isimler Yazıları - Sayfa 2 - Türkçe Sitesi
EtiketŞu anda isimler konusu ile ilgili sayfalara bakmaktasınız.
Bu konuyla ilgili toplam 37 içerik bulunuyor.
Kerem İle Aslı
Yazarı Hakkında

Söyleyeni belli olmayan anonim Türk aşk hikayesidir.

KEREM Ä°LE ASLI

Kerem ile Aslı hikayesinin ilk olarak kim tarafından, ne zaman ve hangi coğrafyada ortaya çıktığı bilinmemektedir. Ancak bili­nen bir gerçek vardır ki o da aslı ile kerem hikayesinin eski aşıklar tara­fından en çok anlatılan bir aşk hikayesi olduğudur. Kerem ile Aslı Türkiye'de ve Oğuz grubu Türk boylarında olduğu gibi bazı başka milletlerde de (Ermeni, Gürcü, Lezgi, vb.) bilinen ve sevilen bir halk hikayelerinden biridir. Bunun sonucu olarak hikaye geniş bir coğrafyaya yayılmış ve farklılıklar oluşmuştur.

Kerem ile Aslı hikayesinde Olayların Geçtiği Yerler (mekanlar)

İsfahan, Hoy, Şuşi köyü, Kelb şehri, Kars, Gence, Revan, Çıldır, Ahıshay, Şerki, Orhan, Oltu, Narman, Bayat, Ürgüp, Tiflis, Ahlat, Muş, Malazgirt, Pasin Ovası, Uzun Ahmet, Ha-sankale, Erzurum, Eşenkale, Varbik, Tercan, Çincibeli, Eşkat, Ibrit, Ayaş, Zile... (Devam)
DiÄŸer Konular 29 Mart 2013 Yorum yok
Ki'nin Yazımı
"KÄ°" NIN YAZIMI

a. Bağlaç oian "ki" genellikle iki yargıyı, değişik ilişkiler kurarak bağlayan bir sözcüktür. Diğer sözcüklerden ayrı yazılır.

- Gel ki görüşebilelim.

- Burada tanıdığım yok ki..

- Öyle yaramaz ki herkesi usandırdı.

"ki" bağlacının birleşip kalıplaşmış olduğu için bitişik yazıldığı birkaç sözcük vardır: belki, halbuki, mademki, sanki...

b. Sıfat yapım eki "-ki", isimden sıfat türetir. Yalın haldeki veya u-de" halindeki isimlere gelir.

- AkÅŸamki yemek, evdeki hesap...

c. ligi zamiri "ki", tamlayan eki almış sözcüklere eklenir, tamlanan görevindeki sözcüğün yerini tutar:

- defterinki (defterin fiyatı),

- hepimizinki (hepimizin düşüncesi) (Devam)
DiÄŸer Konular 18 Nisan 2013 Yorum yok
Ömer Seyfettin
1884- 1920 yıllan arasında yaşamıştır. Harp okulunu bi­tirdikten sonra çeşitli yerlerde asker olarak çalışmıştır. Asker­likten ayrılınca Selanik'e gelmiştir. 1911'de Genç Kalemler dergisinde Ömer Seyfettinin hikayeleri yayımlanmaya başlamıştır. Balkan Sa­vaşına subay olarak katılan yazar, Yunanlılara esir düşmüştür. Ülkeye dönünce, hayatının sonuna kadar Kabataş Lisesi'nde öğretmenlik yapmıştır. Ömer Seyfettin, Yeni Lisan hareketinin öncülerindendir. Süslü, kimsenin anlayamayacağı Türkçeye karşıdır. Konuşu­lan Türkçe ile sade bir dille milli edebiyatın oluşması için uğraşmıştır. Hayatı boyunca 140 kadar öykü yazmıştır. Hi­kayelerinden bazılarının isimleri şunlardır: Ashab-ı Kehfimiz, And, Efruz Bey, Falaka, Yalnız Efe, Bahar ve Kelebekler, Ferman, Gizli Mabed, Pembe İncili Kaftan, Yüksek Ökçeler, Kaşağı, Diyet, Beyaz Lale, Harem, Bomba

Ömer Seyfettin'in Konularına Göre Hikayeleri

Ö... (Devam)
DiÄŸer Konular 20 Haziran 2013 Yorum yok
Pollyanna
KONUSU: Yaşam koşullan ne kadar zor ve acımasız olursa olsun, her şeye rağmen, iyimserliğini kaybetmeyen bir çocuğun çevresini de etkileyişi anlatılmaktadır.

 

Pollyanna, on bir yaşında küçük bir kızdır. Annesi ve babası ölünce, ortada kalır. Bir müddet yardımsevenler derneğinin hi­mayesinde yaşar. Sonra da, çok zengin olan teyzesi onu yanına almayı kabul eder. Bir Haziran sabahı, Bayan Polly telaşla mutfaktan içeri girdi. Hizmetçisi Nancy'e, tavan arasındaki küçük odayı temizle­mesini ve portatif karyolayı kurmasını söyledi. On bir yaşındaki yeğenim, "Pollyanna gelecek" dedi. Nancy, evin içinde bir çocuğun bulunmasının kendileri için iyi olacağı düşüncesiyle neşelelendiyse de, Bayan Polly'nin asık suratı, bu sevincini yarıda bıraktı. Çünkü, Bayan Polly'ye göre yeğeni, kardeşinin yapmış olduğu yanlış bir evliliğin ürünü idi. O sadece görevine düşkün birisi olduğu için, ortada kalmış olan... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Haziran 2013 Yorum yok
Rıfat Ilgaz
1911-1993 yılları arasında yaşamıştır. Kastamonu Öğret­men Okulu'nu bitirdikten sonra ilkokul öğretmenliği yapmış­tır. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nde gör­düğü eğitimden sonra çeşitli yerlerde Türkçe öğretmenliğinde bulunmuştur. Hayatının kalan kısmında gazetecilik, mizah ve oyun yazarlığı yapmıştır. En önemli eseri Karartma Geceleri adlı romanıdır. Toplumcu şiirin önde gelen isimlerinde ndir. Eserlerinde sosyal meselelere değinmiştir.

Başlıca eserleri: Sınıf, Devam, Karadeniz'in Kıyıcığında, Hababam Sınıfı, Don Kişot İstan­bul'da, Garibin Horozu, Yıldız Karayel'dir. (Devam)
DiÄŸer Konular 13 Nisan 2013 Yorum yok
Sıfatlar
Adları niteleyen ya da belirten sözcüklerdir.
A. Görev ve Anlam Yönünden Sıfatlar
1. Niteleme Sıfatları
Adları, renk, durum, biçim vb. yönlerden niteleyen sözcüklerdir.
Kırmızı, yeÅŸil, yuvarlak, üçgen, zeki, güzel
Ünvan Sıfatı:
Ä°nsanların rütbe, derece, memuriyet ve sosyal seviyelerine göre adlarına takılan saygı ve tanıtma sözleridir.
Bay Mehmet, Bayan Eylül, Onbaşı Celal, Sultan Murat
Ünvan sıfatları bazen niteledikleri isimlerden sonra gelebilirler:
Ali Bey, Bilal AÄŸa, Murat ÖÄŸretmen
Bir adın bazen birden çok ünvan sıfatı olabilir:
Gazi Mustafa Kemal PaÅŸa
Küçültme Sıfatları:
Büyükçe, küçücek, küçücük, ekÅŸimsi, morumtrak
Pekiştirme Sıfatları:
Bembeyaz elbise. Güzel güzel evler. Güzel mi güzel evler.
2. Belirtme Sıfatları
Adları g&o... (Devam)
Sözcük Türleri 14 Aralık 2012 Yorum yok
Sıfat(önad)
Sıfatlar isimleri renk, durum, biçim bakımından niteleyen; sayı, soru belgisizlik, işaret yoluyla belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR

A. NÄ°TELEME SIFATLARI B. BELÄ°RTME SIFATLARI

1. İşaret sıfatı

2. Sayı sıfatı

a. Asıl sayı sıfatı

b. Sıra sayı sıfatı

c. Üleştirme sayı sıfatı

ç. Kesirli sayı sıfatı

3. Belgisiz Sıfat

4. Soru sıfatı

Örnek: Yaşlı adam eski tüfeğini alıp yemyeşil tepelerin güzel mekânlarına doğru yola çıktı. Yolda iki kişiye rastladı. Biri bu yol iyi bir yol değil dedi.

A. NÄ°TELEME SIFATLARI

İsme soracağınız nasıl sorusunun karşılığıdır. İsimleri renk, durum, biçim bakımından nitelerler.

Örnek: Zaman esrarengiz yüzünün iyi yüzlere yine gösteriyor.

Saadet dakikaları güzel anılarla süslendi.

Hastalıklı yüzler yuvarlak masalarda sorgulandı.

Kara gözlüm beni neden bekler?

B. BELÄ°RTME SIFATLARI

Ä°simleri sayı, soru, belgisizlik, iÅŸaret bakÄ... (Devam)
DiÄŸer Konular 29 Mart 2013 Yorum yok
Soyut Ä°simler
SOYUT ADLAR: Duyu organlarımızla algılanamayan, var oluşlarını aklımızla kavradığımız, zihinde tasarlanan varlıkları, kavramları tanıtan adlara soyut adlar (soyut isimler) adı verilir.

Duygu, düşünce ve kavram bildiren isimler soyuttur: üzüntü, zeka, anlayış, cesaret, can, sağlık.. (Devam)
DiÄŸer Konular 10 Nisan 2013 Yorum yok
Suyu Arayan Adam
Aydemir, Suyu Arayan Adam isimli eserinde, çocuklu­ğundan itibaren hayat hikâyesini ayrıntılı bir şekilde anlat­mıştır. Eser birçok açıdan dikkati çekmiş ve çok okunmuştur. Eserin okunmasında hem kullanılan dil ve üslup hem de ya­zarın hayat hikayesinin çok renkli olması etkili olmuştur. Ya­zar, eseri çok samimi ve duru bir Türkçe ile kaleme alır. Edirne'de dünyaya gelen yazar, hayatının değişik dönemlerinde farklı siyasi görüşleri benimser, Soğuk Savaş döneminde İde­alleri uğruna yolculuklar yapar, yargılanır, hapis yatar, devlet kademelerinde görevler yapar ve sonunda emekli olur. İşte yazar bütün bu yaşadıklarını, hayallerini, düşüncelerini ve se­yahatlerini çok başarılı bir şekilde anlattığı için eser çok okun­muştur.

Eserden bazı bölümler şöyledir: Ergenekon, Şu Bilinme­yen Anadolu, Kızıl Elma, Rus Ovası ve Rus Mistiği, Çin Asrı, İnkılabın Emrinde, Toprağa Dönüş.. Konulardan da anlaş... (Devam)
DiÄŸer Konular 12 Haziran 2013 Yorum yok
Tekerlemeler
TEKERLEME NEDÄ°R?

Sözlüklerde "ağızda yuvarlanan söz, saçma sapan söz, eşsesli ı kelimelerle kurulu konuşma" anlamlarına gelen tekerleme masal, hikaye, bilmece, halk tiyatrosu gibi bazı edebi türler içinde veya bağımsız olarak söylenen ölçülü ve kafiyeli sözlerdir.

Sözlüklerde "ağızda yuvarlanan söz, saç­ma sapan söz, eş sesli kelimelerle kurulu konuşma" anlam­larına gelen tekerleme, vezin, kafiye, seci veya aliterasyonlar­dan istifa ederek hislerin, hâl ve hayallerin abartma (mübalağa), tuhaflık, zıtlık, benzetme (teşbih), güldürü, kısa tanım ya da çağrışımlar yoluy­la ortaya konulduğu manzum nitelikli basmakalıp sözlerdir.

Daha çok çocuk geleneklerinde yer alan baş uyak ve uyaklar­la elde edilen, ses ve sözcük benzerliğine göre sıralanan, söyle­yeni belli olmayan ürünlerdir. Şu şekilde sınıflandırılırlar. Masal tekerlemeleri, Oyun tekerlemeleri, Tören tekerlemeleri.

Genellikle, çocuk folklorund... (Devam)
DiÄŸer Konular 02 Nisan 2013 Yorum yok
Türkçe Sözcüklerin Özellikleri
TÜRKÇE SÖZCÜKLERİN ÖZELLİKLERİ

1. Türkçe kökenli olan sözcüklerde hiçbir zaman iki ünlü harf yan yana bulunmaz:

- Åžiirler, fiiller, saat..

2. Türkçe sözcüklerin kökünde ikiz ünsüz bulunmaz: (Biri ekte, biri kökte olur.)

- Cinnet, millet, hakkı..

3. Türkçe sözcükler b,c,d,g ünsüzleriyle bitmez. Bu duruma anlamı karışacak birkaç sözcükte rastlanır:

- Ad-at, sac-saç hariç

4. Türkçe sözcüklerde "b" den önce "n" harfi olmaz, "m" ye çevrilerek kullanılır:

- Çember, tembel, pembe..

Bileşik sözcüklerde, özel isimlerde bu duruma aykırı örnekler vardır:

- Safranbolu, istanbul, onbaşı..

5. Hece başında iki ünsüz yan yana bulunmaz:

- Tren, plan, profil..

6. "j" harfi hiçbir Türkçe sözcükte bulunmaz:

- viraj, jeton, jilet..

7. Türkçede bütün ünlüler aynı uzunluktadır. Düzeltme işareti kullanılarak uzatılan ya da inceltilen ünlüler yoktur:

-... (Devam)
DiÄŸer Konular 05 Haziran 2013 Yorum yok
Türkçenin Sırları
22. baskısı yapılan "Türkçenin Sırları" isimli bu eserde Nihat Sami Banarlı, gerçekten de Türkçenin sırlarını ortaya çıkarmıştır. Yıllardır büyük bir beğeniyle oku­nan ve defalarca basılan bu eser, konuştuğu dile karşı ilgisiz kalan insanlara Türkçeyi fark ettirmiştir. Ayrıca konuştuğu­muz bu dili sevmemize vesile olmuştur. Banarlı, bu eseri ya­zarken neyi hedeflediğini şu şekilde anlatır: "Şu fâni dünya saadetleri içinde hiçbir şey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar güzel hizmet değildir. Vatan çocuklarına bir milletin yarattığı ve yaşattığı dili, bütün güzellikleri, incelikle­ri, yücelikleri ve güzel sesleriyle öğretmek.. Onları, böyle bir dilin sihirli İfadelerine yükselterek; her an, daha çok duyan, düşünen, anlayan ve yaratan insanlar olarak yetiştirmek.. Dilin, böylesine tılsımlı vasıta olduğunu bilmek ve bütün bun­ları, bilerek, severek yapmak..

Burada cesaretle söyl... (Devam)
DiÄŸer Konular 26 Haziran 2013 Yorum yok
Ünlü Düşmesi (Hece Düşmesi)
İki heceli, ikinci hecesi üç sesli bazı sözcüklere ünlüyle başlayan bir ek getirilince ikinci hecenin ünlüsü -dar ünlüyse- düşer. Bu duruma "hece düşmesi" denir.

devir-im -> dev-rim

kıvır-ık -> kıv-rık

omuz-u -> om-zu

gönül-üm -> gön-lüm

Ufuk-u -> uf-ku

Özel isimlerde hece düşmesi yapılmaz.

Yolda Emir'i gördüm (Emir-i)

Bir emriniz var mı? (emir-iniz) (Devam)
Diğer Konular 02 Mayıs 2013 Yorum yok
Ünsüz Yumuşaması (Ünsüz Değişmesi)
Ünsüz Yumuşaması (Ünsüz Değişmesi): Süreksiz sert ünsüzlerle sonlanan (p,ç,t,k) sözcüklere, ünlü harf ile başlayan ek getirildiği zaman sözcüğün sonuna bulunan sert ünsüzü süreksiz yumuşak ünsüze (b,c,d,g,ğ) dönüşür.

* uzak-a -> uzaÄŸa

* ağaç-ın -> ağacın

* sahip-i -> sahibi

* dört-üncü -> dördüncü

Sonunda art arda "n, k" ünsüzleri bulunan sözcüklerde yumuşama "g" ile olur.

renk-i -> rengi

çelenk-in -> çelengin

Kepenk-in -> kepengin

Ünsüz yumuşaması bazı durumlarda olmaz:

a) Tek heceli kimi sözcüklerde:

* Kat-ı -> katı,

* suç-um -> suçum

b) (i) t yapım eki alan kimi sözcüklerde:

* yakıt-ı -> yakıtı,

* kanıt-ı -> kanıtı

c) Yabancı kökenli kimi sözcüklerde:

* saat-ın -> saatin

* hukuk-a -> hukuka

d) Eş sesli sözcüklerin birinde:

* uç -> kalem ucu <=> uçak

* et -> koyun eti, yardım ... (Devam)
DiÄŸer Konular 25 Nisan 2013 Yorum yok
Yunus Emre Divanından Seçmeler
YUNUS DİVANINDAN SEÇMELER

Yunus'un Şair Olması:

Bir gün Rum erenleri Taptuk'un tekkesinde toplanır, Tap­tuk cezbeye gelir ve Yunus-ı Guyende isimli bir erene: "Yunus söyle!" der, üç kez tekrar etmesine rağmen ondan ses çık­maz. Bunun üzerene Yunus Emre'ye dönüp: "Bizim Yunus vakit oldu, o hazinenin kilidini açtık, nasi­bini alıverdin sen söyle." der. Bunun üzerine Yunus'un dili çözülür ve şiir söylemeye başlar. Yunus bütün Anadolu'da çok sevildiği ve sahiplenildiği için Sakarya, Kütahya, Bolu, Bursa, Afyonkarahisar, Erzu­rum, Ünye, Eskişehir, Tire, Sivas, Aksaray, Kırşehir, Keçibor­lu, Uluborlu, Kula, Karaman şehirlerde de mezarı vardır. O, şiirlerinde mahlas olarak "Yunus Emre"den başka "Yunus, Bî-çâre Yunus, Koca Yunus, Yunus Dedem, Tapduk Yunus, Miskin Yunus, Derviş Yunus" gibi isimleri kullanmak­tadır.

Yunus; Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Taptuk Emre ve Ah­med Yesevi den etkilenmiş ve istifade etmiştir.

Yunu... (Devam)
DiÄŸer Konular 02 Nisan 2013 Yorum yok
Zamir (adıl)
İsmin yerini tutan sözcükledir.

Annem pazardan ekmek ve zeytin almış.

O        oradan        bunları          almış.

A. ÅžAHIS ZAMÄ°RLERÄ°

Şahıs isimlerinin yerini tutan isimlerdir.

Ben Biz

Sen Siz

O Onlar

Özellikler

1. -i, -e, -de, -den isim çekim eklerini alabilirler.

Bu akÅŸam bize gelir misin?

Sizin evde bir kedi varmış.

2. Türkçede ekler sözcük kökünde herhangi bir değişiklik oluşturmazlar. Ancak ben ve sen şahıs zamirleri bu kurala uymaz.

Ben-> bana sen-e>sana

3. İsim tamlaması kurabilirler. Yalnızca tamlayan olarak karşımıza çıkarlar.

Bizim / evimizde bir kedi var.

Sizin / işiniz pek iyi.

T. yan

4. Biz ve siz şahıs zamirleri nezaket ve saygı bildirmek amacıyla tekil şahıs zamirleri yerine kullanılmaktadır.

Sizin isminiz ne? (Senin ismin ne?)

Siz ne iş yapıyorsunuz? (Sen ne iş yapıyorsun?)

Dönüşlülük zamiri: "kendi"

Kimi kaynaklarda Å... (Devam)
Diğer Konular 10 Mayıs 2013 Yorum yok
Zeytindağı
Zeytindağı 1915-1918

 Eser, 100 Temel Eser arasına girecek kadar başarılı bulunmuş bir eserdir. Zeytindağı, adını Kudüs'e yakın bir dağdan almaktadır. Falih Rıfkı Atay, Osmanlı İmparatorluğunun son günlerinden Türkiye Cumhuri­yeti'nin ilk zamanlarına kadar olan bir zaman dilimini ele almıştır..

Zeytindağı Özeti:

Cemal Paşanın ismini, herkesin adı gibi söyleyerek ve işi­terek İstanbul'dan çıkmıştım. Adana'da ses temposu hafifledi ve isim ikileşti: Büyük Cemal Paşa, Küçük Cemal Paşa.

Küçüğü tümen kumandanı idi.

Halep'i geçtikten sonra "Paşa"nın (p) si düştü, (b) oldu ve:

- Ahmet Bey, der gibi serbestçe ağızdan düşüveren "Ce­mal Paşa" kelimesi bir çeşit imtiyaz, insanın ona yakınlığını gösteren, insanı esrarlaştıran biri oldu.

Dördüncü Ordu karargâhına gidiş, hele Şam'dan sonra, artık bir mabede çıkılıyor gibi, baş döndürür: Bir terör havası vardır. Ses daha peştir... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Temmuz 2013 Yorum yok
Toplam 2 sayfa, 2. sayfadasın: Önceki, 1, 2
Son Ziyaretler:
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu