Lades tutuşmak: İki kişi tavuğun lades kemiğini birer ucundan tutup kırarak lades oyununa başlamak
Lafa boÄŸmak (birim): Onun konuÅŸmasına, tek bir sözcük bile söyleÂmesine fırsat vermemek.
Laf açmak : Söz etmek, konuşmak; söz açmak.
Laf altında kalmamak: Kendisine söylenilen alaylı, kına sözlere gereÂken karşılığı vermek.
Laf anlamamak : Anlayışsız, dik kafalı, inatçı olmak; söz anlamamak.
Laf aramızda : "Konuşacaklarımız aramızda kalsın." anlamında.
Laf atmak (birine): -1. Bir erkek tanımadığı bir kadına uygunsuz ya da hoşa gidici sözler söylemek. -2. Ona sözle sataşmak. -3. Çene Çalmak, söyleşmek.
Lafa tutmak (birini) : Konuşmayı uzatıp onu işinden alıkoymak.
Laf çıkmak : Asılsız bir haber, söylenti, konuÅŸma konusu haline getirilÂmek ; söz çıkmak.
Laf dinlemek : bk. Söz dinlemek.
Laf düşmemek (birine): -1. BaÅŸkalarının yanında kendisinin söz söyÂlemesi yakışık atmamak. ... (Devam)
Ä°lk defa 1919 yılında yayınlanan eserde, Refik Halit KaÂray, konularını I. Dünya Savaşı yıllarında yakından gördüğü Anadolu halk ve hayatından alan hikayelere yer vermiÅŸtir. Anadolu'da yaÅŸayan yerli tipleri o zamana kadar görülmemiÅŸ bir canlılıkla anlatmıştır. Anadolu, bu eserle ilk defa bütün gerçek varlığı ve iç dünyasıyla okuyucunun karşısına çıkar. Memleket Hikayeleri'nin çoÄŸu, dünya dillerine çevrilmiÅŸ, taÂmamı Fransızcada yayınlanmıştır.
Memleket Hikayeleri Özetleri:
ŞEFTALİ BAHÇELERİ:
Bir yaz günü, Akdeniz kıyılarındaki bir kasabanın tabiatı tasvir edilir. Bu küçük Anadolu kasabasında, iklim çok yumuÂÅŸak geçmekte, yaz günlerinde ise her yeri ÅŸeftali kokuları sarÂmaktadır. AkÅŸamüzerileri, çoÄŸu kasabaya yerleÅŸmiÅŸ memurlar deniz kıyısına eÄŸlenmeye giderler. İçkiler, türlü eÄŸlenceler, yiyeÂcekler, çalgılar bu akÅŸamların vazgeçilmez alıÅ... (Devam)
Yüklemin gerçekleşme nedeni belirtilir, "niçin" sorusu yanıtlanır. Yapılacak iş bitmiştir.
Korktuğundan ses çıkaramadı. Korkudan sesi çıkmadı. Korktu ki ses çıkarmadı. Korktuğu için sesi çıkmadı. Korktu da sesi çıkmadı. Korktu, ses çıkaramadı. (Devam)
Saati saatine : Tam zamanında, na onca, ne sonra.
Saati saatine uymamak : Durumu, tavırları sık sık değişmek bir öyle böyle olmak; bir saati bir saatine uymamak.
Saat tutmak : Bir iÅŸe baÅŸlama saatini aynntyîa saptamak ve bitinceye kadar geçecek zamanı belirlemek için sürekti olarak ya da sık ak saÂatine bakmak.
Sabaha çıkmamak: Hasta sabah olmadan ölmek. Sabah akşam: -1. Bir sabah bir akşam dmak üzere. -2. Her zaman, hiç ara vermeden.
Sabahı etmek (bulmak): Akşam başlanan bir iş uğruna bütün geceyi uykusuz geçirmek
Sabahın köründe : Daha ortalık ağarmadan, çok erkenden.
Bu romanında Hüseyin Rahmi Gürpınar, körü körüne Doğu ile Batı'ya bağlananları eleştirir. Romanın asıl adı: "Alafranga"dır. İstibdat çağının sansürü yüzünden adı değiştirilmiş, Paris'te öğrenim gören Meftun Bey, alafrangalık budalası, züppe bir tiptir. İstanbul'a dönünce, babadan kalma Erenköy'deki köşke yerleşir. Fransa'daki yaşamını sürdürmeye, köşk halkına alafrangalık dersleri vermeye kalkışır. Zengin yaşamını daha da zenginleştirebilmek için köşk komşusu Kasıkçılar Kethüdası Kasım Efendi'nin kızı Edibe Hanım'la evlenmeyi kafasına koyar. Kasım Efendi ise, son derece pinti, mutaassıp alaturka bir adamdır. Bu adamın oğlu Mahir de, Meftun'un kız kardeşi Lebile'yi sevmektedir sonunda evlenirler. Meftun da, kendisine piyangodan büyük ikramiye çıktığını yayarak Ebide Hanım'la evlenmenin yolunu bulmuştur. Pinti ihtiyar baba, kızıyla oğlunun geçimini Meftun'a yüklemekte kalmaz, hem oğlunu evlat... (Devam)
Cümlede işi, yargıyı, durumu bildiren sözcük ya da söz öbeklerine yüklem denir.
Aşağıdaki söz gruplarının cümle olabilmesi İçin sonlarına uygun yüklemleri getiriniz.
Bütün halk, köy meydanında........
Havalar, artık iyice...........
Hayatta en hakiki mürşit.........
Kazanmak istediÄŸim okul............
Yardımlarınız için size....................
Yukarıdaki yüklemleri incelediğimizde görürüz ki, yüklem değişik türden sözcükler olabilir. Çekimlenmiş fiillerin yanı sıra ekfiil alarak çekimlenen isim soylu sözcükler de yüklem olabilir.
Yüklem, tek sözcük olabileceği gibi birden fazla sözcükten de oluşabilir. Bileşik fiiller, deyimler, tamlamalar yüklem görevinde kullanılır.
Genellikle sıralı cümlelerde ilk cümle için kullanılan yüklem ikinci cümle için kullanılır. Ancak bu yüklemlerin ortak olması gerekmektedir aksi halde anlatım bozukluğu meydana gelir.
- ÇoÄŸu zaman müzik, bazen de televizyon izÂlerdi. (Müzik dinler)
• Sinemaya az, tiyatroya hiç gidemiyorum. (Giderim) (Devam)
- Gün doğmadan yola çıkmalıyız. ( Zarf Tümleci )
- Deneme sınavı ne zaman yapılacak. ( Zarf Tümleci )
Yükleme sorulacak "ne zaman, nasıl, ne kadar?" sorularının yanıtını veren sözcükler, hal eki alsalar da zarf tümleci olurlar. Ancak yer-yön zarfı olan sözcükler "-e, -de, -den" hal eklerini aldıklarında zarf tümleci değil, dolaylı tümleç olurlar.
Fiiller, fiilimsileri, sıfatları ya da kendi cinsinden sözcükleri soru, mikatr, zaman, yer-yön, vasıta şeklinde niteleyen/ niceleyen sözcüklere zarf denir.
Örnek: Babam bu konuşmayı iyi hazırladı.
                                              Zarf    Fill
Babam bu konuşmaya iyi hazırlanıp gitti.
                                  Zarf  Fiilimsi
Babam bu konuşmaya çok iyi hazırlandı.
                                  Zarf Zarf    Fiil
Babam çok iyi bir adamdır.
         Zarf Sıfat       İsim
ZARF ÇEŞİTLERİ
A. DURUM ZARFLARI
Durumca fiilleri veya fiilimsileri niteleyen zarflardır. Fiillere veya fiilimsilere soracağımız, "Nasıl..?" sorusunun karşılığıdır.
Örnek: Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
                 Zarf         Â... (Devam)