AÇIKLIK:Bir anlatımdan herkes aynı anlamı çıkarabiliyorsa ve aynı anlamda kolayca birleşebiliyorsa o anlatım "açık"tır.Bir anlatımın ikili anlamlar iletmemesi ve kolayca anlaşılabilmesidir.
*ünlü sporcumuzun arka ayak adalelerinde ezilme saptandı.(sıfat yerinde kullanılmam)
*izinsiz inşaata girilmez.(zarf yerinde kullanılmıştır)
*ağzını sıkı tutmama ilişkimizin bozulmasına yaradı(neden oldu - yol açtı)
KONUSU: Asıl kahramanı çocuk olan bu romanda, yaÅŸadığı olumsuz olayları, çocuk bilinci ile deÄŸerlendirip hayatım devam ettirmeye çalışan Ömer'in ismindeki çocuÄŸun yaÅŸadıkları anlatılÂmaktadır. Ana karakteri bir çocuk olduÄŸu İçin, edebiyatımızda ilklerden sayılır.
Batı kültürü etkisinde geliÅŸen Türk edebi yatını yeterince kavrayabilmek için, Batı'nın ve Türk topÂlumunun BatılılaÅŸma sürecinin iyi bilinmesi gerekir. Çünkü toplumların kültür ve sanatının en temel belirleyicileri toplumsal, siyasal ve ekonomik yapılaÂrıdır. Batı etkisindeki Türk Edebiyatı ve sanatçılarına geçmeden Önce 18. Ve 19. yüzyıltardaki Batı ve Osmanlı toplumlarının sözünü ettiÄŸimiz yapılarına deÄŸinmekte yarar var: Batı, 18. Yüzyıla kadar gelinlen süreçte, "reform" la dinin yaÅŸamın her alanındaki belirleyiciliÄŸinden kurtuldu. Rönesansia sanatının temellerini buldu. Yani coÄŸrafi keÅŸiflerle, sömürgecilikle zenginleÅŸti. Feodaliteden uiusal devletler yapısına geçti. BilimÂsel buluÅŸların aydınlığına kavuÅŸtu. 1789 Fransız Devrimi, bu köklü dönüşümlerin en önemli sonucudur. Bu geliÅŸmelere karşılık Osmanlıda ÅŸeriata dayalı ortaçaÄŸ yapısı egemendi. Sürekli savaÅŸlar ve iç ayaklanmalarla ... (Devam)
Yazar, bu romanda hocası Mustafa Ä°nan'ın hayatını kaleme almıştır. Bu yüzden biyografik bir eserdir. Romanda fakir bir halk insanı olan Mustafa Ä°nan'ın dünyaca tanınan bir (araÅŸtırmacı) bilim adamı olma sürecinde yaÅŸadığı güçlükler ve bu güçlüklere raÄŸmen ahlak ve kiÅŸiliÄŸinden hiçbir ÅŸey kaybetÂmemiÅŸ olması ele alınmaktadır. OÄŸuz Atay, eser, hocasının fotoÄŸraflarını ekleyerek daha renkli bir eser ortaya koymuÅŸtur.
Bir Bilim Adamının Romanı Özeti:
Roman iki bölümden oluÅŸmaktadır. Birinci bölümde Mustafa Ä°nan'ın doÄŸumundan eÄŸitim hayatı bitene kadarki döÂnem; Ä°kinci bölümde ise hocalığından ölümüne kadarki süreç anlatılmaktadır.
Eser, Mustafa Ä°nan'a ÅŸivesi ve görüntüsüyle çok benzeÂyen bir çocuÄŸun Fen Fakültesi'ne giriÅŸ sınavının sonuçlarını öğrenmek için beklediÄŸi bir kuyrukta baÅŸlar. Kuyruktaki diÄŸer öğrenciler, çocuÄŸa taÅŸralı olarak bakmakta; onun sınavı kazaÂnamayacaÄ... (Devam)
KONUSU: Yazar, Ä°stanbul Hukuk Fakültesinde öğrenci iken, gözleri kör olur. Uzun bir süre, gözlerinin yeniden açılacağı ve göreceÄŸi ümidi ile yurt içinde ve yurt dışında tedavi peÅŸinde koÂÅŸar. Ancak, gözlerinin bir daha açılmayacağı kesindir. Bu fiziksel durumu, psikolojik olarak da kabullenen yazarımız, o günden Ä°tibaren yaÅŸamını, kendisi gibi görme özürlülerin eÄŸitilmeleri için ne gerekiyorsa yapmaya adar. Bu konuda bir hayli de baÅŸarılı olur.
Nedense, öğleden akÅŸama ne yediÄŸimizi unuturuz da, yıllar öncesinden yaÅŸadığımız bazı anılar renk ve canlıhklarıyla hafıza-mızdaki yerlerini korurlar. Üç, dört yaşında dedemin eski gazeteÂlerden yapmış olduÄŸu külahı kafama geçirip, karşımda sırıtışı; güvercin yavrularını yakalamak için çıktığım pencereden düşüp, bayılışım gibi..
İstanbul'daki o Mayıs günü de böyleydi. Arkadaşım Celal, elindeki tıraş fırçasını sağı... (Devam)
Ahmet HaÅŸim, 1921'de nesir yazmaya baÅŸlamıştır. Ä°lk neÂsirlerini topladığı Bize Göre ile Türk Edebiyatının 'en orijinal üslupçusu' olarak kabul edilmiÅŸtir. Ahmet HaÅŸim'in derli toplu, bir konu etÂrafında ÅŸekillenen yazılarında zarif, ince, sanatlı, iÅŸlenmiÅŸ, nükteli, ÅŸiirsel bir dil dikkati çekmektedir. Bize Göre'de 42 fıkra bulunmaktadır.
Eserden Seçmeler
GARDEN BARDA KONUÅžAN Ä°KÄ° ADAM
- Åžu ışıklar içinde görünüp kaybolan kadınlara bak! Ne derilerindeki beyazlık insan derisi beyazlığı, ne gözlerindeki siyahlık, insan gözü siyahlığı, ne dudaklarındaki kızıllık, insan dudağı kızıllığıdır. Tabiatın eserleri hiç de bu sahne yaratıkları kadar güzel deÄŸil! Kırmızı, sarı, yeÅŸil, siyah boyalar, renksiz etÂleri, çipil gözleri, soluk dudakları deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸratarak, harap uzviyetlerden birer gençlik ve güzellik mucizesi vücuda getirÂmiÅŸ. Kim diyor ki kadın ÅŸimdi, eskisi gibi, yüzünü sıkı Ã... (Devam)
Bu eser, Cemil Meriç'in düşüncelerinden, izlenimlerinden, duygularından, anılanndan oluÅŸan, kendini anlamak ve anlatÂmak için kaleme aldığı, yayımlanmış ya da yayımlanmamış yazılarının kronolojik bir sıra içinde derlenmesinden oluÅŸmuÅŸÂtur. Bu Ãœlke adlı eser, Ãœlkemizin trajedisini anlatan önemli bir denemedir.
Bu Ülke'den Seçmeler
Siham-ı Kaza
Hakikati bulan, baÅŸkaları farklı düşünüyor diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa hem budala hem de alçaktır. Bir adamın 'Benden baÅŸka herkes aldanıyor.' demesi güç şüpheÂsiz; ama sahiden herkes aklanıyorsa ne yapsın?
SaÄŸ ile Sol
Mefhumların kâh gülünç kâh korkunç maskelerle raksa çıküğı bir karnaval balosu, fikir hayatımız.
Tanımıyoruz onları, nereden geliyorlar bilen yok. FiraÂvunlara benziyorlar, kalabalığa çehrelerini göstermeyen firaÂvunlara. Ve aydınlarımız, o meçhul heyulalar için ehramlara taÅŸ taşıyan birer köle.
Yazarın en uzun eseri olan Çanlar Kimin İçin Çalıyor, İspanya iç savaşı esnasında faşistlerle çarpışan bir Amerikalıyı ele almaktadır. Özgürlüğün evrenselliği eserin ana düşüncesini oluşturmaktadır.
Çanlar Kimin İçin Çalıyor Özeti:
Robert, köprüyü uçurmakla görevlendirilmiÅŸ bir askerdir. DaÄŸlardaki çete üyeleri ona yardım edecektir. Anselmo, Robert'e bu konuda klavuzluk etmektedir. Birlikte çete reisi Pablo'ya giderler. Ondan yardım istemektedir Robert. Pablo, esÂkiden pek çok faaliyette bulunmasına raÄŸmen ÅŸimdi yardım etmek istememektedir. Artık ölümden korkmaktadır. Onun bulunduÄŸu bu topraklarda köprü uçurulmasına izin vermeyeÂceÄŸini söyler. Robert yukarıdan gelen emirin böyle olduÄŸunu anlatır. Robert iÅŸlerin ÅŸimdiden kötü gittiÄŸini düşünmektedir.
Pablo'nun maÄŸarasına gelirler. MaÄŸarada Pablo'nun a-damlan ve karısı ile bir kız vardır. Adamların pek çoÄŸu ÇinÂgene'dir ... (Devam)
Bu eser, Kemal BilbaÅŸar'ın üçüncü romanı olan Cemo konusunu DoÄŸu Anadolu bölgesindeki hayattan almaktadır. Yer yer destan havası hissedilen roman, bir kitle hikâyesini anlatmakÂtadır. DoÄŸu Anadolu'daki aÄŸalık sistemi, etnik gruplar, siyasi geliÅŸmeler ve kadın erkek iliÅŸkileri yerel bir üslupla ortaya konmuÅŸtur. Romanda halk dili romanın akıcılığını ve gerçekÂçiliÄŸini artırması bakımından önemli bir yer tutar.
Cemo Kahramanları (Kişileri):
Cemo: DoÄŸu Anadolu'da yaÅŸayan bir Zaza kızıdır. AnÂnesi küçükken öldüğü için babası yetiÅŸtirmiÅŸtir. Yabani ÅŸartlar ve doÄŸa içinde babasının verdiÄŸi eÄŸitim onun çelik gibi kuvÂvetli ve cesur olmasını saÄŸlamıştır. Aynı zamanda çok güzel bir kızdır.
Cano: Cemo'nun babasıdır. Åžeyh Sait isyanını bastırmaÂda etkin bir ro! oynayan, cesur, kuvvetli, sözü geçen bir köyÂlüdür.
Kevi: Bir bey kızıdır. Cano'nun karısı olur. Fakat Ä°kinci Ã... (Devam)
DaÄŸa kaldırmak (birini) : Ä°stediÄŸini elde etmek için birini daÄŸa kaçırÂmak.
Dağ başı: -1. Kent dışı, ıssız yer. -2. Yasaların geçmediği, herkesin dilediğini yapabileceği yer.
DaÄŸdan gelip baÄŸdakini kovmak : Sonradan geldiÄŸi halde oraya kenÂdinden önce gelip yerleÅŸmiÅŸ olanların hakkını çiÄŸnemek, onları beÂÄŸenmez olmak.
Dağ (doğ ura doğ ura bir) fare doğurmuş (doğurdu) : "Büyük sonuç vermesi beklenen şey küçük bir verim sağladı." anlamında.
Dağ (dağlar) gibi: -1. Pek iri, çok güçlü (kimse). -2. Göz korkutacak ölçüde çok olan (şey).
Dağlar dayanmaz : "Bu aa felaketin üzüntüsü dayanılacak gibi değil. anlamında.
DaÄŸ taÅŸ : Her yan, her taraf.
Daha iyisi can sağlığı: Elde edilen bir şeyle ya da karşılaştırılan bir durumla yetinilmesi gerektiğinde söylenir.
KONUSU: Çocuklar için yazılmış bir macera romanıdır. Korsanlar, defineler, masalımsı bir şekilde anlatılmıştır
Babam, annem ve ben İngiltere'nin batı sahillerinde, küçük bir kasabada, küçük bir hanı işletiyorduk. Ben, on on iki yaşlarıdayken, bir gün hana iri yarı, kir pas içinde, suratında yara izi olan, denizci birisi geldi. Hanımızı beğendiği için kalacağını, fazla yemek ve yer seçici olmadığın belirtti ve üç altını çıkartıp masanın üzerine avans olarak koydu.
Bir gün bana, dikkatli olup, bir ayağı tahta olan bir denizciyi gördüğümde, kendisine haber verirsem, ayda dört peni kazanaÂcağımı söyledi. Ben de kabul ettim. O günden sonra gözümü dört açtım.
AkÅŸamlan içiyor, maceralarım anlatıyor, milleti kendisini dinlemesi için zorluyordu. Müşteriler ondan çekindikleri için seslerini çıkaramryorlardı ama her geçen gün de handan çekiliyorÂlardı. Babam, "ey... (Devam)
1901'de Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla, Edebiyat-ı Cedide topluluğu dağılmış; edebiyat dünyasında II. Meşrutiyet'in ilanına (1908) kadar sürecek bir boşluk doğmuştur. II. Meşrutiyet'in ilanıyla meydana gelen özgürlük ortamı, Fecr-i Ati (Geleceğin Işığı) topluluğunun ortaya çıkışını kolaylaştırmış, Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla dağılan kimi sanatçılarla genç yazar ve şairler bu topluluğu oluşturmuşlardır.
Fecr-İ Ati Edebiyatının Temsilcileri:
Ahmet HaÅŸim
Refik Halit (Karay)
Emin Bülent (Serdaroğlu)
Yakup Kadri (KaraosmanoÄŸlu)
Tahsin Nahit
Faik Ali (Ozansoy)
Celâl Sahir (Erozan)
Fuat Köprülü
Hamdullah Suphi (Tanrıöver)
Sahabettin Süleyman
Ali Canip (Yöntem)
Cemil Süleyman İzzet Melih
• Faik Ali Ozansoy'un önerisiyle "Fecr-i Ati" adını benimseyen topluluk, uzun ömürlü olamamış ve Milli edebiyat hareketinin doğusuyla dağılıp gitmiştir (1912... (Devam)
Gezilip görülen yerlerle ilgili bilgi, gözlem, yaşantı ve izlenimlerin aktarılmasıyla oluşturulan metinlere gezi yazısı denir.
Gezi yazısı bilgilendirme amacı güdülerek oluşturulan bu nedenle de öğretici metinler içinde sınıflandırılan bir metin türüdür.
Gezi Yazısında anlatılan yerlerin;
*tarihsel kimliÄŸi
*coÄŸrafi konumu
*iklim özellikleri
*doğal güzellikleri
*ekonomisi
*kültürel özellikleri hakkında bilgi verilir.
Gezi yazıları okuyucularda anlatılan yerle ilgili meraklarını kamçılamalıdır. Bir gezi yazısının ilgi çekici olması, yazarın gezdiği yeri, oraya özgü nitelikleri öne çıkararak anlatmasına bağlıdır. Bu durum yazarın aynı zamanda iyi bir gözlemci olmasına bağlıdır.
Bir metnin gezi yazısı özelliğini kazanmasının ilk koşulu metnin gerçekten bir geziyi konu edinmesidir. Gezi yazısı gezilen yerlerin, merkeze alındığı bu yerlerin türlü özellikleri... (Devam)
Eser, baÅŸkahraman Yedigey vasıtasıyla Sovyet rejiÂmindeki bozulmayı ve çöküşü okuyucuya çarpıcı bir ÅŸekilde sunmaktadır. Gün Olur Asra Bedel, tertemiz aÅŸkları, efsane ve masalları, SovÂyet Rusya rejiminin acımasız faaliyetlerini bir arada anlatÂmaktadır. Aytmatov, eserde 'Ä°nsanları mankurt olmaktan kurÂtaralım.' mesajları vermektedir. Mankurt, burada geçmiÅŸini ve geleneklerini unutanlar için kullanılmıştır. Genel olarak, Cengiz AytÂmatov, mankurt efsanesi ışığında Cengiz AytÂmatov, Rusya rejimi sırasında diniÂni, dilini, ailesini unutan bir nesli gözler önüne sermektedir.
 Gün Olur Asra Bedel Kahramanları (Kişileri):
Yedigey: Romanın baÅŸkahramanıdır. Kazak bozkırlarınÂda küçük bir aktarma istasyonunda çalışmaktadır. Cephede yaralandığı için beyni dönem dönem sarsıntı geçirir ve onu rahatsız eder. Dinini, soyunu, geleneklerini unutmayan ender kiÅŸilerdendir.
Bu yapıt Tanzimat edebiyatı döneminde yazılmıştır ve ilk edebi roman örneği sayılır, iyi bir öğrenim görerek yetişen, varlıklı bir genç olan Ali Bey'in düşmüş bir kadın olan Mahpeyker'le kurduğu yanlış ilişki anlatılmaktadır. Namık Kemal'in romantizmin etkisiyle yazdığı İntibah, döneminin kadın ' erkek ilişkileri, aile ve ahlak anlayışı dile getirilmiştir.
İntibah Özeti:
Ali Bey, varlıklı bir ailenin tek oğludur. İyi bir eğitim görür, 10 yaşına gelinceye dek birkaç dil öğrenir. Ama aldığı bilgilerin kişiliğinin gelişmesinde pek de etkisi yoktur. Yirmi yaşlarında iken babasını kaybedince, keyfine göre yaşamaya karar verir. Çamlıca'da bir gezinti esnasında, çok güzel bir kadınla tanışır. Namuslu sandığı bu kadın, aslında yosmanın biridir. Bu kadının adı ise Mehpeyker'dir. Suriye'de kötü işler yaparak zenginleşmiş Abdullah Efendi isimli yetmiş yaşlarında, çiçek bozuğu çirkin bir yaşlı ... (Devam)
Ünlü Fransız fikir adamı Volter, bizim için şöyle söylemiştir: "Türklerin sanatı liderliktir."
Evet, ne yazık ki, tarihinin hemen her döneminde emperyaÂlist batı ile savaÅŸmış bulunan, vermiÅŸ olduÄŸu eÅŸsiz kurtuluÅŸ savaşı ile bütün dünyadaki mazlum milletlere örnek olmuÅŸ olan, taraflı tarafsız, dost düşman hemen herkesin hayranlığını kazanmış bulunan bu yüce milleti, tıpkı, bundan iki yüz yıl, yüz elli yıl, yüz yıl önce olduÄŸu gibi bugün de bölmeye, parçalamaya çalışmakta bu vatanı elimizden almaya çalışmaktadırlar. Bu bir paranoya deÄŸil, gerçeÄŸin ifadesidir. Girmek için can attığımız AB'nin bize karşı ne kadar art niÂyetli olduÄŸu son geliÅŸmelerle iyice açığa çıkmıştır. Avrupa'da yayınlanan dergi ve gazetelerde, Türkiye'nin Avrupa BirliÄŸine girme giriÅŸimleri alaya alınmakta, yapılan karikatürlerde, köpek kapısından girmeye çalışan Türk görüntü... (Devam)
Yazar, bu eseri olayları bizzat yaÅŸamış bir insandan dinÂleyerek yazmıştır. Roman KurtuluÅŸ Savaşı zamanını ele alır. Zaman zaman çok canlı bölümlere rastlanmakla birlikte Kalpaklılar romanının dili savruktur.
Kalpaklılar Özeti:
Ä°zmir, düşman askerleri tarafından iÅŸgal edilmek üzeredir. Hasan Tahsin Bey, kışlada ne yapacaklarını düşünür. Herkes ümitsizdir. Ä°zmir valisi baÅŸta olmak üzere tüm yetkililer Ä°stanÂbul Hükümetinden emir almakta ve iÅŸgal karşısında sessiz kalÂmaktadır. Buna karşılık teslim olmak istemeyenler Redd-Ä° Ä°lhak adında bir cemiyet kurmuÅŸlardır. Hasan Tahsin Bey, bu cemiyetle de bir ÅŸey yapamayacaklarını düşünüp kahrolmakÂtadır. Ä°zmir limanından aylardır hazırlık için Yunan üniformaÂları ve silahlar sızmaktadır. Hasan Tahsin Bey, Yusuf'a RumÂların baÅŸlarına dert olacağını söyler. Yusuf ona niÅŸanlısından, gelecekteki hayallerinden bahseder. Fakat arkadaşı... (Devam)
Yazar, romanların köy problemlerini ve köy gerçeklerini göstermeye çalışır. Sosyal aksaklıklara değinir. Fakir Baykurt, Kaplumbağalar adlı romanında da bu anlayışını ortaya koyar. Fakir Baykurt, bu romanının önemini şu cümlelerle dile getirmektedir:
"Bu roman, her türlü teknik ve elektronik araçların büyük geliÅŸmeler gösterdiÄŸi ve üretkenliÄŸin alabildiÄŸine arttığı bu dünÂyada, yiyeceÄŸi yıllık zahireyi, yanıp kül olmuÅŸ topraklardan parmaklarıyla toplamaya çalışan ve varlığını sürdürebilmek için istekle üreten Türk köylüsünün hayatından bir kesittir."
Tozak, çevresi Sünni köyleriyle çevrili bir Alevi köyüdür. Alevilik geleneÄŸi ve kültürü bu fakir ve kıraç köyde hâlâ hüÂküm sürmektedir. NeÅŸe ve eÄŸlenceye düşkün Aleviler, ÅŸarap ve içkiye bu ... (Devam)
KONUSU: Kitapta, eski bir bürokrat emeklisi olan Recai Bey'in ailesinin, torunu hariç, kendisinden devamlı faydalandıkÂları halde; onu hiçe saymaya çalışan eÅŸi, damadı, oÄŸlu ve gelini ile olan çekiÅŸmeleri neticesinde, onlardan uzak kalarak kafasını dinÂlemek için, sakın bir liman vazifesi gören kuklacılık ile meÅŸgul olması anlatılır.
Vali Yardımcılığından emekli Recai Bey, kendisine ait a-partmanın bir dairesinde, hanımı Sahire, damadı banka müdürü Hayri Bey, kızı Calibe, Recai Bey'in çok sevdiÄŸi ve en çok konuÅŸÂtuÄŸu torunu Yıldız, avukat oÄŸlu Bedri, kayınvalidesi ve görümcesi tarafından hor görülen evin gelini Perihan ve hizmetçi Fatma ile birlikte oturmaktadır. Tüm mal varlığı kendisine ait olmasına raÄŸmen, evde bir sığıntı muamelesi görmektedir. Ancak bir gün, eÅŸi Sahire Hanım'ın, Recai Bey'in eÅŸyalarını kömürlüğe indirtip, odasını misafir odası yapması, bardağı ta... (Devam)