KONUSU: Anadolu kültürü ile ilgili hemen her konuda söyleşiler, türküler, şiirler vb. örnekleri ile dolu bir kitap.
Diyoruz ki:
Arabamız köyün meydanında durduğu zaman, hemen dikkatimizi çeken büyük ve heybetli çınar ağacına baktık ve altında oturan köylülere kaç yaşında olduğunu sorduk. Sözü yaşlı bir amcaya bıraktılar: "Onu bu meydana diktikleri zaman ben daha çocuktum. Birlikte büyüdük sayılır. Biz baktıkça öyle büyüdü ki, heybetinden ürker hale gelmiştik. Derken ne oldu, nasıl oldu bilemiyoruz, bir kış dallarından biri kütürdeyerek göçtü. Bir fırtınada birkaç dalı daha koptu. Bir bahar san sarı küfler kabuğunu sardı. İçinde, nereden geldiği bilinmez haşereler türemişti. Aklı erenler, 'gövdeye bakın, gövde çürümemişse önemli değil' dediler. Hemen temizliğe başladık. Dalları budadık.
"Çınar dediğin devlet gibidir. Sen köke bak, g... (Devam)
İlk söyleyeni genel olarak bilinmeyen, başlangıcı insanlığın İlk devrelerinden oluşan gelenekler, inançlar ve halk arasında sözlü olarak aktarılan ninni, tekerleme, mâni gibi halkın malı hâline gelmiş, insanların maddi ve manevi İnanç ve düşünce sistemlerinin üzerinde etkisi bulunan bu türler Anonim Halk Edebiyatı adı altında toplanmaktadır. Bu başlık altında ilk söyleyenleri belli olmayan destan, halk hikâyeleri, masal, efsane, fıkra, atasözleri, bilmece, deyim, dua, beddua ve türkü vb. anonim mahsuller bu edebiyatın içinde ele alınır. (Devam)
İnanç, sihir, büyü ve fallardan unsurlar alarak beslenen dualar sağlık ve hastalık hâllerinde, ürünün bereketli olmasında, yağmurun yağmasında, tehlike ve felaketin mal ve mülke gelmemesinde, doğumdan ölüme kadarki bazı törenlerde iyi ve doğru olduğuna inanılan olumlu dileklerin ruhsal ve düşünsel ifadesini dilde kazanır. Türklerde bu dualar Şamanizm, Manihaizm, Budizm kültür evrelerini aşarak İslamiyetle daha düzenli ve yeni bir zihniyetle gelişmiş bir şekilde yaşamaya devam etti. Şimdi en önemli anonim edebiyat türlerine bir göz atalım:
Atasözleri, geniş halk yığınlarının yüzyıllar boyunca oluşturdukları deneyimlerden gözlemlerden ve bunlara dayanan düşüncelerden doğmuştur. Toplumun ortak düşünce ve tutumunu belirtir, insanlara yol gösterir, Öğüt verir. Genel yargılı, kalıplaşmış; kısa ve özlü sözlerdir. Az sözle çok şey anlatırlar.
———————————————————'
BAŞAK BİR KAYNAK
"Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural, bilgece düşünce ya da öğüt olarak kalıplaşmış biçimleri bulunan, kamuca belirlenmiş sözlere atasözleri denir. "{Ö.A. Aksoy)
"Halk tarafından söylenen, kendi içine kapalı bir ifadesi olan, öğretici bir muhteva ve yüksek bir şekil taşıyan sözlere atasözleri denir.
"(Ö.F Akün) İnsanların davranış biçimlerini, dünya görüşlerini, töreyi, inancı, hayat tecrübelerini ortaya koyan a... (Devam)
Genellikle gerçek anlamı dışında kullanılarak ifadeyi zenginleştiren, iki veya daha fazla kelimeden oluşan kalıplaşmış söz dizisine deyim denir.
Bütün dillerde olduğu gibi, Türkçe'de de çeşitli kalıplaşmış anlatımlar vardır: tamlamalar, birleşik sözcükler, ikilemeler, atasözleri, deyimler..
Deyim, en az iki sözcükten kurulan, konuşmada ve yazıda anlatım gücünü artıran, anlam yönünden yer yer mantık dışına taşan bölümleri olabilen, yapısındaki kimi sözcükleri anlam değişmesine uğrayan, kalıplaşmış söz öbeklerine verilen addır. Eskiden, deyim sözcüğünün yerine tabir sözcüğü kullanılıyordu. Tabir tek bir sözcük de olabiliyordu. Oysa, deyimlerin temel özelliği en az iki sözcükten kurulu olmasıdır.
Deyimlerde anlam kalıplaşması (aktarımı) olayı görülür. Deyimi oluşturan iki ya da daha çok sözcükten bazen biri, bazen birkaçı, bazen de tümü anlam kaymas... (Devam)
Anadolu ve Rumeli Kavağı semtlerinin kıyıları çok rüzgarlı ve akıntılı olduğu için buralarda balık avlanamazmış. Dolayısıyla balığın kavaklara çıkması ender rastlanan bir durummuş. Bir tarihte, balık alırken 2 kuruşluk fiyatı çok bulup fiyatı yarıya indirmesini isteyen müşteriye balıkçı, bir imkânsızın olurluğunu beklemesi gerektiği anlamında şöyle demiş: "Senin dediğin fiyat, ancak balık kavağa çıkınca olur."
m m
"ALNI AÇIK OLMAK"
Vaktiyle bir köyde biri kış mevsimine denk gelen bir zamanda bir suç işlemiş ve ihtiyar heyeti suçluyu yollar açılıncaya kadar bir odada hapsetmeye karar vermiş. Sonra bakmışlar ki suçlu her gün kendi rızklarından üç öğün nasiplenip duruyor ve kış bir türlü bitmiyor, bir çözüm düşünmüşler: Suçlunun alnına zor çıkacak cinsten bir mühür vurup salıvermişler. Suçlu salıverilmiş, ama mühür gör... (Devam)
Türkler, VIII. yüzyılda Orta Asya'dan batıya doğru göç edince yeni bir din olan İslamiyetle tanışırlar. Kısa sürede kitleler hâlinde müslümanlaşan Türkler, doğal olarak bu dinin etrafında gelişen kültür ve medeniyeti de benimserler. Ancak Türklerden önce bu dini kabul etmiş olan Araplar ve İranlılar, İslam medeniyeti etrafında bir de edebiyat ortaya koymuşlardır. İşte İslamiyeti kabul eden Türkler, kendilerinden önce geliştirilen bu edebiyattan büyük oranda etkilenirler ve çok geçmeden yeni edebi ürünler vermeye başlarlar.
Bu yeni süreçte Türkçe temelde iki ayrı koldan ilerler ve iki ayrı edebiyat dili oluşturur. Bunlar: l.Orta Asya Türk lehçesi olan Doğu Türkçesi(sırasıyla Karahanhca, Harezmce ve Çağatay Türkçesi) etrafında gelişen edebiyatla, 2.Anadolu Türk lehçesi olan Batı Türkçesi (Oğuz Türkçesi: Osmanlıca) etrafında gelişen edebiyat.
Eldeki kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla bu dönemd... (Devam)
Düşünceyi geliştirme yolları diye adlandırılan bu yöntemler daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimlerinde kullanılır.
Tanımlama: Bir kavramın ne olduğunu belirler. Tanımlar hem nesnel hem öznel bir yaklaşımla yapılabilir. Nesnel tanımlamalarda kavramların sözlük anlamlarından yararlanılabilir. Öznel tanımlarda ise anlatıcının yorumu bulunur. Tanımlar ..... Nedir? Sorusuna yanıt verir.
''İçtenlik, bir kimsenin kendi benliğini, gerçek düşüncelerini, gerçek duygularını anlaması demektir.''
Örnekleme: Paragrafta ele alınan düşünceyi açıklamak, kanıtlamak,düşünceye inandırıcılık kazandırmak için bir şeyi başka bir şeyle temsil etme yoludur. Somutlama yapılır. Örnekleme paragrafı. Genellikle verilen örnekten sonra biter. Bu durum örnekten önceki cümle, paragrafın ana düşünce cümlesidir. Örnekten sonra paragraf devam ediyorsa, örnekten sonraki cümle ana düşünce cümlesidir.
Atasözleri gibi, geniş bir düşünceyi kısa, özlü olarak anlatan, öğüt veren, yol gösteren özlü sözlerdir. Atasözlerinden farkı; söyleyenlerinin belli olması, ulusal özellik taşımaması ve toplumun tümüne mal olmamasıdır. Güzel bir özdeyişi her ulus benimseyip kullanabilir.
Örnekler:
- "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir." (Atatürk)
• "Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir." (Aleksandr Puşkin)
- "Hiçbir miras doğruluk kadar zengin değildir." (William Shakespeare)
- "İyiliği yalnız iyiler anlar, fenalığı herkes." (Cenap Şehabettin)
Cümlede işi, yargıyı, durumu bildiren sözcük ya da söz öbeklerine yüklem denir.
Aşağıdaki söz gruplarının cümle olabilmesi İçin sonlarına uygun yüklemleri getiriniz.
Bütün halk, köy meydanında........
Havalar, artık iyice...........
Hayatta en hakiki mürşit.........
Kazanmak istediğim okul............
Yardımlarınız için size....................
Yukarıdaki yüklemleri incelediğimizde görürüz ki, yüklem değişik türden sözcükler olabilir. Çekimlenmiş fiillerin yanı sıra ekfiil alarak çekimlenen isim soylu sözcükler de yüklem olabilir.
Aşağıdaki sözleri fiil soylu yüklemlerle tamamlayınız.
Okumadığı roman
Herkes kendi kusurunu.......
Ödevlerimi zamanında yapmaya
Yüklem, tek sözcük olabileceği gibi birden fazla sözcükten de oluşabilir. Bileşik fiiller, deyimler, tamlamalar yüklem görevinde kullanılır.