Pandomim kopmak ; Kavga «^kmak, tartışma olmak PaniÄŸe kapılmak: Meydana gelen dairden ötürü ansızın telaÅŸlanÂmak, aşırı biçimde etkilenmek, korkmak PaniÄŸe vermek (ortalığı): Çok korkutmak, dehÅŸete düşürmek.
Papara yemek: Azar iÅŸitmek, paylanmak.
papaza kızıp perhiz (oruç) bozmak (yemek) : BaÅŸkalarına kızıp kenÂdisine yarar getirmeyecek davranışta bulunmak. Para babası: Çok zengin kimse.
Para bozmak: Bütün parayı ufak paralar haline getirmek, ufak paralarÂla deÄŸiÅŸtirmek.
Para canlısı: Parayı çok seven kimse.
Para çekmek: -1. Belli bir yere, kimseye yatırılan paranın bir bölümüÂnü ya da hepsini gerektiÄŸinde geri almak. -2. BaÅŸkasından sürekli olarak birtakım bahanelerle para almak.
Para (parası) çıkışmamak : Para yetiÅŸmemek, parası yetecek miktarÂda olmamak.
Paradan çıkmak: Bir iş ya da kişi uğruna çok para harcamak, masraf
etmek.
Para dökmek : Bir iş ya da kimse uğruna çok para har... (Devam)
PANEL: İnsanları ilgilendiren herhangi bir konu hakkında, tartışılan alanda uzmanlığı olan üç ile beş konuşmacının dinleyiciler karşısında yaptıkları tartışmadır. Bu tür tartışmalar sohbet şeklinde olur. Panelde gerçek hedef bir karara varmaktan ziyade bir konunun farklı yönleriyle aydınlatılmasını amaç edinmektir.
Panelde bir başkan bulunur. Başkan panel boyunca tarafsız kalmak zorundadır. Sadece tartışmanın sunumu ile ilgilenmelidir. Panelin sonunda genel bir özetleme yaparak tartışmayı sonlandırır. Bu özetlemede kendi görüşlerini ortaya koymaz. Konuşmacılar uzman oldukları konunun ayrı yönlerini ele alırlar. Konuşma sırası ve süresi başkan tarafından belirlenir. Panelin sonunda dinleyiciler paneli sunan konuşmacılara sorular sorabilir. Ancak dinleyiciler soru sormanın ötesinde kendi fikirlerini de söylemeye kalkarsa ve konuşmacılar gibi konuşma yapmaya başlarsa panel foruma dönüşür. Panel zıt fikirleri... (Devam)
Bir yazının anlam bütünlüğü taşıyan, aynı duygu ve düşünceyi açıklayan, bir olayı aktaran cümlelerden oluşan bölümlerine paragraf denir.
Paragrafta cümleler bir ana düşünce etrafında toplanır. Ana düşünce, yardımcı düşüncelerle desteklenir. Konu ve ana düşünceyle ilgili olmayan, dil ve düşünce yönünden önceki cümleye bağlı olmayan cümleler paragraftaki akışı bozar.
Örnek: Aşağıdaki paragrafın hangi cümleden sonra ikinci bir paragrafa bölünebileceğine bakalım:
(1) Zaman konusu nazik bir konudur, başımdan geçti de bilirim. (2) Şiirlerimde "zaman" ia çok uğraştım, bununla yetinmeyip, "Zaman yoktur." dedim. (3) Bundan dolayı alaya alındım, bilgisizlikle suçlandım. (4) Yazınımızda zaman konusu ile en çok uğraşan A, Hamdi Tanpmar, ve Necip Fa-zıl'dır. (5) Her ikisi de zamanla ilgili şiirler yazmışlardır.
Yazar, ilk üç cümlede kendi eserlerindeki zaman kavramını; son iki c... (Devam)
Paragrafta Dil ve DüÅŸünce Akışı Bir paragrafta dilin baÄŸlayıcı öÄŸeleri ve düÅŸünce bütünlüÄŸü çok önemlidir. EÄŸer bir paragrafta düÅŸüncenin yönü birden deÄŸiÅŸmiÅŸse ve baÄŸlayıcı öÄŸeler (özellikle baÄŸlaçlar) paragrafın ana çizgileriyle uyum içinde deÄŸilse paragrafta bir aksaklık var demektir. Paragrafta Yapı Bir paragrafta; giriÅŸ, geliÅŸme, sonuç bölümleri ile karşılaşırız. GiriÅŸ Cümlesi 1. Konunun ortaya konulduÄŸu cümledir. 2. Genelden özele (tümdengelim) yöntemiyle ortaya konuÅŸmuÅŸ paragraflarda konu cümlesi (giriÅŸ cümlesi) ana düÅŸünceyi de yansıtır. 3. Tümevarım (özelden genele) yöntemiyle ortaya konulmuÅŸ paraflarda giriÅŸ cümlesi bize sadece konuyu bildirir. 4. Dil ve düÅŸünce yönünden bağımsızdır. Yani kendinden önceki c&uu... (Devam)
Paragrafta savunulan, kabul ettirilmek istenen düşünce, varılmak istenen amaç, ana düşüncedir.
"Yazarın amacı ne, bize neyi öğütlemek istiyor?" sorularının yanıtı ana düşünceyi verir.
Ana düşünce, yazının bütününe sindirebileceği gibi paragrafın son cümlelerinde de yer alabilir. Bazı paragraflarda da ana düşünce ilk cümlelerde verilip örneklerle açıklama, kanıtlama yoluna gidilir.
Ana düşünce özlü ve açık bir yargı cümlesi oiur.
Örnek:
İnsan nelerden huzur duyduğunu bazen bilemiyor. Güneşli bir günde çay kaşığının şıngırtısı çok kişinin dikkatini bile çekmemiştir. Mutluluğu hep büyük şeylerde aramak, bizi, farkında olmadan karamsarlığa İtiyor. Bir kuşun ötüşü, bir kedinin miyavtayışı bile hayatın güzelliğini gösterir. Mutlu olmak için, var olanları değerlendirmek; olumsuz-lukları lehimize çevirmek gerekir.
Metinde anlatılanları en iyi biçimde özetleyen söz ya da söz grubudur. Metinde anlatılanlara ve yazının amacına uygundur.
Başlık: konu + anadüşünce biçiminde belirlenmelidir.
İnsanın en temel hakkı mutluluktur. Bu mutluluğu yaşanır hale getiren de eğitimdir. Eğitimin amacı, ulusal ve evrensel değerlerle donanmış, bilgili, becerili ve kişilikli bireyler yetiştirmek suretiyle, devlet-millet ilişkilerinde ahengi sağlayıp sosyal ve kültürel alanda toplumu çağdaşlaştırmak, ekonomide ülkeyi ileri götürmektir
Yukarıdaki paragrafın konusu "Eğitimdir" ve yazıya konulabilecek en uygun başlık da "Eğitimin Amacı" dır. (Devam)
Metinde üzerinde durulan, hakkında söz söylenip yazılan sorun, olay ve durumdur.
Paragrafta konu, bir yönüyle ele alınır; "Anlatılan, üzerinde durulan nedir?" sorularının yanıtını verir. Genellikle paragrafın İlk cümlelerinde konu belirtilir ve yardımcı düşüncelerle açıklanır.
Örnek:
Aydın, karşılaştığı her meseleyi yeniden irdeleyen insandır. Fikirler, üzerinde düşünülmeyince basmakalıp hâle gelir; bir nevi batıl inanç şekline girer. Aydın, başkalarından önce kendi kendine karşı hür olan insandır. Onun için hakikat, en üstün kıymettir.
Paragraf, bir metnin en küçük düşünce birimidir. Parağraf; konu, ana fikir ve yan düşüncelerden meydana gelir. Bu nedenle paragrafta yer alan düşünceler arasında bir zincirin halkaları gibi bir ilişki vardır. Paragrafta her cümle kendinden önceki cümlede vurgulanan kavramı açıklar.
Giriş Bölümü: Paragraftaki konuyu, bakış açısını belirten cümle ya da cümlelerdir. Çoğu kez ilk cümledir. Bu cümlelerde bağlantı öğesi yoktur. Bağlantı Öğesi, bir cümleyi kendinden önceki cümleyle bağlayan sözcüklerdir. Bunlar; "ise, kimi, birde, bunun için, oysa, ve, ile..."
Metindeki ana fikri (anadüşünceyi) destekleyen, onun oluşmasına yardım eden düşüncelere yardımcı düşünce ya da yan düşünce denir.
Paragrafın gelişme cümlelerinde yer alır; örnekler, karşılaştırmalar, alıntılarla ana düşüncenin belirlenmesine yardım eder.
Aşağıdaki parçanın konusunu bulup hangi düşünceden söz edilmediğini birlikte bulalım:
Örnek:
Çocuklarla anlaşmak, büyüklerden çok farklıdır. Çocuk, yaklaşım biçimimizi çok güzel değerlendirir. Yapmacık mı, gerçek mi olduğunu çok iyi anlar. Ya kesin bir tavır koyup sizi kendi dışında bırakır ya da sıcacık yüreğiyle sarar; kollarıyla, gülü-şüyle, dokunuşuyla kucaklar.
Parçaya göre, çocuklarla ilgili görüşlerden hangisine ulaşılamaz? (1999-ÖO)
A) Sevgilerini değişik biçimlerde gösterirler.
B) Kendilerine nasıl davranıldığını fark ederler.
* Eglog: Yazarın duygularını bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatmasına Eglog adı verilir.
Türk Edebiyatında idil tarzında pastoral şiirler varsa da eglog tarzında pastoral şiir yoktur. Bu türü Tevfik Fikret denemiş fakat çok fazla başarılı olamamıştır. Behçet Necatigil, Recaizade Mahmut Ekrem, Yahya Kemal, Cahit Külebi başarılı pastoral şairleri arasında yer alarak bu türün en güzel örneklerini vermişlerdir.
Åžah Ä°smail'e gönderilmek üzere bir elçi aranmaktadır. GönÂderilecek elçinin yiÄŸit, cesur ve devletin haysiyetini koruyacak biri olması gerekmektedir. Åžah Ä°smail, çok zulmeden, gaddar biridir. Divan toplantısında vezir, Åžah Ä°smail'in kötülüklerinÂden bahseder.
Muhsin Çelebi, vaktini kitap okumakla geçiren, devlete çok baÄŸlı, zengin bir kiÅŸidir. Elçi arandığını öğrenince sadraÂzama giderek gönüllü elçi olacağını söyler. Sadrazam önce Muhsin Çelebi'yi deli zanneder. Muhsin Çelebi, sıra dışı, perÂvasız, cesur, tam aradıkları gibi bir insandır. Muhsin Çelebi, elçiliÄŸi tek bir ÅŸartla kabul eder. Tüm masrafları kendi cebinÂden karşılayacaktır. ÇiftliÄŸini, mandırasını ipotek eder. AdınÂdan çok söz edilen, çok pahalı pembe incili kaftanı satın alır. Åžah Ä°smail'in sarayına gider.
Şah İsmail, Osmanlı elçisini beklemektedir. Sarayında tahtının arkasına cellatlar diker. Muhsin Çelebi gelir ve Şah İs... (Devam)
"Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi," hece vezni ve sade bir TürkÂçe ile yazılmıştır. Her yaÅŸtan insanın keyifle okuyabileceÄŸi, çok güzel bir hikâyedir.
Åžiirin açıklaması: Çok eski zamanda, OÄŸuz Han zamanında, Türkeli'nde, güzelliÄŸi dillere destan bir peri kızı yaÅŸarmış. MeskeÂni daÄŸlarmış. Hemen hemen bütün erkekler ona aşıkmış.
O ise hiç kimseye dönüp de bir kerecik bile bakmazmış. OÄŸuz Han, merak edip, kızı yanma çağırtmış ve ona yalnız olamayacağını, neslin güzelleÅŸmesi için bir evlilik gerçekleÅŸtirmesini söyler. Kız da, zamanında bir çobanı sevdiÂÄŸini, ancak, onu darılttığı için çekip gittiÄŸini, bir daha dönmediÄŸini, bu nedenle gönlünün tamamı ile kapalı olduÄŸunu söyler. Ayrıca, kendisinin eÅŸsiz bir güneÅŸ olduÄŸunu, eÅŸinin de olamayacağını belirtir. Hakan ise, varsın bulunmasın ama hele biz bir arayalım der. Kız razı olur. Kim kendisi ile evlenmek isterse, onu sihirli bîr oyunla s... (Devam)
Türk halkbilimcisi, halk edebiyatı ve folklor araÅŸtırÂmacısı. Darıdere'de 1907'de doÄŸdu. 1927'de Ä°stanbul Erkek Lisesini, 1930rda Ä°stanbul Ãœniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. 1931-1932'de Fuad Köprülü'nün asistanlığını yaptı.
1941'de Halk Hikâyeleri ve Halk HikâyeciliÄŸi teziyle doçent oldu, 1948'de profesörlüğe yükseldi. 1948'de baÅŸkaÂnı olduÄŸu Halk Edebiyatı Kürsüsü CHP iktidarınca komünizmi yaydığı gerekçesiyle kapatıldıktan sonra yurtÂdışına gitti. ABD, Almanya ve Fransa'da çalıştı. 194O'lı yılÂlarda Behice Boran'ın Yurt ve Dünya dergisini yönetti. Stanford Ãœniversitesi Türkiye Bölümünü kurdu. Paris'te ölümüne kadar CNRS (Centre National de la Recherche Sdentifique)'de çalıştı. 1998'de öldü.
Türk halk edebiyatı araÅŸtırmaları öncüsü Pertev Naili Boratav 2000 masal, 40 halk hikâyesi, çocuk oyunları, türÂküler, t... (Devam)
Yedi günlük Peter Pan'ın bir an önce büyümesini, annesi ve babası çok arzu ediyorlardı. Onun için yapacakları yaÅŸ günü kutÂlamalarını iple çekiyorlardı. Peter Pan, bildiÄŸimiz çocuklardan deÄŸildi. Büyük bir insanın bilgisi, tecrübesi ve olgunluÄŸuna sahipti. En büyük dileÄŸi, rüyaÂsında gördüğü "Rüya Bahçeleri"ne gidebilmekti. Bu arzusu ona öyle bir güç verdi ki, kanadı olmamasına raÄŸÂmen, açık pencereden gök yüzüne doÄŸru uçarak ve göz açıp kapayıncaya kadar, "Rüya Bahçeîeri"nin yumuÅŸak çimlerinin üzeÂrine yavaşça düşüverdi. Artık Peter Pan'a ulaÅŸmak isteyenler mektuplarını, "Rüya Bahçeieri-Peter Pan Adası" adresine gönderÂmeliydiler. Peter Pan'ı gören periler ve kuÅŸlar "aramızda bir insanoÄŸlu var, dikkat" diyerek ondan uzaklaşıyorlardı. Sadece, Salomon isimli karga ondan kaçınmamış ve dost olmuÅŸtu. DiÄŸer kuÅŸlar, Salomon'un emriyle, Peter Pan'a yiyecek getiriyorlar, o da o... (Devam)
Peyami Safa, edebiyatımızın en önemli yazarlarından ve düşünce adamlarından biridir. Peyami Safa, 1899'la 1961 yılları arasınÂda yaÅŸamıştır. Servet-i Fünun edebiyatının ünlü ÅŸairlerinden Ä°smail Safa'nın oÄŸludur. Hayatı sıkıntı içinde geçtiÄŸinden düÂzenli bir eÄŸitim hayatı olmamıştır. Küçük yaÅŸta geçirdiÄŸi hasÂtalık da, onun hem kiÅŸiliÄŸini hem de edebiyat anlayışını etkiÂlemiÅŸtir. Hayatını kalemiyle kazanmış yazarlarımızdandır. Bu bakımdan sadece para kazanmak için yazdığı bazı eserlerinÂde kendi adını kullanmamıştır. Server Bedi takma adıyla bu ÅŸekilde 140'a yakın eser yazmıştır. Asıl eserleri ise kurgu ve içerik bakımından Türk edebiyatının klasikleri arasındadır.
Peyami Safa'nın Eserleri;
Sözde Kızlar, Yalnızız, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih Harbiye, Matmazel Noralya'nın Koltuğu, Biz İnsanlar vs.dir. (Devam)
KONUSU: Tahtadan bir kukla olarak yaratılan Pinokyo'nun lk İsteği Gepetto babasının dileği gibi gerçek bir oğlan çocuğu inaktır. Ama bunu elde edebilmesi için egoist kişiliğinden vazgeçmesi gerekecektir. Bunun için Gepetto'nun sevgi dolu yuvadan ayrılıp dünyayı keşfetmek üzere eğitici bir yolculuğa çıkar.
Bu yolculuk sonunda Pinokyo mavi peri tarafından gerçek Çocuğa dönüştürülür.
Marangoz "Kiraz Usta," masa bacağı yapmak için bir odun iriyordu. Dükkânın bir köşesinde duran oduncuÄŸu görünce, "aradığımı buldum" diyerek odun parçasını eline aldı ve keseriyle yontmaya baÅŸladı. Ancak, daha ilk vuruÅŸta odun dile geldi ve "Vurma bana, canım acıyor." dedi. Usta, ÅŸaÅŸkınlıkla sesin nereden gtldiÄŸini araÅŸtırmaya baÅŸladı. Bir müddet sonra, yanıldığını zanÂnederek, yeniden odunu yontmaya baÅŸladı. Ancak bu sefer, daha öncekinden daha da fazla bir ses "Ay..of..daha çok acıttın canımı1." di... (Devam)
KONUSU: Yaşam koşullan ne kadar zor ve acımasız olursa olsun, her şeye rağmen, iyimserliğini kaybetmeyen bir çocuğun çevresini de etkileyişi anlatılmaktadır.
Pollyanna, on bir yaşında küçük bir kızdır. Annesi ve babası ölünce, ortada kalır. Bir müddet yardımsevenler derneÄŸinin hiÂmayesinde yaÅŸar. Sonra da, çok zengin olan teyzesi onu yanına almayı kabul eder. Bir Haziran sabahı, Bayan Polly telaÅŸla mutfaktan içeri girdi. Hizmetçisi Nancy'e, tavan arasındaki küçük odayı temizleÂmesini ve portatif karyolayı kurmasını söyledi. On bir yaşındaki yeÄŸenim, "Pollyanna gelecek" dedi. Nancy, evin içinde bir çocuÄŸun bulunmasının kendileri için iyi olacağı düşüncesiyle neÅŸelelendiyse de, Bayan Polly'nin asık suratı, bu sevincini yarıda bıraktı. Çünkü, Bayan Polly'ye göre yeÄŸeni, kardeÅŸinin yapmış olduÄŸu yanlış bir evliliÄŸin ürünü idi. O sadece görevine düşkün birisi olduÄŸu için, ortada kalmış olan... (Devam)