Batı edebiyatının en önemli klasiklerindendir. Flaubert'in ÅŸaheseridir. Eser, romantik, hayalci ve mantıktan çok duyguları ile hareket eden bir kadının başından geçenleri ele alır. Bu bakımdan, Romantizme bir tepki özelliÄŸi de taşıÂmaktadır. Gustave Flaubert'ın Madam Bovary adlı romanı, tasvirleri ve realist gözlemleri, kurÂgulanış tekniÄŸiyle batı edebiyatının en güzel ÅŸaheserlerinden biridir.
Madam Bovary Özeti:
19. asrın ikinci yarısıdır. Charles Bovary, Rouen'de eÄŸiÂtim görmektedir. Okulunu ailesinin sayesinde bitiren Charles, doktor olur. Tostes adlı küçük bir kasabada mesleÄŸini sürdürÂmeye baÅŸlar. Charles, hırslı ve idealist bir insan deÄŸildir. ElinÂdekiyle mutlu olan bir kiÅŸidir. Annesi, onun baÅŸarılı olması için çaba sarf eden, onu yöneten bir kadındır. Annesi, bu pek yetenekli olmayan oÄŸlunu dul bir kadınla evlendirir. Dul eÅŸi ile mutlu olamayan Charles bu hayata yine de katlanır.
... (Devam)
Sık sık gittiğim kahve, sapa bir yerde idi. Mevsim kış olduğu için, bahar ve yaz akşamları pek sevimli olan bahçesinde değil, içeride oturuyorduk.
Evimden çıkınca ortalığın sessizliÄŸini, bu sessizliÄŸe lapa lapa kar yaÄŸdığını görmüş, yürümek hevesine kapılmışÂtım.. GeldiÄŸim de fazla kalabalık olmayan kahveye, sonraları tek tük birkaç kiÅŸiden baÅŸka gelen olmadı..Bense bazen buÄŸusunu sildiÄŸim camdan, dışarı bahçeye bakıyor, bazen oyun oynayanların seslerine kulak kabartıyordum. Aradan ne kadar zaman geçti farkında deÄŸildim.. Saate baktım, on buçuk olmuÅŸtu. Kahveci, saat bire kadar açık olduÄŸunu söyleyince rahatlayıp bir çay daha söyledim.
Tam bu sırada içeriye birisi daha girdi. O gelmeden evvel konuÅŸmalar oluyorken, bütün sesler birdenbire kesildi. Genç a-dama baktım, bir sandalyenin üzerine oturmuÅŸ, önüne bakıyorÂdu..
Kahvedeki sessizlik gitgide uzuyordu.. Bu sırada kahvenin kapıs... (Devam)
Halit Ziya Uşaklıgil; "Mai ve Siyah" romanıyla Edebiyat-i Cedide'nin şair idealini, o zamanki basın ve sanat dünyamızı yansıtmaya çalışır. Mai ve Siyah romanının kahramanı Ahmet Cemil'le birlikte, o dönemin edebiyat alemine girer; eski yeni kavgalarını, özelliklerle çekişmeleri, hayallerle günlük yasayışları, aşırı duygusalIıklarla karamsar ruh çözümlemelerini artistik anlatımın büyülü atmosferinde yaşarız. Ahmet Cemil Mekteb-i Mülkiye'nin son sınıfına geçeceği yıl babasını kaybeder. Şiire düşkündür. Fransızcayı iyi bilir. Annesiyle kız kardeşini geçindirmek için çalışmak zorunda kalır. Edebiyatımıza yeni bir yön verebilmekten başka bir tutkusu yoktur. Tepebaşı Bahçesi'nde edebiyatçı arkadaşlarıyla otururken, uzaktan mavi elmas yağmurunu andıran yıldızlara karşı, Ahmet Cemil geleceğin büyük bir şairi olacağını, zengin bir ailenin çocuğu olan okul arkadaşı Hüseyin Nazmi'nin kız kardeşi Lamia'... (Devam)
Bir gazete yazısıdır. Fıkradan farkı, anlatılanların belli bir kanıta dayandırılmasıdır. Okuyucuyu bilgilendirmek ve bir gerçeği savunmak İçin yazılır. Sanat, bilim, siyaset, spor gibi türlü konuları işler. Makalede ispat ve iddia vardır. (Devam)
Mâni sözcüğünün "mana" kelimesinden türediÄŸi görüşleri vardır. Maniler dört dizeden oluÅŸan, genellikle yedili hece ölçüsünde, aaxa ÅŸeklinde kafiyeli manzum bir edebiyat türüÂdür. Ãœlkemizin bir çok yöresinde, eÄŸlence günlerinde, düÂğünlerde, bayram vb. anlarda hemen bir mani söylenir. DaÂha önceden öğrendiÄŸi, bir kültürel miras olarak koruduÄŸu bu mâni, hemen herkes tarafından kolayca anlaşılır. Dili sade ve akıcıdır; içinde halkın anlamayacağı yabancı kökenli kelimeÂler yoktur. Manilerde üçüncü dizenin uyak bakımından baÂğımsız olması mani yakıcıya kolaylık saÄŸlar. Ä°lk iki dize giriÅŸ niÂteliÄŸindedir. Dörtlüğün anlam yükünü üçüncü ve dördüncü mısralar taşır. En güzel maniler ilk dizesiyle son dizesi arasınÂda gizli bir mana kurabilen mânilerdir. Böylece iç dünya ile dış âlem kaynaÅŸtırılabilir. (Devam)
Masal; nesirle söylenmiÅŸ, dinsel ve büyülü inanışlardan ve törelerden bağımsız, tamamıyla hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarında inandırmak iddası olmayan kısa bîr anlatı diye tanımlanır. (Pertev Naili Boratav) Düzyazı türlerinÂde söylenmiÅŸ, dinsel ve büyüsel inançlardan ve törelerden bağımsız, bütünüyle düş ürünü olan, gerçeklerle ilgisi bulunÂmayan, olaÄŸanüstü kiÅŸi olay ve motiflerle bezenmiÅŸ kısa, bir çoÄŸu anonim anlatı türüdür. Masalların en önemli özelliÄŸi; üslup ve anlatım bakımından sade olmalarıdır, hayvan maÂsalları buna bir örnektir. (Devam)
Bu çantayı tut. (kavramak) Derede balık tuttuk, (yakaladık) Dilini tutmayı bilmiyorsun, (zaptetmek)
NOT: Gerçek anlamda kullanılan bir sözcüğün yerine başka bir sözcük ' eşanlamlısı dışında ' getirilemez. Mecaz anlamda kullanılan sözcüğü İse başka sözcükler karşılayabilir.
1873 yılında dünyaya gelen Mehmet Akifin hayatının çocukluk yılları Ä°stanbul'da geçti. Babası, Fatih Camii medrese hocalaÂrından Arnavut asıllı Ä°pekli Tahir Efendi'dir. Mehmet Akif Ersoy, orÂta öğrenimini Fatih Merkez Rüştiyesi'nde ve Mekteb-i MülkiÂye Ä°dadisi'nde gördü. Bu arada Fatih Camii'ndeki Arapça ve Farsça derslerine de devam etti ve bu dilleri öğrendi. Orta öğrenimini tamamladıktan sonra da, o zamanlar yeni açılan Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'ne girdi, dört yıl süren öğrenimi sonunda 1893 yılında veterinerlik bölümünü birincilikle bitirdi. Ardından da Ziraat Bakanlığı'na memur olarak girdi ve dört yıl kadar Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan gibi Osmanlı Devletinin deÄŸiÅŸik eyaletlerinde meÂmurluk yaptı. Bir süre sonra Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'nde edebiyat dersleri vermeye baÅŸladı. 1908'den sonra ise arkadaşı EÅŸref Edip ile birlikte Sırat-ı Müstakim ve daha sonÂra 1921'de de Sebilü'r-ReÅŸ... (Devam)
Edebiyat tarihi alanındaki çalışmalarıyla tanınÂmıştır. Türk edebiyatını ilk kez bilimsel yöntemlerle incelemiÅŸtir. Birçok sanatçıyı tanıtan Fuat Köprülü, edebiyat tarihine bir bütünlük kazandırmıştır. Divan ve Halk ÅŸairleri üzerine Yeni Mecmua dergisinde araÅŸtırma yazıları yayımlamıştır.
Bir kişiye, bir topluluğa, bir kurum ya da kuruluşa, haberleşmek ve bilgi alışverişinde bulunmak amacıyla yazılan yazılardır. Yazılış amaçlarına göre mektup çeşitleri şunlardır:
İş Mektupları ve Resmi Mektuplar: Herhangi bir işi gerçekleştirmek amacıyla yazılan mektuplardır.
Dilekçeler, telgraflar, ilânlar, ticaret mektupları, özel ve resmi kurum mektupları (genelgeler, kararlar, emirler..) iş mektuplarından-dır. Bunlardan en yaygın olanları: "dilekçeler ve telgraflar" dır.
Edebi Mektuplar: Edebiyatçıların ve sanatçıların birbirlerine yazdıkları, sanat değeri taşıyan mektuplardır. Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Ziya'ya Mektuplar" adlı yapıtı, edebi mektuba örnek verilebilir.
Birinci Yenciler'in üç sanatçısından biri olan Melih Cevdet Anday, ÅŸiirlerinde yalın bir dil kullanmıştır. Oktay Rıfat Horozcu ve Orhan Veli Kanık ile birlikte Garip adlı ÅŸiir kitabını çıkardı. Şiirleri yanında, deneme, fıkra, makale, çeviri, tiyatro türleÂrinde de yapıtlar verdi. Tarihsel, toplumsal, felsefi içerikli ÅŸiirler yazdı. Åžiirierindeki teknik sürekli geliÅŸti, ÅŸiiri düşünsel nitelik kazandı. Oyunlarında çaÄŸdaÅŸ insanın dramını iÅŸledi.' "Anı" en tanınmış ÅŸiiridir.
1883-1952 yılları arasında yaÅŸamıştır. Kendi imkanları ile öğrenim gören Memduh Åževket Esendal, 1906 yılında Ä°ttihat ve Terakki cemiyetinÂde müfettiÅŸ olarak çalışmıştır. Azerbaycan'da elçilik, KabataÅŸ ve Galatasaray Lisesi'nde öğretmenlik, Tahran elçiliÄŸi, Elazığ ve Bilecik milletvekilliÄŸi, CHP genel sekreterliÄŸi yapmıştır.
ÇaÄŸdaÅŸ Türk öykücülüğünün, öncü sanatçılarındandır. Ömer Seyfettin'le aynı dönemde öyküler yazmasına karşın, bunları Cumhuriyet döneminde yayımlamıştır. Esendal, öğretmenlik, büyükelçilik, milletvekilliÄŸi yapmışÂtır. Memduh Åževket ilk öykülerinde konularını yaÅŸamın sıradan olaylarından almış, gözleme önem vermiÅŸ, gerçekçi çizgiye baÄŸlı kalmıştır. öyküye bir süre ara verdikten sonra 1934'te "AyaÅŸlı ve Kiracıları" romanını yayımlamıştır. RoÂman, beklenen ilgiyi çekmemiÅŸ ancak, 1945'te bir yarışmada ödül alınca, dikkatleri toplamıştır. Günlü... (Devam)
Ä°lk defa 1919 yılında yayınlanan eserde, Refik Halit KaÂray, konularını I. Dünya Savaşı yıllarında yakından gördüğü Anadolu halk ve hayatından alan hikayelere yer vermiÅŸtir. Anadolu'da yaÅŸayan yerli tipleri o zamana kadar görülmemiÅŸ bir canlılıkla anlatmıştır. Anadolu, bu eserle ilk defa bütün gerçek varlığı ve iç dünyasıyla okuyucunun karşısına çıkar. Memleket Hikayeleri'nin çoÄŸu, dünya dillerine çevrilmiÅŸ, taÂmamı Fransızcada yayınlanmıştır.
Memleket Hikayeleri Özetleri:
ŞEFTALİ BAHÇELERİ:
Bir yaz günü, Akdeniz kıyılarındaki bir kasabanın tabiatı tasvir edilir. Bu küçük Anadolu kasabasında, iklim çok yumuÂÅŸak geçmekte, yaz günlerinde ise her yeri ÅŸeftali kokuları sarÂmaktadır. AkÅŸamüzerileri, çoÄŸu kasabaya yerleÅŸmiÅŸ memurlar deniz kıyısına eÄŸlenmeye giderler. İçkiler, türlü eÄŸlenceler, yiyeÂcekler, çalgılar bu akÅŸamların vazgeçilmez alıÅ... (Devam)
Arap MenekÅŸe Kadın, on dört yıl önce evimizde aşçı idi. Bir gün hışımla büromdan içeri girerek, Ä°kdam Gazetesi sohbet yazaÂrının son makalesinde yazmış olduÄŸu: "Söyleyin bana bakayım, ÅŸu MenekÅŸe Kalfa'nın medeniyetle bağıntısı nedir? Dünyanın ilerlemesine patlıcan kızartmaktan baÅŸka kaç paralık hizmet etmiÅŸtir?" yazıyı okuyunca, soluÄŸu bizim evde almıştı. "Al bakalım ÅŸunu oku..Bu ne kapazelik ayol? Bu gazeteciler benden ne isteyo? Åžimdi bunun cevabım yazacaksın, yoksa sana emeklerim helâlühoÅŸ olmasın.." diyerek hüngür hüngür aÄŸlamaya baÅŸladı.
Komşulardan meseleyi anlamaya gelen yaşlı bir hanım, olayı dinleyince: "Sen bu işi bedava mı yaptıracaksın? Hayatta olmaz.." dedi. Menekşe buna karşılık "Fakirim ama gönlüm zengindir. Ne isterseniz evimi satar veririm." demesin mi?
Yaşlı kadın gayet ciddi: "Evini satmaya gerek yok, bize turfanda patlıc... (Devam)
26 Nisan 1910'da Bosna'nın Tuzla kentinde doÄŸan MehÂmet Selimoviç, aslen Bileçeli olan zengin bir aileye mensupÂtur. Rahat bir çocukluk ve gençlik dönemi geçiren SelimoÂviç'in üzerinde, babasının büyük etkisi vardır. Selimoviç, yeÂtiÅŸme döneminde Andersen'den Charles Dickens'a, Dostoyevski'ye kadar birçok ünlü yazardan beslenmiÅŸtir. BeslendiÂÄŸi bu yazarlar içerisinde özellikle Dostoyevski'nin fazlaca etÂkisi altında kaldığı görülür. 1930 yılında Belgrad'a gidip Belgrad Ãœniversitesi Felsefe Fakültesi'nde, Sırp Dili ve Yugoslav Edebiyatı okumaya baÅŸlamıştır. Ãœniversite eÄŸitiminin ardınÂdan öğretmenliÄŸe baÅŸlayan MeÅŸa Selimoviç, Halk KurtuluÅŸ Hareketi'yle iÅŸ birliÄŸi yaptığı gerekçesiyle, 1942'de, kız kardeÅŸi ve orÂtanca kardeÅŸiyle birlikte, Hırvat faÅŸist güçleri 'UstaÅŸlar' taÂrafından tutuklanmıştır. Dört aylık hapishane hayatının ardınÂdan delil yetersizliÄŸi sonucu serbest bırakılmıştır.
Hz. Mevlana 1207 yılında Belh ÅŸehrinde doÄŸmuÅŸtur. BaÂbası Sultan-ül-Ulema diye bilinen Bahaeddin Veled annesi Mümine Hatun'dur. Bahaeddin Veled ailesi ile birlikte Belh'den ayrıldıktan sonra BaÄŸdat'a buradan da Hac için MekÂke 'ye gitmiÅŸ ve daha sonra Anadolu Selçuklularının en ihtiÂÅŸamlı dönemlerinde Anadolu'ya geçmiÅŸtir. Malatya, Erzincan, AkÅŸehir yoluyla Larende'ye (bugünkü Karaman) geldi. 1225 yılında oÄŸlu Hz. Mevlana 'yi Gevher Hatun'la evlendirdi. SelÂçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad'nı daveti üzerine 1228 yıÂlında Hz. Mevlana ile birlikte Konya'ya geldi. Bahaeddin Veled 1231 yılında vefat etti. Hz. Mevlana ertesi yıl babasının müritlerinden olan Muhakkık-i Tirmızı 'ye 9 yıl süreyle müritÂlik etti. (1232-1241) Bazı kaynaklarda Hz. Mevlana'mn öğreniÂmim ilerletmek için Åžam'a gittiÄŸi söylenir. Muhakkık-i Tırmızi 'nin ölümünden sonra Hz. Mevlana medreselerde bir süre ders vermiÅŸtir. VerdiÄŸi dersler Sel... (Devam)
BilindiÄŸi gibi Mevlânâ'nın en büyük eseri Mesnevı'sidir. Eser, aruzun fâ'ilâtun fâ'ilâtun fâ'ilun kalıbıyla yazılmış olup 6 cilt, 25618 beyittir. Varlıkta birlik anlayışını birtakım hayali veya realist hikayelerle; insanlar arasında olduÄŸu kadar hayÂvanlar arasında da geçen vakalarla anlatmaya çalışan bir eserdir. Mevlânâ'da hakiki müslümanlık şüriyetin en yüksek deÂrecesi ile ifade edilmiÅŸtir. Ve bu müslümanlık ÅŸeklin deÄŸil, maÂnanın müslümanlığıdır.
Mesnevi'deki en önemli özellik çok derin konuları bile rahat ve anlaşılır bir ÅŸekilde anlatmasıdır. Mevlana birçok konuÂyu ilhamının sesine uyarak içine doÄŸduÄŸu gibi söylemiÅŸ ve büyüleyici bir eda yakalamıştır. O, düşüncelerini uzun uzun bir kâğıda döküp sonra üzerinde düzeltme falan yapmamıştır. Bu arada Mevlânâ, basit; fakat düşündürücü ve bilhassa buluÅŸ kabiliyetini gösteren deliller getirir, örnekler verir, anlatmak istediÄŸi ÅŸeyi... (Devam)