yüklem Yazıları - Sayfa 2 - Türkçe Sitesi
EtiketŞu anda yüklem konusu ile ilgili sayfalara bakmaktasınız.
Bu konuyla ilgili toplam 35 içerik bulunuyor.
L Sözlüğü (Deyim)
Lades tutuşmak: İki kişi tavuğun lades kemiğini birer ucundan tutup kırarak lades oyununa başlamak

Lafa boğmak (birim): Onun konuşmasına, tek bir sözcük bile söyle­mesine fırsat vermemek.

Laf açmak : Söz etmek, konuşmak; söz açmak.

Laf altında kalmamak: Kendisine söylenilen alaylı, kına sözlere gere­ken karşılığı vermek.

Laf anlamamak : Anlayışsız, dik kafalı, inatçı olmak; söz anlamamak.

Laf aramızda : "Konuşacaklarımız aramızda kalsın." anlamında.

Laf atmak (birine): -1. Bir erkek tanımadığı bir kadına uygunsuz ya da hoşa gidici sözler söylemek. -2. Ona sözle sataşmak. -3. Çene Çalmak, söyleşmek.

Lafa tutmak (birini) : Konuşmayı uzatıp onu işinden alıkoymak.

Laf çıkmak : Asılsız bir haber, söylenti, konuşma konusu haline getiril­mek ; söz çıkmak.

Laf dinlemek : bk. Söz dinlemek.

Laf düşmemek (birine): -1. Başkalarının yanında kendisinin söz söy­lemesi yakışık atmamak. ... (Devam)
Diğer Konular 01 Mayıs 2013 Yorum yok
Memleket Hikayeleri
Memleket Hikayeleri Hakkında Bilgi

İlk defa 1919 yılında yayınlanan eserde, Refik Halit Ka­ray, konularını I. Dünya Savaşı yıllarında yakından gördüğü Anadolu halk ve hayatından alan hikayelere yer vermiştir. Anadolu'da yaşayan yerli tipleri o zamana kadar görülmemiş bir canlılıkla anlatmıştır. Anadolu, bu eserle ilk defa bütün gerçek varlığı ve iç dünyasıyla okuyucunun karşısına çıkar. Memleket Hikayeleri'nin çoğu, dünya dillerine çevrilmiş, ta­mamı Fransızcada yayınlanmıştır.

Memleket Hikayeleri Özetleri:

ŞEFTALİ BAHÇELERİ:

Bir yaz günü, Akdeniz kıyılarındaki bir kasabanın tabiatı tasvir edilir. Bu küçük Anadolu kasabasında, iklim çok yumu­şak geçmekte, yaz günlerinde ise her yeri ÅŸeftali kokuları sar­maktadır. AkÅŸamüzerileri, çoÄŸu kasabaya yerleÅŸmiÅŸ memurlar deniz kıyısına eÄŸlenmeye giderler. İçkiler, türlü eÄŸlenceler, yiye­cekler, çalgılar bu akÅŸamların vazgeçilmez alıÅ... (Devam)
DiÄŸer Konular 28 Haziran 2013 Yorum yok
Neden Sonuç İlişkisi
NEDEN-SONUÇ İLİŞKİSİ

Yüklemin gerçekleşme nedeni belirtilir, "niçin" sorusu yanıtlanır. Yapılacak iş bitmiştir.

Korktuğundan ses çıkaramadı. Korkudan sesi çıkmadı. Korktu ki ses çıkarmadı. Korktuğu için sesi çıkmadı. Korktu da sesi çıkmadı. Korktu, ses çıkaramadı. (Devam)
DiÄŸer Konular 11 Nisan 2013 Yorum yok
Olumlu Cümle
OLUMLU CÃœMLE

Yüklemin bildirdiği yargının geçerli olduğunu ya da eylemin yapıldığını belirten cümlelere denir.

Okullar eylül ayında açılıyor.

Sınıfımızın en çalışkanıydı o.

Bugün çok işim var.

Ayşe oldukça başarılıydı.

Söylediklerini anlamadım değil, (anladım)

Bu yemek de yenmez mi? (yenir) (Devam)
Diğer Konular 20 Mayıs 2013 Yorum yok
Olumsuz Cümle
OLUMSUZ CÃœMLE

Yüklemin bildirdiği yargının geçersiz olduğunu ya da eylemin yapılmadığını belirten cümlelerdir.

Bugün yağmur yağmaz.

Bazıları olaya hazırlıklı değildi.

Ä°stediÄŸin kitap bende yok.

Bu İşte de başarısız oîdu.

Ne kendi rahat etti, ne de başkası.

Korkulur mu küçücük bir kediden?

Bu sıcakta uyu uyuyabtlirsen. (Devam)
DiÄŸer Konular 30 Mart 2013 Yorum yok
Özne
ÖZNE

Cümlede yüklemin bildirdiği işi hareketi yapan; durumu ya da yargıyı üzerinde taşıyan varlıkları bildiren sözcüklere özne denir.

Aşağıdaki cümlelerde Özneyi bulalım.

İnsanın elinde beş parmak vardır.

Gülü seven, dikenine katlanır. Birkaç saat sonra yağmur dindi.

Hal eki alan bir sözcük özne olamaz.

Cümlede Özneyi bulmak için yükleme "kim, ne" soruları sorulur. Alınan cevap tek sözcük olabileceği gibi, söz Öbeği durumunda da olabilir.

Aşağıdaki cümlelerin öznelerini bulalım.

Tarihi eserleri yurt dışına kaçırmak suçtur. (Suç olan ne?)

Öğretmen gelince bütün öğrenciler ayağa kalktı. (Ayağa kalkan kim?)

Alevler kısa zamanda her yanı sardı. (Saran ne?)

Özne, cümlede sözcük durumunda olmayıp yüklemin aldığı kişi ekinden anlaşılırsa, buna gizli özne denir.

- Öğrencilerle tanışmak için can atıyorduk, (biz)

- Bu konuşmayı sonuna kadar dinleyemem, (ben)
... (Devam)
Diğer Konular 09 Mayıs 2013 Yorum yok
Özne-Yüklem Uyumu
ÖZNE-YÜKLEM UYUMU:

Bir cümlede özne ve yüklem arasında iki yönden uygunluk aranır.

1. Tekillik-Çoğulluk Yönünden Uygunluk:

Tekil öznelerin yüklemleri tekil, çoğul özneierin yüklemleri de çoğul olur.

- Çocuk, odasında ders çalışıyor.

- Öğrenciler, öğretmenlerini dikkatle dinlediler.

- İnsanlar, bugünlerde okula gelmiyorlar.

Öznesi insan olan cümlelerde özne bir topluluğu ifade ediyorsa yüklem tekil de olabilir.

â–  Belediye zabıtaları pazarcılara ceza yazdı.

- Meclis bu arafar toplanacak

Aşağıdaki durumlarda özne çoğul da olsa, yüklem tekil ojur;

Bitki ve hayvan adlan

- Ağaçlar yapraklarını döküyor.

- Kelebekler çiçekten çiçeğe konuyor.

Zaman adlan

- Yıllar su gibi akıp geçti.

- Günler geçmiyor.

Sovut kavramlar

- Duygular zamanla deÄŸiÅŸir.

- Gözlerim görmez oldu.

Evlem adları

- Yangın yerinde bağrışmalar... (Devam)
DiÄŸer Konular 18 Nisan 2013 Yorum yok
S-Ş Sözlüğü (Deyim)
S

Saati saatine : Tam zamanında, na onca, ne sonra.

Saati saatine uymamak : Durumu, tavırları sık sık değişmek bir öyle böyle olmak; bir saati bir saatine uymamak.

Saat tutmak : Bir işe başlama saatini aynntyîa saptamak ve bitinceye kadar geçecek zamanı belirlemek için sürekti olarak ya da sık ak sa­atine bakmak.

Sabaha çıkmamak: Hasta sabah olmadan ölmek. Sabah akşam: -1. Bir sabah bir akşam dmak üzere. -2. Her zaman, hiç ara vermeden.

Sabahı etmek (bulmak): Akşam başlanan bir iş uğruna bütün geceyi uykusuz geçirmek

Sabahın köründe : Daha ortalık ağarmadan, çok erkenden.

Sabahlar (sabahı şerifler) hayrolsun (hayrola) : Günaydın.

Sabır taşı: Çok sabırlı kimse.

Sabrı taşmak (tükenmek, kalmamak): Artık sabredemeyecek duru­ma gelmek.

Sabun köpüğü gibi sönmek : Gösterişini, görkemini, albenisini en kü­çük bir etkiyle çabucak yitirmek.

Saçı başı ağarmak: Yaşlanmak, ihtiyarlanmak

S... (Devam)
DiÄŸer Konular 10 Haziran 2013 Yorum yok
Şıpsevdi
Bu romanında Hüseyin Rahmi Gürpınar, körü körüne Doğu ile Batı'ya bağlananları eleştirir. Romanın asıl adı: "Alafranga"dır. İstibdat çağının sansürü yüzünden adı değiştirilmiş, Paris'te öğrenim gören Meftun Bey, alafrangalık budalası, züppe bir tiptir. İstanbul'a dönünce, babadan kalma Erenköy'deki köşke yerleşir. Fransa'daki yaşamını sürdürmeye, köşk halkına alafrangalık dersleri vermeye kalkışır. Zengin yaşamını daha da zenginleştirebilmek için köşk komşusu Kasıkçılar Kethüdası Kasım Efendi'nin kızı Edibe Hanım'la evlenmeyi kafasına koyar. Kasım Efendi ise, son derece pinti, mutaassıp alaturka bir adamdır. Bu adamın oğlu Mahir de, Meftun'un kız kardeşi Lebile'yi sevmektedir sonunda evlenirler. Meftun da, kendisine piyangodan büyük ikramiye çıktığını yayarak Ebide Hanım'la evlenmenin yolunu bulmuştur. Pinti ihtiyar baba, kızıyla oğlunun geçimini Meftun'a yüklemekte kalmaz, hem oğlunu evlat... (Devam)
DiÄŸer Konular 19 Nisan 2013 Yorum yok
U-Ü Sözlüğü (Deyim)
Ucu bucağı olmamak (bulunmamak, görünmemek): Bir yer, alan so­nu yokmuş gibi görünmek, çok geniş olmak.

Ucu (birine) dokunmak: Biri o işten zarar görmek.

Ucunda bir şey olmak: Düşünülen, uygulamaya konan bir işin açık­ça belirtilmeyen bir amacı olmak.

Ucunda ölüm yok ya : "Yapılması gereken bu iş ölümle bitmeyecek ya." anlamında avunma (avutma) sözü.

Ucunu bırakmak (bir şeyin): Artık onunla ilgilenmemek.

Ucu ucuna : Ne fazla, ne eksik. (Kars. Kıtı kıtına.)

Ucuza çıkmak (mal olmak): Az para harcayarak elde etmek

Ucuza getirmek (mal etmek) (bir şeyi): Onu ucuz fiyatla satın al­mak.

Ucuz atlatmak (bir şeyi): Tehlikeli ya da güç bir durumdan az bir za­rarla sıyrılmak; ucuz kurtulmak.

Ucuz kurtulmak (bir ÅŸeyden): bk. Ucuz atlatmak.

Ucuz pahalı: Fiyatın düşük ya da yüksek olmasına bakmadan:

Uçan kuşa borcu (borçlu) olmak : Pekçok kimseye, yerlere borcu ol­mak.

Uçan kuştan medet ummak: Güç ... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Temmuz 2013 Yorum yok
Virgül
VÄ°RGÃœL (,)

1. Eş görevli sözcükleri, söz öbeklerini ayırmada kullanılır:

- Uğraş, didin, düşün. (Yüklemleri ayırmış.)

- Masanın üzerinde kitaplar, defterler vardı. (Özneleri ayırmış.)

- Paltosunu, çantasını alıp çıktı. (Nesneleri ayırmış.)

2. Sıralı cümleleri ayırmada kullanılır

- Okulunu bitirdi, askerliğini yaptı.

- Eve geldi, uyudu.

3. Uzun cümlelerde özneden sonra kullanılır:

- Babam, birkaç gün sonra iş gezisine çıkacak.

- Ahmet, kim bilir kaç kişinin canına kıydı.

4. Anlam karışıklığını önlemek için zamir ve adlaşmış sıfatlardan sonra konur:

- Yaşlı, doktoru dikkatle dinliyordu.

- O, köşedeki saatçide seni bekliyor.

5. Ara sözleri ayırmak için kullanılır:

- Elindeki kitabı, sanırım bir macera romanıydı, bir türlü bırakamıyordu.

- En sevdiğim kadını, eşimi, çok ihmal ettim.

6, Kabul, red... (Devam)
DiÄŸer Konular 31 Mart 2013 Yorum yok
Yüklem
YÃœKLEM

Cümlede işi, yargıyı, durumu bildiren sözcük ya da söz öbeklerine yüklem denir.

Aşağıdaki söz gruplarının cümle olabilmesi İçin sonlarına uygun yüklemleri getiriniz.

Bütün halk, köy meydanında........

Havalar, artık iyice...........

Hayatta en hakiki mürşit.........

Kazanmak istediÄŸim okul............

Yardımlarınız için size....................

Yukarıdaki yüklemleri incelediğimizde görürüz ki, yüklem değişik türden sözcükler olabilir. Çekimlenmiş fiillerin yanı sıra ekfiil alarak çekimlenen isim soylu sözcükler de yüklem olabilir.

Aşağıdaki sözleri fiil soylu yüklemlerle tamamlayınız.

Okumadığı roman

Herkes kendi kusurunu.......

Ödevlerimi zamanında yapmaya

Yüklem, tek sözcük olabileceği gibi birden fazla sözcükten de oluşabilir. Bileşik fiiller, deyimler, tamlamalar yüklem görevinde kullanılır.

Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini bulunuz.

- KonuÅŸma k... (Devam)
Diğer Konular 30 Mayıs 2013 Yorum yok
Yüklem Eksikliği
YÜKLEM EKSİKLİĞİ

Genellikle sıralı cümlelerde ilk cümle için kullanılan yüklem ikinci cümle için kullanılır. Ancak bu yüklemlerin ortak olması gerekmektedir aksi halde anlatım bozukluğu meydana gelir.

- Çoğu zaman müzik, bazen de televizyon iz­lerdi. (Müzik dinler)

• Sinemaya az, tiyatroya hiç gidemiyorum. (Giderim) (Devam)
Diğer Konular 06 Mayıs 2013 Yorum yok
Zarf Tümleci
ZARF TÃœMLECÄ°

Yüklemin anlamını zaman, durum, yer-yön, azlık-çokluk, soru bakımından tamamlayan sözcüklerdir.

Aşağıdaki cümlelerde zarf tümleci olan sözcükleri bulup yüklemi hangi yönden tamamladıklarını belirtelim.

- Yemeklerini konuşmadan yediler ( Zarf Tümleci )

- Öğrenciler içeri girdiler. ( Zarf Tümleci )

- İş yaparken çok terledim. ( Zarf Tümleci )

- Gün doğmadan yola çıkmalıyız. ( Zarf Tümleci )

- Deneme sınavı ne zaman yapılacak. ( Zarf Tümleci )

Yükleme sorulacak "ne zaman, nasıl, ne kadar?" sorularının yanıtını veren sözcükler, hal eki alsalar da zarf tümleci olurlar. Ancak yer-yön zarfı olan sözcükler "-e, -de, -den" hal eklerini aldıklarında zarf tümleci değil, dolaylı tümleç olurlar.

- Borcunu üç taksitte ödedi. (Zarf Tümleci)

- Haftaya deneme sınavı var. (Zarf Tümleci)

- Bizimle yakından ilgilendi. ( Zarf Tümleci )

- Biraz dışa... (Devam)
DiÄŸer Konular 09 Nisan 2013 Yorum yok
Zarflar (belirteçler)
Fiiller, fiilimsileri, sıfatları ya da kendi cinsinden sözcükleri soru, mikatr, zaman, yer-yön, vasıta şeklinde niteleyen/ niceleyen sözcüklere zarf denir.

Örnek: Babam bu konuşmayı iyi hazırladı.

                                               Zarf     Fill

Babam bu konuşmaya iyi hazırlanıp gitti.

                                   Zarf    Fiilimsi

Babam bu konuşmaya çok iyi hazırlandı.

                                   Zarf Zarf     Fiil

Babam çok iyi bir adamdır.

          Zarf Sıfat        İsim

ZARF ÇEŞİTLERİ

A. DURUM ZARFLARI

Durumca fiilleri veya fiilimsileri niteleyen zarflardır. Fiillere veya fiilimsilere soracağımız, "Nasıl..?" sorusunun karşılığıdır.

Örnek: Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

                  Zarf         Â... (Devam)
Diğer Konular 05 Mayıs 2013 Yorum yok
Toplam 2 sayfa, 2. sayfadasın: Önceki, 1, 2
Son Ziyaretler:
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu