Düşünceyi geliştirme yolları diye adlandırılan bu yöntemler daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimlerinde kullanılır.
Tanımlama: Bir kavramın ne olduğunu belirler. Tanımlar hem nesnel hem öznel bir yaklaşımla yapılabilir. Nesnel tanımlamalarda kavramların sözlük anlamlarından yararlanılabilir. Öznel tanımlarda ise anlatıcının yorumu bulunur. Tanımlar ..... Nedir? Sorusuna yanıt verir.
''İçtenlik, bir kimsenin kendi benliğini, gerçek düşüncelerini, gerçek duygularını anlaması demektir.''
Örnekleme: Paragrafta ele alınan düşünceyi açıklamak, kanıtlamak,düşünceye inandırıcılık kazandırmak için bir şeyi başka bir şeyle temsil etme yoludur. Somutlama yapılır. Örnekleme paragrafı. Genellikle verilen örnekten sonra biter. Bu durum örnekten önceki cümle, paragrafın ana düşünce cümlesidir. Örnekten sonra paragraf devam ediyorsa, örnekten sonraki cümle ana düşünce cümlesidir.
Eylem kök ya da gövdelerine eylemsi ekleri getirilerek yapılır. Zaman ve ÅŸahıs eki almazlar. Yan cümlecik kurarak birleÅŸik cümle oluÅŸtururlar. Yan cümleciÄŸin yüklemi olurlar. Özne ve tümleç alabilirler.
Örnek: Oraya git-mek akıl kârı deÄŸil.
1. Ad-Eylem Hem ad, hem de eylem görevinde bulunan sözcüÄŸe adeylem denir. Ekleri: -me -mek -iÅŸ Örnek: Karlı yollarda yürü-mek istiyorum.
2. Sıfat - Fiiller Varlıkları niteledikleri için sıfat; özne, nesne ve tümleç alarak yan cümlecik kurdukları için de fiil gibi sayılan kelimelere sıfat - fiil denir. Ekleri: -en, -er, -ecek, -miÅŸ, -dik, -medik Örnek: Bekleyen derviÅŸ muradına ermiÅŸ.
3. Zarf - Fiiller Yüklemin zamanını veya durumunu bildiren yan cümlecikler kurmaya yarayan fiilimsilerdir. KoltuÄŸa uzanıp biraz uyumalısÄ... (Devam)
1901'de Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla, Edebiyat-ı Cedide topluluğu dağılmış; edebiyat dünyasında II. Meşrutiyet'in ilanına (1908) kadar sürecek bir boşluk doğmuştur. II. Meşrutiyet'in ilanıyla meydana gelen özgürlük ortamı, Fecr-i Ati (Geleceğin Işığı) topluluğunun ortaya çıkışını kolaylaştırmış, Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla dağılan kimi sanatçılarla genç yazar ve şairler bu topluluğu oluşturmuşlardır.
Fecr-İ Ati Edebiyatının Temsilcileri:
Ahmet HaÅŸim
Refik Halit (Karay)
Emin Bülent (Serdaroğlu)
Yakup Kadri (KaraosmanoÄŸlu)
Tahsin Nahit
Faik Ali (Ozansoy)
Celâl Sahir (Erozan)
Fuat Köprülü
Hamdullah Suphi (Tanrıöver)
Sahabettin Süleyman
Ali Canip (Yöntem)
Cemil Süleyman İzzet Melih
• Faik Ali Ozansoy'un önerisiyle "Fecr-i Ati" adını benimseyen topluluk, uzun ömürlü olamamış ve Milli edebiyat hareketinin doğusuyla dağılıp gitmiştir (1912... (Devam)
Romanda, bir aÅŸk anlatılırken, aynı zamanda SulÂtan Abdülaziz dönemi Türkiye'sinden görüntüler de verilmektedir.
MeÄŸer roman yazmak ne güç bir Ä°ÅŸmiÅŸ! Saatlerdir iki cümleyi bir araya getiremiyorum. Oysa ki, kolay sanıyordum. Ben ki, ne kadar çok kitap okudum. Bunların etkisinde kalarak, hayatımın romanını yazmaya karar verdim. Çok müsvedde karaladım, bakÂtım ki yazdıkça anlatmak istediÄŸim konudan uzaklaşıyorum, ben kelimelere hakim olacağım yerde, onlar beni alıp sürüklüyorlar.
Evet, ben bu satırları yazan bin faciadan arta kalmış kırk beÅŸÂlik, ellilik Münire kadın, "Ben otuz beÅŸ yıl, hep aynı erkeÄŸin aÅŸkı ile yanıp kavruldum" demekten baÅŸka söyleyecek bir söz bulamıyorum. Aslında, Cemil Bey'i ne zaman, kaç yaşımda sevÂmeye baÅŸladığımı da tam olarak bilmiyorum. Daha küçük yaÅŸlarÂda, oÄŸlan olsun, kız olsun onu bütün arkadaÅŸlarımdan kıskanırÂdım. Bir gün, oyun esnasında Cemil Bey'i SÄ... (Devam)
1. Kendisinden sonra örnek verilecek cümlelerin sonuna konur:
- Garipciier'İ hatırlayalım: O. Veli, M. Cevdet, O. Rıfat.
2. Açıklamalardan Önce kullanılır
- Nesne ikiye ayrılır:
1. Belirtili nesne
2. Belirtisiz nesne.
3. Karşılıklı konuşmalardan ve aktarma sözlerden önce konur:
Yaşlı kadın sordu:
- Ne var kızım, niye geldin?
Atatürk: "İstikbal göklerdedir." demiştir.
4. İki noktadan sonraki açıklama bağımsız bir cümle ise büyük harfle; iki noktadan sonraki açıklama örneklerden oluşuyorsa küçük harfle devam edilir.
•> Asla şunu unutma: Her insan sevilmeye değer.
İki ya da daha fazla kişinin aralarındaki düşünce ve fikir alışverişine iletişim adı verilir. İletişim, dil aracılığı ile olduğu gibi hareket ya da mimiklerle de gerçekleşebilir. Ayrıca yazlnıca düşünce akışıyla da gerçekleşebilir. İnsanlar iradeli bir varlık olduğu için doğayı ve diğer bütün canlıları anlamlandırabilmek amacıyla bir düşünce sistemi meydana getirir. Bazı canlı ve cansızları simge haline sokarak onların diğer varlıklarla ilişkilerini düşünür. O halde iletişim;
- Kendi iç dünyasındaki fikirleri diğer canlılara aktarabilmesi için,
- Sosyal bir grup meydana getirebilmesi için,
- Yaşamını devam ettirebilmesi için gereklidir.
İletişimin olabilmesi için öncelikle bir göndericinin ve alıcının olması şarttır. Gönderici ile alıcının kendi arasında bu iletişim sözlü iletişim, yazılı iletişim ya da simgeye dayalı olab... (Devam)
Adın "-i" ekini almış durumudur. Ad, bu eki alınca bir belirlilik kazanır, herhangi bir varlık olmaktan çıkıp bilinen bir nesne durumuna gelir.
Ev aldık. Evi aldık.
Çiçek kokladı. Çiçeği kokladı
Kitap okuyun. Kitabı okuyun.
Belirtme durumundaki adlar, cümlede genellikle belirtili nesne görevinde bulunurlar.
Çiçekleri vazoya yerleştir.
Soruların cevaplarını bilmiyorum.
NOT: Durum eki, aynı yazıma sahip yapım ve çekim ekleriyle karıştırılmamalıdır.
Evi temizledi. (Durum eki)
Evi çok genişmiş. (İyelik eki)
Dizi çekimi varmış. (Yapım eki ' Tamlanan eki) (Devam)
Cemal: Nevin ile aynı köyde yaÅŸaÂyan, sıradan bir balıkçıdır. ÇoÄŸunlukla argo kelimeler kullanan, pervasız, tam bir halk insanıdır. Nevin'le bir ara aÅŸk maceÂrası yaÅŸar.
Nevin: Romanın ana kahramanıdır. Konsolos Vildan Bey'in kızıdır. Batı memleketlerinde öğrenim görmüş, çevresine göre oldukça serbest, biraz erkek mizaçlı bir kadındır. Boşanmıştır ve kimlik arayışına girmiştir.
Konsolos Vildan Bey: Güzel ve heyecanlı bir gençlik dönemi yaşamış, emeklilik zamanında da o günlerini anımsayarak yaşayan, geniş düşünceli, Batılı bir burjuva adamıdır.
Özdemir: Nevin'in kocasıdır. Gazetecilikle geçimini sağlamaktadır. Romanda daha çok eşiyle ilişkisi üzerinde durulmuştur. Eşini ihtiyaç duyduğu bir nesne gibi gören, hissiz ve arzularına düşkün bir adamdır.
Biletçi Çocuk: Halktan bir baÅŸka kesimi simgeler. Yeni yetiÅŸmekte olan, ÅŸehir içinde köy kÃ... (Devam)
Nesnelerine göre geçiÅŸli çatılı eylemlerde öznenin yaptığı eylemden etkilenen sözcük ya da sözcük öbeÄŸine nesne denir. Azrail ala canımı / Unuttura her sanını Nesne Türleri 1. Belirtisiz Nesne Durum eki "-i" yi almamış, yalın durumdaki nesnedir. 2. Belirtili Nesne Durum eki "-i" yi almış, belirtme durumundaki nesneye denir. (Devam)
Cümlede eylemi yapan ya da eyleme konu olana özne denir. Örnek: Sevim'in arkadaÅŸları her tarafı düzenledi. Özne Türleri 1. Gerçek Özne Yüklemi ad soylu sözcük ya da etken bir eylem olan cümlelerin öznesi gerçek öznedir. Örnek: Arkadaşım, ateÅŸli bir Rumeli delikanlısıydı. Gerçek özne, kimi zaman yüklemde kiÅŸi eki olarak bulunur. Buna gizli özne denir. Örnek: Okula gidiyorum (Özne: Ben) 2. Sözde Özne Edilgen çatılı eylemlerin öznesine sözde özne denir. Etken çatılı cümlelerdeki nesne, edilgen çatılı cümlelerde özne olduÄŸu için böyle bir isim verilmiÅŸtir. Örnek: Bu hikaye uzun zamandan bu yana anlatılagelir. 3. Mantıkça Özne GeçiÅŸsiz - edilgen yüklemlerde sözde özne olmadığı gibi gerçek özne de yoktur. Bu cü... (Devam)
Pandomim kopmak ; Kavga «^kmak, tartışma olmak PaniÄŸe kapılmak: Meydana gelen dairden ötürü ansızın telaÅŸlanÂmak, aşırı biçimde etkilenmek, korkmak PaniÄŸe vermek (ortalığı): Çok korkutmak, dehÅŸete düşürmek.
Papara yemek: Azar iÅŸitmek, paylanmak.
papaza kızıp perhiz (oruç) bozmak (yemek) : BaÅŸkalarına kızıp kenÂdisine yarar getirmeyecek davranışta bulunmak. Para babası: Çok zengin kimse.
Para bozmak: Bütün parayı ufak paralar haline getirmek, ufak paralarÂla deÄŸiÅŸtirmek.
Para canlısı: Parayı çok seven kimse.
Para çekmek: -1. Belli bir yere, kimseye yatırılan paranın bir bölümüÂnü ya da hepsini gerektiÄŸinde geri almak. -2. BaÅŸkasından sürekli olarak birtakım bahanelerle para almak.
Para (parası) çıkışmamak : Para yetiÅŸmemek, parası yetecek miktarÂda olmamak.
Paradan çıkmak: Bir iş ya da kişi uğruna çok para harcamak, masraf
etmek.
Para dökmek : Bir iş ya da kimse uğruna çok para har... (Devam)
KONUSU: Kitapta, yoksul ve kalabalık bir ailenin çocuÄŸu olan Zeze'mn, genellikle yaÅŸadığı acılı olaylarla beraber, olgunÂlaÅŸma sureci anlatılmıştır.
Birinci Bölüm: Günün Birinde Acıyı KeÅŸfeden Kuçuk Bir ÇocuÂÄŸun Öykusu.
Nesneleri KeÅŸfederken:
Bana hayatı öğreten aÄŸabeyim Totoca ile el ele yavaÅŸ yavaÅŸ sokakta yürüyorduk. Halimden memnundum. Çünkü, evde nesÂneleri keÅŸfederken sürekli dayak yiyordum. Sokakta ise böyle bir olay söz konusu deÄŸildi. Totoca, çok güzel ıslık çalıyordu, ben ise bir türlü beceremiyordum.
Annem ise çok güzel şarkı söylüyordu. Annem, uzun boylu, zayıftı. Ama, çok güzeldi.
Totoca, ona karşıdan karşıya nasıl geçeceğini öğretti. Ben de
ona büyüyünce ÅŸair olacağımı söyledim. Çünkü Edmundo Dayı, bana ÅŸiir yazmanın güzel bir ÅŸey olduÄŸunu söyledi. Totoca, benim kadar Edmundo dayıyı sevmediÄŸi için, biraz tartıÅ... (Devam)
Batı etkisindeki Türk edebiyatının; Tanzimat edebiyatının, kurucusudur. Yenilik edebiyatımızın diÄŸer sanatçıları, onun açtığı yolda yetiÅŸmiÅŸ ve ilerlemiÅŸtir. Edebiyatımızda ilkleri baÅŸlatan kiÅŸiliÄŸiyle önemlidir. Noktalama iÅŸaretlerin ilk kez kullanan kiÅŸi, dilde saÂdeleÅŸme çalışmalarını baÅŸlatan, ilk tiyatro eserimiz "Åžair Evlenmesi" yazan, ilk makale olan "Mukaddimeyi ilk özel Türk gazetesi olan Tercüman-ı Ahval'de yayımlayan, ilk folklor araÅŸtırmasını yapan Åžinasi'dir. Batı ÅŸiirinden ilk ÅŸiir çevirilerini yapan Åžinasi DiÂvan edebiyatının klasik kasidesine de nesnel nitelik kazandırmıştır. Türk edebiyatının ilk özlü düşüncelerini de onda görüyoruz: "Milletim nev-i beÅŸer, vatanım ruy-i zemin" yani dünya ulusundanım, yeryüzü yurdundanım. Sanatçı Fransız klasiklerinden etkilenmiÅŸtir.
Somut Anlam: Sözcüğün belirttiği kavram veya nesne, duyu organlarımızdan biri ya da birkaçı tarafından algılanıyorsa, o sözcük somut anlamlıdır. Yol, gürültü, koşmak, baca, çiçek..
KONUSU: Hayat, sadece kendi yaÅŸadıklarımız olsa idi, pek bir anlam ifade etmezdi. Bizim dışımızda yaÅŸayan milyarlarca insan ve sayısız nesne vardır. Bunların gözlemlenmesi, tecrübe birikiminin aktarılması bir iletiÅŸim ve paylaÅŸma olayıdır. Cenap Sahabettin, Türk düşünce ve edebiyat dünyasında i-sim yapmış bir kiÅŸi olarak, birikimlerini diÄŸer insanlarla paylaÅŸÂmak için, bu kitabı yazmıştır. Burada, özdeyiÅŸ diye nitelendirdiÄŸiÂmiz sözlerin, belki bir kısmı baÅŸkaları tarafından yazılmış olup, yazar tarafından beÄŸenÄ°ldiÄŸi için bizlere aktarılmak istenmiÅŸtir. Bir kısmı ise, y t arın kendi hayatının özümlenmesi olarak bizlere naklettiÄŸi sözlerdir. Bir bütün olarak ele aldığımızda, günlük hayatımıza yön veÂrecek her türlü özdeyiÅŸi bu kitapta bulabiliriz. Kitaptaki sözlerin tamamını ele alıp, yorumlamak mümkün deÄŸildir. Bu nedenle içinden bir seçki yapmaya çalışarak, sizlere sun... (Devam)