KONUSU: Robin Hood, tıpkı biztm KÖroğlu gibi, haksızlara ve zalimlere karşı çıkmakta, zenginden alıp fakire vermektedir.
Robin Hood'un Kanun Kaçağı Oluşu:
Robin, on sekiz yaşırfda, gücü kuvveti yerinde, gayet iyi ok kullanabilen^ bîr gençtir. Nottingham Åžerifi'nin düzenlemiÅŸ olduÂÄŸu bir okçuluk yarışmasına katılmak için ormandan geçerken, ormancılar kendisine laf atarlar ve aralarında çıkan hır gür sonuÂcu, iJRobin bir ormancıyı oklayarak öldürmek zorunda kalır. YapÂtığı iÅŸe çok piÅŸman olmuÅŸtur amma, iÅŸ iÅŸten geçmiÅŸtir. Ölen orÂmancı, Nottingam Åžerifi'nin akrabası olduÄŸu için, Åžerif Robin'in yakalanması iÅŸine Özel bir Ä°lgi gösterir. Amacı, hem akrabasının intikamını almak, hem de iki yüz pound tutarındaki ödülü elde etmektir. Bu olay üzerine kanun kaçağı durumuna düşen Robin, bir yıl boyunca Shenvood ormanına saklanın ve çevresine, çeÅŸitli sebepÂlerden dolayı, büyük bir ... (Devam)
Sanatla ilgisi daha lise sıralarında baÅŸlayan Sait Faik Abasıyanık yazÂmaya ÅŸiirle baÅŸlamıştır. Onun ÅŸiirlerinde Faruk Nafiz Çamlıbel ve Necip Fazıl Kısakürek gibi dönemin önemli ÅŸairlerinin açık etkileri görülür. Bu arada hikaye de yazmaya baÅŸlayan Sait Faik, kendisini bu yolda teÅŸvik eden Kenan Hulusi Koray'ın aracılığıyla "UçurtÂma" adlı ilk yazısını yayımlamıştır. (9 Aralık 1929). "Ä°pekli Mendil" adlı ilk hikâyesi 15 Nisan 1934 tarihli Varlık dergisiÂnin 19'uncu sayısında çıkan Sait Faik, o yılların birbiri ardına batıp çıkan dergilerinde, gazetelerin eklerinde hikâyeler yaÂyımlamış, ilk kitabını da 1936 yılında çıkarmıştır: Semaver.
Batı etkisindeki Türk edebiyatının; Tanzimat edebiyatının, kurucusudur. Yenilik edebiyatımızın diÄŸer sanatçıları, onun açtığı yolda yetiÅŸmiÅŸ ve ilerlemiÅŸtir. Edebiyatımızda ilkleri baÅŸlatan kiÅŸiliÄŸiyle önemlidir. Noktalama iÅŸaretlerin ilk kez kullanan kiÅŸi, dilde saÂdeleÅŸme çalışmalarını baÅŸlatan, ilk tiyatro eserimiz "Åžair Evlenmesi" yazan, ilk makale olan "Mukaddimeyi ilk özel Türk gazetesi olan Tercüman-ı Ahval'de yayımlayan, ilk folklor araÅŸtırmasını yapan Åžinasi'dir. Batı ÅŸiirinden ilk ÅŸiir çevirilerini yapan Åžinasi DiÂvan edebiyatının klasik kasidesine de nesnel nitelik kazandırmıştır. Türk edebiyatının ilk özlü düşüncelerini de onda görüyoruz: "Milletim nev-i beÅŸer, vatanım ruy-i zemin" yani dünya ulusundanım, yeryüzü yurdundanım. Sanatçı Fransız klasiklerinden etkilenmiÅŸtir.
En az iki bağımsız cümlenin sıralanmasıyla oluşan, aralarındaki anlam bağıntısı olan, virgül ya da noktalı virgülle ayrılan cümlelere "sıralı cümle" denir.
Eser, 1975 yılında Peyami Safa Roman Yarışması'nda BaÅŸarı Ödülü almıştır. Konusunu son yüz elli yılın toplumsal yaÅŸamından almıştır. Bir sokak çerçevesinde insanlardaki deÂÄŸiÅŸim ve aldatılmış insanlığın dramı ele alınmıştır. Bahaettin ÖzkiÅŸi, Sokakta romanında, manevi deÄŸerleri hiçe sayan materyalizmin ülkeyi istilası anÂlatılmaktadır. Cin ve ÅŸeytanlar gibi fantastik öğelerin bulunÂduÄŸu romanda millî deÄŸerler ve inançların yok oluÅŸu mühim bir yer tutar.
Sokakta Kahramanları (Kişileri):
Onlar: Kötülüğü simgeleyen ve eserde sokaktan baÅŸlaÂyarak bütün dünyanın aldığı korkunç durumun nedeni olaÂrak gösterilen, ateÅŸten yaratılmış cin ve ÅŸeytan mahlukatı.
Komiser: Romanda, sözü geçen mahallede yetiÅŸmiÅŸ, eÄŸitim için bir süre buradan ayrılmış, devleti temsil eden bir kiÂÅŸi. Daha sonra ahlaki ve millî deÄŸerlere, geçmiÅŸindeki baÄŸlaÂra inanır.
KONUSU: DoÄŸuÅŸtan özürlü olan bir çocuÄŸun, özellikle anÂnesinin çabası ve yardımlarıyla, içindeki yaratıcı yeteneÄŸi kullanaÂrak, hayata karşı verdiÄŸi tutunma mücadelesi anlatılmaktadır.
"A" Harfi:
5 Haziran 1932'de hastanede doÄŸdum. Toplam yirmi iki çocuÄŸu olan ve bunların on üçü yaÅŸayan, bir ailenin çocuÄŸuydum. Dört aylıkken, annem kafamın kendiliÄŸinden arkaya düştüğünü fark etmiÅŸ. Zamanla, ellerimin her zaman arkaya doÄŸru bükük ve sıkılı; çenemin kilitli olduÄŸu; bir yastık olmadan oturamayacağım ortaya çıkmış. Beni, hastanelere ve kliniklere taşımaya baÅŸlamışÂlar. Bütün doktorlar, "ümitsiz vaka" olarak karar vermiÅŸler. Annem ise bir türlü bu durumu kabullenememiÅŸ. Dört yıl su gibi geçmiÅŸ, beÅŸ yaşıma basmış olmama raÄŸmen, halen yeni doÄŸmuÅŸ bir bebek gibi yardıma muhtaçtım. Duvarcı ustası olan babam iÅŸe gittiÄŸinde, annem, benimle diÄŸer kardeÅŸleÂrim arasında oluÅŸan d... (Devam)
SUNUM: Güncel herhangi bir konu hakkında herhangi bir grup ya da topluluğa bilgi vermek amacıyla yapılan etkinliklerin tümüne verilen addır. Sunum zamanımızda gruplara ve topluluklara hitap edebilmek için kullanılan en önemli sözlü anlatım türleri arasında yer alır. Aslında yapılan bütün etkinlikler, törenler veya toplantılar sunumun çerisine girer. O halde konferanslar, sempozyumlar, dini ve resmi bayramlardaki kutlamalar vs. birer sunumdur.
Sunum önceden hazırlanmış ve planlanmış bir konunun etkili ve anlaşılır biçimde dinleyicilere aktarılmasıdır. Teknolojik gelişmelerle bir hayli çeşitlenen sunumlarda amaç bir meseleyi anlatmak ve konu hakkında dinleyicileri ve izleyicileri bilgilendirmektir. Bu yüzden sunum hazırlanırken ve sunulurken şu noktalara dikkat etmek gerekir.
Sunumdan Önce;
 Sunum için güncel bir konunun belirlenmesi gerekir. Toplumun yoğunlaştığı bir konunun seçilmesi sunumu daha etkili kılar.
Aydemir, Suyu Arayan Adam isimli eserinde, çocukluÂÄŸundan itibaren hayat hikâyesini ayrıntılı bir ÅŸekilde anlatÂmıştır. Eser birçok açıdan dikkati çekmiÅŸ ve çok okunmuÅŸtur. Eserin okunmasında hem kullanılan dil ve üslup hem de yaÂzarın hayat hikayesinin çok renkli olması etkili olmuÅŸtur. YaÂzar, eseri çok samimi ve duru bir Türkçe ile kaleme alır. Edirne'de dünyaya gelen yazar, hayatının deÄŸiÅŸik dönemlerinde farklı siyasi görüşleri benimser, SoÄŸuk SavaÅŸ döneminde Ä°deÂalleri uÄŸruna yolculuklar yapar, yargılanır, hapis yatar, devlet kademelerinde görevler yapar ve sonunda emekli olur. Ä°ÅŸte yazar bütün bu yaÅŸadıklarını, hayallerini, düşüncelerini ve seÂyahatlerini çok baÅŸarılı bir ÅŸekilde anlattığı için eser çok okunÂmuÅŸtur.
Eserden bazı bölümler şöyledir: Ergenekon, Åžu BilinmeÂyen Anadolu, Kızıl Elma, Rus Ovası ve Rus MistiÄŸi, Çin Asrı, Ä°nkılabın Emrinde, TopraÄŸa Dönüş.. Konulardan da anlaÅŸ... (Devam)
Türk ÅŸiirinin çaÄŸdaÅŸlaÅŸmasında, yeni bir kimlik kazanmasında önemli bir dönüm noktasıdır. Galatasaray Lisesi'nde ( Mekteb-i Sultani) okumuÅŸ, burada Recaizade Mahmut Ekrem, Muallim Naci gibi dönemin ünlü edebiyat öğretmenlerinin öğrenÂcisi olmuÅŸtur. Recaizade Mahmut Ekrem'in desteÄŸiyle, Servet-i Fünun dergisinin başına getirilen sanatçı, çeÅŸitli memurluklarının ardından, yine Galatasaray LiseÂsi'nde öğretmenlik yapmıştır. Derginin kapatılması üzerine bebek'teki "AÅŸiyan" adını verdiÄŸi evine çeÂkilmiÅŸ; bu arada Galatasaray'daki görevini sürdürÂmüştür. Sanatının ilk yıllarında, Divan edebiyatı etkisinde ÅŸiirler yazan Tevfik Fikret'i , Servet-i Fünun Edebiyatı döneminde bireysel duyarlıklarının ozanı olarak görüyoÂruz. Bu dönemde Türkçe'yi aruz vezninde baÅŸarılı bir biçimde kullanmış, ÅŸiiri düzyazıya yaklaÅŸtırmış, eski nazım biçimlerini bırakarak Batı'dan alınma sone ve terzarimayı ... (Devam)
KONUSU: Hayat, sadece kendi yaÅŸadıklarımız olsa idi, pek bir anlam ifade etmezdi. Bizim dışımızda yaÅŸayan milyarlarca insan ve sayısız nesne vardır. Bunların gözlemlenmesi, tecrübe birikiminin aktarılması bir iletiÅŸim ve paylaÅŸma olayıdır. Cenap Sahabettin, Türk düşünce ve edebiyat dünyasında i-sim yapmış bir kiÅŸi olarak, birikimlerini diÄŸer insanlarla paylaÅŸÂmak için, bu kitabı yazmıştır. Burada, özdeyiÅŸ diye nitelendirdiÄŸiÂmiz sözlerin, belki bir kısmı baÅŸkaları tarafından yazılmış olup, yazar tarafından beÄŸenÄ°ldiÄŸi için bizlere aktarılmak istenmiÅŸtir. Bir kısmı ise, y t arın kendi hayatının özümlenmesi olarak bizlere naklettiÄŸi sözlerdir. Bir bütün olarak ele aldığımızda, günlük hayatımıza yön veÂrecek her türlü özdeyiÅŸi bu kitapta bulabiliriz. Kitaptaki sözlerin tamamını ele alıp, yorumlamak mümkün deÄŸildir. Bu nedenle içinden bir seçki yapmaya çalışarak, sizlere sun... (Devam)
Ünsüzle sonlanan bir sözcükten sonra ünlüyle başlayan bir sözcük gelince ünsüzle ünlünün bir hece gibi bağlı okunmasına "ulama" denir.
Arabanın önüne çıkan adam az daha eziliyordu.
Noktalama İşareti varsa ya da ulama yapılınca anlam değişikliği olacaksa, ulama yapılmaz.
İhtiyar, elindeki paketi zor taşıyordu. (Ulama yoktur)
Bu roman Halikarnas Balıkçısı'nın yazdığı tarihi roman olarak en gerçekçi romanlardan biridir. Yayımlandığı dönemde Aganta Burina Burinata kadar ilgi görmüştür.
Uluç Reis Konusu:
16. yy'da, cihan hakimiyetini elde etmeye çalışan Osmanlılar ile onu engellemeye çalışan Avrupalıların denizlerdeÂki mücadeleleri anlatılmaktadır.
Uluç Reis özeti
 Anadolu kıyılarının karşısındaki bütün adalar, hatta AnadoÂlu kıyılarının çoÄŸu uç noktalan. Sen Jan şövalyelerinin ellerindeydi. Bu haçlı şövalyeleri, dini taassupları dolayısıyla, ne kadar Türk öldürürlerse o kadar çok sevap iÅŸlediklerine inanırlardı..
1557 yılının Haziran ayı içinde, Sen Jan şövalyelerine ait, Fransız Dük Da Loren'in komutasındaki beÅŸ kadırgalık filo, Türk kanı içmek, Türkleri öldürmek için Malta'dan demir aldı. Yolda, önlerine çıkan bir Türk ticaret gemisi ve Türk yolcu gemisine saldırarak ele geçirdiler. Gemi KaptanÄ... (Devam)
1. Basit Cümle Ä°çinde tek bağımsız yargı anlatan cümlelerdir. Örnek: Biz, sizi baÅŸkanlığa seçtik. 2. BileÅŸik Cümle Birbiriyle ilgili birden çok yargıyı içinde barındıran cümlelerdir. Örnek: Okulda çalışmak istiyordu. Cümlede çalışmak ve istemek eylemleri vardır. Yan cümle: okulda çalışmak, temel cümle: istiyordu. a) GiriÅŸik Cümle Yan cümleciÄŸi esas cümlenin herhangi bir öÄŸesi olan cümlelerdir. Örnek: Bu konuyla kimin ilgilendiÄŸini merak ediyormuÅŸ. b) Kaynaşık Cümle Bir cümlenin, baÅŸka bir cümlenin öÄŸesi olması halinde kaynaşık cümle meydana gelir. Örnek: Aynur: "Ben iyiyim" dedi. c) Åžartlı Cümle Örnek: Islandıysan üstünü deÄŸiÅŸtir. d) Soru Edatıyla Kurulan Cümle Örnek: Gökyüzü bulutlandı mı içim kararır. 3. Sıralı C&uum... (Devam)
Cümleler, bildirdikleri yargı sayısına ve öÄŸelerin yüklemle olan iliÅŸkisine göre çeÅŸitlere ayrılırlar. Cümlede bir ya da birden fazla yargı vardır. BaÅŸka bir deyiÅŸle birden fazla cümle bir araya gelip bir cümleymiÅŸ gibi görünebilir. Bir ceylan gibi ürktü. Tek yargıSevincinden ne yapacağını ÅŸaşırmıştı. Ä°ki yargıBu tür cümlelerde bazı öÄŸeler ortak olduÄŸu gibi öÄŸelerin tamamı farklı da olabilir. Bu cümleler birbirlerine bazı baÄŸlaçlar yardımıyla baÄŸlanabildiÄŸi gibi anlam bakımından da baÄŸlanabilirler. Saatine baktı ve... (Devam)
Yazı Dili: Düşünce ve duyguların bir kişi ya da insan topluluğuna yazılı bir şekilde aktarılmasına denir. Yazı dili bir dile ait olan bir ağzın ya da şivenin zaman içerisinde ortak hale gelmesiyle oluşur. Bizim dilimizde İstanbul ağzı ortak (yazı dili) dil haline gelmiştir.
- Yazı dili ortak bir dildir.
- Yazı dilinde yazım ve noktalama önemli bir yer tutar.
- Planlı bir iletişim olduğu için dil yanlışı (anlatım bozuklukları) yapılmaması gerekmektedir.
- Yazı dilinde sanatsal imgeler daha fazla olduğu için dile hâkim olmak şarttır. (Devam)