Söyleyeni belli olmayan anonim Türk aşk hikayesidir.
KEREM Ä°LE ASLI
Kerem ile Aslı hikayesinin ilk olarak kim tarafından, ne zaman ve hangi coÄŸrafyada ortaya çıktığı bilinmemektedir. Ancak biliÂnen bir gerçek vardır ki o da aslı ile kerem hikayesinin eski aşıklar taraÂfından en çok anlatılan bir aÅŸk hikayesi olduÄŸudur. Kerem ile Aslı Türkiye'de ve OÄŸuz grubu Türk boylarında olduÄŸu gibi bazı baÅŸka milletlerde de (Ermeni, Gürcü, Lezgi, vb.) bilinen ve sevilen bir halk hikayelerinden biridir. Bunun sonucu olarak hikaye geniÅŸ bir coÄŸrafyaya yayılmış ve farklılıklar oluÅŸmuÅŸtur.
Kerem ile Aslı hikayesinde Olayların Geçtiği Yerler (mekanlar)
1884- 1920 yıllan arasında yaÅŸamıştır. Harp okulunu biÂtirdikten sonra çeÅŸitli yerlerde asker olarak çalışmıştır. AskerÂlikten ayrılınca Selanik'e gelmiÅŸtir. 1911'de Genç Kalemler dergisinde Ömer Seyfettinin hikayeleri yayımlanmaya baÅŸlamıştır. Balkan SaÂvaşına subay olarak katılan yazar, Yunanlılara esir düşmüştür. Ãœlkeye dönünce, hayatının sonuna kadar KabataÅŸ Lisesi'nde öğretmenlik yapmıştır. Ömer Seyfettin, Yeni Lisan hareketinin öncülerindendir. Süslü, kimsenin anlayamayacağı Türkçeye karşıdır. KonuÅŸuÂlan Türkçe ile sade bir dille milli edebiyatın oluÅŸması için uÄŸraÅŸmıştır. Hayatı boyunca 140 kadar öykü yazmıştır. HiÂkayelerinden bazılarının isimleri ÅŸunlardır: Ashab-ı Kehfimiz, And, Efruz Bey, Falaka, Yalnız Efe, Bahar ve Kelebekler, Ferman, Gizli Mabed, Pembe Ä°ncili Kaftan, Yüksek Ökçeler, KaÅŸağı, Diyet, Beyaz Lale, Harem, Bomba
KONUSU: Yaşam koşullan ne kadar zor ve acımasız olursa olsun, her şeye rağmen, iyimserliğini kaybetmeyen bir çocuğun çevresini de etkileyişi anlatılmaktadır.
Pollyanna, on bir yaşında küçük bir kızdır. Annesi ve babası ölünce, ortada kalır. Bir müddet yardımsevenler derneÄŸinin hiÂmayesinde yaÅŸar. Sonra da, çok zengin olan teyzesi onu yanına almayı kabul eder. Bir Haziran sabahı, Bayan Polly telaÅŸla mutfaktan içeri girdi. Hizmetçisi Nancy'e, tavan arasındaki küçük odayı temizleÂmesini ve portatif karyolayı kurmasını söyledi. On bir yaşındaki yeÄŸenim, "Pollyanna gelecek" dedi. Nancy, evin içinde bir çocuÄŸun bulunmasının kendileri için iyi olacağı düşüncesiyle neÅŸelelendiyse de, Bayan Polly'nin asık suratı, bu sevincini yarıda bıraktı. Çünkü, Bayan Polly'ye göre yeÄŸeni, kardeÅŸinin yapmış olduÄŸu yanlış bir evliliÄŸin ürünü idi. O sadece görevine düşkün birisi olduÄŸu için, ortada kalmış olan... (Devam)
1911-1993 yılları arasında yaÅŸamıştır. Kastamonu ÖğretÂmen Okulu'nu bitirdikten sonra ilkokul öğretmenliÄŸi yapmışÂtır. Ankara Gazi EÄŸitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nde görÂdüğü eÄŸitimden sonra çeÅŸitli yerlerde Türkçe öğretmenliÄŸinde bulunmuÅŸtur. Hayatının kalan kısmında gazetecilik, mizah ve oyun yazarlığı yapmıştır. En önemli eseri Karartma Geceleri adlı romanıdır. Toplumcu ÅŸiirin önde gelen isimlerinde ndir. Eserlerinde sosyal meselelere deÄŸinmiÅŸtir.
Adları niteleyen ya da belirten sözcüklerdir. A. Görev ve Anlam Yönünden Sıfatlar 1. Niteleme Sıfatları Adları, renk, durum, biçim vb. yönlerden niteleyen sözcüklerdir. Kırmızı, yeÅŸil, yuvarlak, üçgen, zeki, güzel Ünvan Sıfatı: Ä°nsanların rütbe, derece, memuriyet ve sosyal seviyelerine göre adlarına takılan saygı ve tanıtma sözleridir. Bay Mehmet, Bayan Eylül, Onbaşı Celal, Sultan Murat Ünvan sıfatları bazen niteledikleri isimlerden sonra gelebilirler: Ali Bey, Bilal AÄŸa, Murat ÖÄŸretmen Bir adın bazen birden çok ünvan sıfatı olabilir: Gazi Mustafa Kemal PaÅŸa Küçültme Sıfatları: Büyükçe, küçücek, küçücük, ekÅŸimsi, morumtrak PekiÅŸtirme Sıfatları: Bembeyaz elbise. Güzel güzel evler. Güzel mi güzel evler. 2. Belirtme Sıfatları Adları g&o... (Devam)
Sıfatlar isimleri renk, durum, biçim bakımından niteleyen; sayı, soru belgisizlik, işaret yoluyla belirten sözcüklerdir.
SIFATLAR
A. NÄ°TELEME SIFATLARI B. BELÄ°RTME SIFATLARI
1. İşaret sıfatı
2. Sayı sıfatı
a. Asıl sayı sıfatı
b. Sıra sayı sıfatı
c. Üleştirme sayı sıfatı
ç. Kesirli sayı sıfatı
3. Belgisiz Sıfat
4. Soru sıfatı
Örnek: Yaşlı adam eski tüfeğini alıp yemyeşil tepelerin güzel mekânlarına doğru yola çıktı. Yolda iki kişiye rastladı. Biri bu yol iyi bir yol değil dedi.
Aydemir, Suyu Arayan Adam isimli eserinde, çocukluÂÄŸundan itibaren hayat hikâyesini ayrıntılı bir ÅŸekilde anlatÂmıştır. Eser birçok açıdan dikkati çekmiÅŸ ve çok okunmuÅŸtur. Eserin okunmasında hem kullanılan dil ve üslup hem de yaÂzarın hayat hikayesinin çok renkli olması etkili olmuÅŸtur. YaÂzar, eseri çok samimi ve duru bir Türkçe ile kaleme alır. Edirne'de dünyaya gelen yazar, hayatının deÄŸiÅŸik dönemlerinde farklı siyasi görüşleri benimser, SoÄŸuk SavaÅŸ döneminde Ä°deÂalleri uÄŸruna yolculuklar yapar, yargılanır, hapis yatar, devlet kademelerinde görevler yapar ve sonunda emekli olur. Ä°ÅŸte yazar bütün bu yaÅŸadıklarını, hayallerini, düşüncelerini ve seÂyahatlerini çok baÅŸarılı bir ÅŸekilde anlattığı için eser çok okunÂmuÅŸtur.
Eserden bazı bölümler şöyledir: Ergenekon, Åžu BilinmeÂyen Anadolu, Kızıl Elma, Rus Ovası ve Rus MistiÄŸi, Çin Asrı, Ä°nkılabın Emrinde, TopraÄŸa Dönüş.. Konulardan da anlaÅŸ... (Devam)
Sözlüklerde "ağızda yuvarlanan söz, saçma sapan söz, eşsesli ı kelimelerle kurulu konuşma" anlamlarına gelen tekerleme masal, hikaye, bilmece, halk tiyatrosu gibi bazı edebi türler içinde veya bağımsız olarak söylenen ölçülü ve kafiyeli sözlerdir.
Sözlüklerde "ağızda yuvarlanan söz, saçÂma sapan söz, eÅŸ sesli kelimelerle kurulu konuÅŸma" anlamÂlarına gelen tekerleme, vezin, kafiye, seci veya aliterasyonlarÂdan istifa ederek hislerin, hâl ve hayallerin abartma (mübalaÄŸa), tuhaflık, zıtlık, benzetme (teÅŸbih), güldürü, kısa tanım ya da çaÄŸrışımlar yoluyÂla ortaya konulduÄŸu manzum nitelikli basmakalıp sözlerdir.
Daha çok çocuk geleneklerinde yer alan baÅŸ uyak ve uyaklarÂla elde edilen, ses ve sözcük benzerliÄŸine göre sıralanan, söyleÂyeni belli olmayan ürünlerdir. Åžu ÅŸekilde sınıflandırılırlar. Masal tekerlemeleri, Oyun tekerlemeleri, Tören tekerlemeleri.
22. baskısı yapılan "Türkçenin Sırları" isimli bu eserde Nihat Sami Banarlı, gerçekten de Türkçenin sırlarını ortaya çıkarmıştır. Yıllardır büyük bir beÄŸeniyle okuÂnan ve defalarca basılan bu eser, konuÅŸtuÄŸu dile karşı ilgisiz kalan insanlara Türkçeyi fark ettirmiÅŸtir. Ayrıca konuÅŸtuÄŸuÂmuz bu dili sevmemize vesile olmuÅŸtur. Banarlı, bu eseri yaÂzarken neyi hedeflediÄŸini ÅŸu ÅŸekilde anlatır: "Åžu fâni dünya saadetleri içinde hiçbir ÅŸey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar güzel hizmet deÄŸildir. Vatan çocuklarına bir milletin yarattığı ve yaÅŸattığı dili, bütün güzellikleri, incelikleÂri, yücelikleri ve güzel sesleriyle öğretmek.. Onları, böyle bir dilin sihirli Ä°fadelerine yükselterek; her an, daha çok duyan, düşünen, anlayan ve yaratan insanlar olarak yetiÅŸtirmek.. Dilin, böylesine tılsımlı vasıta olduÄŸunu bilmek ve bütün bunÂları, bilerek, severek yapmak..
İki heceli, ikinci hecesi üç sesli bazı sözcüklere ünlüyle başlayan bir ek getirilince ikinci hecenin ünlüsü -dar ünlüyse- düşer. Bu duruma "hece düşmesi" denir.
Ünsüz Yumuşaması (Ünsüz Değişmesi): Süreksiz sert ünsüzlerle sonlanan (p,ç,t,k) sözcüklere, ünlü harf ile başlayan ek getirildiği zaman sözcüğün sonuna bulunan sert ünsüzü süreksiz yumuşak ünsüze (b,c,d,g,ğ) dönüşür.
* uzak-a -> uzaÄŸa
* ağaç-ın -> ağacın
* sahip-i -> sahibi
* dört-üncü -> dördüncü
Sonunda art arda "n, k" ünsüzleri bulunan sözcüklerde yumuşama "g" ile olur.
Bir gün Rum erenleri Taptuk'un tekkesinde toplanır, TapÂtuk cezbeye gelir ve Yunus-ı Guyende isimli bir erene: "Yunus söyle!" der, üç kez tekrar etmesine raÄŸmen ondan ses çıkÂmaz. Bunun üzerene Yunus Emre'ye dönüp: "Bizim Yunus vakit oldu, o hazinenin kilidini açtık, nasiÂbini alıverdin sen söyle." der. Bunun üzerine Yunus'un dili çözülür ve ÅŸiir söylemeye baÅŸlar. Yunus bütün Anadolu'da çok sevildiÄŸi ve sahiplenildiÄŸi için Sakarya, Kütahya, Bolu, Bursa, Afyonkarahisar, ErzuÂrum, Ãœnye, EskiÅŸehir, Tire, Sivas, Aksaray, KırÅŸehir, KeçiborÂlu, Uluborlu, Kula, Karaman ÅŸehirlerde de mezarı vardır. O, ÅŸiirlerinde mahlas olarak "Yunus Emre"den baÅŸka "Yunus, Bî-çâre Yunus, Koca Yunus, Yunus Dedem, Tapduk Yunus, Miskin Yunus, DerviÅŸ Yunus" gibi isimleri kullanmakÂtadır.
Yunus; Mevlana, Hacı BektaÅŸ-ı Veli, Taptuk Emre ve AhÂmed Yesevi den etkilenmiÅŸ ve istifade etmiÅŸtir.
 Eser, 100 Temel Eser arasına girecek kadar baÅŸarılı bulunmuÅŸ bir eserdir. Zeytindağı, adını Kudüs'e yakın bir daÄŸdan almaktadır. Falih Rıfkı Atay, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun son günlerinden Türkiye CumhuriÂyeti'nin ilk zamanlarına kadar olan bir zaman dilimini ele almıştır..
Zeytindağı Özeti:
Cemal PaÅŸanın ismini, herkesin adı gibi söyleyerek ve iÅŸiÂterek Ä°stanbul'dan çıkmıştım. Adana'da ses temposu hafifledi ve isim ikileÅŸti: Büyük Cemal PaÅŸa, Küçük Cemal PaÅŸa.
Küçüğü tümen kumandanı idi.
Halep'i geçtikten sonra "Paşa"nın (p) si düştü, (b) oldu ve:
- Ahmet Bey, der gibi serbestçe ağızdan düşüveren "CeÂmal PaÅŸa" kelimesi bir çeÅŸit imtiyaz, insanın ona yakınlığını gösteren, insanı esrarlaÅŸtıran biri oldu.
Dördüncü Ordu karargâhına gidiş, hele Şam'dan sonra, artık bir mabede çıkılıyor gibi, baş döndürür: Bir terör havası vardır. Ses daha peştir... (Devam)