1908 ile 1980 yılları arasında yaÅŸamıştır. Cumhuriyetten sonraki edebiyatımızda çok önemli bir yeri vardır. Bu döneme hem fikir hem de bir sanat adamı olarak damgasını vurmuÅŸÂtur. Az sayıda ÅŸiir yazmış olan Ahmet Muhip Dıranas, ÅŸiirde sese ve ÅŸekil mükemmelliÄŸine önem vermiÅŸtir ve biçim kusursuzluÄŸu ile dikkati çeker. Åžiirlerinde Sembolizm akımının etkileri hissedilmektedir. Fransız sembolistlerinden etkilenmekle birlikte, bunu geleneksel biçimlerle kaynaÅŸtırdığından, kenÂdine özgü bir ÅŸiir dünyası oluÅŸturabilmiÅŸtir. Åžiirlerinde zaman, kaçış duygusu, ölüm, yalnızlık hissi, tabiat, aÅŸk, hüzün, vatan ve kahramanlık duygularını iÅŸlemiÅŸtir. Bütün ÅŸiirlerini tek bir kitapta toplayan ÅŸairin tiyatro eserleri de bulunmaktadır.
Şiirlerindeki sözcüklerin uyumu, müzikselliği ile şiirimize yeni bir ahenk getirmiştir. Hece veznini değişik biçimlerde kullanmıştır. İnsanın doğa karşısındaki duygularını iş... (Devam)
KONUSU: Anadolu kültürü ile ilgili hemen her konuda söyleşiler, türküler, şiirler vb. örnekleri ile dolu bir kitap.
Diyoruz ki:
Arabamız köyün meydanında durduÄŸu zaÂman, hemen dikkatimizi çeken büyük ve heybetli çınar aÄŸacına baktık ve altında oturan köylülere kaç yaşında olduÄŸunu sorduk. Sözü yaÅŸlı bir amcaya bıraktılar: "Onu bu meydana diktikleri zaman ben daha çocuktum. Birlikte büyüdük sayılır. Biz baktıkça öyle büyüdü ki, heybetinden ürker hale gelmiÅŸtik. Derken ne oldu, nasıl oldu bilemiyoruz, bir kış dallarından biri kütürdeyerek göçtü. Bir fırtınada birkaç dalı daha koptu. Bir bahar san sarı küfler kabuÄŸunu sardı. İçinde, nereden geldiÄŸi bilinmez haÅŸereler türemiÅŸti. Aklı erenler, 'gövdeye baÂkın, gövde çürümemiÅŸse önemli deÄŸil' dediler. Hemen temizliÄŸe baÅŸladık. Dalları budadık.
"Çınar dediğin devlet gibidir. Sen köke bak, g... (Devam)
Anlatımın temel birimi cümledir. Düşündüklerimizi, duyduklarımızı, tasarladıklarımızı ya da yaşadıklarımızı karşımızdakilere tam olarak iletebilme, cümle kurabilme gücümüze bağlıdır. Doğrusu cümlelerimizin açık, duru, yalın dilin işleyiş kurallarına uygun ve dilbilgisi yönünden doğru olmasıyla ilgilidir. Cümlelerimiz bu niteliklerden yoksunsa, duru, yalın, açık değilse, iletmek istediklerimiz tam iletemeyiz. İster istemez karşımızdakiler, anlatmak istediklerimizi tam olarak anlayamazlar ya da eksik, yanlış anlarlar.
Cümle bir yargı birimi olduğuna göre, cümledeki her sözcüğün bu yargıyı oluşturmada bir işlevi olmalıdır. Böyle değilse aynı anlama gelen ya da aynı işlevi yerine getiren sözcükler birlikte kullanılmışsa, o cümle duru değildir. Duruluktan yoksun cümlelerle oluşturulan yazılar da uzatılmış, doldurulmuş yazılardır.
AÇIKLIK:Bir anlatımdan herkes aynı anlamı çıkarabiliyorsa ve aynı anlamda kolayca birleşebiliyorsa o anlatım "açık"tır.Bir anlatımın ikili anlamlar iletmemesi ve kolayca anlaşılabilmesidir.
*ünlü sporcumuzun arka ayak adalelerinde ezilme saptandı.(sıfat yerinde kullanılmam)
*izinsiz inşaata girilmez.(zarf yerinde kullanılmıştır)
*ağzını sıkı tutmama ilişkimizin bozulmasına yaradı(neden oldu - yol açtı)
KONUSU: Cemal Süreya'ya göre, çocuklara her ÅŸeyi anlataÂbilirsiniz. Bu anlayışla, Çocukça Dergisi'nde, çocuklara yönelik, hemen her konuda yazılar kaleme almıştır. Kitap, bu yazılardan oluÅŸmaktadır.
Lacivert Ä°pek Helikopter:
Pırasaya gözlük takın, aynı ona benzer. Yanlış anlamayın, çok sevimli ve çok bilgili bir adamdır. Yolda karşılaÅŸtık. Dergideki yazılarımı sordu. "Yeni baÅŸlayacağım, neler yazayım?" diye sorduÂÄŸumda,
"Çocuklar her şeyi anlar, onlara enflasyondan bile söz edebilirsin. Savaşlardan söz et, her ay çıkan kitaplardan, şairler, ressamlar, uzay bilginleri, çevre kirlenmesi,.."
" Bilgi de vermekle birlikte, asıl amacın onlara okuma keyfini tatÂtırmak olsun. Bilgiçlik taslayan ÅŸeyler yazma. Serüvenlerden, düşlerden söz et. Sözgelimi lacivert Ä°pek helikopterler uçsun yazılarında.."
Böylece, ilk yazının konusu ve başlığı çıkmış oldu.
Tazarımızın en önemli kitaplarından biri olan bu eserde beÅŸ ÅŸehir ele alınmaktadır. Bu ÅŸehirler: Ä°stanbul, Ankara, Konya, ErÂzurum, Bursa ÅŸehirleridir. Tanpınar, bu kitabın konusu için: 'Hayatımızda kaybolan ÅŸeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iÅŸtiyaktır.' demiÅŸtir.  Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sürükleyici anlatımı, etkileyici üslubu ve mükemmel gözlemleri bir araya gelince edebiyatımızın en önemli eserlerinden biri ortaya çıkmıştır, Türk Edebiyatında en deÄŸerli denemelerden kabul edilmektedir. Ahmet Hamdi'nin bu dışında MEB tarafından, Sahnenin Dışındakiler adlı eseri de Yüz Temel Eser arasında seçilmiÅŸtir.
Beş Şehir Özeti
Ä°stanbul
Asıl Ä°stanbul, yani surlardan beride olan minareyle camiÂlerin ÅŸehri, BeyoÄŸlu, BoÄŸaziçi, Ãœsküdar, Erenköy tarafları, Çekmeceler, Bentler, Adalar, bir ÅŸehrin içinde âdeta baÅŸka baÅŸka coÄŸrafyalar gibi kendi güzellikleriyl... (Devam)
Varlıkların duyu organlarıyla algılanabilecek şekilde tanıtılması için başvurulan anlatım yoludur. Genellikle olay yazılarında varlıklar, nitelikleriyle tanıtılırken kullanılır.
Betimlemede kişilerin duygu ve düşüncelerinin irdelenmesi, davranışlarının neden ve sonuçlarının incelenmesi de yer alabilir; buna çözümleme (tahlil) denir. Kısaca betimleme; kelimelerle resim yapmaktır.
UYARI: Betimleme paragraflarında genelde verilmek istenen mesaj bulunmaz; ancak mesaj taşıyan paragrafta ana düşünce sonuç bölümündedir.
Örnek:
Yeşil dağlar arasında Manisa, akşamları morararak susar; İnce rüzgârla dağılan ezan seslerinden sonra belde, derin bir sessizliğe dalar, karanlık basınca yamaçtaki evlerde cılız gaz lambalarının titrek ışıkları görülür.
Bu parçada, aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi kullanılmıştır? (1998 LGS)
KONUSU: Yazar, Ä°stanbul Hukuk Fakültesinde öğrenci iken, gözleri kör olur. Uzun bir süre, gözlerinin yeniden açılacağı ve göreceÄŸi ümidi ile yurt içinde ve yurt dışında tedavi peÅŸinde koÂÅŸar. Ancak, gözlerinin bir daha açılmayacağı kesindir. Bu fiziksel durumu, psikolojik olarak da kabullenen yazarımız, o günden Ä°tibaren yaÅŸamını, kendisi gibi görme özürlülerin eÄŸitilmeleri için ne gerekiyorsa yapmaya adar. Bu konuda bir hayli de baÅŸarılı olur.
Nedense, öğleden akÅŸama ne yediÄŸimizi unuturuz da, yıllar öncesinden yaÅŸadığımız bazı anılar renk ve canlıhklarıyla hafıza-mızdaki yerlerini korurlar. Üç, dört yaşında dedemin eski gazeteÂlerden yapmış olduÄŸu külahı kafama geçirip, karşımda sırıtışı; güvercin yavrularını yakalamak için çıktığım pencereden düşüp, bayılışım gibi..
İstanbul'daki o Mayıs günü de böyleydi. Arkadaşım Celal, elindeki tıraş fırçasını sağı... (Devam)
Kimi farklı noktaları olmakla birlikte, ulusal EdeÂbiyat dönemi ile Cumhuriyet dönemini kesin çizgiÂlerle birbirinden ayırmak olanaksızdır. Ulusal edebiÂyat dönemi sanatçılarının önemli bir bölümü, benzer sanat anlayışlarıyla edebiyat yaÅŸamlarını bu döÂnemde de sürdürdüler.
KurtuluÅŸ Savaşıyla, Mustafa Kemal Atatürk önÂderliÄŸinde, emperyalizme karşı verilen mücadele kazanıldı. 1923'te de Cumhuriyetin ilanıyla siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanlarda büyük deÄŸiÅŸimler gerçekleÅŸti.
Din birliğine dayalı ümmet toplumu yerini, ulusal devlete bıraktı. Teokratik devletten, demokratik devlete dönüşüm başladı. Latin alfabesinde geçildi. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumları kuruldu. Dilin özleşmesi hızlandı.
Bu değişim, sanat-edebiyatta da yansımalarını buldu:
Cumhuriyet öncesi sanatçılarının büyük bir böÂlümü Ä°stanbul'da ya da diÄŸer büyük kentlerde yaÂÅŸardı. Varlıklı kesimlerin... (Devam)
1901'de Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla, Edebiyat-ı Cedide topluluğu dağılmış; edebiyat dünyasında II. Meşrutiyet'in ilanına (1908) kadar sürecek bir boşluk doğmuştur. II. Meşrutiyet'in ilanıyla meydana gelen özgürlük ortamı, Fecr-i Ati (Geleceğin Işığı) topluluğunun ortaya çıkışını kolaylaştırmış, Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla dağılan kimi sanatçılarla genç yazar ve şairler bu topluluğu oluşturmuşlardır.
Fecr-İ Ati Edebiyatının Temsilcileri:
Ahmet HaÅŸim
Refik Halit (Karay)
Emin Bülent (Serdaroğlu)
Yakup Kadri (KaraosmanoÄŸlu)
Tahsin Nahit
Faik Ali (Ozansoy)
Celâl Sahir (Erozan)
Fuat Köprülü
Hamdullah Suphi (Tanrıöver)
Sahabettin Süleyman
Ali Canip (Yöntem)
Cemil Süleyman İzzet Melih
• Faik Ali Ozansoy'un önerisiyle "Fecr-i Ati" adını benimseyen topluluk, uzun ömürlü olamamış ve Milli edebiyat hareketinin doğusuyla dağılıp gitmiştir (1912... (Devam)
1969'da yayınlanan Han Duvarları ile, Faruk Nafiz Çamlıbel Anadolu'dan ses getiren ÅŸairler arasında yerini almıştır. Bu eserle Ä°stanbullu aydın ilk defa haÅŸin Anadolu tabiatı ve insanı ile karşılaÅŸmıştır. Åžiirde Anadolu manzarası bütün ayÂrıntılarıyla ÅŸairin bakış açısıyla ortaya serilir.
Han Duvarları Şiir Kitabından Seçmeler:
HAN DUVARLARI
Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı, Güneşli bir
havada yaylımız yola çıktı.. Ben gurbetten gurbete
giden yolun üstünde Ben üç mevsim değişmiş
görüyordum üç günde. Uzun bir yolculuktan sonra
İncesu'daydık, Bir handa, yorgun argın, tatlı bir
uykudaydık. Gün doğarken bir ölüm ru'yasıyle
1883-1952 yılları arasında yaÅŸamıştır. Kendi imkanları ile öğrenim gören Memduh Åževket Esendal, 1906 yılında Ä°ttihat ve Terakki cemiyetinÂde müfettiÅŸ olarak çalışmıştır. Azerbaycan'da elçilik, KabataÅŸ ve Galatasaray Lisesi'nde öğretmenlik, Tahran elçiliÄŸi, Elazığ ve Bilecik milletvekilliÄŸi, CHP genel sekreterliÄŸi yapmıştır.
ÇaÄŸdaÅŸ Türk öykücülüğünün, öncü sanatçılarındandır. Ömer Seyfettin'le aynı dönemde öyküler yazmasına karşın, bunları Cumhuriyet döneminde yayımlamıştır. Esendal, öğretmenlik, büyükelçilik, milletvekilliÄŸi yapmışÂtır. Memduh Åževket ilk öykülerinde konularını yaÅŸamın sıradan olaylarından almış, gözleme önem vermiÅŸ, gerçekçi çizgiye baÄŸlı kalmıştır. öyküye bir süre ara verdikten sonra 1934'te "AyaÅŸlı ve Kiracıları" romanını yayımlamıştır. RoÂman, beklenen ilgiyi çekmemiÅŸ ancak, 1945'te bir yarışmada ödül alınca, dikkatleri toplamıştır. Günlü... (Devam)
KONUSU: Yaşam koşullan ne kadar zor ve acımasız olursa olsun, her şeye rağmen, iyimserliğini kaybetmeyen bir çocuğun çevresini de etkileyişi anlatılmaktadır.
Pollyanna, on bir yaşında küçük bir kızdır. Annesi ve babası ölünce, ortada kalır. Bir müddet yardımsevenler derneÄŸinin hiÂmayesinde yaÅŸar. Sonra da, çok zengin olan teyzesi onu yanına almayı kabul eder. Bir Haziran sabahı, Bayan Polly telaÅŸla mutfaktan içeri girdi. Hizmetçisi Nancy'e, tavan arasındaki küçük odayı temizleÂmesini ve portatif karyolayı kurmasını söyledi. On bir yaşındaki yeÄŸenim, "Pollyanna gelecek" dedi. Nancy, evin içinde bir çocuÄŸun bulunmasının kendileri için iyi olacağı düşüncesiyle neÅŸelelendiyse de, Bayan Polly'nin asık suratı, bu sevincini yarıda bıraktı. Çünkü, Bayan Polly'ye göre yeÄŸeni, kardeÅŸinin yapmış olduÄŸu yanlış bir evliliÄŸin ürünü idi. O sadece görevine düşkün birisi olduÄŸu için, ortada kalmış olan... (Devam)
Ahmedi'den ders almış, İran'a giderek tasavvuf ve tıp öğrenmiştir. Hekimliği de ünlüdür.
Iran edebiyatından etkilenmekle birlikte, ÅŸiirleÂrinde yerli çizgileri de yansıtmıştır.
GeniÅŸ bir tasavvuf ve ÅŸiir bilgisine sahiptir. En ünlü eseri Harname'de, bir eÅŸeÄŸin başından geçenleri anlatır. Fabl türünün bir örneÄŸi sayılan bu mesnevi, hiciv edebiyatımızın da nitelikli ürünlerindendir. Bu eserde eÅŸek ön plana çıkarılarak insanÂlar anlatılmış, toplumsal eÅŸitsizlikler eleÅŸtirilmiÅŸtir. Åžairin "Divanı" ve "Hüsrev-i Åžirin" adlı bir mesÂnevisi de vardır. (Devam)
 Eser, 100 Temel Eser arasına girecek kadar baÅŸarılı bulunmuÅŸ bir eserdir. Zeytindağı, adını Kudüs'e yakın bir daÄŸdan almaktadır. Falih Rıfkı Atay, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun son günlerinden Türkiye CumhuriÂyeti'nin ilk zamanlarına kadar olan bir zaman dilimini ele almıştır..
Zeytindağı Özeti:
Cemal PaÅŸanın ismini, herkesin adı gibi söyleyerek ve iÅŸiÂterek Ä°stanbul'dan çıkmıştım. Adana'da ses temposu hafifledi ve isim ikileÅŸti: Büyük Cemal PaÅŸa, Küçük Cemal PaÅŸa.
Küçüğü tümen kumandanı idi.
Halep'i geçtikten sonra "Paşa"nın (p) si düştü, (b) oldu ve:
- Ahmet Bey, der gibi serbestçe ağızdan düşüveren "CeÂmal PaÅŸa" kelimesi bir çeÅŸit imtiyaz, insanın ona yakınlığını gösteren, insanı esrarlaÅŸtıran biri oldu.
Dördüncü Ordu karargâhına gidiş, hele Şam'dan sonra, artık bir mabede çıkılıyor gibi, baş döndürür: Bir terör havası vardır. Ses daha peştir... (Devam)