HarfŞu anda K harfi ile başlayan içerikler görüntüleniyor.
Bu harfle başlayan toplam 46 içerik bulunuyor.
Kesme İşareti
KESME İŞARETİ {')

1. Özel adlara getirilen çekim eklerini ayırmak için kullanılır.

- İzmir'de, Mİnnoş'un

2. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak İçin kullanılır:

- TEK'e, NATO'nun..

3. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için kullanılır:

- 5'inci, 7'den, 70'e, 1925'teki.....

4, Bazı nedenlerle düşen seslileri belirtmek için kutlanılır:

- n'olur, Karac'oğlan

5. Bir ek, veya sesten sonra gelen ekleri ayırmak İçin kullanılır:

- A'dan, Z'ye,

- -ki'nin yazımı (Devam)
Diğer Konular 30 Haziran 2013 Yorum yok
Ki'nin Yazımı
"Kİ" NIN YAZIMI

a. Bağlaç oian "ki" genellikle iki yargıyı, değişik ilişkiler kurarak bağlayan bir sözcüktür. Diğer sözcüklerden ayrı yazılır.

- Gel ki görüşebilelim.

- Burada tanıdığım yok ki..

- Öyle yaramaz ki herkesi usandırdı.

"ki" bağlacının birleşip kalıplaşmış olduğu için bitişik yazıldığı birkaç sözcük vardır: belki, halbuki, mademki, sanki...

b. Sıfat yapım eki "-ki", isimden sıfat türetir. Yalın haldeki veya u-de" halindeki isimlere gelir.

- Akşamki yemek, evdeki hesap...

c. ligi zamiri "ki", tamlayan eki almış sözcüklere eklenir, tamlanan görevindeki sözcüğün yerini tutar:

- defterinki (defterin fiyatı),

- hepimizinki (hepimizin düşüncesi) (Devam)
Diğer Konular 18 Nisan 2013 Yorum yok
Kiralık Konak
Kiralık Konak Hakkında: 

Tanzimat döneminden sonra Batı medeniyetinin toplu­ma tesiri, değer karmaşası, kuşaklar arasındaki çatışmayı bir ,aile etrafında anlatan bir romandır. Arka planında medeniyet ikiliği olan romanda kahramanların ruhi portresi de mükem­mel çizilmiştir.

Kiralık Konak Kahramanları:

Naim Efendi: İkinci Abdülhamit döneminin önde gelen kişilerindendir. Emekli nazırdır. Konağın sahibi olan Naim Efendi, geleneksel değerlere bağlı, titiz, dürüst, aynı zamanda pasif bir İstanbul efendisidir.

Seniha: Naim Efendi'nin torunudur. Asi, zevk düşkünü, ahlaki değerleri olmayan, gösteriş meraklısı, vefasız, sorum­suz bir kızdır. Tanzimat'la gelen Batı medeniyetini maddi cep­hesiyle algılamaktadır.

Hakkı Celis: Romandaki olumlu karekterdir. Seniha'yı sevmektedir. Duygusal, romantik, gururlu, değer yargıları olan yakışıklı bir gençtir. Kitap okumayı seven, şair yaradılışlı, kültürlü bir insa... (Devam)
Diğer Konular 21 Mayıs 2013 Yorum yok
Kısa Çizgi
KISA ÇİZGİ (-)

1. Satıra sığmayan sözcükler hecelerine ayrılırken satır sonuna konur:

——————————-hanı-

meli

——————————-İz-

mir'de

2. Ara söz ve ara cümlelerin başına ve sonuna konur:

- Konuşması bitince -aslında onu dinlememiştim- görüşlerimi bildirmemi istedi.

3. Aralarında anlam ilgisi olan sözcükler ve tarihler arasına konur.

- İzmİr-Ankara karayolu,

- 1914-1918 yıllarında

4. Dilbilgisinde değişik nedenlerle kullanılır:

- -ce, -ler; ay-dın-lık; git-, gel- (Devam)
Diğer Konular 15 Haziran 2013 Yorum yok
Kısaltmaların Yazılışı
KISALTMALARIN YAZIMI

a. Çok sözcüklü özel adların kısaltılmasında, her sözcüğün ilk harfi büyük yazılır ve harfler arasına nokta konulmaz. Bu kısaltmalara getirilen ekler kesme işaretiyle ayrılır ve kısaltmanın okunuşuna uyar:

- TRT'ye.THY'nin.YSE' deki, BOTAŞ'ta...

b. Sözcük kısaltmalarında ilk harf büyük yazılır, diğer harfler küçük yazılır ve sonuna nokta konur:

- Prof., Dr., Mah. .. (Devam)
Diğer Konular 21 Nisan 2013 Yorum yok
Kızıl ile Kara
Bu gerçekçi roman psikolojik çözümlemelere yer verilmiştir. Konusunu bir gazete haberinden alan Kızıl ile Kara  romanında kızıl askeri; kara, kiliseyi simgelemektedir. Yetenekli bir köylü çocuğu olan Julien Sorel, yükselme ve zengin olma hırsı içindedir. Bir papaz­dan latince ve din dersleri alır. Sonra da kasabası­nın belediye başkanı Mösyö de Renal'in çocuklarına Latince dersleri vermeye başlar. Bu arada Madam de Renal'le aralarında aşk ilişkisi gelişir. Bu, mek­tupla kocasına iletilince kasabadan ayrılmak zorun­da kalır. Daha onra aristokrat bîr aileye katip ( yazıcı ) olarak girer. Kendini sevdirir. Marki'nin kızı Mathilde ona aşık olur. Aslında kızını soylu biriyle evlendirmeyi düşünen Marki, kızının ısrarları karşı­sında evlenmelerine izin verir. Fakat Renal ailesin­den istediği bilgi gelince vazgeçer. Julien Sorei kasabaya giderek Madam Renal' Julien, idam edilir. Matilde, kanlı başını öper. Ona mezar yapt... (Devam)
Diğer Konular 10 Mayıs 2013 Yorum yok
Knut Hamsun
1859-1952 yılları arasında yaşamış Norveçli bir yazardır. Asıl adı Knut Pedersen'dir. Hayatının büyük kısmı kırsal ke­simlerde geçmiştir. Okula gidememiştir. Amerika'da para ka­zanmak için biletçilik, ırgatlık gibi pek çok işte çalışmıştır. Knut Hamsun, 1889'da memleketine geri dönmüştür.

1890'da ilk romanı Açlık yayınlanmıştır. Bundan sonra hayatını kalemiyle kazanmıştır. Albert Langen'in desteğiyle ünü ülke dışına da çıkmış, 1920'de Nobel Edebiyat Ödülü al­mıştır. Savaş sırasında Nazileri tuttuğu için Norveçlilerden bü­yük tepki almış, deli olduğu sanılarak evine kapatılmıştır.

Baş­lıca eserleri: Viktorya, Pan, Hüzünlü Havalar, Rosa,  Açlık, İstan­bul'da İki İskandinav Seyyah, Son Mutluluk'tur. (Devam)
Diğer Konular 25 Nisan 2013 Yorum yok
Koçyiğit Köroğlu
KOÇYİĞİT KÖROĞLU (PİYES)

Birinci Tablo:

Mevsim yaz. Yer Çamhbel'de bir alan. Mehter ve Deli Ka­man ormanda dolaşmaktadırlar. Bu arada Mehter kaval da çal­maktadır. İleride, içlerinde bir de kadm bulunan, yürüyen kalaba­lığı görünce saklanırlar.

Kalabalığa Odabaşı rehberlik etmektedir. KÖroğlu'nu görme­ye gelmişlerdir. Köroğlu lafını duyunca Mehter ortaya çıkar ve:

"Şimdi sefer mevsimi. Şu an ben ve Deli Kaman'dan başka kimse yoktur" der. Deli Kaman devam eder: "Koroğlu'na gelince; onun nerede olduğu belli olmaz. Bakarsın Demircioğlu, bakarsın Ayvaz ile beraber. Uçurumdan inerken, tepeye çıkarken; bir yaralıyı tımar ederken; ya da bir zorbanın başım keserken görebilirsiniz, böyledir Köroğlu."

Köylüler, Bolu Beyinin zulmünden kurtarması için KÖroğlu'nu görmeye, dertlerini anlatmaya gelmişlerdir. Çünkü, Bolu Beyinin adamları, ne ekin, ne sürü hiçbir şey bırakmamış, hepsini götürmüşlerdir.
... (Devam)
Diğer Konular 03 Mayıs 2013 Yorum yok
Kök Nedir
KÖK:

Bir sözcüğün anlam taşıyan en küçük parçası­na denir. Daha küçültülüp kısaltıldığı zaman an­lamı bozulur.

Türkçede kökler bir veya iki hecelidir. Eklemeli dillerden olan dilimizde kök, sözcüğün baş kısmın­da bulunur, ihtiyaca göre gerekli ekler sona ekle­nir:

* "kömürlüklerde" sözcüğünün anlamlı en kü­çük parçası "kömür" sözcüğüdür.

-lük" yeni anlamda sözcük yapan bir ek­tir, "-ler" ve "-de" ise sözcüğe cümledeki görevine göre şekil veren eklerdir.

Kökler dilin ana malzemesi olup bilemediğimiz zamanlardan beri vardır. Sonradan yapılmazlar. Gereksinim duyduğumuz sözcükler bu köklerden yararlanılarak yapılır. Kökler ikiye ayrılır:

İsim (Ad) Kökleri

Fiil (Eylem) Kökleri (Devam)
Diğer Konular 04 Mayıs 2013 Yorum yok
Konferans
KONFERANS: Alanında uzman bir kişinin herhangi bir konu ya da olay hakkında görüş ve düşüncelerini açıklamak amacıyla bir grup ya da topluluk önünde yaptığı ön hazırlığı olması gereken sözlü anlatım türleri arasında yer alır. Konferans bu yönüyle nutuğa benzer. Fakat konu itibariyle nutuktan ayrılır.

Konferanstaki amaç nutuktaki gibi dinleyicileri coşkulandırmak değil, o topluluğu bilgilendirmektir. Onun için konferansın dinleyicisi belirli bir kültür seviyesine ulaşmış kimselerdir. Konferans genellikle bilim, sanat ve ekonomi konularında verilir. Konferansın verildiği yer kapalı bir salondur.

İyi bir konferansçı işleyeceği konuyu önceden hazırlar. Bir plan dâhilinde yapacağı konuşmanın metnini önceden hazırlar. Bu metinde anlaşılması güç cümleler kullanmamalı, teknik kelimeler kullanmalıdır. Monoton konuşmaktan kaçınarak Ele aldığı konu iyi bildiği ve hâkim olduğu konu olmalıdır. Metinleri hazı... (Devam)
Diğer Konular 27 Mayıs 2013 Yorum yok
Konuşma Çizgisi
KONUŞMA ÇİZGİSİ (—)

1. Dilimizde genellikle olay yazılarında karşılıklı konuşmaların başında kullanılır:

— Nereye gidiyorsun?

— Kütüphaneye.

— Ödevin mi var?

— Evet. (Devam)
Diğer Konular 09 Haziran 2013 Yorum yok
Konuşma Dili
Konuşma Dili: Düşünce ve duyguların bir kişiye ya da insan grubuna sözlü olarak iletilmesidir. Konuşma dili yazı diline oranla sınırlı ve günlük ihtiyaca cevap veren bir dildir.

Konuşma dili;

- Yörenin ağız ve şive farklılığını yansıtabilir

- Plansız olmasından dolayı dil yanlışları (anlatım bozuklukları) olabilir.

- Mimik ve jestler önemli bir yer tutar.

- Bu dil çeşiti yüz yüze olduğu için insanlar arası iletişimde daha fazla etkilidir.

- Tüm insanların mizacı farklı olduğu için konuşma dilinde diksiyon insandan insana değişiklik gösterir.

