Nabzına göre şerbet vermek : Birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak davranışlarda bulunmak.
Nabzını yoklamak : Bir kimsenin eğilimini ve ereğini anlamaya çalışmak.
Nafile yere: Boş yere, boşu boşuna; yok yere.
Nağme yapmak : -1, Bildiği bir şeyi bilmez gibi görünmek. -2. Birini güzel sözlerle aldatmaya çalışmak.
Nah kafa : "Akılsız, kafa kafa değil ki." anlamında birinin aklını hafifseme yollu kullanılır.
Nal deyip mıh dememek: Düşüncesinde direnmek.
Nalıncı keseri gibi kendine yontmak: Yalnız kendi çıkarını gözetmek; kendine yontmak.
Nalları dikmek : (Hayvan ya da değer verilmeyen kişiler için) ölmek.
Namazında niyazında (namazı niyazı yerinde) : Dini görevlerini tam olarak yerine getiren kimse.
Namus belası: Namusunu ya da toplum İçindeki değerini korumak için kişinin kabullendiği zarar, katlandığı sıkıntı.
Namus sözü : Bir şeyi yapacağına dair, şeref ve onur üzerine verilen söz; şeref sözü.
Namusu İki paralık olmak : Çevresinde onuru, saygınlığı kalmamış bir kimse durumuna düşmek.
Namusuna dokunmak: Şeref ve onurunu olumsuz biçimde etkilemek
Namusunu temizlemek : -1. Bir işin içinden saygınlığını yitirmeden çıkmak. -2. Ahlak ve onuruna ters düşen bir durumdan kendini ya da ilgili kimseyi öldürerek kurtulmak.
Nam vermek (salmak): Ün kazanmak, ünü yayılmak.
Nane molla : Zayıf, çelimsiz, dayanıksız kimseler için alay yollu söylenir.
Nane yemek : Yakışıksız davranışta bulunmak.
Nanik yapmak (birine) : Birini kızdırmak ya da onunla alay etmek için nanik işareti yapmak
Nara atmak (basmak): Yüksek sesle haykırmak, bağırmak.
Narına yanmak (bir kimsenin) : Bir kimse yüzünden büyük zarara uğramak
Nasibini almak Kısa ve geçid bir süre için hoşa giden bir şeyden yararlanmak, cavk almak. -2. (Olumsuz ar lamda) Söz konusu nitelikleri yoksun olmak:.
Hasrettin Hoca'nın türbesi gibi: Her yanı açık olduğu halde, yalnız bir girişi bulunan yer için söylenir.
Naza çekmek (kendini) : Bir şeyi yapmaya istekli olduğu halde yal-/artmak amacıyla kendini isteksiz davranıyor göstermek.
Nazara gelmek: Kötü ve kıskanç bakımların etkisinde kalmak
Nazar değmek (bir şeye, birine) : Uğursuzluk, kötülük gibi olumsuz sonuçlar veren kıskanç bakışlardan ötürü fena bir duruma düşmek; göz değmek.
Nazarı dikkatini çekmek (celp etmek) : İlgisini, dikkatini çekmek.
Nazarı itibara almak (bir şeyi, birini) : Ona önem ve değer vermek
Nazı geçmek (birine) : Ona isteğini kabul ettirecek, yaptırabilecek kadar yakınlığı bulunmak, hatırı sayılmak
Nazını çekmek: Her isteğini yerine getirmek, onu kırmamaya özen göstermek.
Ne akla hizmet ediyor? : Bir işi hangi nedenle yaptığı bir türlü anlaşılmayan insanlar için kullanılır; hangi akla hizmet ediyor?
Ne âlâ memleket: -1. Haksızlıkların hoş görüldüğü ortam. -2. "Ne güzel, diyecek yok." anlamında alay yollu söylenir.
Ne âlemi var? : bk. Âlemi var mı?
Ne alıp veremiyor? : "İsteği, amacı nedir?" anlamında.
Ne arar : "O kişide istenen, aranan şey bulunamaz." anlamında; ne gezer.
Ne arıyor? (bir yerde) : "Niçin oraya gitmiş? Orada ne İşi var?" anlamında.
Ne buyrulur: "Buna ne diyorsunuz?" anlamında olumsuzluk bildirir.
Neci oluyor? : "Niçin karışıyor, ona ne?" anlamında.
Ne çare : "Çaresi yok." anlamında acizlik anlatır.
Ne çıkar? : -1. "Ondan yarar da, zarar da gelmez." -2. "Nasıl yarar umulur?" -3. "Bir sonuç vermez." anlamlarında.
Ne çiçektir biliriz : bk. Ne mal olduğunu biliriz.
Nedamet getirmek (duymak) : Pişman olmak, pişmanlık duymak.
Ne dedim de..: "Yaptığıma pişmanım, ne yaptım ki." anlamında.
Ne demek? (ne dernek olsun?) : -1. "Bunun anlamı nedir" -2. "Böyle şey olur rnu? O nasıl şey öyle?" anlamlarında.
Ne demeye"? : 'Hangi amaçla, hangi nedenle? Niçin?" anlamında; ne diye.
Ne denir? (ne dersin?) : 'Bu konuda söylenecek herhaiigi bir şey kalmadı".' anlamında.
Neden sonra: Çok sonra, gereğinden çok- sonra.
Ne de olsa: 'Ne denli eksiği, küsuru olursa olsun; böyle olmakla birlikte." anlamında.
Ne dese beğenirsin : Beklenmeyen, umulmayan bir söz söylendiğinde gösterilen tepkiyi anlat r.
Nedir ki: bk. Ne var ki
Ne dîye? : "Niçin, hangi amaçla?" anlamında, ne demeye.
Ne fayda : Artık geçmişte kalan bir durum karşısında öne sürülenin ya da istenenin geçersizliğini, işe yaramadığını göstermek için kullanılır.
Neşesi kaçmak : Sevimli neşeli durumu yok olmak; keyfi kaçmak.
Neşesini bulmak: Neşelenmek.
Ne şiş yansın ne kebap : "Hiç kimseyi, hiçbir yanı zarara sokmayacak bir çözüm yolu bulunsun." anlamında.
Neşter vurmak (bir şeye): Bir sorunu kesin orarak çözmek, sonuç elde etmek amacıyla ele almak.
Ne tadı var ne tuzu : "Beğenip, zevk atıp mutlu olacağımız bir şey, bir durum değil.' anlamında.
Ne üstüme lazım : bk. Neme lazım.
Ne var ki, (nadir ki, ne. ki, şu kadar }: 'Fakat, ancak, ama gel gelelim.1 anlamında karşılık içeren cümleleri birbirine bağlar.
Ne var, ne yok? : -1. "Hangi haberler, ne gibi havadisler var? -2. "Nasılsınız?" "İşler nasıl gidiyor?" anlamında.
Ne var ne yok : Olanların tümü.
Nev-i şahsına münhasır: Kendi türünde benzeri olmayan kimse ya da şey için söylenir.
Nevri dönmek: Bir olay ya da durum karşısında çok sinirlenmek.
Ne yalan söyliyeyim : 'İşin doğrusunu söylemek gerekirse.' anlamında.
Ne yapıp yapıp (edip) : Her çareye başvurarak, her yolu deneyerek.
Ne yapmalı ki (ne yaparsın ki) : "Ne çare ki, çaresiz durumda, elden bir şey gelmez" anlamında.
Ne yârdan geçer, ne serden : "Elde etmek istediği şey için ne fedakârlık yapmak istiyor, ne de istediğinden vazgeçiyor." anlamında.
Ne yazar: 'Hiçbir yararı, etkisi olmaz." anlamında umutsuzluk bildirir.
Neye uğradığını bilememek : Beklenmedik kötü bir şeyle karşılaşıldığında şaşırıp kalmak.
Neyin nesi, kimin fesi: "Kim olduğu, ne tür karakter özellikleri olduğu bilinmiyor." anlamında. ..
Neyse ne : "Bir yere kadar, bir dereoeye kadar." anlamında.
Ne yüzle : Kırıcı davranışta bulunan bir kimsenin, hiçbir şey olmamış gibi ilişkisini sürdürmek istemesi halinde "Hiç utanıp sıkılmıyor mu yaptıklarından" aniamında söylenir.
Nifak sokmak (çıkarmak) : Anlaşmazlık çıkarmak, ara açmak.
Nikâh kıymak : -1. Nikâh memuru, evlenecek olanların nikâh işlemini gerçekleştirmek. -2. Erkek bir kadınla evlilik ilişkisine girmek, onunla evlenmek.
Nikâh tazelemek : Ayrıldığı eşiyle yeniden evlenmek.
Nimeti ayağıyla tepmek: Çok yakınına gelmiş fırsatların, iyi durumların değerini bilmemek.
Nispet kabul etmemek : Söz konusu şeyle eşit gibi tutulamamak, aralarında farklar bulunmak.
Nispet vermek (yapmak) (birine) : Birini üzecek, kıskandıracak, kızdıracak davranışta bulunmak
Nimeti bozuk: Kötü ya da islenmeyen bir işi yapacağı sezilen (kimse].
Niyet tutmak: Fala baktırırken nasıl olacağını merak ettiği şeyi ya da durumu kafasından geçirmek, bir dilekte bulunmak
Nokta koymak : Sonuçlandırmak, sözü bitirmek.
Noktası noktasına : Tastamam, tıpatıp aynı.
Not almak: -1. Bir şey hakkında bir yere not yazmak -2. Bir kimse ya da şeyin nitelikleri hakkında karar verilmek -3. Öğrenci yazılı ve sözlü sınavlarda belirli bir derece almak.
Not almak : öğrencinin basan durumuna uygun not vermek.
Not düşmek: Bir açıklama eklemek
Notunu vermek: Eylemlerine bakarak, olaylar karşısındaki tutumunu inceleyerek bir kişi hakkında yargıya varmak
Not vermek (birine, bir şeye) : -1. Bir şey ya da bir kimse için iyi ya da kötü bir kanıya varmak. -2. Öğrenciye başarısıyla orantılı bir not atmak.
Nuh der, peygamber demez: Düşüncelerini, inançlarını hiçbir biçimde değiştirmeyen (kimse).
Nuh NebPden kalma : Çok eski, değerini yitirmiş modası geçmiş (kişi ya da nesne).
Numara yapmak (çekmek): Yalancıktan tavırlar takınarak, olmamış şeyi olmuş göstererek aldatmaya çalışmak.
Nutku tutulmak: Gelişen olağandışı olaylar karşısında şaşkınlıktan konuşamamak.
Nutuk atmak (çekmek): Çok uzun, sıkıcı, özden yoksun konuşma yapmak.
Nüfuz ticareti: Bulunulan mevkiin, makamın gücünü, olanaklarını özel çıkarlar uğruna kullanma.
Nüfuzu altında tutmak (bir yeri): Orayı egemenliği artında bulundurmak.
Diğer Harfler
A, B, Ç-C, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S-Ş, T, U-Ü, V, Y, Z
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.