Adın "-i" ekini almış durumudur. Ad, bu eki alınca bir belirlilik kazanır, herhangi bir varlık olmaktan çıkıp bilinen bir nesne durumuna gelir.
Ev aldık. Evi aldık.
Çiçek kokladı. Çiçeği kokladı
Kitap okuyun. Kitabı okuyun.
Belirtme durumundaki adlar, cümlede genellikle belirtili nesne görevinde bulunurlar.
Çiçekleri vazoya yerleştir.
Soruların cevaplarını bilmiyorum.
NOT: Durum eki, aynı yazıma sahip yapım ve çekim ekleriyle karıştırılmamalıdır.
Evi temizledi. (Durum eki)
Evi çok genişmiş. (İyelik eki)
Dizi çekimi varmış. (Yapım eki ' Tamlanan eki) (Devam)
Ünlü Fransız fikir adamı Volter, bizim için şöyle söylemiştir: "Türklerin sanatı liderliktir."
Evet, ne yazık ki, tarihinin hemen her döneminde emperyaÂlist batı ile savaÅŸmış bulunan, vermiÅŸ olduÄŸu eÅŸsiz kurtuluÅŸ savaşı ile bütün dünyadaki mazlum milletlere örnek olmuÅŸ olan, taraflı tarafsız, dost düşman hemen herkesin hayranlığını kazanmış bulunan bu yüce milleti, tıpkı, bundan iki yüz yıl, yüz elli yıl, yüz yıl önce olduÄŸu gibi bugün de bölmeye, parçalamaya çalışmakta bu vatanı elimizden almaya çalışmaktadırlar. Bu bir paranoya deÄŸil, gerçeÄŸin ifadesidir. Girmek için can attığımız AB'nin bize karşı ne kadar art niÂyetli olduÄŸu son geliÅŸmelerle iyice açığa çıkmıştır. Avrupa'da yayınlanan dergi ve gazetelerde, Türkiye'nin Avrupa BirliÄŸine girme giriÅŸimleri alaya alınmakta, yapılan karikatürlerde, köpek kapısından girmeye çalışan Türk görüntü... (Devam)
Åžair, burada milletine seslenerek, ona, korkmamasını, sadece Türk milletinin daima parlayan yıldızı olan bayrağın, yurdumuÂzun üstünde son ocak tütünceye kadar dalgalanacağını söylemekÂtedir.
İKİNCİ KIT'ANIN AÇIKLAMASI:
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl!
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Bu kıt'ada, şâir, gayet hiddetli bir ÅŸekilde, aynı zamanda da yalvararak, bayraÄŸa sesleniyor: 'Ey nazlı hilâl, Hakk'a tapan, istikÂlali İçin hiçbir milletin dökmediÄŸi kadar kanını dökmüş bulunan, b... (Devam)
Hacı Leyleği, biz kuşların en Müslümam biliriz. Acaba öyle mi?..Biri çıkıp da "Leyleklerin böyle dinle, ideoloji ile pek alışverişleri yoktur. Onlar sadece sanat meraklısı kuşlardır" dese daha akla yatkın laf etmiş olur..
Neyse, ben onu bunu bilmem. Benim hikâyesini anlatacağım Ä°znikli Leylek, hacı falan deÄŸildi. Çünkü ramazan günü alenen solucan yiyordu. Zaten duruÅŸundan da bir Müslümandan çok, şüpheci ve kötümser bir filozofu andırıyordu. Bu leyleÄŸin ermiÅŸÂlerle deÄŸil, herhalde Voltaıre'ler, Schopenhaure'lerle bir akrabalığı olacaktı.
..Biz hanın iç avlusunda, sabah kahvaltısı ediyordu. Leylek biraz ötemizde güneÅŸli bir yer seçip, gagası ile sararmış tüyleri dökülmüş göğsünü kaşıyordu. Kızlar sevmek için yanına yaklaşınca, uçmadı ama hanın her köşesini bildiÄŸi için kaçarak ellerinÂden kurtuldu. Hemen, niye uçamadığına dair, yüzlerce teori ortaÂya atıldÄ... (Devam)