Eskici (Refik Halit Karay)

Anası ve babası ölmüş bulunan Hasan, komşu ve akrabaları­nın yardımıyla, bindiği vapurla Filistin'deki halasının yanına gidiyordu..

Halası onu "Ya habibî, ya aynî" diyerek sarılıp öptü. Tuhaf bir kokusu, İçine gömülü veren yumuşak bir göğsü vardı.

Hasan hep suskundu. Haftalarca hiç konuşmadı. Bir gün ha­lası, yoldan geçmekte olan bir eskiciyi çağırdı. Evin avlusuna sırtında çuval kaplı bir yayvan torba, elinde ufacık bir iskemle ve uzun bir demir parçası ile dağınık kıyafetli eskici ile halası ko­nuşmaya başladı.

Sonra, evde ne kadar eski ayakkabı varsa getirip önüne koy­dular. Eskici, teker teker hepsini elden geçiriyor, kimisini çivili­yor, kimisini yapıştırıyor, kimisinin bir taraflarını kesiyordu. Ağ­zındaki çiviler, Hasan'm ilgisini çekince, kendiliğinden sordu:

"Çiviler ağzına batmaz mı senin?"

Meğer eskici de İzmit taraflarından gelen bir Türk'müş. Ça­lıştığı sürece, Hasan'la sohbet ettiler. İşi bitince kalktı, toparlandı. Hasan'ın içi burkuldu. Hiç gitmesini istemiyordu. Bu nedenle ağlamaya başladı.. Eskici "Ağlama be, ağlama be!" diyordu; ancak kendisinin gözlerinden dökülen yaşlar da toprağı ıslatmaya baş­lamıştı.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler:
Coğrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu