M Harfi - Türkçe Sitesi
HarfŞu anda M harfi ile başlayan içerikler görüntüleniyor.
Bu harfle başlayan toplam 35 içerik bulunuyor.
M Sözlüğü (Deyim)
Mandalyonun ters (ötesi) yüzü : İşin ayrıca düşünülmesi gereken olumsuz yönü.

Madara etmek (birini) : Yalanını, yanlışını ortaya çıkarıp onu kötü du­ruma düşürmek, mahcup etmek.

Madara olmak : Kötü duruma düşmek, yanlışı ortaya çıkıp mahcup ol­mak.

Madik atmak (etmek, oynamak) (birine) : Aldatıp zarara uğramasına yol açmak; kazık atmak.

Mahal kalmamak (bir ÅŸeye) : Gerek kalmamak, gereÄŸi olmamak.

Mahalle kahvesi gibi: Gürültülü, kalabalık ve havasız (yer).

Mahalle karısı: Kavgacı, ağzı bozuk, terbiyesiz kadın.

Mahal yok (bir ÅŸeye) : GereÄŸi yok.

Mahkemelik olmak : Sorunlarını ancak mahkeme aracılığıyla çözebile­cek duruma gelmek.

Mahkûm etmek (birini, bir şeye) : -1. Mahkeme yargılayıp ceza ver­mek. -2. Kötü bir duruma sürüklemek. -3. Bir işi yapmaya mecbur et­mek.

Mahkûm olmak: -1. Mahkemece yargılanıp ceza almak. -2. Kötü bir duruma düşmek. -3. Bir şeyi yapmaya mecbu... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Nisan 2013 Yorum yok
Madam Bovary
Eser Hakkında:

Batı edebiyatının en önemli klasiklerindendir. Flaubert'in şaheseridir. Eser, romantik, hayalci ve mantıktan çok duyguları ile hareket eden bir kadının başından geçenleri ele alır. Bu bakımdan, Romantizme bir tepki özelliği de taşı­maktadır. Gustave Flaubert'ın Madam Bovary adlı romanı, tasvirleri ve realist gözlemleri, kur­gulanış tekniğiyle batı edebiyatının en güzel şaheserlerinden biridir.

Madam Bovary Özeti:

19. asrın ikinci yarısıdır. Charles Bovary, Rouen'de eği­tim görmektedir. Okulunu ailesinin sayesinde bitiren Charles, doktor olur. Tostes adlı küçük bir kasabada mesleğini sürdür­meye başlar. Charles, hırslı ve idealist bir insan değildir. Elin­dekiyle mutlu olan bir kişidir. Annesi, onun başarılı olması için çaba sarf eden, onu yöneten bir kadındır. Annesi, bu pek yetenekli olmayan oğlunu dul bir kadınla evlendirir. Dul eşi ile mutlu olamayan Charles bu hayata yine de katlanır. ... (Devam)
Diğer Konular 03 Mayıs 2013 Yorum yok
Mahalle Kahvesi
Mahalle Kahvesi

Sık sık gittiğim kahve, sapa bir yerde idi. Mevsim kış olduğu için, bahar ve yaz akşamları pek sevimli olan bahçesinde değil, içeride oturuyorduk.

Evimden çıkınca ortalığın sessizliğini, bu sessizliğe lapa lapa kar yağdığını görmüş, yürümek hevesine kapılmış­tım.. Geldiğim de fazla kalabalık olmayan kahveye, sonraları tek tük birkaç kişiden başka gelen olmadı..Bense bazen buğusunu sildiğim camdan, dışarı bahçeye bakıyor, bazen oyun oynayanların seslerine kulak kabartıyordum. Aradan ne kadar zaman geçti farkında değildim.. Saate baktım, on buçuk olmuştu. Kahveci, saat bire kadar açık olduğunu söyleyince rahatlayıp bir çay daha söyledim.

Tam bu sırada içeriye birisi daha girdi. O gelmeden evvel konuşmalar oluyorken, bütün sesler birdenbire kesildi. Genç a-dama baktım, bir sandalyenin üzerine oturmuş, önüne bakıyor­du..

Kahvedeki sessizlik gitgide uzuyordu.. Bu sırada kahvenin kapıs... (Devam)
Diğer Konular 18 Mayıs 2013 Yorum yok
MAÄ° ve SÄ°YAH
Halit Ziya Uşaklıgil; "Mai ve Siyah" romanıyla Edebiyat-i Cedide'nin şair idealini, o zamanki basın ve sanat dünyamızı yansıtmaya çalışır. Mai ve Siyah romanının kahramanı Ahmet Cemil'le birlikte, o dönemin edebiyat alemine girer; eski yeni kavgalarını, özelliklerle çekişmeleri, hayallerle günlük yasayışları, aşırı duygusalIıklarla karamsar ruh çözümlemelerini artistik anlatımın büyülü atmosferinde yaşarız. Ahmet Cemil Mekteb-i Mülkiye'nin son sınıfına geçeceği yıl babasını kaybeder. Şiire düşkündür. Fransızcayı iyi bilir. Annesiyle kız kardeşini geçindirmek için çalışmak zorunda kalır. Edebiyatımıza yeni bir yön verebilmekten başka bir tutkusu yoktur. Tepebaşı Bahçesi'nde edebiyatçı arkadaşlarıyla otururken, uzaktan mavi elmas yağmurunu andıran yıldızlara karşı, Ahmet Cemil geleceğin büyük bir şairi olacağını, zengin bir ailenin çocuğu olan okul arkadaşı Hüseyin Nazmi'nin kız kardeşi Lamia'... (Devam)
Diğer Konular 01 Mayıs 2013 Yorum yok
Makale
Makale

Bir gazete yazısıdır. Fıkradan farkı, anlatılanların belli bir kanıta dayandırılmasıdır. Okuyucuyu bilgilendirmek ve bir gerçeği savunmak İçin yazılır. Sanat, bilim, siyaset, spor gibi türlü konuları işler. Makalede ispat ve iddia vardır. (Devam)
DiÄŸer Konular 29 Haziran 2013 Yorum yok
Maniler
Mâni sözcüğünün "mana" kelimesinden türediği görüşleri vardır. Maniler dört dizeden oluşan, genellikle yedili hece ölçüsünde, aaxa şeklinde kafiyeli manzum bir edebiyat türü­dür. Ülkemizin bir çok yöresinde, eğlence günlerinde, dü­ğünlerde, bayram vb. anlarda hemen bir mani söylenir. Da­ha önceden öğrendiği, bir kültürel miras olarak koruduğu bu mâni, hemen herkes tarafından kolayca anlaşılır. Dili sade ve akıcıdır; içinde halkın anlamayacağı yabancı kökenli kelime­ler yoktur. Manilerde üçüncü dizenin uyak bakımından ba­ğımsız olması mani yakıcıya kolaylık sağlar. İlk iki dize giriş ni­teliğindedir. Dörtlüğün anlam yükünü üçüncü ve dördüncü mısralar taşır. En güzel maniler ilk dizesiyle son dizesi arasın­da gizli bir mana kurabilen mânilerdir. Böylece iç dünya ile dış âlem kaynaştırılabilir. (Devam)
DiÄŸer Konular 19 Haziran 2013 Yorum yok
Mantık Hatası
MANTIK YANLIÅžLIÄžI YAPMA

Doğru ve güzel bir cümle mantık ilkelerinde uymak zorundadır. Mantık ilkelerine aykırı cümleler anlatım bozukluğu ortaya çıkarır.

- Aydın, 30'a karşı 20 oyla başkan seçildi.

- Tembelliğin sınıfta kalmana hatta zayıf not al­mana yol açıyor.

- Yağan yağmurda pırıl pırıl gökyüzünü izleme­ye doyamam. (Devam)
Diğer Konular 31 Mayıs 2013 Yorum yok
Masal Nedir
Masal; nesirle söylenmiş, dinsel ve büyülü inanışlardan ve törelerden bağımsız, tamamıyla hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarında inandırmak iddası olmayan kısa bîr anlatı diye tanımlanır. (Pertev Naili Boratav) Düzyazı türlerin­de söylenmiş, dinsel ve büyüsel inançlardan ve törelerden bağımsız, bütünüyle düş ürünü olan, gerçeklerle ilgisi bulun­mayan, olağanüstü kişi olay ve motiflerle bezenmiş kısa, bir çoğu anonim anlatı türüdür. Masalların en önemli özelliği; üslup ve anlatım bakımından sade olmalarıdır, hayvan ma­salları buna bir örnektir. (Devam)
DiÄŸer Konular 24 Haziran 2013 Yorum yok
Mecaz Anlam
Mecaz Anlam: Sözcüğün kendi anlamı dışında yeni bir anlam İçin kullanılmasıdır.

Yeniliklere açık bir kişidir, (yenilikçi)

"tutmak" sözcüğünü üç farklı cümlede anlamca inceleyelim

Bu çantayı tut. (kavramak) Derede balık tuttuk, (yakaladık) Dilini tutmayı bilmiyorsun, (zaptetmek)

NOT: Gerçek anlamda kullanılan bir sözcüğün yerine başka bir sözcük ' eşanlamlısı dışında ' getirilemez. Mecaz anlamda kullanılan sözcüğü İse başka sözcükler karşılayabilir.

Çiçeğin kokusu çok güzeldi. (Gerçek Anlam)

Paranın kokusunu aldın. (Belirti, İz) (Devam)
DiÄŸer Konular 25 Haziran 2013 Yorum yok
Mehmet Akif Ersoydan Seçmeler
MEHMET AKİF ERSOY'DAN SEÇMELER

İstiklal Marşı'mız. Her dinlediğimizde tüylerimizi diken di­ken eden, geçmişte yaşadığımız o acı günleri, birer hayal perdesi gibi gözlerimizin önünden resmigeçit yaptıran duygular manzu­mesi.. İstiklal Marşımız..Aziz ecdadımızın kanıyla, canıyla, dişiyle, tırnağıyla vermiş olduğu kurtuluş savaşımızın muhteşem hatırası.. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra elimizde kalan son vatan parçası Anadolu, düşmanlar tarafından İşgal edilmiş, ezan sesleri susmuştu. Türk milleti tarihinin en karanlık günlerini yaşıyordu. Türk ordusu milleti ile bütünleşerek dört koldan yurdumuza saldıran düşmanlara karşı bîr ölüm-kalım savaşma girişti. İstiklal Marşı, Türk milletinin yürüttüğü bu kahramanca mü­cadeleyi dile getirmek, ordumuzun manevi gücünü yükseltmek amacıyla yazıldı. Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY tarafından yazılan istiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde Tür... (Devam)
DiÄŸer Konular 06 Nisan 2013 Yorum yok
Mehmet Akifin Hayatı
1873 yılında dünyaya gelen Mehmet Akifin hayatının çocukluk yılları İstanbul'da geçti. Babası, Fatih Camii medrese hocala­rından Arnavut asıllı İpekli Tahir Efendi'dir. Mehmet Akif Ersoy, or­ta öğrenimini Fatih Merkez Rüştiyesi'nde ve Mekteb-i Mülki­ye İdadisi'nde gördü. Bu arada Fatih Camii'ndeki Arapça ve Farsça derslerine de devam etti ve bu dilleri öğrendi.  Orta öğrenimini tamamladıktan sonra da, o zamanlar yeni açılan Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'ne girdi, dört yıl süren öğrenimi sonunda 1893 yılında veterinerlik bölümünü birincilikle bitirdi. Ardından da Ziraat Bakanlığı'na memur olarak girdi ve dört yıl kadar Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan gibi Osmanlı Devletinin değişik eyaletlerinde me­murluk yaptı. Bir süre sonra Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'nde edebiyat dersleri vermeye başladı. 1908'den sonra ise arkadaşı Eşref Edip ile birlikte Sırat-ı Müstakim ve daha son­ra 1921'de de Sebilü'r-Reş... (Devam)
Diğer Konular 13 Mayıs 2013 Yorum yok
Mehmet Fuat Köprülü
(1890 ' 1966 )

Edebiyat tarihi alanındaki çalışmalarıyla tanın­mıştır. Türk edebiyatını ilk kez bilimsel yöntemlerle incelemiştir. Birçok sanatçıyı tanıtan Fuat Köprülü, edebiyat tarihine bir bütünlük kazandırmıştır. Divan ve Halk şairleri üzerine Yeni Mecmua dergisinde araştırma yazıları yayımlamıştır.

YAPITLARI:

Türk Edebiyatı'nda İlk Mutasawıfiar,Türk Edebi­yatı Tarihi.Türk Saz Şairleri Antolojisi (inceleme kitapları, makaleler) (Devam)
Diğer Konular 16 Mayıs 2013 Yorum yok
Mektup
Mektup

Bir kişiye, bir topluluğa, bir kurum ya da kuruluşa, haberleşmek ve bilgi alışverişinde bulunmak amacıyla yazılan yazılardır. Yazılış amaçlarına göre mektup çeşitleri şunlardır:

Özel Mektuplar: Birbirini tanıyan kişiler arasındaki haberleşmeyi sağlar. Teşekkür, başsağlığı, hatır sorma, özür dileme, kutlama, çağrı (davetiye) mektupları ve kartlar, özel mektuptur.

İş Mektupları ve Resmi Mektuplar: Herhangi bir işi gerçekleştirmek amacıyla yazılan mektuplardır.

Dilekçeler, telgraflar, ilânlar, ticaret mektupları, özel ve resmi kurum mektupları (genelgeler, kararlar, emirler..) iş mektuplarından-dır. Bunlardan en yaygın olanları: "dilekçeler ve telgraflar" dır.

Edebi Mektuplar: Edebiyatçıların ve sanatçıların birbirlerine yazdıkları, sanat değeri taşıyan mektuplardır. Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Ziya'ya Mektuplar" adlı yapıtı, edebi mektuba örnek verilebilir.

Bağımsız bir yazı türÃ... (Devam)
DiÄŸer Konular 24 Mart 2013 Yorum yok
Melih Cevdet Anday
Birinci Yenciler'in üç sanatçısından biri olan Melih Cevdet Anday, şiirlerinde yalın bir dil kullanmıştır. Oktay Rıfat Horozcu ve Orhan Veli Kanık ile birlikte Garip adlı şiir kitabını çıkardı.  Şiirleri yanında, deneme, fıkra, makale, çeviri, tiyatro türle­rinde de yapıtlar verdi. Tarihsel, toplumsal, felsefi içerikli şiirler yazdı. Şiirierindeki teknik sürekli gelişti, şiiri düşünsel nitelik kazandı. Oyunlarında çağdaş insanın dramını işledi.' "Anı" en tanınmış şiiridir.

Melih Cevdet Anday'ın Eserleri:

Rahatı Kaçan Ağaç, Telgrafhane,Kollan Bağlı Odysseus, ölümsüzlük ardında Gılgamış (şiir)

Konuşarak, Dilimiz Üzerine Konuşmalar, Paris Yazıları (deneme) Ayaklar, İsa'nın Güncesi (roman) Içerdekiler, Mikado'nun Çöpleri (tiyatro) (Devam)
DiÄŸer Konular 10 Nisan 2013 Yorum yok
Memduh Åževket Esendal
1883-1952 yılları arasında yaşamıştır. Kendi imkanları ile öğrenim gören Memduh Şevket Esendal, 1906 yılında İttihat ve Terakki cemiyetin­de müfettiş olarak çalışmıştır. Azerbaycan'da elçilik, Kabataş ve Galatasaray Lisesi'nde öğretmenlik, Tahran elçiliği, Elazığ ve Bilecik milletvekilliği, CHP genel sekreterliği yapmıştır.

Çağdaş Türk öykücülüğünün, öncü sanatçılarındandır. Ömer Seyfettin'le aynı dönemde öyküler yazmasına karşın, bunları Cumhuriyet döneminde yayımlamıştır. Esendal, öğretmenlik, büyükelçilik, milletvekilliği yapmış­tır. Memduh Şevket ilk öykülerinde konularını yaşamın sıradan olaylarından almış, gözleme önem vermiş, gerçekçi çizgiye bağlı kalmıştır. öyküye bir süre ara verdikten sonra 1934'te "Ayaşlı ve Kiracıları" romanını yayımlamıştır. Ro­man, beklenen ilgiyi çekmemiş ancak, 1945'te bir yarışmada ödül alınca, dikkatleri toplamıştır. Günlü... (Devam)
DiÄŸer Konular 02 Temmuz 2013 Yorum yok
Memleket Hikayeleri
Memleket Hikayeleri Hakkında Bilgi

İlk defa 1919 yılında yayınlanan eserde, Refik Halit Ka­ray, konularını I. Dünya Savaşı yıllarında yakından gördüğü Anadolu halk ve hayatından alan hikayelere yer vermiştir. Anadolu'da yaşayan yerli tipleri o zamana kadar görülmemiş bir canlılıkla anlatmıştır. Anadolu, bu eserle ilk defa bütün gerçek varlığı ve iç dünyasıyla okuyucunun karşısına çıkar. Memleket Hikayeleri'nin çoğu, dünya dillerine çevrilmiş, ta­mamı Fransızcada yayınlanmıştır.

Memleket Hikayeleri Özetleri:

ŞEFTALİ BAHÇELERİ:

Bir yaz günü, Akdeniz kıyılarındaki bir kasabanın tabiatı tasvir edilir. Bu küçük Anadolu kasabasında, iklim çok yumu­şak geçmekte, yaz günlerinde ise her yeri ÅŸeftali kokuları sar­maktadır. AkÅŸamüzerileri, çoÄŸu kasabaya yerleÅŸmiÅŸ memurlar deniz kıyısına eÄŸlenmeye giderler. İçkiler, türlü eÄŸlenceler, yiye­cekler, çalgılar bu akÅŸamların vazgeçilmez alıÅ... (Devam)
DiÄŸer Konular 28 Haziran 2013 Yorum yok
Menekşe Kalfanın Müdafası
Menekşe Kalfa'nın Müdafaası (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

Arap Menekşe Kadın, on dört yıl önce evimizde aşçı idi. Bir gün hışımla büromdan içeri girerek, İkdam Gazetesi sohbet yaza­rının son makalesinde yazmış olduğu: "Söyleyin bana bakayım, şu Menekşe Kalfa'nın medeniyetle bağıntısı nedir? Dünyanın ilerlemesine patlıcan kızartmaktan başka kaç paralık hizmet etmiştir?" yazıyı okuyunca, soluğu bizim evde almıştı. "Al bakalım şunu oku..Bu ne kapazelik ayol? Bu gazeteciler benden ne isteyo? Şimdi bunun cevabım yazacaksın, yoksa sana emeklerim helâlühoş olmasın.." diyerek hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Komşulardan meseleyi anlamaya gelen yaşlı bir hanım, olayı dinleyince: "Sen bu işi bedava mı yaptıracaksın? Hayatta olmaz.." dedi. Menekşe buna karşılık "Fakirim ama gönlüm zengindir. Ne isterseniz evimi satar veririm." demesin mi?

Yaşlı kadın gayet ciddi: "Evini satmaya gerek yok, bize turfanda patlıc... (Devam)
DiÄŸer Konular 12 Haziran 2013 Yorum yok
Meşa Selimoviç
26 Nisan 1910'da Bosna'nın Tuzla kentinde doğan Meh­met Selimoviç, aslen Bileçeli olan zengin bir aileye mensup­tur. Rahat bir çocukluk ve gençlik dönemi geçiren Selimo­viç'in üzerinde, babasının büyük etkisi vardır. Selimoviç, ye­tişme döneminde Andersen'den Charles Dickens'a, Dostoyevski'ye kadar birçok ünlü yazardan beslenmiştir. Beslendi­ği bu yazarlar içerisinde özellikle Dostoyevski'nin fazlaca et­kisi altında kaldığı görülür. 1930 yılında Belgrad'a gidip Belgrad Üniversitesi Felsefe Fakültesi'nde, Sırp Dili ve Yugoslav Edebiyatı okumaya başlamıştır. Üniversite eğitiminin ardın­dan öğretmenliğe başlayan Meşa Selimoviç, Halk Kurtuluş Hareketi'yle iş birliği yaptığı gerekçesiyle, 1942'de, kız kardeşi ve or­tanca kardeşiyle birlikte, Hırvat faşist güçleri 'Ustaşlar' ta­rafından tutuklanmıştır. Dört aylık hapishane hayatının ardın­dan delil yetersizliği sonucu serbest bırakılmıştır.

'Çember... (Devam)
DiÄŸer Konular 19 Nisan 2013 Yorum yok
Mevlana
(1207-1273)

Hz. Mevlana 1207 yılında Belh şehrinde doğmuştur. Ba­bası Sultan-ül-Ulema diye bilinen Bahaeddin Veled annesi Mümine Hatun'dur. Bahaeddin Veled ailesi ile birlikte Belh'den ayrıldıktan sonra Bağdat'a buradan da Hac için Mek­ke 'ye gitmiş ve daha sonra Anadolu Selçuklularının en ihti­şamlı dönemlerinde Anadolu'ya geçmiştir. Malatya, Erzincan, Akşehir yoluyla Larende'ye (bugünkü Karaman) geldi. 1225 yılında oğlu Hz. Mevlana 'yi Gevher Hatun'la evlendirdi. Sel­çuklu Sultanı Alaeddin Keykubad'nı daveti üzerine 1228 yı­lında Hz. Mevlana ile birlikte Konya'ya geldi. Bahaeddin Veled 1231 yılında vefat etti. Hz. Mevlana ertesi yıl babasının müritlerinden olan Muhakkık-i Tirmızı 'ye 9 yıl süreyle mürit­lik etti. (1232-1241) Bazı kaynaklarda Hz. Mevlana'mn öğreni­mim ilerletmek için Şam'a gittiği söylenir. Muhakkık-i Tırmızi 'nin ölümünden sonra Hz. Mevlana medreselerde bir süre ders vermiştir. Verdiği dersler Sel... (Devam)
DiÄŸer Konular 03 Haziran 2013 Yorum yok
Mevlananın Mesnevisi
Bilindiği gibi Mevlânâ'nın en büyük eseri Mesnevı'sidir. Eser, aruzun fâ'ilâtun fâ'ilâtun fâ'ilun kalıbıyla yazılmış olup 6 cilt, 25618 beyittir. Varlıkta birlik anlayışını birtakım hayali veya realist hikayelerle; insanlar arasında olduğu kadar hay­vanlar arasında da geçen vakalarla anlatmaya çalışan bir eserdir. Mevlânâ'da hakiki müslümanlık şüriyetin en yüksek de­recesi ile ifade edilmiştir. Ve bu müslümanlık şeklin değil, ma­nanın müslümanlığıdır.

Mesnevi'deki en önemli özellik çok derin konuları bile rahat ve anlaşılır bir şekilde anlatmasıdır. Mevlana birçok konu­yu ilhamının sesine uyarak içine doğduğu gibi söylemiş ve büyüleyici bir eda yakalamıştır. O, düşüncelerini uzun uzun bir kâğıda döküp sonra üzerinde düzeltme falan yapmamıştır. Bu arada Mevlânâ, basit; fakat düşündürücü ve bilhassa buluş kabiliyetini gösteren deliller getirir, örnekler verir, anlatmak istediği şeyi... (Devam)
DiÄŸer Konular 24 Haziran 2013 Yorum yok
Toplam 2 sayfa, 1. sayfadasın: 1, 2, Sonraki
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu