Bir arkadaşıma bakıyordum, yerinde yoktu. Tam dönüyordum ki, peynir ekmekle domates yiyen, kirli kıvır kıvır saçlı, onu gördüm. "Matbaacıyı aradıysanız, kâğıt kesmeye gitti, gelecek." deyip hemen yanındaki boş sandığı oturmam için uzattı. Oturdum. Ekmeğini bölerek uzattı, aç değilim dedim.
Sohbeti koyulaştırdık. Torna tesviye işinde çalışıyormuş. Annesi öldüğü için dörtten Ötesini okuyamamış. Kaptan olup, büyük denizlere açılmak istiyormuş..
Makine yağlarıyla kirlenmiş mendilini çıkarırken, gözlerim tulumunun geniş cebindeki cam misketler ilişti. Farkına vardı. Çıkarıp avucunda şıkırdattı.
Ne yapalım.. İş, İş, iş.. Bunalıyor insan paydoslarda Ateş Ali ile I oynuyoruz."
"Ateş Ali kim?"
"Alt katta bisküvi yapımevinde çalışıyor. Bizim mahalleli. Her sabah işe beraber geliriz. Benim annem yok, onun babası.."
Dereden, tepeden uzun uzun konuştuk.. Birden sordu: "Amca, benim boyum hep böyle kısa mı kalacak? "
Ne cevap vereceğimi düşünürken, iri yan biri belirdi. Onun da üstü başı kir içindeydi.
"Ayhan!" diye seslenince, "Buyur usta." deyip koşturup gitti. Bana bir Allahaısmarladık bile diyememişti.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.