gelişme Yazıları - Sayfa 2 - Türkçe Sitesi
EtiketŞu anda gelişme konusu ile ilgili sayfalara bakmaktasınız.
Bu konuyla ilgili toplam 37 içerik bulunuyor.
Kültür Nedir
Tarihi sosyal gelişme içerisinde meydana getirilen tüm maddi ve manevi değerler ve bu değerleri oluşturmada daha sonraki nesillere bırakmada kullanılan insanın doğal ve sosyal çevresine üstünlüğünün ölçüsünü gösteren araçların tamamına kültür adı verilir. Asıl olarak kültür; bir milletin asırlar boyu meydana getirdiği genel ahlak kuralları, gelenek-görenek ve ortak duygularının tamamına verilen addır. Kültür, dil aracılığı ile gelişir ve zenginleşir. Kültürün gelişmesi ve zenginleşmesi dilin gelişmesi anlamına gelmektedir. Yine aynı şekilde dil, kültürü sonraki nesillere aktaran en önemli araçlardan biridir. (Devam)
DiÄŸer Konular 28 Mart 2013 Yorum yok
Kuyucaklı Yusuf
1937'de yayınlanan roman, Türk edebiyatında öncü bir role sahiptir. Roman, Türkiye'nin o döneme kadar ifade edil­memiş problemlerini dile getirmektedir. Kuyucaklı Yusuf'a kadar Türk romanının ana konusu Batılılışma problemidir. Kuyucaklı Yusuf'la ezilen köylü ve toplumsal yapının aksayan yönleri ilk defa içerden bir gözle ele alınmıştır.

Kuyucaklı Yusuf Kahramanları (Kişileri) 

Yusuf: Kimsesiz, fakir bir halk çocuğudur. Küçük yaşlar­da ailesini kaybetmiştir. Sert, haşin, insanlara çok güvenme­yen, cesur bir kişidir. Muazzez'i sevmektedir.

Muazzez: Kaymakamın kızı, Kuyucaklı Yusuf'un karısıdır. Kendi hâlinde, iyi niyetli, sade bir kişidir.

Kaymakam: Muazzez'in babasıdır. Ailesine düşkün, sa­mimi, sevecen, babayiğit, şefkatli, merhametli bir kişidir.

Şahende Hanım: Romanda kötülüğü simgeler. Kay­makamın karışıdır. Kin, nefret dolu, kötü yürekli, ahlaksız bir kadındır.

Şakir: Kasabanın k... (Devam)
DiÄŸer Konular 22 Haziran 2013 Yorum yok
M Sözlüğü (Deyim)
Mandalyonun ters (ötesi) yüzü : İşin ayrıca düşünülmesi gereken olumsuz yönü.

Madara etmek (birini) : Yalanını, yanlışını ortaya çıkarıp onu kötü du­ruma düşürmek, mahcup etmek.

Madara olmak : Kötü duruma düşmek, yanlışı ortaya çıkıp mahcup ol­mak.

Madik atmak (etmek, oynamak) (birine) : Aldatıp zarara uğramasına yol açmak; kazık atmak.

Mahal kalmamak (bir ÅŸeye) : Gerek kalmamak, gereÄŸi olmamak.

Mahalle kahvesi gibi: Gürültülü, kalabalık ve havasız (yer).

Mahalle karısı: Kavgacı, ağzı bozuk, terbiyesiz kadın.

Mahal yok (bir ÅŸeye) : GereÄŸi yok.

Mahkemelik olmak : Sorunlarını ancak mahkeme aracılığıyla çözebile­cek duruma gelmek.

Mahkûm etmek (birini, bir şeye) : -1. Mahkeme yargılayıp ceza ver­mek. -2. Kötü bir duruma sürüklemek. -3. Bir işi yapmaya mecbur et­mek.

Mahkûm olmak: -1. Mahkemece yargılanıp ceza almak. -2. Kötü bir duruma düşmek. -3. Bir şeyi yapmaya mecbu... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Nisan 2013 Yorum yok
Osmancık
OSMANCIK

KONUSU: Osmanlı Devleti'nin kuruluşu anlatılmaktadır.

â–  â– 

BİRİNCİ BÖLÜM: "Gün Doğmak İçin Batar"

Osmancık hasta yatağında, Bursa'nın alınmasını beklemekte, Bursa'ya gömülmek için, azraile karşı direnmektedir. Birazdan.müjdeyi alınca, rahatlayıp huzura kavuşur. Gözlerini kapatınca başında duranlar "uyudu" derler. Oysa, o uyumamış, hatıralara dalmış, hayatının ilkbaharına gitmiştir.

Ä°lkbahar Selleri:

Çocukluğunda ve delikanlılığında ele avuca sığmazdı. Gü­cünün, kuvvetinin sahibi değil; gücü, kuvveti onun sahibiydi. Ağabeyleri Gündüz ve Sava'ya hayrandı. Şeyh Edebali ile tanı­şınca hayatının şekli tamamen değişti.

OturmuÅŸ, ta Amuderya'dan Söğüt'e kadar olan yolun uzun­luÄŸunu hesaplıyor, dünyanın ne kadar büyük olduÄŸunu düşünü­yordu. Edebali ona ne düşündüğünü sorunca, aynı ÅŸeyleri söyle­di. Edebali de ona: "Dünyayı büyük gösteren bizim küçÃ... (Devam)
DiÄŸer Konular 30 Nisan 2013 Yorum yok
Paragraf Yapısı
Paragrafta Dil ve DüÅŸünce Akışı
Bir paragrafta dilin baÄŸlayıcı öÄŸeleri ve düÅŸünce bütünlüÄŸü çok önemlidir.
EÄŸer bir paragrafta düÅŸüncenin yönü birden deÄŸiÅŸmiÅŸse ve baÄŸlayıcı öÄŸeler (özellikle baÄŸlaçlar) paragrafın ana çizgileriyle uyum içinde deÄŸilse paragrafta bir aksaklık var demektir.
Paragrafta Yapı
Bir paragrafta; giriÅŸ, geliÅŸme, sonuç bölümleri ile karşılaşırız.
GiriÅŸ Cümlesi
1. Konunun ortaya konulduÄŸu cümledir.
2. Genelden özele (tümdengelim) yöntemiyle ortaya konuÅŸmuÅŸ paragraflarda konu cümlesi (giriÅŸ cümlesi) ana düÅŸünceyi de yansıtır.
3. Tümevarım (özelden genele) yöntemiyle ortaya konulmuÅŸ paraflarda giriÅŸ cümlesi bize sadece konuyu bildirir.
4. Dil ve düÅŸünce yönünden bağımsızdır. Yani kendinden önceki c&uu... (Devam)
Paragraf 03 Kasım 2012 Yorum yok
Parağrafta Yapı
Paragraf, bir metnin en küçük düşünce birimidir. Parağraf; konu, ana fikir ve yan düşüncelerden meydana gelir. Bu nedenle paragrafta yer alan düşünceler arasında bir zincirin halkaları gibi bir ilişki vardır. Paragrafta her cümle kendinden önceki cümlede vurgulanan kavramı açıklar.

Giriş Bölümü: Paragraftaki konuyu, bakış açısını belirten cümle ya da cümlelerdir. Çoğu kez ilk cümledir. Bu cümlelerde bağlantı öğesi yoktur. Bağlantı Öğesi, bir cümleyi kendinden önceki cümleyle bağlayan sözcüklerdir. Bunlar; "ise, kimi, birde, bunun için, oysa, ve, ile..."

Gelişme Bölümü: Konunun örnek, alıntı, karşılaştırma gibi yöntemlerle geliştirildiği, düşüncenin somutlaştırıldığı cümlelerdir.

Sonuç Bölümü: Paragrafta anlatılanların özetlenip sonuçlandirildiği, çoğu zaman ana düşünceyi veren cümle ya da cümlelerdir. : -

Örnek 1:

Özgür insan, kitapların ürünüdÃ... (Devam)
Diğer Konular 30 Mayıs 2013 Yorum yok
Paragrafta Yardımcı Düşünce
YARDIMCI DÜŞÜNCE

Metindeki ana fikri (anadüşünceyi) destekleyen, onun oluşmasına yardım eden düşüncelere yardımcı düşünce ya da yan düşünce denir.

Paragrafın gelişme cümlelerinde yer alır; örnekler, karşılaştırmalar, alıntılarla ana düşüncenin belirlenmesine yardım eder.

Aşağıdaki parçanın konusunu bulup hangi düşünceden söz edilmediğini birlikte bulalım:

Örnek:

Çocuklarla anlaşmak, büyüklerden çok farklıdır. Çocuk, yaklaşım biçimimizi çok güzel değerlendirir. Yapmacık mı, gerçek mi olduğunu çok iyi anlar. Ya kesin bir tavır koyup sizi kendi dışında bırakır ya da sıcacık yüreğiyle sarar; kollarıyla, gülü-şüyle, dokunuşuyla kucaklar.

Parçaya göre, çocuklarla ilgili görüşlerden hangisine ulaşılamaz? (1999-ÖO)

A) Sevgilerini değişik biçimlerde gösterirler.

B) Kendilerine nasıl davranıldığını fark ederler.

C) Olumsuzlukları çabuk unuturlar.

D) Ä°Ã... (Devam)
DiÄŸer Konular 14 Nisan 2013 Yorum yok
Sahnenin Dışındakiler
Kurtuluş Savaşı zamanı İstanbul'unu, ana kahraman aracılığıyla yansıtan,  siyasi konuların fazlaca yer aldığı bir romanıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar' aittir Romanın başlığı, (Sahnenin Dışındakiler) İstanbul; sahnenin içi ise Kurtuluş Savaşının yaşandığı Anado­lu'dur.

Sahnenin Dışındakiler Kahramanları (Kişileri):

Sabiha: Sabiha, modernleşmekte olan Türk kadınını simgeler. Eserde kadın hakları konusundaki mücadelesiyle dikkat çeker. Tiyatro ile ilgilenmektedir. Romanın sonunda sahneye çıkan ilk Türk kadını olur.

Cemal: Eserin başkahramanıdır. Üniversite öğrencisi olan bu gencin gözüyle İstanbul'un işgal yılları anlatılmaktadır. Cemal, eserin diğer önemli kahramanı Sabiha'yı sevmekte­dir.

Süleyman Bey: Sabiha'nın babasıdır. Arzu ve istekleri uğruna bütün servetini ve yakınlarını feda etmiş, Rusların İstanbul'a açtığı eğlence merkezlerine dadanmış bir kahra­mandır.

Ä°hsan: Avrup... (Devam)
DiÄŸer Konular 18 Haziran 2013 Yorum yok
Sinekli Bakkal
Bu roman, Halide Edip Adıvar'in edebî anlayışı ve sanatında yeni bir dönemin başlangıcıdır. II. Abdülhamit dönemi şartlarını fakir bir mahalle çerçevesinde anlatan bir romandır. Roman­da dönemin her kesimden insan bir arada ve tüm özellikle­riyle yer alır. Bu bakımdan, döneme her yönüyle ışık tutan çok önemli bir eserdir.

Sinekli Bakkal Kahramanları (kişileri):

Emine: Sinekli Bakkal Sokağı'nın imamının kızı, Kız Tevfik'in karısı, Rabia'nın annesidir. Babasının verdiği eğitim nedeniyle oldukça tutucu ve hayata maddi açılardan bakan bir kahramandır.

Kız Tevfik: Rabia'nın babasıdır. Karısı Emine'nin aksi­ne, rahat, deli dolu, neşeli bir kahramandır. Tiyatro ile uğraş­maktadır.

Rabia: Ailesinden dini eğitim almış, sesi çok güzel olan bir genç kızdır. Musiki ile uğraşmaktadır. Dinine bağlı bir kişi olan Rabia, romanın başkahramanıdır. Romanda Doğu me­deniyetini temsil etmektedir.

Peregri... (Devam)
DiÄŸer Konular 20 Nisan 2013 Yorum yok
Sokrates'in Savunması
Sokrates bazı kişiler tarafından suçlanmaktadır. Ancak suçlayanların kim olduğu tam ola­rak bilinmemekte; ama suçlayanların başında Meletos'un olduğu düşünülmektedir. Ünlü komedi yazarı Aristophanes de Sokrates'i Sofistlerle (Şüphecilerle ) aynı kabul etmiştir. Sokrates'in kötü, yalancı bir insan olduğu, her şeye karıştığı, eğriyi doğru diye gösterdiği gibi suçlamalar ortaya çıkmıştır.

Aristophenes, ese­rine Sokrates'in öğrencilere para karşılığında ders verdiğini, öğrencilerin aklını karıştırdığını yazmaktadır. Oysa Sokra­tes'in kimseye verecek bilgisi yoktur.

Bir gün, Sokrates'in bir arkadaşı halka Sokrates'ten da­ha bilgili kimsenin olup olmadığını sormuştur. Tanrı sözcüsüj Sokrates'ten daha bilgili kimse olmadığını söylemiştir. Sokrates bu olanlardan sonra bilgili bir insan olmadığı hâlde Tanrı'nın neden böyle söylediğini düşünüp durmuştur. Sürekli kendinden daha bilgili bir... (Devam)
DiÄŸer Konular 11 Haziran 2013 Yorum yok
Sol Ayağım
KONUSU: Doğuştan özürlü olan bir çocuğun, özellikle an­nesinin çabası ve yardımlarıyla, içindeki yaratıcı yeteneği kullana­rak, hayata karşı verdiği tutunma mücadelesi anlatılmaktadır.

 

"A" Harfi:

 

5 Haziran 1932'de hastanede doğdum. Toplam yirmi iki çocuğu olan ve bunların on üçü yaşayan, bir ailenin çocuğuydum. Dört aylıkken, annem kafamın kendiliğinden arkaya düştüğünü fark etmiş. Zamanla, ellerimin her zaman arkaya doğru bükük ve sıkılı; çenemin kilitli olduğu; bir yastık olmadan oturamayacağım ortaya çıkmış. Beni, hastanelere ve kliniklere taşımaya başlamış­lar. Bütün doktorlar, "ümitsiz vaka" olarak karar vermişler. Annem ise bir türlü bu durumu kabullenememiş. Dört yıl su gibi geçmiş, beş yaşıma basmış olmama rağmen, halen yeni doğmuş bir bebek gibi yardıma muhtaçtım. Duvarcı ustası olan babam işe gittiğinde, annem, benimle diğer kardeşle­rim arasında oluşan d... (Devam)
DiÄŸer Konular 26 Haziran 2013 Yorum yok
Söylev (Nutuk, Hitabe)
Söylev (Nutuk, Hitabe):

Bir konuşmacı tarafından bir yerde toplanmış topluluğa, bir düşünceyi coşkulu bir diile anlatmaya denir. Bunlara, "yaşatıcı yazılar" da diyebiliriz. Öyküleme anlatım biçiminin ağırlıklı kullanıldığı, okuyucunun bilgisini artırmaktan çok hayal dünyasını zenginleştirmeyi amaçlayan yazı türleridir:

Bir gerçeğe inanan bir insanın toplumu bu gerçeğe inandırmak için özünün bütünü ile yaptığı telkin sürecine hitabet; bir fikri, bir davayı karşısındaki insanlara dil ustalığı ile açıklamaya hitabet sanatı; toplum önünde bu konuşmayı yapana hatip; bir insan topluluğuna bir fikri vermek bir ülküyü aşılamak amacıyla söylenen sözlere ise nutuk veya söylev denir.

Hatiplik sanatı, insanlık geçmişinin en eski ve en köklü sanatlarındandır. Bu sanatla peygamberler ve din adamları insanları doğru yola davet etmişler; padişahlar, krallar ve kumandanlar ordularına bu sanatla hükmetmi... (Devam)
Diğer Konular 03 Mayıs 2013 Yorum yok
Sunum
SUNUM: Güncel herhangi bir konu hakkında herhangi bir grup ya da topluluğa bilgi vermek amacıyla yapılan etkinliklerin tümüne verilen addır. Sunum zamanımızda gruplara ve topluluklara hitap edebilmek için kullanılan en önemli sözlü anlatım türleri arasında yer alır. Aslında yapılan bütün etkinlikler, törenler veya toplantılar sunumun çerisine girer. O halde konferanslar, sempozyumlar, dini ve resmi bayramlardaki kutlamalar vs. birer sunumdur.

Sunum önceden hazırlanmış ve planlanmış bir konunun etkili ve anlaşılır biçimde dinleyicilere aktarılmasıdır. Teknolojik gelişmelerle bir hayli çeşitlenen sunumlarda amaç bir meseleyi anlatmak ve konu hakkında dinleyicileri ve izleyicileri bilgilendirmektir. Bu yüzden sunum hazırlanırken ve sunulurken şu noktalara dikkat etmek gerekir.

Sunumdan Önce;

 Sunum için güncel bir konunun belirlenmesi gerekir. Toplumun yoğunlaştığı bir konunun seçilmesi sunumu daha etkili kılar.

... (Devam)
DiÄŸer Konular 08 Nisan 2013 Yorum yok
Tiryakı Sözleri
TİRYAKI SÖZLERİ

KONUSU: Hayat, sadece kendi yaşadıklarımız olsa idi, pek bir anlam ifade etmezdi. Bizim dışımızda yaşayan milyarlarca insan ve sayısız nesne vardır. Bunların gözlemlenmesi, tecrübe birikiminin aktarılması bir iletişim ve paylaşma olayıdır. Cenap Sahabettin, Türk düşünce ve edebiyat dünyasında i-sim yapmış bir kişi olarak, birikimlerini diğer insanlarla paylaş­mak için, bu kitabı yazmıştır. Burada, özdeyiş diye nitelendirdiği­miz sözlerin, belki bir kısmı başkaları tarafından yazılmış olup, yazar tarafından beğenİldiği için bizlere aktarılmak istenmiştir. Bir kısmı ise, y t arın kendi hayatının özümlenmesi olarak bizlere naklettiği sözlerdir. Bir bütün olarak ele aldığımızda, günlük hayatımıza yön ve­recek her türlü özdeyişi bu kitapta bulabiliriz. Kitaptaki sözlerin tamamını ele alıp, yorumlamak mümkün değildir. Bu nedenle içinden bir seçki yapmaya çalışarak, sizlere sun... (Devam)
DiÄŸer Konular 13 Nisan 2013 Yorum yok
Uluç Reis
Bu roman Halikarnas Balıkçısı'nın yazdığı tarihi roman olarak en gerçekçi romanlardan biridir. Yayımlandığı dönemde Aganta Burina Burinata kadar ilgi görmüştür.

Uluç Reis Konusu:

16. yy'da, cihan hakimiyetini elde etmeye çalışan Osmanlılar ile onu engellemeye çalışan Avrupalıların denizlerde­ki mücadeleleri anlatılmaktadır.

Uluç Reis özeti

 Anadolu kıyılarının karşısındaki bütün adalar, hatta Anado­lu kıyılarının çoğu uç noktalan. Sen Jan şövalyelerinin ellerindeydi. Bu haçlı şövalyeleri, dini taassupları dolayısıyla, ne kadar Türk öldürürlerse o kadar çok sevap işlediklerine inanırlardı..

1557 yılının Haziran ayı içinde, Sen Jan şövalyelerine ait, Fransız Dük Da Loren'in komutasındaki beÅŸ kadırgalık filo, Türk kanı içmek, Türkleri öldürmek için Malta'dan demir aldı. Yolda, önlerine çıkan bir Türk ticaret gemisi ve Türk yolcu gemisine saldırarak ele geçirdiler. Gemi KaptanÄ... (Devam)
DiÄŸer Konular 22 Nisan 2013 1 yorum
Y Sözlüğü (Deyim)
Yabana atmak (bir şeyi) : Onu önemsememek, önemsiz görmek.

Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli: "Ya buranın koşulları­na uyup çalışırsın ya da buradan gidersin." anlamında, tehdit yollu söylenir.

Ya dayak (sopa) yememiş, ya sayı bilmiyor: Özellikle parayla ilgili bir konuda aşın bir görüş belirten kimsenin bu durumu için söylenir.

Ya devlet başa, ya kuzgun leşe : "Öyle bir işe girişiyorum ki ya başa­rırım ya da yok olur giderim." anlamında.

Yağ bağlamak : -1. Semirmek, şişmanlamak. -2. İçi rahatlamak, sevin­mek.

Yağcılık etmek (birine) : Ona dalkavukluk etmek, onun hoşuna gide­cek sözler söylemek:

Yağ çekmek (birine): Çıkan İçin karşısındakine hep güzel şeyler söy­lemek, onu pohpohlamak.

Yağ döksen yalanır : Çok temiz, tertemiz bir (yer).

Yağ gibi kaymak (gitmek) : (Taşıt, araba) Aksamadan, sarsılmadan hızla gitmek.

Yağlayıp ballamak : Abartılı biçimde-anlatarak övmek.

Y... (Devam)
DiÄŸer Konular 13 Haziran 2013 Yorum yok
Yağmur Yağdıran Kedi
YAÄžMUR YAÄžDIRAN KEDÄ°

 

Yağmur Yağdıran Kedinin Ayağı:

 

Alfonso isimli büyük kediyi, akşamüzeri, ayağını kulağının üzerinden geçirirken görünce, "Yağmur yağacak." dediler. Gerçek­ten de, bir gün sonra gün boyu yağmur yağdı. Büyükler tarlaya çalışmaya gidemedikleri için Öfkeliydiler. Oynayan çocuklara bakıp bakıp söyleniyorlardı. Kediye de kızıyorlardı: "Ambarlarda fareler cirit atıyor, bu burada yan gelmiş yatıyor." diyorlardı.

Çocuklar oyun oynarken, yüzyıllık çini tabağı kırdılar. Aile­leri onlara oyun oynamayı, yemek yemeyi yasakladıkları gibi, yarın yağmur yağmazsa, yaşlı Melina teyzeye bir kavanoz reçel götüreceklerini de eklediler.

Alfonso bulunduğu yerden: "Bir tabak için bu kadar ceza çok." dedi. Büyükler, "Hep aynısınız, birbirinizi tutuyorsunuz." deyince, Alfonso'da "Şayet böyle konuşursanız, ben de giderim." deyip, pence­reden dışarı çıktı. Çocuklar, yağmur... (Devam)
DiÄŸer Konular 05 Haziran 2013 Yorum yok
Toplam 2 sayfa, 2. sayfadasın: Önceki, 1, 2
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu