Türk ÅŸiirinin çaÄŸdaÅŸlaÅŸmasında, yeni bir kimlik kazanmasında önemli bir dönüm noktasıdır. Galatasaray Lisesi'nde ( Mekteb-i Sultani) okumuÅŸ, burada Recaizade Mahmut Ekrem, Muallim Naci gibi dönemin ünlü edebiyat öğretmenlerinin öğrenÂcisi olmuÅŸtur. Recaizade Mahmut Ekrem'in desteÄŸiyle, Servet-i Fünun dergisinin başına getirilen sanatçı, çeÅŸitli memurluklarının ardından, yine Galatasaray LiseÂsi'nde öğretmenlik yapmıştır. Derginin kapatılması üzerine bebek'teki "AÅŸiyan" adını verdiÄŸi evine çeÂkilmiÅŸ; bu arada Galatasaray'daki görevini sürdürÂmüştür. Sanatının ilk yıllarında, Divan edebiyatı etkisinde ÅŸiirler yazan Tevfik Fikret'i , Servet-i Fünun Edebiyatı döneminde bireysel duyarlıklarının ozanı olarak görüyoÂruz. Bu dönemde Türkçe'yi aruz vezninde baÅŸarılı bir biçimde kullanmış, ÅŸiiri düzyazıya yaklaÅŸtırmış, eski nazım biçimlerini bırakarak Batı'dan alınma sone ve terzarimayı ... (Devam)
KONUSU: Hayat, sadece kendi yaÅŸadıklarımız olsa idi, pek bir anlam ifade etmezdi. Bizim dışımızda yaÅŸayan milyarlarca insan ve sayısız nesne vardır. Bunların gözlemlenmesi, tecrübe birikiminin aktarılması bir iletiÅŸim ve paylaÅŸma olayıdır. Cenap Sahabettin, Türk düşünce ve edebiyat dünyasında i-sim yapmış bir kiÅŸi olarak, birikimlerini diÄŸer insanlarla paylaÅŸÂmak için, bu kitabı yazmıştır. Burada, özdeyiÅŸ diye nitelendirdiÄŸiÂmiz sözlerin, belki bir kısmı baÅŸkaları tarafından yazılmış olup, yazar tarafından beÄŸenÄ°ldiÄŸi için bizlere aktarılmak istenmiÅŸtir. Bir kısmı ise, y t arın kendi hayatının özümlenmesi olarak bizlere naklettiÄŸi sözlerdir. Bir bütün olarak ele aldığımızda, günlük hayatımıza yön veÂrecek her türlü özdeyiÅŸi bu kitapta bulabiliriz. Kitaptaki sözlerin tamamını ele alıp, yorumlamak mümkün deÄŸildir. Bu nedenle içinden bir seçki yapmaya çalışarak, sizlere sun... (Devam)
Olayları oluş halinde gösteren yapıtlara "tiyatro" denir. Olaylar, oyuncular tarafından sahnede canlandırılır. Tiyatro metinlerinde iki temel öğe vardır: "olay ve kişiler."
Tiyatro metninin dışında "dekor, kostüm, müzik ve dans" öğeleri de vardır. Tiyatro "Serim, düğüm, çözüm" bölümlerinden oluşur.
Tiyatro yapıtında "perde", "sahne" adı verilen iki bölüm vardır. Konunun ana bölümlerine "perde"; her ana bölümde oyuncuların girip çıkmasıyla oluşan bölümlere, "sahne" denir.
Tiyatro yapıtları, konularına göre; "trajedi, komedi, dram" olarak üçe ayrılır. (Devam)
Yazar, Moskova'nın Yasnaya Polyana Konağında zengin bir ailenin çocuÄŸu olarak doÄŸmuÅŸtur. EÄŸitimini özel öğretmenlerle yapmış, Kazan Ãœniversitesi'nden mezun olmuÅŸtur. Kırım savaşında görev almıştır. Avrupa gezisinden sonra malikânesinin olduÄŸu köyde hâkimlik yapmıştır. Rousseau'nun fikirlerini kabullenmiÅŸ, köylü çocukları için bir okul yapÂtırmıştır. Tolstoy, yazarlık yaÅŸamına 1852'de baÅŸlamıştır. 1877 yıÂlından sonra yaÅŸamını tamamıyla dine adamıştır. Yeni bir yaÅŸam tarzını benimsemiÅŸ, bir köylü gibi giyinip kuÅŸanmış, elleriyle çalışmış, et yemekten vazgeçmiÅŸtir. Bu inançları ile insanları peÅŸinden sürüklemiÅŸtir. 1910 yılında hayata gözlerini yummuÅŸtur.
KONUSU: Kitapta, 19'uncu yüzyıl Amerika'sında büyüyen iki arkadaşın başından geçenler son derece keyifli, eğlenceli bir dille anlatılmaktadır.
Tom Sawyer, her türlü yaramazlıkları yapan, ele avuca sığÂmayan bir çocuktur. Missisipi ırmağı kıyısında bulunan St. Ptersburg kasabasında, kendisini çok sevdiÄŸine inandığı Polly Teyze'sinin yanında yaÅŸamaktadır. Bu yüzden teyzesinin kendisiÂni azarlamalarına ve zaman zaman kamçıyla dövmelerine aldırış etmez. Ãœvey kardeÅŸi Sid, zaman zaman teyzesini kışkırtıp dayak yemesine sebep olduÄŸu için, Tom onu hiç sevmemektedir. Ama teyzesinin kızı Mary'yi ise kendsine yakın bulmakta ve sevmekÂtedir. Çünkü Mary ona karşı çok ÅŸefkatli davranmakta, onun her iÅŸinde yardımcı olmaktadır.
Yeni taşınan komÅŸunun Becky Thatcher isimli güzel bir kızÂları vardır. Tom, daha önce sevdiÄŸi Amy Lawrens'i unutarak, bu kızla ilgilenmeye baÅŸlar.
Topluluk adları biçimce tekil, içerikçe çoÄŸul sözÂcüklerdir. Tekil olarak kullanıldığı gibi gerektiÄŸinde çoÄŸul olarak da kullanılır: aileler, ekipler, sürüler (Devam)
Bir cümlede ' genellikler sıralı ve birleşik cümlelerde- ilk cümle için kullanılan herhangi bir tümleç (nesne, dolaylı tümleç, zarf tümleci) ikinci cümle için kullanılıyorsa bu tümleçler ikinci cümleye uygunluk sağlamalıdır.
- Beni anlıyor ve cevap veriyordu, (bana)
- Şimdi eve git, ben arayınca dek ayrılma (Oradan)
- Zaman deÄŸerlidir, bu nedenle iyi deÄŸerlenÂdirelim. (Zamanı) (Devam)
Ä°simlerin (adların) ve fiillerin (eylemlerin) kök ya da gövdelerinden yapım ekleÂriyle yapılmış yeni anlamlı sözcüklerdir. TüremiÅŸ sözcükler, üzerine yapım eki alabildiÄŸi gibi çekim ekleri de alabilir. (düş-ün-ül-mek-ten)
Naki Tezel uzun memuriyet hayatı boyunca devamlı olarak Türk folklor ve edebiyatı ile ilgilenmiÅŸ, bir taraftan da derÂlemeler yapmıştır. Onun tanınmasını saÄŸlayan asıl eserleri ise Türk Masalları isimli derleme eseridir. Bu eser sayesinde halk arasında yaÅŸayan, ancak yazıya geçmeyen birçok masal kaÂleme alınmış ve kültürümüze kazandırılmıştır. Naki Tezel, bu masalları 1933-1958 yılları arasında, baÅŸta Ä°stanbul ve Ankara (bazı kaza ve köyleriyle) olmak üzere, yurdun çeÅŸitli bölgelerinde büyük bir sabır ve tiÂtizlikle derlemiÅŸ, yüzlerce masal arasından seçerek meydana getirmiÅŸtir. Bu kitapta 54 Türk Masalı yer almıştır.
Türk Masallarının Türk kültür ve edebiyatındaki yeri hakkında Naki Tezel şöyle der: "ÇocukluÄŸumuzda bizi, aile toplantılaÂrında çoÄŸunlukla eÄŸlenmek için söylenen; ama anlamlarını pek kavrayamadığımız mânilerden ve neyi anlattığını bulÂmakta deÄŸil bizim, büyü... (Devam)
22. baskısı yapılan "Türkçenin Sırları" isimli bu eserde Nihat Sami Banarlı, gerçekten de Türkçenin sırlarını ortaya çıkarmıştır. Yıllardır büyük bir beÄŸeniyle okuÂnan ve defalarca basılan bu eser, konuÅŸtuÄŸu dile karşı ilgisiz kalan insanlara Türkçeyi fark ettirmiÅŸtir. Ayrıca konuÅŸtuÄŸuÂmuz bu dili sevmemize vesile olmuÅŸtur. Banarlı, bu eseri yaÂzarken neyi hedeflediÄŸini ÅŸu ÅŸekilde anlatır: "Åžu fâni dünya saadetleri içinde hiçbir ÅŸey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar güzel hizmet deÄŸildir. Vatan çocuklarına bir milletin yarattığı ve yaÅŸattığı dili, bütün güzellikleri, incelikleÂri, yücelikleri ve güzel sesleriyle öğretmek.. Onları, böyle bir dilin sihirli Ä°fadelerine yükselterek; her an, daha çok duyan, düşünen, anlayan ve yaratan insanlar olarak yetiÅŸtirmek.. Dilin, böylesine tılsımlı vasıta olduÄŸunu bilmek ve bütün bunÂları, bilerek, severek yapmak..
Türkü teriminin kaynağı Türk sözcüğüdür. Aslı türki olan kelime, sonradan türkü ÅŸekline dönüşmüştür. TürkÂlere mahsus ÅŸarkı anlamına gelen kelimedir. Anadolu Türk edebiyatında en eski türkü örnekleri lö.yy'da görülmüştür. Bu terim sadece bir ÅŸiir biçimine deÄŸil, aynı zamanda özel ezÂgileriyle okunan edebî metinlere de ad olmuÅŸtur. Denilebilir ki, anonim özellik taşısın veya taşımasın, türkülerde belirleyici bir rol oynayarak hangi bölgeye ait olduÄŸunu ortaya çıkaran öge, o türkünün ezgisidir, tavrıdır, havasıdır, ritmidir. Åžekil bakımından ilk türkü örneÄŸini Öksüz Dede vermiÅŸtir. Türküler iki kaynaktan beslenmiÅŸtir. Asıl türküler, söyleyenleri belli olÂmayan anonim nitelikte olanlardır. Türkü topluma mal olmuÅŸÂtur. Türküyü öbür türlerden ayıran en önemli özellik budur. DiÄŸer bir kaynak ise ÅŸairi belli olan türkülerdir. Türküler kiÅŸisel veya toplumsal bir olayla ilgilidir. Sevgi, a... (Devam)
Roman, Ä°zmir'in bir köyünde geçen bir hadiseyi konu alır. Tütün zamanına denk gelen bir aÅŸk öyküsü çerçevesinde bir Ege köyünün tarıma dayalı yaÅŸamı, gelenelfc ve görenekÂleri, inançları, deÄŸerleri gözler önüne serilir,- 1950'li yılları koÂnu alan roman aynı zamanda yazarın çc cukluÄŸunun geçtiÄŸi yerde geçmesi nedeniyle otobiyografik özellikler taşır. Romanın bir baÅŸka özelliÄŸi de henüz yayınlanmadan filme çekilÂmiÅŸ olmasıdır.
Tütün Zamanı Kahramanları (Kişileri):
Zeliha: 17-18 yaşlarında bir genç kızdır. Eli çabuk, titiz, iyi kalpli bir köylü kızıdır.
Recep: Zeliha'nın babasıdır. Kızını zengin biri ile evlenÂdirip rahat etmeyi ister. Karısı ve kızı tarlada çalışırken o hep kahvede vakit geçirir. Temelde iyi bir insandır.
Rabia: Zeliha'nın küçük kardeÅŸidir. Sevimli, ablasını koÂruyan, neÅŸeli bir çocuktur.