... (Devam)
Diğer Konular 15 Mayıs 2013 Yorum yok
Uçan Sınıf
UÇAN SINIF

KONUSU: Rıfat İlgaz'ın "Hababam Sınıfı"na çok benzeyen bir sınıf anlatılmaktadır. Çocuklar, tüm yaramazlıklarına rağmen, temiz ve dürüsttürler. Onları da ancak, aynı sıralardan geçmiş olanlar anlayabilirler.

 

Yer yatılı bir lisedir. Kahramanlarımız edebiyat meraklısı Johnny Trotz, sınıf birincisi Martin Thaler ve karnı her zaman aç olan Matthias Selbmann, Fridolin, Uli ve daha birçokları.. Kah­ramanlarımızdan Matthias ne kadar iri ise, Uli de o kadar ufak tefekti.. Her an bir şamata, her an bir gırgır yapmak için fırsat kollayanlar çoğunlukta olduğundan, gülmek ve kendine gül-dürtmemek için sürekli dikkat göstermek gerektiğinin bilincinde (!) olan öğrencilerin çokluğundan; kavgasız, şamatasız, gürültü­süz nerede ise bir dakika bile geçtiği görülmemiştir. Hemen her okulda olduğu gibi, üst sınıflar İle alt sınıflar arasındaki çekişme­lerden doğan kavgalar ve hır-gürler de İşi... (Devam)
Diğer Konular 21 Mayıs 2013 Yorum yok
Toplam 5 sayfa, 4. sayfadasın: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler:
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu