Allah yarattı dememek: Acımasızca dövmek, hırpalamak, cezalandırmak.
Allah "Yürü ya kulum" demiş : "Kısa sürede her giriştiği işten para kazandı." anlamında.
Allak bullak etmek (bir şeyi) (birini) : -1. Onu karıştırmak, bozmak, darmadağınık etmek. -2. Onu sağlıklı düşünemeyecek duruma getirmek. (Kars. Altüst etmek, karmakarışık etmek.)
1923 yılında doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ndeki öğrenimini yanda bırakmıştır. Abbas Sayar, gazete satıcılığı, kitapçılık, matbaacılık ve çiftçilik yapmıştır. Üniversite yıllarında çıkarmış olduğu 'Bozlak' adlı gazetesini ilerleyen yıllarda 'Bozok' adıyla yayınlamayı sürdürmüştür. Yılkı Atı adlı romanıyla TRT 1970 Sanat Ödülleri yarışmasında başarı ödülü almıştır.
Başlıca eserleri şunlardır: Gönül Sandalı, Sereserpe, Neco'ya Mektuplar, Çelo, Yorganımı Sıkı Sar, Noktalar, Anılarda Yumak Yumak, Can Şenliği'dir. (Devam)
Döneminin en büyük şairi sayılmış, "Şairi Azam" olarak anılmıştır. Türk şiirinin biçim ve içerik yönünden yenileşmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Ölen karısı Fatma Hanım için yazdığı "Makber" şiiri ünlüdür. Abdülhak Hamit Tarhan, şiirinin ana konuları; sevgi, doğa, ölüm, metafizik ve günlük yaşamdır. Sanat için sanat anlayışıyla bireysel konuları işledi; ümidi, acıyı, isyanı dile getirdi. Duygu ve hayal zenginliği onu şiirimizin en lirik şairlerinden biri yapmıştır. Pastoral şiirin Türk edebiyatındaki ilk örneğini "Sahra" adlı eseriyle vermiştir. Serbest şiirleri de olan sanatçın, üslup kaygısı gütmediğinden şiirlerinde dil kusurları vardır. Tiyatrolarını oynanmak için değil, okunmak için yazan sanatçının dili genelde Arapça ' Farsça sözcüklerle doludur. Shakaspeare ve Corneille etkisinde kalan sanatçının oyunundaki kişi ve olaylara oldukça abartılıdır.
1888- 1963 yılları arasında yaşamıştır. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Paris'te Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okumuştur. Özel şirketlerde ve banka yönetim kurullarında görev yapmıştır. Abdülhak Şinasi Hisar, Şiirler, anı (hatıra), eleştiri, roman gibi türlerde eser vermiştir. Fahim Bey ve Biz adlı romanı CHP Hikaye ve Roman Mükafatı'nda üçüncülük almıştır.
Başlıca eserleri: Çamlıcadaki Eniştemiz, Boğaziçi Mehtapları, Geçmiş Zaman Köşkleri, Boğaziçi Yalıları, İstanbul ve Pierre Loti'dir. (Devam)
Acıbadem'deki annemin dayısı Sani Bey'e ait olan köşkün hayatımda çok büyük etkisi, karakterimin oluşmasına katkısı vardır. Karı koca, birbirleriyle gayet uyumlu bir halde yaşıyorlardı.
Gerçi çocukluğumun ilk yıllarında, bu eve her gelişimde içimde bir ürperti taşırdım. Evdeki süsler, aynalar, beni tedirgin ederdi. Yalnız, bahçede bulunan atın yanına indiğimde bütün bu ürpertileri üzerimden atardım. At, herkesin sevgilisi idi. Yalnız kaldığında mahzunlaştığı için bütün işler onun yanında yapılırdı.
Yaşım biraz ilerleyince bu evin hayatımdaki rolü de beraberce değişti. Evin şekli ve yapılışı hakkında gezdikçe daha fazla bilgi sahibi oluyordum. Ev değil, bir labirentti. Bir odadan bir odaya, bir kapıdan diğer kapıya doğrudan geçmek mümkün değildi. Mutlaka değişik bir odadan ve değişik bir kapıdan geçmek gerekiyordu. Hele dayımın atölyesi tam... (Devam)
Okuyucuya bilgi vermek, bir şeyler öğretmek amacıyla yazılan metinlerde kullanılır. Düşünce yazılarında örnekleme, tanımlama, tanık gösterme yollarıyla düşünce açıklanır.
UYARI: Açıklama paragrafında ana düşünce sonuç bölümündedir,
Örnek:
Sorumluluk, bir kişinin üstüne aldığı ya da yapmak zorunda olduğu işlerden kendisini sorumlu tutmasıdır. Okumak isteyen öğrenci derslerine çalışmaktan, işi yapmak isteyen işçi işinden, bir doktor hastalarına bakmaktan kendini sorumlu sayarsa başarılı olabilir.
Yukarıdaki parçada "sorumluluk" kavramı hakkında bilgi verilmiştir, yazıda kullanılan anlatım biçimi "açıklama" dır.
Başka Bir Kaynaktan:
1) Açıklama: Herhangi bir konuda okuyucuya ''bilgi verme'' amacıyla yazılan yazılarda anlatım biçimi ''açıklama'' dır. Açıklayıcı anlatımda amaç ''öğretme''dir.
''Şiir, tiyatro,roman gibi çeşitli türlerde verdiği eserlere A... (Devam)
Toplumu yakından ilgilendiren bir konuda ya da olayda değişik fikirlere sahip yetkili insanların yaptığı tartışmalara verilen addır. Açık oturumlarda bir başkan ve konuşmacılar bulunur. Açık oturumlar dinleyiciler karşısında yapılabileceği gibi radyo ve tv gibi yayın organlarında da yapılabilir.
Bu tür tartışmalarda başkan başlangıçta konuyu açıklar, sonra konuşmacı kişileri izleyicilere tanıtır. Sırasıyla konuşmacılara söz hakkı tanır. Konuşmacı sayısı 3 ya da 5 kişi olabilir. Bazı zamanlarda bu sayının üstünde konuşmacı olabilir. Tartışmayı sunan başkan işlenen konuya daha önce hazırlık yapar. Bunun nedeni ise başkan sorular yönelterek konuşmacıların belirli noktaları anlatmalarına imkan sağlar. Başkan soruları konuşmacılara sırayla ve dönüşümlü olarak sorar. Konuşmacılar kendilerine sorulan sorulara süreyi iyi kullanarak mantıklı cevaplar verir. Bu arada başkan hem açıkoturumu yönlendirm... (Devam)
Eserde, yazarın gençlik yıllarında yazar olmak içiri verdiği mücadele etkileyici bir üslupla anlatılmaktadır. Roman, açlığı en korkunç derecede yaşayan bir yazarın öyküsüdür. Açlık kahramanın fiziksel ve ruhsal durumunu derinden etkiler. Knut Hamsun, bu hâli Açlık adlı eserinde ustalıkla anlatmaktadır.
Açlık Kahramanları (Kişileri)
Andreas Tangen: Gerçekte romanın başkahramanının ismi hiç zikredilmemektedir. Bu lakabı, kahramanın kendisi-uydurur. Tek ideali yazar olmaktır. Âdeta yazar olmak için yaşar. Park ve mezarlıklarda sabahlayan, çoğu zaman aç oİan, gururlu bir gençtir. Hayal gücü çok geniştir.
Ylajali: Başkahramanın âşık olduğu kadındır. Bu ismi de başkahraman uydurmuştur.
Açlık Özeti:
Andreas, kiralık bir odada yarı aç, sefil bir hayat sürmektedir. Çok yoksuldur. Birkaç gazetede yayınlanan yazısından aldığı paralarla karnını doyurmaya çalışm... (Devam)
Bir adın, başka bir adın anlamını belirginleştirmesi için oluşturulan tamlamalara "ad tamlamaları" denir. Örnek: Hasan'ın Defteri Ad tamlamalarını ek alıp almama durumuna göre dört ana gruba ayırırız. 1. Belirtili İsim Tamlaması Tamlayanın da tamlananın da ek alarak oluşturduğu ad tamlamasıdır. Örnek: Okulun duvarları Tamlayan: Okulun, tamlanan: duvarları, tamlayan eki: -un, tamlanan eki: -ları 2. Belirtisiz İsim Tamlaması Tamlayanı ek almayan, tamlananı tamlanan eki alan ad tamlamasıdır. Örnek: Kazanma hırsı Tamlayan: Kazanma, tamlanan: hırsı, tamlayan eki: yok, tamlanan eki: -ı 3. Takısız İsim Tamlaması Bir şeyin neyden yapıldığını bildiren, tamlanan ve tamlayan eki almayan tamlamadır. Örnek: Toprak ev (Bir evin neyden yapıldığını belirtmektedir) Örnek: Taş kalp (Bir şeyin-kalbin neye benzediğini belirtmektedir) 4. Zincirleme İsim Tamlaması Tamlayanı, tamlananı ya da ... (Devam)
Bir adın, değişik anlam ilgileri sağlamak için başka adlar tarafından tamamlanmasına ad tamlaması denir,
Ad tamlamalarında asıl anlatılmak istenen öğeye tamlanan, onu anlamca tamamlayan öğeye de tamlayan denir. Tamlama kurulurken önce tamlayan, sonra tamlanan kullanılır.
Bu roman Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)'nın eserlerinin genel özelliklerini yansıtır. 1945 yılında yayınlanmıştır. Eserde, deniz sevgisi, denizin insana çekici gelmesi, denizcilerin yaşadığı sıkıntılar, güzellikler genel olarak denizdeki hayat bir kişi aracılığıyla anlatılmaktadır. Romanda, deniz bir ana kahraman gibi düşünülmüş, bu sebeple ilk çıktığı dönemlerde zaman çok büyük ilgi görmüştür. Anı tarzında yazılmıştır.
Aganta Burina Burinata Özeti
Mahmut, babası Süleyman Kaptan ile Milas'a gitmektedir. Milas'a vardıklarında ahbapları Bakkal Fehmi'nin yanına giderler. Bakkal Fehmi, Süleyman Kaptan'ı çok değişmiş bulur. Süleyman Kaptan'm gözlerindeki neşe ve canlılık kaybolmuştur. Süleyman Kaptan, başından geçen üzücü bir hadiseyi anlatır. Kardeşi Davut'un ölümüne sebep olmuştur. Bir süre önce Davut, Süleyman Kaptan'ın kayığına tayfa olar... (Devam)
Başta ölüm olmak üzere, yaşanılan acı olaylar sonrasında (hastalık, hasretlik, esaret, deprem, sel, yangın vb. felaketler) duygu ve düşünceleri dile getiren ürünlerdir. Ağıtlar, insanların bir arada yaşamaya başladığı ilk dönemlerden İtibaren var olan sözlü ürünlerdir ve insanlığın ortak özellikle-rindendir. Ağıtlar halk şiiri türünde olup kafiye ve mısra düzeni koşma ve destanlara benzer. Düzenli ve düzensiz söz ve ezgilerle ifade edilir. Ağıta İslamiyet öncesi Türk Edebiyatında "sagu", Divan Edebiyatında "mersiye" denilmektedir. (Devam)
(13. 14.yüzyıl), din dışı konuları işlemiştir. Divanı ile İskendername ve Cemşid ü Hurşit adlı iki mesnevisi vardır. Kendi dönemindeki şairleri büyük oranda etkilemiştir. Şiirleri dini konular veya temalar içermez. Ahmedi, Fars şiir biçimini Türkçe'ye uyarlamaya çalışmıştır, ancak Farsça mecazlar Türkçe'ye tam olarak uydurulamadığı için şiirlerinde düzenli ve güçlü mısra yapıları yoktur. Çoğunlukla yüksek zümreye (padişahlara) hitap eden eserleri vardır. (Devam)
Öğretmenlik, öğretim üyeliği ve milletvekilliği görevlerinde bulunan Ahmet Hamdi Tanpınar; şiir, roman, öykü, deneme, makale, edebiyat tarihi gibi alanlarda eserler vermiştir. Üzerinde Fransız sembolistlerinin yanında, Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim'in etkileri vardır. Bu etkilenmelere karşın kendine özgü bir şiir dünyası kurabilmiştir. Hece ölçüsüyle şiir yazmasına karşın "Memleket edebiyatı" hareketinden etkilenmemiştir. Ahmet Hamdi, kendine özgü sözcüklerle estetik yanı güçlü şiirler yazmış, şiirlerinde hayale ve müziğe önem vermiştir. Sonraki şiirlerinde insan, doğa, evren ilişkilerini bir düşünür kimliğiyle işlenmiş; zaman, sonsuzluk, aşk ve ölüm temafarını işlemiştir. Osmanlı tarihine geçmişine özlem; kültür ve uygarlık değerler; camileri, çarşıları, sokakları ile İstanbul, şiirinin başlıca konularıdır.
öykü ve romalannda insanın dünyasını bilinç altını İşlemiş, rüy... (Devam)
1885- 1933 yılları arasında yaşamıştır. Galatasaray Lisesi'ni bitirmiştir. Güzel Sanatlar ve Harp Akademileri'nde edebiyat öğretmeni olarak görev yapmıştır. İlk şiirini 1901'de yazan Ahmet Haşim, edebiyat ve şiire öğretmeni, Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun etkisiyle başlamıştır. Ahmet Haşim, önce Fecr-i Ati Edebiyatı topluluğuna katılmış, daha sonra müstakil bir şahsiyet olarak yazılarına, şiirlerine devam etmiştir. Kendine has sembollerle, sembolizm akımının etkisiyle aruz vezniyle şiirler yazmıştır. Kendinden sonraki şairleri etkilemiştir. Ahmet Haşimin Eserleri, Bize Göre, Gurabahane-i Laklakan, Franfurt Seyehatnamesi, Piyale, Göl Saatleri'dir. (Devam)