Sık sık gittiğim kahve, sapa bir yerde idi. Mevsim kış olduğu için, bahar ve yaz akşamları pek sevimli olan bahçesinde değil, içeride oturuyorduk.
Evimden çıkınca ortalığın sessizliğini, bu sessizliğe lapa lapa kar yağdığını görmüş, yürümek hevesine kapılmıştım.. Geldiğim de fazla kalabalık olmayan kahveye, sonraları tek tük birkaç kişiden başka gelen olmadı..Bense bazen buğusunu sildiğim camdan, dışarı bahçeye bakıyor, bazen oyun oynayanların seslerine kulak kabartıyordum. Aradan ne kadar zaman geçti farkında değildim.. Saate baktım, on buçuk olmuştu. Kahveci, saat bire kadar açık olduğunu söyleyince rahatlayıp bir çay daha söyledim.
Tam bu sırada içeriye birisi daha girdi. O gelmeden evvel konuşmalar oluyorken, bütün sesler birdenbire kesildi. Genç a-dama baktım, bir sandalyenin üzerine oturmuş, önüne bakıyordu..
Kahvedeki sessizlik gitgide uzuyordu.. Bu sırada kahvenin kapısı açıldı, içeriye bir adam girdi.
"Sizi çağırıyor, aklı yerinde ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım..Seni istedi Ali Ağa, seni de seviyor Mahmut Çavuş. İstersen sen de gel Hasan.."
Oturan üç kişi ayağa kalktılar. Soba kenarında oturan adama dik dik bakarak çıkıp gittiler..
Kahveci halen yeni gelene çay vermemişti. "Şu zavallıya da benden bir çay yap" dedim. Kahveci anlamamazlıktan geldi...
Genç adam ayağa kalkıp kahveciye sordu: "Babam, değil mi? Ölüyormuş değil mi? "
Kahveci: "Senin baban değil o" dedi. Ardından ekledi: "Sakın eve gideyim deme, teyzenin oğlu seni bekliyor, gebertecek."
Çıktı gitti. Kapı açıldı. Demin gidenler, dönmüşlerdi. "Ruhunu teslim etti. Öteki savuştu mu?" diye sordular. Merakım iyice artmıştı.
öğrendiğim kadarıyla, kız kardeşini kötü yola düşürdüğü i-çin, babası evlatlıktan reddetmiş. Kızın akibetini sordum, kimse söylemedi. Belki de kahveci onu kötü hayattan çekip almış olduğu için, anlatmadılar.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.