- Bu tür dilde vurgu ve tonlama önemli bir yere sahiptir. (Devam)
Diğer Konular 24 Nisan 2013 Yorum yok
Konuşma (Sözlü İfade)
Konuşma: Dinleyicilere yönelik olarak bir kişinin belli bir konu üzerinde sarf ettiği sözlere konuşma denir. Düşüncelerin bir kişiye ya da bir topluluğa aksettirilmesi ve karşı taraf ile karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak konuşma olarak adlandırılmaktadır. İyi  ve güzel konuşmak bir sanat olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla konuşma da diğer tüm sanatlar gibi incelikler gerektirir.  Etkili ve güzel bir konuşmanın ilk şartı kullanılan dile hâkim olmak ve dili iyi bilmektir. Dilin inceliklerini bilmeyen ve dildeki kelime ve deyimlerin zenginliğine vakıf olmayan insan etkili konuşamaz. Onun için etkili konuşabilmemiz için bugüne kadar oluşturulmuş edebiyat verimlerinin çoğuna vakıf olmanın yanında kelime hazinemizin de geniş olması gerekir. Konuşmada fikirlerin berrak, akıcı ve dinlenir olabilmesi için şu kurallara uyulması gerekir.

 Konuşma bir sanat olduğuna göre ifade edeceğimiz fikri önce akıl süzge... (Devam)
Diğer Konular 06 Haziran 2013 Yorum yok
Köroğlu
Koçaklama türünde söylediği şiirleriyle tanınır. Köroğlu'nun yiğitçe seslenişlerinin bulunduğu savaş ve vuruşma sahnelerinin yer aldığı şiirlerinin yanında sevgi ve doğa güzelliklerini dile getiren şiirleri de vardır. Köroğlu şiirlerinde ahenkli, yalın bîr dil kullanılmış, Divan şiirinden etkilenmemiştir. Köroğlu'nun hayatı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Adı, bir halk hikayesi kahramanıyla karıştırılmaktadır. Köroğlu öykülerinin kaynağı, 16. yüzyıldaki Celali İsyanlarına bağlanıyor. Köroğlu hikayesi, babasının öcünü almak için Bolu Beyi'ne karşı verdiği mücadeleyi içermektedir. (Devam)
Diğer Konular 23 Haziran 2013 Yorum yok
Koş Artık
KOŞ ARTIK!

Karanlığın kahredici yalnızlığına hapsolan ruhunun azat olması için kalk ayağa her defasında düşsen de. Kanayan dizlerine aldırmadan aydınlığın büyüleyici diyarına koş artık!

En yaman katillerden daha zalim olan zamanın tutsaklığından kurtulmak uğruna çal çağının en değerli hazinelerini monotonluklardan sıyrılarak. Değişiklik ikliminin cazibesine kapıl neşeyle. Kalk ayağa bir an önce ve ardına bakmadan koş artık!

Uzak memleketlerin özlem türküleriyle çınlayan gönlünün vadilerinde özgürce süzülen kartallar "Özgür düşlerinin seslerine kulak ver!" diyor, her daim. Dinle onları bir kez ve esaret zincirlerinden sonsuza dek kurtularak güzel günlere koş artık!

Kışın üşüten bakışlarıyla ürperen benliğin yaza hasretlik mısralarını gökyüzündeki yıldızlara yazıyor, güneşin sıcaklığını özleyerek. Kaç soğuk karabasanların ürkütücü soğukluğundan ve aydınlığa doğru koş a... (Devam)
Diğer Konular 15 Mayıs 2013 Yorum yok
Koşma
Koşma sözcüğü koşmak mastarının türevidir. İlave etmek, yapıştırmak anlamında kullanılır. Edebiyatımızda on bir hecelik dörtlüklerden oluşan ve özel bir uyak ölçüsü olan bir türdür. Türk halk şiirinin en yaygın türüdür. Hece ölçüsünün 6+5=11 ya da 4+4+3=ll'li kalıbı kullanılır. Ko­nuları bakımından koşmanın kişi ve doğa güzelliğini övenine "güzelleme", yiğitlik konusunu işleyenine "koçaklama", bir kişi ya da toplumun kötü yönlerini eleştirenlere "taşlama", yasla ilgili olanlarına "ağıt" adı verilmektedir. Koşmanın ken­disine has ezgisi vardır. Koşmalarda dörtlük sayısı genellikle 3'ten az 12'den fazla olmaz. Klasik koşmanın kafiye şeması xaxa, bbba,ccca şeklindedir. (Devam)
Diğer Konular 15 Nisan 2013 Yorum yok
Koşul Sonuç Cümlesi
KOŞUL- SONUÇ İLİŞKİSİ

Eylemin hangi koşullarda gerçekleşebileceğini belirtir.

Dinlese anlar. Dinlemeden anlamazsın. Dinleyince anlarsın. Dinleyerek anlarsın.

Erken dönmek üzere izin aldım. (Devam)
Diğer Konular 27 Haziran 2013 Yorum yok
Küçük Ağa
 Yazar Hakkında 

1918'de Akşehir'de doğdu. İlk ve orta tahsilini Akşehir'de tamamladı. Konya Lisesi'ni bitirdi (1936). İstanbul Üniversi­tesi Tıp, Hukuk, Edebiyat fakültelerine birkaç yıl devam etti. Fakat hiçbirini tamamlamadı. "Oğlumuz" hikayesiyle Cum­huriyet gazetesinin yarışmasında ikincilik kazandı. Böylece edebiyat dünyasında önemsenen bir yazar olmaya başladı. 26 Şubat 1994'te İstanbul'da öldü. Sanat eserinde, İdeoloji­nin değil toplumun saf haliyle anlatımını yeğledi. Türk toplu­mu için önemli olayları ve dönemleri romanlaştırdı

Başlıca Eserleri:

Romanları:

Osmancık, Küçük Ağa, Dönemeçte, Yağmur Beklerken, Firavun İmanı, Gençliğim Eyvah, Dünyanın En Pis Sokağı.

Hikayeler:

Yarın Diye Bir Şey Yoktur. Fıkra ve denemeleri: Düşman Kazanmak Sa­natı, Politika Dışı.

Tiyatro: Ayakta Durmak İstiyorum, İbiş'in Rüyası,

Küçük Ağa Hakkında Bilgi

Küçük Ağa, Türk edebiyat... (Devam)
Diğer Konular 04 Haziran 2013 Yorum yok
Küçük Ünlü Uyumu
Dilimizde bir sözcüğün birinci hecesinde düz bir ünlü (a, e, ı, i) varsa, sonraki hecelerde de düz ünlüler bulunur.
Örnek: anlaşmak, yanaşmak, kayıkçı
Buna karşılık Türkçe bir sözcüğün birinci hecesinde yuvarlak bir ünlü (o, ö, u, ü) varsa sonraki hecelerde dar yuvarlak (u, ü) veya düz geniş (a, e) ünlüler bulunur.
Örnek: çocuk, odun, oturmak
Dilimizde bu kurallara uymayan sözcükler bulunabilir.
Örnek: avuç, çamur, kabuk, kavun, kavurmak, kavuşmak (Devam)
Yazım ve Noktalama 03 Kasım 2012 Yorum yok
Küçük Ünlü Uyumu
Küçük Ünlü Uyumu: Ünlü harflerin düzlük-yuvarlaklık, darlık- genişlik bakımından uygunluk göstermesi kuralıdır. Buna göre:

Türkçe bir sözcüğün ilk hecesindeki ünlü düz ise {a,e,ı,i) öteki hecelerin, getirilecek eklerin ve "mi" edatının ünlü harfleri de düz olur:

A- ra- ba- (Düz Düz Düz) Küçük ünlü uyumuna uyar.

in- ce- çik (Düz Düz Düz) Küçük ünlü uyumuna uyar.

Kalınlık

ar- mut ' (Düz Yuvarlak) Küçük ünlü uyumuna uyar.

me- mur —' (Düz Yuvarlak) Küçük ünlü uyumuna uyar ancak büyük ünlü uyumuna uymaz

profesör => hem büyük ünlü uyuymuna hem de küçük ünlü uyumuna aykırıdır.

b. Türkçe bir sözcüğün ilk hecesindeki ünlü yuvarlak ise (o,ö,u,ü) ondan sonraki hecede ya düz-geniş (a,e) ya da dar-yuvarlak (u,ü) "ünlü" bulunur. Sözcüğe getirilecek ekler ve "mi" edatı da buna uyar.

düşüneyim mi?

Bu kural, sözcükte birbirini izleyen iki hece için geçerlidir. ... (Devam)
Diğer Konular 02 Nisan 2013 Yorum yok
Toplam 3 sayfa, 2. sayfadasın: Önceki, 1, 2, 3, Sonraki
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler:
Coğrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu