EtiketŞu anda nokta konusu ile ilgili sayfalara bakmaktasınız.
Bu konuyla ilgili toplam 60 içerik bulunuyor.
Fecr-İ Ati Edebiyatı
1901'de Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla, Edebiyat-ı Cedide topluluğu dağılmış; edebiyat dünyasında II. Meşrutiyet'in ilanına (1908) kadar sürecek bir boşluk doğmuştur. II. Meşrutiyet'in ilanıyla meydana gelen özgürlük ortamı, Fecr-i Ati (Geleceğin Işığı) topluluğunun ortaya çıkışını kolaylaştırmış, Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla dağılan kimi sanatçılarla genç yazar ve şairler bu topluluğu oluşturmuşlardır.

Fecr-İ Ati Edebiyatının Temsilcileri:

Ahmet Haşim

Refik Halit (Karay)

Emin Bülent (Serdaroğlu)

Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)

Tahsin Nahit

Faik Ali (Ozansoy)

Celâl Sahir (Erozan)

Fuat Köprülü

Hamdullah Suphi (Tanrıöver)

Sahabettin Süleyman

Ali Canip (Yöntem)

Cemil Süleyman İzzet Melih

• Faik Ali Ozansoy'un önerisiyle "Fecr-i Ati" adını benimseyen topluluk, uzun ömürlü olamamış ve Milli edebiyat hareketinin doğusuyla dağılıp gitmiştir (1912... (Devam)
Diğer Konular 19 Haziran 2013 Yorum yok
Gulyabani
KONUSU: Hüseyin Rahmi Gürpınar, cin, peri ve gulyabani gibi boş inançların kötüye kullanılarak, saf ve namuslu insanların nasıl kandırıldık­larını anlatmaktadır.

 Mubsine Hanım:

Muhsine Haram ve Haa Hasan Efendi, ilerlemiş yaşlarına rağ­men birbirlerini çok seven, birbirlerine karşı hep sevgi dolu muhabbetler eden kişiler olduklarından, onlara ben de bir sevgi beslerdim. Bir gün bunun sırrını sordum. Muhsine Hanım bana uzun uzun anlattı. Yazdıklarım, Muhsine Hanım'ın kendi ağzında hayat hikâyesidir:

"Gençliğimde hoppaca bir kızdım. Dünyayı, Konya'yı bilmezdim. Anam babam erken öldü. Genç yaşımda komşu ellerine kaldım. Sağ olsunlar, her ihtiyacımı karşılamaya çalıştılar. Biraz erken de olsa, çeyizimi düzerek, beni herifin birine verdiler. Kör olası sarhoş ve soysuz çıktı. Her gün dayak, her gün dayak.. Canıma tak etti. Üç sene dayandıktan sonra, bohçamı alıp kaçtım. Boşandım, kurtuldum.

Ta... (Devam)
Diğer Konular 06 Nisan 2013 Yorum yok
H Sözlüğü (Deyim)
Ha babam (ha): -1. Durmadan, sürekli olarak. -2. "Hadi göreyim se­ni." anlamında yüreklendirme sözü.

Habbeyi kubbe yapmak: Pek önemi olmayan bir şeyi abartmak, önemliymiş gibi göstermek. (Kars. Pireyi deve yapmak.)

Haber almak (birinden) : Birinden bir haber, bilgi öğrenmek, kendisi­ne haber iletilmek.

Haber atlamak: Bir haberi zamanında alıp yayımlayamamak.

Haber çıkmamak : Beklenen haber gelmemek, hakkında bilgi verilme­mek.

Haberi olmak (bir şeyden): Onun hakkında bilgisi olmak.

Haber salmak (birine, bir yere) : Ona, oraya haber göndermek.

Haber vermek (birine): -1. Oha söz konusu şeyi bildirmek. -2. Bir du­rumun belirtilerini yansıtmak.

Ha bire : Hiç ara vermeden, sürekli olarak.

Hacet kalmamak (bir şeye): Gereği olmamak, gereği kalmamak.

Hacı ağa : Gelişigüzel yere para harcayan, kültürsüz (zengin).

Haciz konmak (koymak) (bir yere): Borçlunun malına mahkeme yo­luyla et konmak (koymak).

Haddi hesabı yo... (Devam)
Diğer Konular 30 Nisan 2013 Yorum yok
Hep O Şarkı
KONUSU:

Romanda, bir aşk anlatılırken, aynı zamanda Sul­tan Abdülaziz dönemi Türkiye'sinden görüntüler de verilmektedir.

Meğer roman yazmak ne güç bir İşmiş! Saatlerdir iki cümleyi bir araya getiremiyorum. Oysa ki, kolay sanıyordum. Ben ki, ne kadar çok kitap okudum. Bunların etkisinde kalarak, hayatımın romanını yazmaya karar verdim. Çok müsvedde karaladım, bak­tım ki yazdıkça anlatmak istediğim konudan uzaklaşıyorum, ben kelimelere hakim olacağım yerde, onlar beni alıp sürüklüyorlar.

Evet, ben bu satırları yazan bin faciadan arta kalmış kırk beş­lik, ellilik Münire kadın, "Ben otuz beş yıl, hep aynı erkeğin aşkı ile yanıp kavruldum" demekten başka söyleyecek bir söz bulamıyorum. Aslında, Cemil Bey'i ne zaman, kaç yaşımda sev­meye başladığımı da tam olarak bilmiyorum. Daha küçük yaşlar­da, oğlan olsun, kız olsun onu bütün arkadaşlarımdan kıskanır­dım. Bir gün, oyun esnasında Cemil Bey'i S... (Devam)
Diğer Konular 23 Mayıs 2013 Yorum yok
İki Nokta
İKİ NOKTA (:)

1. Kendisinden sonra örnek verilecek cümlelerin sonuna konur:

- Garipciier'İ hatırlayalım: O. Veli, M. Cevdet, O. Rıfat.

2. Açıklamalardan Önce kullanılır

- Nesne ikiye ayrılır:

1. Belirtili nesne

2. Belirtisiz nesne.

3. Karşılıklı konuşmalardan ve aktarma sözlerden önce konur:

Yaşlı kadın sordu:

- Ne var kızım, niye geldin?

Atatürk: "İstikbal göklerdedir." demiştir.

4. İki noktadan sonraki açıklama bağımsız bir cümle ise büyük harfle; iki noktadan sonraki açıklama örneklerden oluşuyorsa küçük harfle devam edilir.

•> Asla şunu unutma: Her insan sevilmeye değer.

•> Güzel şeyler almış: kazaklar, pantolonlar.. (Devam)
Diğer Konular 07 Haziran 2013 Yorum yok
İkilemelerin Yazımı
İKİLEMELERİN YAZIMI

Dilimizde ikilemeyi oluşturan sözcükler -yeni bir anlam yaratmadığı sürece- ayrı yazılır, araya hiçbir bir noktalama işareti konmaz:

- Er geç başaracaksın.

- Art arda dizilmişlerdi.

* Beni birdenbire karşısında görünce çok şaşırdı. (Bu cümlede "birdenbire" ikilemesi kalıplaşarak "aniden" anlamı kazanmıştır. Dolayısıyla burada birleşik yazılmaz zorundadır.) (Devam)
Diğer Konular 17 Nisan 2013 Yorum yok
İsmin Ayrılma Hali
Adın "-den" eki­ni almış durumudur. Eylemin addan uzaklaştığım, başladığı noktayı bildirir.

Okuldan geç çıkmış.

Gürültüler yan sınıftan geliyor.

Çıkma durumundaki adlar, cümlede genellikle do­laylı tümleç ve zarf tümleci olur.

Evin eksiklerini marketten tamamla. (D.T)

Eşyalarını akşamdan topla. (Z.T)

Çıkma durumu, adlara farklı anlam ilgileri katabilir.

Korkudan kaçmış. (Neden)

Bize sabahtan uğra. (Zaman)

Kilosunu bir milyondan almış. (Bedel, karşılık)

Yolun kenarından yürüyor. (Yer)

Elmanın olgunlarından alalım. (Nitelik)

Roman, öyküden uzundur. (Farklılık)

Baldan bile tatlıydı. (Üstünlük)

Çocuktan sevgiyi esirgemeyin. (O durumda olan)

Evden okula kadar koşmuş. (Başlangıç) (Devam)
Diğer Konular 08 Mayıs 2013 Yorum yok
İstiklal Marşının Açıklaması
İstiklal Marşının Açıklaması

BİRİNCİ KITANIN AÇIKLAMASI:

 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

 

Şair, burada milletine seslenerek, ona, korkmamasını, sadece Türk milletinin daima parlayan yıldızı olan bayrağın, yurdumu­zun üstünde son ocak tütünceye kadar dalgalanacağını söylemek­tedir.

 

İKİNCİ KIT'ANIN AÇIKLAMASI:

 

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl!

Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!

 

Bu kıt'ada, şâir, gayet hiddetli bir şekilde, aynı zamanda da yalvararak, bayrağa sesleniyor: 'Ey nazlı hilâl, Hakk'a tapan, istik­lali İçin hiçbir milletin dökmediği kadar kanını dökmüş bulunan, b... (Devam)
Diğer Konular 30 Mart 2013 Yorum yok
Kısaltmaların Yazılışı
KISALTMALARIN YAZIMI

a. Çok sözcüklü özel adların kısaltılmasında, her sözcüğün ilk harfi büyük yazılır ve harfler arasına nokta konulmaz. Bu kısaltmalara getirilen ekler kesme işaretiyle ayrılır ve kısaltmanın okunuşuna uyar:

- TRT'ye.THY'nin.YSE' deki, BOTAŞ'ta...

b. Sözcük kısaltmalarında ilk harf büyük yazılır, diğer harfler küçük yazılır ve sonuna nokta konur:

- Prof., Dr., Mah. .. (Devam)
Diğer Konular 21 Nisan 2013 Yorum yok
Mevlananın Mesnevisi
Bilindiği gibi Mevlânâ'nın en büyük eseri Mesnevı'sidir. Eser, aruzun fâ'ilâtun fâ'ilâtun fâ'ilun kalıbıyla yazılmış olup 6 cilt, 25618 beyittir. Varlıkta birlik anlayışını birtakım hayali veya realist hikayelerle; insanlar arasında olduğu kadar hay­vanlar arasında da geçen vakalarla anlatmaya çalışan bir eserdir. Mevlânâ'da hakiki müslümanlık şüriyetin en yüksek de­recesi ile ifade edilmiştir. Ve bu müslümanlık şeklin değil, ma­nanın müslümanlığıdır.

Mesnevi'deki en önemli özellik çok derin konuları bile rahat ve anlaşılır bir şekilde anlatmasıdır. Mevlana birçok konu­yu ilhamının sesine uyarak içine doğduğu gibi söylemiş ve büyüleyici bir eda yakalamıştır. O, düşüncelerini uzun uzun bir kâğıda döküp sonra üzerinde düzeltme falan yapmamıştır. Bu arada Mevlânâ, basit; fakat düşündürücü ve bilhassa buluş kabiliyetini gösteren deliller getirir, örnekler verir, anlatmak istediği şeyi... (Devam)
Diğer Konular 24 Haziran 2013 Yorum yok
Miskinler Tekkesi
KONUSU: Dilencilik mesleğinin incelikleri anlatılırken, aynı zamanda, Osmanlı Toplumunun son dönemleri ile, Cumhuriyet döneminin ilk yılları gayet açık ve akıcı bir şekilde aktarılmakta, bir insana verilebilecek en büyük "sadaka"nm ise sevgi olduğu vurgulanmaktadır.

 

Şimdi olduğu gibi, çocukken de canım çok kıymetli idi. Ya­şıtlarım her türlü oyunu oynarlarken, ben sadece onları seyret­mekle yetinirdim. Hatta gelip bana sataştıklarında dahi, gücüm kuvvetim yerinde olmasına rağmen, hiç rahatımı bozmaz, kaale almazdım. Anlayacağınız, intikam duygusu ben de ta çocuklu­ğumdan beri mevcut değildi. Ben, neticeye varmak için, niyaz etmek yolunu seçenlerdenim. Meslek icabı gayet iyi bilirim: Ol­dukça dişe dokunur bir çıkara dayanmayan konularda rica ve niyaz en kuvvetli silahtır. Yalvarmasını, amma usul ve adabına göre yalvarmasını bilen insan için açılmayacak kapı, erilmeyecek mertebe yoktur.

Çocukluğumda, ... (Devam)
Diğer Konular 28 Haziran 2013 Yorum yok
Momo
KONUSU: Kitapta, insanların "vakit nakittir" diyerek, sürekli olarak çalışıp, birbirlerine ve doğadaki güzelliklere zaman ayır­madıkları ve süreç içerisinde nasıl birer makine parçası haline geldikleri akıcı bir tarzda anlatılmaktadır.

 

BİRİNCİ BOLUM:

Büyük Bir Kent ve Küçük Bir Kız:

Çok eski zamanlarda, sı­cak ülkelerde, büyük ve görkemli kentler vardı. Büyük saraylar, tapınaklar ve şatoların yaranda, kentin arka taraflarında, daracık sokaklar, eğri büğrü evler de bulunurdu. Aynı zamanda, insanla­rın bir araya gelip, konuşmaları ve tartışmaları için geniş meydan­lar da bulunurdu. Hepsinden önemlisi, bu kentlerde, günümüz­deki sirklere benzeyen, taştan basamakları olan, büyük tiyatrolar da vardı.

O günlerin üzerinden binlerce yıl geçti. O kocaman tiyatro­lardan bugün sadece yıkıntılar kaldı. İşte bizim Momo'nun başından geçen olaylarda böyle bir kentte yaşandı.

Bu büyük ke... (Devam)
Diğer Konular 26 Nisan 2013 Yorum yok
N Sözlüğü (Deyim)
Nabzı durmak: Ölmek.

Nabzına göre şerbet vermek : Birinin hoşuna gidecek, gururunu ok­şayacak davranışlarda bulunmak.

Nabzını yoklamak : Bir kimsenin eğilimini ve ereğini anlamaya çalış­mak.

Nafile yere: Boş yere, boşu boşuna; yok yere.

Nağme yapmak : -1, Bildiği bir şeyi bilmez gibi görünmek. -2. Birini güzel sözlerle aldatmaya çalışmak.

Nah kafa : "Akılsız, kafa kafa değil ki." anlamında birinin aklını hafifse­me yollu kullanılır.

Nal deyip mıh dememek: Düşüncesinde direnmek.

Nalıncı keseri gibi kendine yontmak: Yalnız kendi çıkarını gözet­mek; kendine yontmak.

Nalları dikmek : (Hayvan ya da değer verilmeyen kişiler için) ölmek.

Namazında niyazında (namazı niyazı yerinde) : Dini görevlerini tam olarak yerine getiren kimse.

Namus belası: Namusunu ya da toplum İçindeki değerini korumak için kişinin kabullendiği zarar, katlandığı sıkıntı.

Namus sözü : Bir şeyi yapacağına dai... (Devam)
Diğer Konular 26 Mart 2013 Yorum yok
Naki Tezel
1915 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Naki Tezel bir folklor araştırmacısıdır. Tezel 1940 yılında İstanbul Üniversi­tesi Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş, ardından bazı nahiye ve ilçe­lerde kaymakamlık yapmıştır. Bir süre sonra Basın-Yayın Ge­nel Müdürlüğü ve Ticaret Bakanlığına bağlı dairelerde ça­lışmış, sonra da İş ve İşçi Bulma Kurumu' nda müdürlük yap­mıştır. 1960-1966 yılları arasında ise Sosyal Sigortalar Kuru­mu Müşaviri olarak görev yapmıştır. 1971 yılında emekli ola­rak memuriyet hayatına son noktayı koyan Tezel, 1980 yılın­da İstanbul'da vefat etmiştir. En çok ilgi gören eseri Türk Masalları adlı eseridir.

Naki Tezel Eserleri

Yazıları Yeni Türk, Halk Bilgisi Haberleri, Varlık, Türk Di­li, Hisar, Ulus gibi dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır. Ayrıca Keloğlan Masalları, Köroğlu Masalı, Bilmeceler ve Mâniler, Çocuk Masalları, Türk Halk Bilmeceleri ve Türk Masalları gi­bi de... (Devam)
Diğer Konular 02 Mayıs 2013 Yorum yok
Nokta
NOKTA (.)

1. Olumlu ya da olumsuz bildirme cümlelerinin sonuna konur:

- Bundan böyle hiçbirinizi dinlemeyeceğim.

- Hepinizle tek tek görüşmek istiyorum.

2. Bazı kısaltmaların sonuna konun '

- Dr. (Doktor), Apt. (Apartman), İst. (İstanbul)

3. Tarih yazımında:

* 31.03.1952, 19.05.1919

Not: Tarihlerde ay adları yazılırken nokta kullanılmaz:

- 31 Mart 1952

4. Sıra bildiren sayılarda —(î)nci eki yerine 5. sınıf, 3. Selim, 2. cilt

5. Saat, dakika, saniye gösteren sayılar arasına konur:

- Maç21.45'te başladı.

- Ders 9.30'da bitecek.

6. Sayılarda basamaklar arasına konur

- 1.670.350

7. Kuruluş adlarının kısaltmasında nokta kullanılmaz:

- TRT, PTT, İSKİ, TBMM

8. Çarpı işareti yerine kullanılır.

- 150.2=300 (Devam)
Diğer Konular 25 Mart 2013 Yorum yok
Noktalama İşaretleri
Nokta (.)
- Her bildirme cümlesinin sonuna konur. Nokta, duraklama yapılacağını gösterir.
- Kısaltmalarda kullanılır.
Örnek: T.C., Prof., Dr., Alb., Sb.
- Kuruluş adlarında nokta kullanılmasa da olur:
Örnek: TBMM, ABD, AET, BM
Kısaltmalardan sonra getirilen ekler, kesme işaretiyle ayrılır. Ekler kısaltmanın okunuşuna uyar: PTT'ye, DSİ'nin, BM'de
Virgül (,)
- Yazıda sıralanan eş görevli sözcükler, söz grupları, cümleler arasına konur: Türk, öğün, çalış, güven.
- Cümlede özel olarak vurgulanması gereken sözcüklerden sonra kullanılır: Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir nokta-i nazardan istifade ederiz.
- Cümle içinde arasözler ve aracümleler çizgi veya parantez içinde de gösterilebilir: Örnek olsun diye -örnek istemez ya- söylüyorum.
- Anlama güç kazandırmak i&c... (Devam)
Yazım ve Noktalama 24 Kasım 2012 Yorum yok
Noktalı Virgül
NOKTALI VİRGÜL (;)

1. Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri ayırmak için kullanılır:

- Baba, duydukları karşısında ne yapacağını bilemedi; yutkundu, bir şey söyleyemedi.

2. Aralarında "ama, fakat.." gibi bağlaçlar bulunan bağlı cümlelerde bu bağlaçtan önce veya bu bağlaçların yerine kullanılır:

- Dokunma kalbime; çok incedir, kırılır.

- Çok iyi anlattı; ama dinleyen olmadı.

3. Öznenin diğer Öğelerle karışmasını önlemek için kullanılır:

- Edebiyat; duygu, düşünce ve hayallerin güzel ve etkili anlatılması sanatıdır.

- Zeki; çalışkan, gururlu bir çocuktur.

4. Her biri kendi içinde bağımsız olan sıralı cümlelerde kullanılır:

- Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur.

- At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.

5. Cümle içinde virgülle ayrılmış tür ve söz öbeklerini ayırmada kullanılır. ... (Devam)
Diğer Konular 27 Nisan 2013 Yorum yok
O-Ö Sözlüğü (Deyim)
O bu : Herkes, öteki beriki (Kars. El İtern.)

Ocağına düşmek : Bir kimseye korunması için sığınmak ya da ondan

yardım istemek.

Ocağına incir dikmek, (ocağına darı akmak, ocağını söndürmek): Bir insana büyük kötülüklerde bulunmak, evini barkını, soluğunu ço­cuğunu yok etmek, darmadağın etmek.

Ocağını söndürmek : Evinin, ailesinin dağılmasına yol açmak.

Odsuz ocaksız: Çok yoksul, aç ve barın aksız.

Oflayıp puflamak : Herhangi bir şey ya da kimseden ötürü büyük sı­kıntı duymak.

O gün bugün: Söz konusu durumun olduğu günden bu yana.

Oh canıma değsin :Birinin başına gelen kötü bir olaydan duyulan se­vinci anlatır.

Oh çekmek : Bir başkasının düştüğü kötü bir duruma sevinmek.

Oh demek: Sonunda rahata kavuşmak, rahat bir duruma geçmek.

Oh olsun : Söz dinleyemeyerek,, yanlış işler yaparak kötü duruma dü­şenlere "Çok iyi olmuş." anlamında söylenir.

Okkalı kahve ... (Devam)
Diğer Konular 12 Haziran 2013 Yorum yok
Öğelerine Göre Cümleler

1. Kurallı (Düz) Cümle2. Devrik Cümle
• Eksiltili Cümle

Türkçe cümle yapısında öğe dizilişi şöyledir: Özne + tümleçler + yüklem.
Yüklem sonda bulunur. Ama meselâ şiirde yüklem cümlenin herhangi bir yerinde olabilir.
Diğer öğelerin yeri önem sırasına göre değişebilir.
Yüklemin cümle sonunda olup olmamasına göre cümleler ikiye ayrılır:
 
1. Kurallı (Düz) Cümle
Yüklemi sonda bulunan cümledir. Dilimizin söz dizim özelliğine göre asıl öğe sonda, yardımcı öğeler de başta bulunur.
Kapalıçarşı'da birkaç istikametten düdük sesleri gelmeye başladı. Bu, her akşam üzeri çarşı bekçilerinin verdiği bir işarettir ki, kapanma saatinin geldiğini ve dükkanını kapamaya geç kalanların acele etmesini ilân eder. O saatt... (Devam)
Cümle Bilgisi 15 Aralık 2012 Yorum yok
P Sözlüğü (Deyim)
Pandomim kopmak ; Kavga «^kmak, tartışma olmak Paniğe kapılmak: Meydana gelen dairden ötürü ansızın telaşlan­mak, aşırı biçimde etkilenmek, korkmak Paniğe vermek (ortalığı): Çok korkutmak, dehşete düşürmek.

Papara yemek: Azar işitmek, paylanmak.

papaza kızıp perhiz (oruç) bozmak (yemek) : Başkalarına kızıp ken­disine yarar getirmeyecek davranışta bulunmak. Para babası: Çok zengin kimse.

Para bozmak: Bütün parayı ufak paralar haline getirmek, ufak paralar­la değiştirmek.

Para canlısı: Parayı çok seven kimse.

Para çekmek: -1. Belli bir yere, kimseye yatırılan paranın bir bölümü­nü ya da hepsini gerektiğinde geri almak. -2. Başkasından sürekli olarak birtakım bahanelerle para almak.

Para (parası) çıkışmamak : Para yetişmemek, parası yetecek miktar­da olmamak.

Paradan çıkmak: Bir iş ya da kişi uğruna çok para harcamak, masraf

etmek.

Para dökmek : Bir iş ya da kimse uğruna çok para har... (Devam)
Diğer Konular 20 Nisan 2013 Yorum yok
Toplam 3 sayfa, 2. sayfadasın: Önceki, 1, 2, 3, Sonraki
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler:
Coğrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu