H Harfi - Türkçe Sitesi
HarfŞu anda H harfi ile başlayan içerikler görüntüleniyor.
Bu harfle başlayan toplam 21 içerik bulunuyor.
H Sözlüğü (Deyim)
Ha babam (ha): -1. Durmadan, sürekli olarak. -2. "Hadi göreyim se­ni." anlamında yüreklendirme sözü.

Habbeyi kubbe yapmak: Pek önemi olmayan bir şeyi abartmak, önemliymiş gibi göstermek. (Kars. Pireyi deve yapmak.)

Haber almak (birinden) : Birinden bir haber, bilgi öğrenmek, kendisi­ne haber iletilmek.

Haber atlamak: Bir haberi zamanında alıp yayımlayamamak.

Haber çıkmamak : Beklenen haber gelmemek, hakkında bilgi verilme­mek.

Haberi olmak (bir şeyden): Onun hakkında bilgisi olmak.

Haber salmak (birine, bir yere) : Ona, oraya haber göndermek.

Haber vermek (birine): -1. Oha söz konusu şeyi bildirmek. -2. Bir du­rumun belirtilerini yansıtmak.

Ha bire : Hiç ara vermeden, sürekli olarak.

Hacet kalmamak (bir ÅŸeye): GereÄŸi olmamak, gereÄŸi kalmamak.

Hacı ağa : Gelişigüzel yere para harcayan, kültürsüz (zengin).

Haciz konmak (koymak) (bir yere): Borçlunun malına mahkeme yo­luyla et konmak (koymak).

Haddi hesabı yo... (Devam)
DiÄŸer Konular 30 Nisan 2013 Yorum yok
Hacivat ile Karagöz Oyunu
Karagöz ve Hacivat'ın "Kütahya Çeşmesi" oyunundan kısa bir bir bölüm:

Hacivat semai okuyarak gelir. "Şu âlemde bir vefalı dostum ol­sa, geliverse karşıma, o söylese ben dinlesem, ben söylesem o dinlese!"

Karagöz (penceresinden): "Şu Hacivat da benim oğlanın burnu­nu yese."

Karagöz: "Ve bizi seyreden dostlar eğlenseler. Diyelim, işimiz ne imiş? İşimizi Mevla'm rast getire..

Yâr bana bir eğlence medet.. Aman bana bir eğlence medet-"

Karagöz (penceresinden): "Karagöz, defol şuradan, aşağıya gelir­sem görürsün'..."

Hacivat: "Ah bana

Karagöz pencereden Hacivat'ın üzerine atlar ve boğuşmaya başlarlar.

Hacivat- "Karagöz etme, çenem kırıldı."

Karagöz: "Kırılsın kerata!"

Hacivat: "Yapma birader boğacaksın beni!"

Karagöz: Geber keratal (Hacivat kaçar, Karagöz sırtüstü yatar, kalır.) Aman..Öldüm, bayıldım, of aman! Keratayı kaçırdım, ama ben de yerlere yayıldım. (Ayağa kalkar.) Seni gidi s... (Devam)
DiÄŸer Konular 15 Nisan 2013 Yorum yok
Halide Edip Adıvar
Kurtuluş Savaşı'na "Halide Onbaşı" olarak has­tabakıcı göreviyle katılmıştır, öğretmenlik ve müfet­tişlik yapmış, Cumhuriyet yıllarında da İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Edebiyatı profesörlüğü gö­revlerinde bulunmuştur. 1950'den sonra bir dönem milletvekili seçilmiştir. Halide Edip Adıvar, ilk romanlarında bireysel duyguları, aşkı, kadın ruhunun özelliklerini işlemiştir. "Seviyye Talip" ve "Handan" bu dönemin ürünleridir. Kurtuluş Savaşı yıllarında toplumsal konulara yönelmiş ve yurt sevgisini, ulusa! kurtulu ülküsünü İşlemiştir. "Ateşten Gömlek" ve "Vurun Kahpeye" gerçekçi bir anlayışta Kurtuluş Savaşı'nın toplumsal oluylarını anlattığı romanlarıdır. Halide Edip Adıvar, sanatının son döneminde geleneklerin yönlen­dirdiği yaşamlar; anlatan töre ronamian yazmıştır "Sinekli Bakkal" ve "Tatarcık" bu dönemin ürünlerindendir. Romanları, gözlem ve betimleme yönünden ba­şarılıdır. Ancak ... (Devam)
DiÄŸer Konular 02 Temmuz 2013 Yorum yok
Halikarnas Balıkçısı
Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı'dır. Robert Ko­leji ve Oxford Üniversitesi'ni bitirdi. Resimli Gazete'de çıkan bir öyküsünde, asker kaçaklarının yargılanmadan idam edilişini eleştiren bir yapıtı yüzünden, halkı savaşa karşı kışkırttığı gerekçesiyle 1924'te üç yıl Bodrum'a sürüldü. Sonradan affedilmesine karşın, Bodrum'dan ay­rılmadı, oraya yerleşti. Balıkçılık, süngercilik, reh­berlik gibi işler yaptı. öykü ve romancılığımızda deniz çığrını açan bir yazardır. Deniz insanlarını, denizi, Ege Denizi' ef­sanelerini, yıllarını verdiği Bodrum'u şiirsel bir anla­tımla dile getirdi. Öykü ve romanlarından, eski Anadolu ve Yunan uygarlıklarını ve mitolojisini çok iyi bildiği anlaşılıyor. Üslup ve tekniğe gereken önemi vermemiştir.

1886-1973 yılları arasında yaşamıştır. İstanbul'da Robert Koleji'ni bitirdikten sonra Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Ta­rihi Bölümü'nde öğrenim görmüş... (Devam)
Diğer Konular 31 Mayıs 2013 Yorum yok
Halime Kaptan
HALÄ°ME KAPTAN RIFAT ILGAZ

KONUSU: Kurtuluş Savaşı sırasında Cide'li bir kadın kaptanın, azgın fırtınalar ve korsanlarla boğuşarak İnebolu'ya cepha­ne taşıması anlatılmaktadır.

Yer Cide sahilinde bir köy evidir. Romatizma ağrılarından muzdarip Temel Reis, yatakta durmadan dönmekte, torunu Memiş yanındaki yatakta, gelini Halime ise, diğer odada yatmak­tadır. Halime'nin kocası Sabri ise Samsun Askerlik Şubesinde askerdir.

Temel Reis'in takası ise, biraz ilerde denizin kenarında, yaşlı gövdesi ile azgın karayele direnmeye çalışmaktadır.

Kış yaman geçeceği için, mutlaka yiyecek, gaz, tuz, şeker te­mini gerekiyordu. Bunun için de İnebolu'ya gitmekten başka bir çareleri yoktu.

Bu nedenle, Temel Reis, sabah erken kalktı. Sağlam bir şekil­de elbiselerini giydikten sonra, kendisine yardımcı olması için çağırdığı Halime'nin yeğeni on üç yaşındaki Bekir'i diğer iki ço­cuğu çağırması için gönderdi. Sonr... (Devam)
DiÄŸer Konular 23 Mart 2013 2 yorum
Halit Ziya Uşaklıgil
Batılı anlamda çağdaş Türk roman ve öykücülü­ğü Halit Ziya ile başlatılır. Modern romanın kurucu­su, öncüsü olan sanatçı ile Türk romanı, Tanzimat dönemindeki teknik zayıflıklarından kurtulur. Realizmin ve naturalizmin etkisinde kalan ro­mancı, yapıtlarında ruh çözümlemelerine, kahra­manlarının iç dünyalarının betimlenmesine önem vermiştir.

Romanlarında İstanbul'un aydın çevrelerini an­latan Halit Ziya Uşaklıgil, öykülerinin büyük bir bölümünde halkın yaşayış, gelenek ve göreneklerini anlatmaya çalışmıştır. Çevresinde gördüğü olaylardan, kişiler­den yararlanmış, bunları güçlü bir gözlemle değer­lendirerek yapıtlarına aktarmıştır. Yapıtları yabancı sözcük ve kurallarla yüklü, üslubu süslü ve özentilidir. Dilin sadeleştirilmesine karşı çıkmış, yabancı sözcük ve dil kurallarından kurtulmayı, "ağızdan dişler sökmek ölçüsünde tehikeli bir iş olarak) gör­müştür. ... (Devam)
DiÄŸer Konular 12 Haziran 2013 Yorum yok
Halk Hikayeleri
Kaynağını gerçek hayattan alan, geliştirilen hadiselerin içinde kendine göre anlamlan olan, motif ve tutkularla geniş ayrıntılara kaçmadan anlatıya sazın, ezginin eşlik ettiği, ses ve mimiklerin kullanıldığı, uzun soluk­lu anlatım türüdür. Halk hikayeleri insan hayatının çeşitli saf­halarına ait kuvvetli olayları aksettiren, bir çok gerçeklerin açıklanmasına yardım eden ve tarihi yaşatan canlı motifler halinde belge niteliği taşırlar. (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Haziran 2013 Yorum yok
Han Duvarları
HAN DUVARLARI

1969'da yayınlanan Han Duvarları ile, Faruk Nafiz Çamlıbel Anadolu'dan ses getiren şairler arasında yerini almıştır. Bu eserle İstanbullu aydın ilk defa haşin Anadolu tabiatı ve insanı ile karşılaşmıştır. Şiirde Anadolu manzarası bütün ay­rıntılarıyla şairin bakış açısıyla ortaya serilir.

Han Duvarları Şiir Kitabından Seçmeler:

HAN DUVARLARI

Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı, Güneşli bir

havada yaylımız yola çıktı.. Ben gurbetten gurbete

giden yolun üstünde Ben üç mevsim değişmiş

görüyordum üç günde. Uzun bir yolculuktan sonra

İncesu'daydık, Bir handa, yorgun argın, tatlı bir

uykudaydık. Gün doğarken bir ölüm ru'yasıyle

uyandım! Baş ucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!

Garibim, namıma Kerem diyorlar

Aslı'mı el almış harem diyorlar

Hastayım derdime verem diyorlar

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmışım ben.

Bir kitabe kokusu duyuluyor yazÄ... (Devam)
Diğer Konular 15 Mayıs 2013 Yorum yok
Handan
Kuzgunculuk tepesindeki büyük evde, Cemal Bey'in iki kızı ve karısının yeğeni Neriman ve üvey kızları Handan yetiştirilmiş, alafranga eğitim görmüşlerdir. Handan, Hüsnü Paşa adlı bir hariciyeciyle evlenmiş, Avrupa'da yasamaktadır. Neriman, Refik Cemal adında biriyle evlenir. Refik Cemal, bir süre sonra, Abdülhamit'e karşı olduğu sezildiği için, Avrupa'ya sürülür. İkisi, mektuplaşırlar. Neriman her haliyle Handan'ın etkisinde ve onun özlemini çektiği için; kocasına hep ondan söz açar. Karşılıklı mektupların konusu hep Handan olmuştur. Nazım, Abdülhamit'e karşı, yurtsever bir gençtir. Handan'la yakından ilgilenmiş, ortak çalışmaları ikisi arasında duygu birliği, bir yakınlık meydana getirmiştir. Ama Handan, her yönden beğendiği Nazım'dan, evlenme teklifi almış olmasına rağmen, evlenme amacından öte sıcak bir ask bulamadığı düşüncesiyle, ikinci isteyeni Hüsnü Paşa'yla evlenmiştir. Bunları daha önce, ... (Devam)
DiÄŸer Konular 11 Haziran 2013 Yorum yok
Harf Çeşitleri
Dilimizde 29 harf bulunmaktadır. Bunlar ünlüler ve ünsüzler olmak üzere iki ana bölüme ayrılır.

1. Ünlü Harfler:

a, e, ı, i, o, Ö, u, ü

A. Düz Ünlüler : a, e, ı, i

B. Geniş Ünlüler: a, e, o, ö

C. Dar Ünlüler: ı, i, ü, u

D. Yuvarlak Ünlüler: o. ö, u, ü

2. Ünsüzler

A. Sert Ünsüzler

B. Yumuşak Ünsüzler (Devam)
DiÄŸer Konular 11 Haziran 2013 Yorum yok
Harika Çocuk
Harika Çocuk (Orhan Kemal)

Bir arkadaşıma bakıyordum, yerinde yoktu. Tam dönüyor­dum ki, peynir ekmekle domates yiyen, kirli kıvır kıvır saçlı, onu gördüm. "Matbaacıyı aradıysanız, kâğıt kesmeye gitti, gelecek." deyip hemen yanındaki boş sandığı oturmam için uzattı. Oturdum. Ekmeğini bölerek uzattı, aç değilim dedim.

Sohbeti koyulaştırdık. Torna tesviye işinde çalışıyormuş. Annesi öldüğü için dörtten Ötesini okuyamamış. Kaptan olup, büyük denizlere açılmak istiyormuş..

Makine yağlarıyla kirlenmiş mendilini çıkarırken, gözlerim tulumunun geniş cebindeki cam misketler ilişti. Farkına vardı. Çıkarıp avucunda şıkırdattı.

Ne yapalım.. İş, İş, iş.. Bunalıyor insan paydoslarda Ateş Ali ile I oynuyoruz."

"AteÅŸ Ali kim?"

"Alt katta bisküvi yapımevinde çalışıyor. Bizim mahalleli. Her sa­bah işe beraber geliriz. Benim annem yok, onun babası.."

Dereden, tepeden uzun uzun konuÅŸtuk.. Bi... (Devam)
DiÄŸer Konular 14 Haziran 2013 Yorum yok
Havaya Uçan At
HAVAYA UÇAN AT (Masal)

Kitapta, konulan "Binbir Gece Masallarından alınmış on tane masal bulunmaktadır:

1. Masal: HAVAYA UÇAN AT

2. Masal: CESUR GEMÄ°CÄ°

3. Masal: PAŞA KIZI İLE KÖYLÜ ÇOCUĞU

4. Masal: HASAN'IN RÃœYASI

5. Masal: Ä°NSAN MI, YILAN MI?

6. Masal: Ä°HTÄ°YARIN ESRARI

7. Masal: MAVÄ° SAKALLI ADAM

8. Masal: FALCININ LÂMBASI

9. Masal: AYILARIN EVÄ°

10. Masal: İKİ ÖKSÜZ ARKADAŞ

Aşağıda birkaç masalı ele aldık.

 1. Masal: HAVAYA UÇAN AT

Vaktiyle, bir Hint padişahı vardı. Görülmemiş, bilinmemiş jeylere çok meraklıydı. Bir gün saraya bir Japon geldi. Yanında tahtadan bir atı vardı. Bu atın, "sırrını bilen kişi tarafından üstüne binildiği vakit, birkaç dakika içinde dünyanın öbür ucuna gidebi­leceğini" söyler.

Padişah, "Her şeyimi sana bırakayım, bana bu sırrı öğret." leyince de, "Ancak kızını verirsen bu iş olur." der. Padişah razı )lur. Oğlu Sacİd itiraz eder. ... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Nisan 2013 Yorum yok
Havuz Başı
Havuz Başı:

Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine otur­muş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın, yirmi yaşındaki çocuk hevesini yaşamak istemesi, ne bileyim..

Sizi bekliyorum, siz geçmediniz. Yüzünüzü göremedim. Bayramım, çocukluk bayramım salıncaksız geçmiş gibi gözüme yaş doldu..

Ya hastaysaruz!..

Sanki hastaydınız. Ziyaretinize gelmiş, lazım olan ilaçları ka­raborsadan temin etmiş, iyileşmenizi sağlamıştım.... "Allah esir­gesin, bir daha hasta olmayın," demiştim.

Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın, fıskiyeler, toplar.. Onlar, benden de çocuk.. Seni görememenin sıkıntısı dağılıyor, seviniyorum.. .Yeniden mühim şeyler düşünüyorum: Kapıdan çıkıyorsunuz, koşa koşa yanıma geliyorsunuz. Kolunuza bile giriyorum..

(Devam)
Diğer Konular 29 Mayıs 2013 Yorum yok
Hece Nedir
Ağzın bîr hareketiyle bir defada söylenebilen sözcük parçalarına hece denir.

- Ro-man ve öy-kü

Heceler bir ya da birkaç sesten oluşur. Seslen yazıya geçirirken harfleri kullanırız. Harflerin durumuna göre altı çeşit hecemiz vardır:

** 1 ünlüden oluşan: o-kul

*" 1 ünlü 1 ünsüzden oluşan: öy-kü

*" 1 ünsüz 1 ünlüden oluşan: ro-man

** 1 ünsüz 1 ünlü 1 ünsüzden : o-jay

"*" 1 ünlü 2 ünsüzden oluşan: üst-te

** 1 ünsüz 1 ünlü 2 ünsüzden : Türk-çe

Heceyi oluşturan sesler, bazı durumlarda kendinden Önceki ya da sonraki heceye geçebilir. Sözcük içinde ünlüyle başlayan heceler kendinden önceki hecenin ünsüzünü çeker:

- hanım- eli -> ha-nı-me-lî

- sırt- ın-> sır-tın

- gönül-üm -> gön-(ü)lüm

Satır sonuna sığmayan sözcüklerin yazımında da bu kurala dikkat edilir:

oku-

lum

asla-

nağzı

Satır sonunda ayrıca şu iki kurala d... (Devam)
Diğer Konular 06 Mayıs 2013 Yorum yok
Hece Ölçüsü
HECE ÖLÇÜSÜ:

Dizelerdeki hece sayısının eşit olmasına dayanır. Halk şiirinde kullanılmıştır. Dizelerde çoğunlukla yedili, sekizli, on birli kaltplar kullanılır. Dizelerin belli yerlerinde nefes almak ya da anlamı vurgulamak için durulur. Buna "durak" denir. (Devam)
Diğer Konular 24 Mayıs 2013 Yorum yok
Heıdı
KONUSU: Kitapta, her ne olursa olsun, saflık ve dürüstlü­ğün bir gün mutlaka kazanacağı teması işlenmektedir.

 

Küçük Heidi annesini ve babasını küçük yaşta kaybeder. Teyzesi Heidi'ye sekiz yaşına kadar bakar. Bundan sonra küçük kıza büyük babası bakacaktır. Büyük baba görünüşte aksi bir adamdır. Alp dağlarındaki kulübesinde yalnız yaşamaktadır. Heidi'nin gelişi ile her şey çok daha eğlenceli ve güzeldir. Heidi dağlarda küçük çoban Peter ve keçileriyle mutlu günler geçirir.

 

Heidi Doruklarda:

 

Alp dede, zamanında büyük bir çiftlik sahibi iken, içki ve kumar yüzünden sıfırı tüketince, bulunduğu topraklan terk etmiş; uzun yıllar sonra, yanında yetişkin oğlu Tobias ile geri dönmüştü. Tobias, Heidi'nin annesi ile evlenmiş; bir yıl sonra, Heidi doğmuş­tu. Ancak, zavallı kızın babası feci bir iş kazasında Ölmüş, çok geçmeden annesi de bu dünyadan göç etmişti. H... (Devam)
DiÄŸer Konular 28 Mart 2013 Yorum yok
Hep O Şarkı
KONUSU:

Romanda, bir aşk anlatılırken, aynı zamanda Sul­tan Abdülaziz dönemi Türkiye'sinden görüntüler de verilmektedir.

Meğer roman yazmak ne güç bir İşmiş! Saatlerdir iki cümleyi bir araya getiremiyorum. Oysa ki, kolay sanıyordum. Ben ki, ne kadar çok kitap okudum. Bunların etkisinde kalarak, hayatımın romanını yazmaya karar verdim. Çok müsvedde karaladım, bak­tım ki yazdıkça anlatmak istediğim konudan uzaklaşıyorum, ben kelimelere hakim olacağım yerde, onlar beni alıp sürüklüyorlar.

Evet, ben bu satırları yazan bin faciadan arta kalmış kırk beş­lik, ellilik Münire kadın, "Ben otuz beÅŸ yıl, hep aynı erkeÄŸin aÅŸkı ile yanıp kavruldum" demekten baÅŸka söyleyecek bir söz bulamıyorum. Aslında, Cemil Bey'i ne zaman, kaç yaşımda sev­meye baÅŸladığımı da tam olarak bilmiyorum. Daha küçük yaÅŸlar­da, oÄŸlan olsun, kız olsun onu bütün arkadaÅŸlarımdan kıskanır­dım. Bir gün, oyun esnasında Cemil Bey'i SÄ... (Devam)
Diğer Konular 23 Mayıs 2013 Yorum yok
Hoca Dehhani
Divan şiirinin ilk temsilcisi sayılır. Din ' dışı ko­nularda aşk ve şarap şiirleri yazmıştır.

Şiirlerinde Öz ve anlam sanatlarına, benzetmele­re çokça yer vermiştir. Ustalıkla yazılmış, güzel gazel ve kasideleri vardır.

Hoca Dehhani'nin hayatı hakkında ayrıntılı ve kesin bir bilgi yoktur. Ama Hoca Dehhani'nin Horasan Türkmenlerinden olduğu bilinmektedir. III. Alaeddin Keykubad zamanında (1298-1301) Konya"ya gelen Dehhani, Keykubad"ın emriyle 20 bin beyitten meydana gelen Farsça bir Selçuklu Şehnamesi kaleme almıştır. Gazel ve kasidelerinde 4 farklı aruz kalıbı kullanması yönüyle başarılı görülse de bazı imgeleri çok sık tekrarlaması olumsuz bir izlenim bırakmıştır. Divan edebiyatı şairleri arasında ilk din dışı konular işleyen kişidir. Şiirlerini Eski Anadolu Türkçesi'yle yazdı. Elimize 6 gazeli ve 1 kasidesi ulaştı. (Devam)
DiÄŸer Konular 30 Haziran 2013 Yorum yok
Howard Pyle
HOWARD PYLE (1853-1911)

İtalyan yazar, çocukluğunda Fhiladelphia'da küçük bir sanat okulunda okudu. 1876'da Scribner's Magazine'de ilhıstratörlük kariyerine başladı. Ölümüne kadar Collier's Weekly, The Century Magazine, Harper's Ladies Home Journal gibi dönemin ünlü dergilerinde öyküleri ve resimleri ya­yımlandı. 1890'lardan itibaren, zamanının çoğunu kendi açtığı okulda yüzden fazla öğrenciye eğitim vererek geçir­di. Ayrıca Philadelphia'da Drexel Institute ve New York'ta Art Students League'de öğretmenlik yapan Pyle, ünlü illüstratörleri yetiştirdi. Otuz beş yıllık kariyeri boyunca 3300 illüstrasyonu yayımlandı. Yine, illüstrasyonları kendi­sine ait olan pek çok kitap ve öykü yazdı. Pyle'iN önemli eserleri arasında Robin Hood, The Story of King Arthur and His Knights (1903), The Story ofthe Champions ofthe Round Table (1905), The Story of Sir Launcelot and His Companions (1907) ve The Story ofthe Grait and the Passing of Ar... (Devam)
DiÄŸer Konular 29 Haziran 2013 Yorum yok
Hüseyin Cahit Yalçın
Eleştiri, öykü, roman türlerinde yapıtları olmasına karşın, daha çok gazeteciliği ile tanınmıştır. Romanlarındaki en büyük özellik, açık ve yalın üslubudur. Anlatımı süs ve özentiden uzaktır. Gazeteciliğe "Tanin"gazetesini çıkararak başla­mış, II.Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde birkaç kez milletvekili seçilmiştir.

Eserleri:

Nadide, hayal İçinde (roman ) Hayat-ı Muhayyaf, Niçin Aldatırlarmış (öykü) Hayat-ı Hakikiyye Sahneleri (fıkra)  Edebi Hatıralar, Siyasi Anılar (Anı) (Devam)
DiÄŸer Konular 25 Mart 2013 Yorum yok
Toplam 2 sayfa, 1. sayfadasın: 1, 2, Sonraki
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler:
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu