Karagöz pencereden Hacivat'ın üzerine atlar ve boğuşmaya başlarlar.
Hacivat- "Karagöz etme, çenem kırıldı."
Karagöz: "Kırılsın kerata!"
Hacivat: "Yapma birader boğacaksın beni!"
Karagöz: Geber keratal (Hacivat kaçar, Karagöz sırtüstü yatar, kalır.) Aman..Öldüm, bayıldım, of aman! Keratayı kaçırdım, ama ben de yerlere yayıldım. (Ayağa kalkar.) Seni gidi s... (Devam)
KurtuluÅŸ Savaşı'na "Halide Onbaşı" olarak hasÂtabakıcı göreviyle katılmıştır, öğretmenlik ve müfetÂtiÅŸlik yapmış, Cumhuriyet yıllarında da Ä°stanbul Ãœniversitesi'nde Ä°ngiliz Edebiyatı profesörlüğü göÂrevlerinde bulunmuÅŸtur. 1950'den sonra bir dönem milletvekili seçilmiÅŸtir. Halide Edip Adıvar, ilk romanlarında bireysel duyguları, aÅŸkı, kadın ruhunun özelliklerini iÅŸlemiÅŸtir. "Seviyye Talip" ve "Handan" bu dönemin ürünleridir. KurtuluÅŸ Savaşı yıllarında toplumsal konulara yönelmiÅŸ ve yurt sevgisini, ulusa! kurtulu ülküsünü Ä°ÅŸlemiÅŸtir. "AteÅŸten Gömlek" ve "Vurun Kahpeye" gerçekçi bir anlayışta KurtuluÅŸ Savaşı'nın toplumsal oluylarını anlattığı romanlarıdır. Halide Edip Adıvar, sanatının son döneminde geleneklerin yönlenÂdirdiÄŸi yaÅŸamlar; anlatan töre ronamian yazmıştır "Sinekli Bakkal" ve "Tatarcık" bu dönemin ürünlerindendir. Romanları, gözlem ve betimleme yönünden baÂÅŸarılıdır. Ancak ... (Devam)
Asıl adı Cevat Åžakir KabaaÄŸaçlı'dır. Robert KoÂleji ve Oxford Ãœniversitesi'ni bitirdi. Resimli Gazete'de çıkan bir öyküsünde, asker kaçaklarının yargılanmadan idam ediliÅŸini eleÅŸtiren bir yapıtı yüzünden, halkı savaÅŸa karşı kışkırttığı gerekçesiyle 1924'te üç yıl Bodrum'a sürüldü. Sonradan affedilmesine karşın, Bodrum'dan ayÂrılmadı, oraya yerleÅŸti. Balıkçılık, süngercilik, rehÂberlik gibi iÅŸler yaptı. öykü ve romancılığımızda deniz çığrını açan bir yazardır. Deniz insanlarını, denizi, Ege Denizi' efÂsanelerini, yıllarını verdiÄŸi Bodrum'u ÅŸiirsel bir anlaÂtımla dile getirdi. Öykü ve romanlarından, eski Anadolu ve Yunan uygarlıklarını ve mitolojisini çok iyi bildiÄŸi anlaşılıyor. Üslup ve tekniÄŸe gereken önemi vermemiÅŸtir.
1886-1973 yılları arasında yaÅŸamıştır. Ä°stanbul'da Robert Koleji'ni bitirdikten sonra Oxford Ãœniversitesi Yeni ÇaÄŸlar TaÂrihi Bölümü'nde öğrenim görmüş... (Devam)
KONUSU: KurtuluÅŸ Savaşı sırasında Cide'li bir kadın kaptanın, azgın fırtınalar ve korsanlarla boÄŸuÅŸarak Ä°nebolu'ya cephaÂne taşıması anlatılmaktadır.
Yer Cide sahilinde bir köy evidir. Romatizma aÄŸrılarından muzdarip Temel Reis, yatakta durmadan dönmekte, torunu MemiÅŸ yanındaki yatakta, gelini Halime ise, diÄŸer odada yatmakÂtadır. Halime'nin kocası Sabri ise Samsun Askerlik Åžubesinde askerdir.
Temel Reis'in takası ise, biraz ilerde denizin kenarında, yaşlı gövdesi ile azgın karayele direnmeye çalışmaktadır.
Kış yaman geçeceÄŸi için, mutlaka yiyecek, gaz, tuz, ÅŸeker teÂmini gerekiyordu. Bunun için de Ä°nebolu'ya gitmekten baÅŸka bir çareleri yoktu.
Bu nedenle, Temel Reis, sabah erken kalktı. SaÄŸlam bir ÅŸekilÂde elbiselerini giydikten sonra, kendisine yardımcı olması için çağırdığı Halime'nin yeÄŸeni on üç yaşındaki Bekir'i diÄŸer iki çoÂcuÄŸu çağırması için gönderdi. Sonr... (Devam)
Batılı anlamda çaÄŸdaÅŸ Türk roman ve öykücülüÂğü Halit Ziya ile baÅŸlatılır. Modern romanın kurucuÂsu, öncüsü olan sanatçı ile Türk romanı, Tanzimat dönemindeki teknik zayıflıklarından kurtulur. Realizmin ve naturalizmin etkisinde kalan roÂmancı, yapıtlarında ruh çözümlemelerine, kahraÂmanlarının iç dünyalarının betimlenmesine önem vermiÅŸtir.
Romanlarında Ä°stanbul'un aydın çevrelerini anÂlatan Halit Ziya UÅŸaklıgil, öykülerinin büyük bir bölümünde halkın yaÅŸayış, gelenek ve göreneklerini anlatmaya çalışmıştır. Çevresinde gördüğü olaylardan, kiÅŸilerÂden yararlanmış, bunları güçlü bir gözlemle deÄŸerÂlendirerek yapıtlarına aktarmıştır. Yapıtları yabancı sözcük ve kurallarla yüklü, üslubu süslü ve özentilidir. Dilin sadeleÅŸtirilmesine karşı çıkmış, yabancı sözcük ve dil kurallarından kurtulmayı, "ağızdan diÅŸler sökmek ölçüsünde tehikeli bir iÅŸ olarak) görÂmüştür.
... (Devam)
Kaynağını gerçek hayattan alan, geliÅŸtirilen hadiselerin içinde kendine göre anlamlan olan, motif ve tutkularla geniÅŸ ayrıntılara kaçmadan anlatıya sazın, ezginin eÅŸlik ettiÄŸi, ses ve mimiklerin kullanıldığı, uzun solukÂlu anlatım türüdür. Halk hikayeleri insan hayatının çeÅŸitli safÂhalarına ait kuvvetli olayları aksettiren, bir çok gerçeklerin açıklanmasına yardım eden ve tarihi yaÅŸatan canlı motifler halinde belge niteliÄŸi taşırlar. (Devam)
1969'da yayınlanan Han Duvarları ile, Faruk Nafiz Çamlıbel Anadolu'dan ses getiren ÅŸairler arasında yerini almıştır. Bu eserle Ä°stanbullu aydın ilk defa haÅŸin Anadolu tabiatı ve insanı ile karşılaÅŸmıştır. Åžiirde Anadolu manzarası bütün ayÂrıntılarıyla ÅŸairin bakış açısıyla ortaya serilir.
Han Duvarları Şiir Kitabından Seçmeler:
HAN DUVARLARI
Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı, Güneşli bir
havada yaylımız yola çıktı.. Ben gurbetten gurbete
giden yolun üstünde Ben üç mevsim değişmiş
görüyordum üç günde. Uzun bir yolculuktan sonra
İncesu'daydık, Bir handa, yorgun argın, tatlı bir
uykudaydık. Gün doğarken bir ölüm ru'yasıyle
Kuzgunculuk tepesindeki büyük evde, Cemal Bey'in iki kızı ve karısının yeğeni Neriman ve üvey kızları Handan yetiştirilmiş, alafranga eğitim görmüşlerdir. Handan, Hüsnü Paşa adlı bir hariciyeciyle evlenmiş, Avrupa'da yasamaktadır. Neriman, Refik Cemal adında biriyle evlenir. Refik Cemal, bir süre sonra, Abdülhamit'e karşı olduğu sezildiği için, Avrupa'ya sürülür. İkisi, mektuplaşırlar. Neriman her haliyle Handan'ın etkisinde ve onun özlemini çektiği için; kocasına hep ondan söz açar. Karşılıklı mektupların konusu hep Handan olmuştur. Nazım, Abdülhamit'e karşı, yurtsever bir gençtir. Handan'la yakından ilgilenmiş, ortak çalışmaları ikisi arasında duygu birliği, bir yakınlık meydana getirmiştir. Ama Handan, her yönden beğendiği Nazım'dan, evlenme teklifi almış olmasına rağmen, evlenme amacından öte sıcak bir ask bulamadığı düşüncesiyle, ikinci isteyeni Hüsnü Paşa'yla evlenmiştir. Bunları daha önce, ... (Devam)
Kitapta, konulan "Binbir Gece Masallarından alınmış on tane masal bulunmaktadır:
1. Masal: HAVAYA UÇAN AT
2. Masal: CESUR GEMÄ°CÄ°
3. Masal: PAŞA KIZI İLE KÖYLÜ ÇOCUĞU
4. Masal: HASAN'IN RÃœYASI
5. Masal: Ä°NSAN MI, YILAN MI?
6. Masal: Ä°HTÄ°YARIN ESRARI
7. Masal: MAVÄ° SAKALLI ADAM
8. Masal: FALCININ LÂMBASI
9. Masal: AYILARIN EVÄ°
10. Masal: İKİ ÖKSÜZ ARKADAŞ
Aşağıda birkaç masalı ele aldık.
 1. Masal: HAVAYA UÇAN AT
Vaktiyle, bir Hint padiÅŸahı vardı. GörülmemiÅŸ, bilinmemiÅŸ jeylere çok meraklıydı. Bir gün saraya bir Japon geldi. Yanında tahtadan bir atı vardı. Bu atın, "sırrını bilen kiÅŸi tarafından üstüne binildiÄŸi vakit, birkaç dakika içinde dünyanın öbür ucuna gidebiÂleceÄŸini" söyler.
Padişah, "Her şeyimi sana bırakayım, bana bu sırrı öğret." leyince de, "Ancak kızını verirsen bu iş olur." der. Padişah razı )lur. Oğlu Sacİd itiraz eder. ... (Devam)
Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturÂmuÅŸ sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın, yirmi yaşındaki çocuk hevesini yaÅŸamak istemesi, ne bileyim..
Sizi bekliyorum, siz geçmediniz. Yüzünüzü göremedim. Bayramım, çocukluk bayramım salıncaksız geçmiş gibi gözüme yaş doldu..
Ya hastaysaruz!..
Sanki hastaydınız. Ziyaretinize gelmiÅŸ, lazım olan ilaçları kaÂraborsadan temin etmiÅŸ, iyileÅŸmenizi saÄŸlamıştım.... "Allah esirÂgesin, bir daha hasta olmayın," demiÅŸtim.
Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın, fıskiyeler, toplar.. Onlar, benden de çocuk.. Seni görememenin sıkıntısı dağılıyor, seviniyorum.. .Yeniden mühim şeyler düşünüyorum: Kapıdan çıkıyorsunuz, koşa koşa yanıma geliyorsunuz. Kolunuza bile giriyorum..
Dizelerdeki hece sayısının eşit olmasına dayanır. Halk şiirinde kullanılmıştır. Dizelerde çoğunlukla yedili, sekizli, on birli kaltplar kullanılır. Dizelerin belli yerlerinde nefes almak ya da anlamı vurgulamak için durulur. Buna "durak" denir. (Devam)
KONUSU: Kitapta, her ne olursa olsun, saflık ve dürüstlüÂğün bir gün mutlaka kazanacağı teması iÅŸlenmektedir.
Küçük Heidi annesini ve babasını küçük yaşta kaybeder. Teyzesi Heidi'ye sekiz yaşına kadar bakar. Bundan sonra küçük kıza büyük babası bakacaktır. Büyük baba görünüşte aksi bir adamdır. Alp dağlarındaki kulübesinde yalnız yaşamaktadır. Heidi'nin gelişi ile her şey çok daha eğlenceli ve güzeldir. Heidi dağlarda küçük çoban Peter ve keçileriyle mutlu günler geçirir.
Heidi Doruklarda:
Alp dede, zamanında büyük bir çiftlik sahibi iken, içki ve kumar yüzünden sıfırı tüketince, bulunduÄŸu topraklan terk etmiÅŸ; uzun yıllar sonra, yanında yetiÅŸkin oÄŸlu Tobias ile geri dönmüştü. Tobias, Heidi'nin annesi ile evlenmiÅŸ; bir yıl sonra, Heidi doÄŸmuÅŸÂtu. Ancak, zavallı kızın babası feci bir iÅŸ kazasında Ölmüş, çok geçmeden annesi de bu dünyadan göç etmiÅŸti. H... (Devam)
Romanda, bir aÅŸk anlatılırken, aynı zamanda SulÂtan Abdülaziz dönemi Türkiye'sinden görüntüler de verilmektedir.
MeÄŸer roman yazmak ne güç bir Ä°ÅŸmiÅŸ! Saatlerdir iki cümleyi bir araya getiremiyorum. Oysa ki, kolay sanıyordum. Ben ki, ne kadar çok kitap okudum. Bunların etkisinde kalarak, hayatımın romanını yazmaya karar verdim. Çok müsvedde karaladım, bakÂtım ki yazdıkça anlatmak istediÄŸim konudan uzaklaşıyorum, ben kelimelere hakim olacağım yerde, onlar beni alıp sürüklüyorlar.
Evet, ben bu satırları yazan bin faciadan arta kalmış kırk beÅŸÂlik, ellilik Münire kadın, "Ben otuz beÅŸ yıl, hep aynı erkeÄŸin aÅŸkı ile yanıp kavruldum" demekten baÅŸka söyleyecek bir söz bulamıyorum. Aslında, Cemil Bey'i ne zaman, kaç yaşımda sevÂmeye baÅŸladığımı da tam olarak bilmiyorum. Daha küçük yaÅŸlarÂda, oÄŸlan olsun, kız olsun onu bütün arkadaÅŸlarımdan kıskanırÂdım. Bir gün, oyun esnasında Cemil Bey'i SÄ... (Devam)
Divan ÅŸiirinin ilk temsilcisi sayılır. Din ' dışı koÂnularda aÅŸk ve ÅŸarap ÅŸiirleri yazmıştır.
Åžiirlerinde Öz ve anlam sanatlarına, benzetmeleÂre çokça yer vermiÅŸtir. Ustalıkla yazılmış, güzel gazel ve kasideleri vardır.
Hoca Dehhani'nin hayatı hakkında ayrıntılı ve kesin bir bilgi yoktur. Ama Hoca Dehhani'nin Horasan Türkmenlerinden olduğu bilinmektedir. III. Alaeddin Keykubad zamanında (1298-1301) Konya"ya gelen Dehhani, Keykubad"ın emriyle 20 bin beyitten meydana gelen Farsça bir Selçuklu Şehnamesi kaleme almıştır. Gazel ve kasidelerinde 4 farklı aruz kalıbı kullanması yönüyle başarılı görülse de bazı imgeleri çok sık tekrarlaması olumsuz bir izlenim bırakmıştır. Divan edebiyatı şairleri arasında ilk din dışı konular işleyen kişidir. Şiirlerini Eski Anadolu Türkçesi'yle yazdı. Elimize 6 gazeli ve 1 kasidesi ulaştı. (Devam)
Ä°talyan yazar, çocukluÄŸunda Fhiladelphia'da küçük bir sanat okulunda okudu. 1876'da Scribner's Magazine'de ilhıstratörlük kariyerine baÅŸladı. Ölümüne kadar Collier's Weekly, The Century Magazine, Harper's Ladies Home Journal gibi dönemin ünlü dergilerinde öyküleri ve resimleri yaÂyımlandı. 1890'lardan itibaren, zamanının çoÄŸunu kendi açtığı okulda yüzden fazla öğrenciye eÄŸitim vererek geçirÂdi. Ayrıca Philadelphia'da Drexel Institute ve New York'ta Art Students League'de öğretmenlik yapan Pyle, ünlü illüstratörleri yetiÅŸtirdi. Otuz beÅŸ yıllık kariyeri boyunca 3300 illüstrasyonu yayımlandı. Yine, illüstrasyonları kendiÂsine ait olan pek çok kitap ve öykü yazdı. Pyle'iN önemli eserleri arasında Robin Hood, The Story of King Arthur and His Knights (1903), The Story ofthe Champions ofthe Round Table (1905), The Story of Sir Launcelot and His Companions (1907) ve The Story ofthe Grait and the Passing of Ar... (Devam)
EleÅŸtiri, öykü, roman türlerinde yapıtları olmasına karşın, daha çok gazeteciliÄŸi ile tanınmıştır. Romanlarındaki en büyük özellik, açık ve yalın üslubudur. Anlatımı süs ve özentiden uzaktır. GazeteciliÄŸe "Tanin"gazetesini çıkararak baÅŸlaÂmış, II.MeÅŸrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde birkaç kez milletvekili seçilmiÅŸtir.
Eserleri:
Nadide, hayal İçinde (roman ) Hayat-ı Muhayyaf, Niçin Aldatırlarmış (öykü) Hayat-ı Hakikiyye Sahneleri (fıkra) Edebi Hatıralar, Siyasi Anılar (Anı) (Devam)