HarfŞu anda T harfi ile başlayan içerikler görüntüleniyor.
Bu harfle başlayan toplam 37 içerik bulunuyor.
T Sözlüğü (Deyim)
Tabakhaneye bok mu götürûyorsun? : 'Niçin bu. kadar acele ediyor­sun? İşin çok mu acele, çok mu önemli?" anlamında, alay yollu söy­lenir.

Tabana kuvvet: "Söz konusu yere yayan gitmekten başka çare yok."

anlamında,"

Tabana kuvvet koşmak : Çok hızlı koşmak.

Tabanı yanmış gibi dolaşmak : Sürekli olarak oradan oraya gedmek

Tabanları yağlamak : -1. (Alay yollu) Uzak bir yere gitmeye hazırlanmak -2. Hızlı koşmak, kaçmak

Taban tabana zıt: İki şey, birbirine her yönüyle zıt.

Taban tepmek (patlatmak) : Uzun süre yd yürümek

Tabanvayla gitmek : Yayan gitmek, yürüyerek gitmek

Taç giymek : -1. Tahta geçmek -2. Kral ya da kraliçe seçilmek

Taçsız kral (kraliçe): Bir konuda en üstün başarıyı elde etmiş, ün yapmış kimse.

Tadı damağında kalmak: Bir yiyeceğin tadını ya da iyi yaşanmış bir olayın olumlu izlerini unutamamak

Tadı kaçmak (gitmek): -1. Tatsız bir duruma gelmek -2. Bir şey hoşa gid... (Devam)
Diğer Konular 19 Haziran 2013 Yorum yok
TAAŞŞUK-U TALAT ve FITNAT
Şemsettin Sami'nin "Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat" kitabı, edebiyatımızın ilk Türk romanıdır (1872). Tanzimat romancılığımızda, kadınlarımızın toplum içindeki yerlerini belirtme, evlilik ilişkilerimizi irdeleme, uygunsuz evlenmelerin sorunlarına değinme bakımlarından dikkate değer. Gerçekçi bir romantizm içerisinde, konuşulan dili vermeye çalışır. Görmeden evlenmenin acı sonuçlarını basit bir teknikle, duygusal karakter çözümlemeleriyle yansıtır. Küçük yaşta babasız kalan Talat'ı, annesi Saliha Hanım büyütür. İşe gidip gelirken uğradığı bir dükkân vardır. Hacı Mustafa'nın dükkânı. Bu Hacı Mustafa, Fitnat'ın üvey babasıdır. Fitnat'ın annesi Zekiye Hanım, Fitnat'a hamile iken kocasından ayrılmış, bu Hacı Mustafa ile evlenmiş, birkaç yıl sonra da ölmüştür. Talat yine bir gün eve dönerken, dükkânın üstündeki evin cumbasında Fitnat'a görür görmez tutulur. Fitnat da deli gibi Talat'ı görür gör... (Devam)
Diğer Konular 01 Temmuz 2013 Yorum yok
Takısız İsim Tamlaması
Tamlayan, tamla­nanın neden yapıldığını belirtir. Her iki ad da tamla­ma eki almaz.

Cam vazo (Camdan yapılmış vazo)

Çelik tencere (Çelikten yapılmış tencere)

Takısız ad tamfamalarında tamlayan hammaddenin, tamlanan ondan elde edilmiş bir ürünün adıdır.

Deri koltuk (Hammadde- Ürün)

*Takısız ad tamlamalarını sıfat tamlamalanyla karıştırmamak için "-den" ekinden yararlanıla­bilir. Takısız tamlamada tamlayan "-den" ekini alarak da kullanılabilir. Sıfat tamlamalarında ise tamlayan bu eki alamaz. Ayrıca sıfat tamlama­larında tamlayan olan sözcük özellik belirtir, "nasil" sorusunu yanıtlar.

Yün hırka "yünden hırka" şeklinde Takısız ad tamlaması kullanılabilir.

Yeni hırka "yeniden hırka" olarak Sıfat Tamlaması kullanılamaz.

*Bazı kaynaklar, tamlananın neye ben­zediğini belirten tamlamaları takısız ad tamla­ması olarak verirler, Bu tür tamlamalarda tam­layan mecaz olarak kullanılmış bir addır... (Devam)
Diğer Konular 16 Nisan 2013 Yorum yok
Tamlanan Eksikliği
TAMLANAN EKSİKLİĞİ

Bazı cümlelerde sıfat tamlaması ile isim tamlamasının tamlananları ortak kullanılmaya çalışılmaktadır; ancak bu tür kullanımlar anlatım bozukluğu meydana getirmektedir.

- Ülkemiz, bazı toplumsal ve kültür sorunları yaşıyor. (Toplumsal sorunlar)

- Biz iki yıldır birbirimize kenetlenmiş bir ilişki­miz var. (Bizim)

- Bir öğretmen, öğrenciye sevgi aşılaması ge­rekir. (Öğretmenin) (Devam)
Diğer Konular 07 Mayıs 2013 Yorum yok
Tamlayan Eksikliği
TAMLAYAN EKSİKLİĞİ

Bir cümledeki tamlayanı düşmüş isim tamlamalarında tamlananın kime ait olduğu belirsiz olursa burada tamlayan eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır. Bu tür anlatım bozuklukları cümlenin başına senin ya da onun tamlayanlarından biri getirilerek cümle daha belirli hale getirilmelidir.

- Şiirlerinden oldukça etkilendim. (Senin ' onun)

- Evinin buraya uzak olduğunu bilmiyorduk. (Senin ' onun)

- Arkadaşlarına değer verdiğini sanıyoruz. (Senin ' onun) (Devam)
Diğer Konular 01 Nisan 2013 Yorum yok
Tanık Gösterme
TANIK GÖSTERME

Düşünceyi, başkalarının görüş ve sözlerinden yararlanarak daha inandırıcı kılma yoludur.

UYAR: Tanık gösterme paragrafında anadü-şünce, tanık sözündedir.

Örnek:

Jean-Paul Sartre, "Sözcükler" adlı yapıtında, yazarlığa yöneliş dönemini anlatırken büyükbabasının kendisine verdiği şu öğüdü anıyor ve özenle şunları söylüyor: "Yalnız gözlerinin olması yetmez, onlardan yararlanmayı da öğrenmeli insan."

Bu yöntemlerin dışında az da olsa, paragraflarda sayısal verilerden yararlanma, olaylar ve düşünceler arasında ilgi kurma yöntemlerine de rastlanır. (Devam)
Diğer Konular 20 Mayıs 2013 Yorum yok
Tanımalama
TANIMLAMA

Bir kavramı, bir varlığı özelliklerine göre belirtmeye denir.Tanımlama "anlatılan nedir" sorusunu yanıtlar.

UYARI: Tanımlama cümlelerinde ana düşünce paragrafın sonuç bölümündedir.

Örnek:

Düşünen kişi, düşünme yetisini elinde bulunduran, başkalarının düşüncelerine Öykünmeyen ama onlara değer veren ve akıl gücüne dayanarak, bilgilerinden, yeteneklerinden, deneyimlerinden yararlanıp amacını gerçekleştirmek için azimle çalışan kişidir.

Yukarıdaki metne "düşünen kişi" kimdir sorusunu sorduğumuz zaman metin bize cevabı vermektedir. Dolayısıyla bu metinde tanımalama vardır deriz. (Devam)
Diğer Konular 29 Nisan 2013 Yorum yok
Tanrı Misafiri
TANRI MİSAFİRİ REŞAT NURİ GÜNTEKİN

(26.11.1889)-(07.12.1956)

 

Tanrı Misafiri:

 

Hoca Ali Efendi,, Bursa'daki konağında, Mangal başında, ak­şam kahvesini içerken kapı çaldı. Gelen kişi, kendisini, Muğ­la'dan, Hoca Ali Efendi'nİn arkadaşı rahmetli Hacı Hafız'ın oğlu Hafız İlyas olarak tanıtınca, içeri buyur edildi. Hafız İlyas, kendi­sine gösterilen sedire oturmayıp, kapının dibindeki bir şilteye usulca ilişiverince, Hacı Ali Efendi, iki gün evvel belediye mecli­sinde medreseden yetişenler aleyhinde söylenen sözleri hatırla­yıp:

"...Herifler, dedeniz yaşında adamlara karşı, bacak bacak üstüne atıp ötmesini bilirsiniz. Gelin de gözlerinizle görün.. Medresede oku­muş adamın terbiyesi bakalım hanginizde var?" diye söylendi.

Hoca Alî Efendi'nİn babası zamanında konaklarında çifter çifter kazanlarda yemekler pişirilir, gelene gidene yedirilirdi. Hacı Hafız'ın da babasının yanında... (Devam)
Diğer Konular 04 Nisan 2013 Yorum yok
Tanzimat Dönemindeki İlkler
Bu dönemde Türk edebiyatında ve kültüründü birçok ilkler yaşanmıştır.

1) İlk Gazeteler:

a) Takvim-i Vekayi (1831 ) : ilk resmi Türk ga­zetesi

b) Ceride-i Havadis (1840 ): ilk yarı resmi ga­zete.

c) Tercüman-ı Ahval ( 1860 ) : İbrahim Şinasi ve Agah Efendi tarafından çıkarılan ilk Türk gazetesi

d) Tasvir- i Efkar (1862) : Bu gazeteyi Şinasi yalnız çıkarmış, yurt dışına çıkmak zorunda kalınca Namık Kemal' e devretmiştir.

e) Hürriyet (1868 ): Namık Kemal ve Ziya Paşa Londra'da çıkarmıştır.Muhbir ( 1866 ), Basiret ( 1869 ), İbret (1871), Devir( 1872 ) Tanzimat dönemindeki gazetelerdir.

2. İlk Çeviri Roman: 1859da "Telemak" adlı e-seri, Yusuf Kâmil Paşa, Fenelon'dan çevirmiştir.

3. Edebiyatımızda ilk roman : Şemsettin Sami tarafından 1872'de yayımlanan "Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat,

İlk edebi roman : Namık Kemal tarafından 1876'da yazılan "İntibah".

5. İlk realist romanlar: Samipaşazade Seza... (Devam)
Diğer Konular 14 Haziran 2013 Yorum yok
Tanzimat Hazırlık Dönemi
Batı uygarlığına yöneliş, 1839'da Tanzimat'ın 1856'da Islahat Fermanı'nm ilan edilişiyle siyasal ve hukuksal bir nitelik kazanmıştır. Bu sürece damgasını vuran değişiklikler gazete­cilik çalışmalarıyla başlar; ilk Türk gazetesi olan Takvim ' i Vekayi 1831'de devletçe çıkarılır. Sonrasında 1841'ele çıkarılan yarıresmi nitelikteki Ceride-i Havadis'î görüyoruz. Bu gazetelerde kullanılan dil, yeni bir düzyazı dilinin oluşmasına kaynaklık etmiştir. Kendi çabalarıyla Fransızca öğrenen aydınlar, Batı edebiyatlarıyla ilişki kurdular ve bu edebiyatla­rın tanıtılmasında roman, şiir çevirileri ve adaptas­yonlar ( uyarlama ) ile katkıda bulundular. Bu dönemde Osmanlı elçilerinin tuttuğu "Sefaretname " adlı günlükler, Batı kültürünü tanıt­mada, önemli katkılarda bulunmuştur. Şinasi'nin Fransız şiirinden yaptığı çeviriler Yu­suf Kamil Paşa'nın Fenelon'dan yaptığı "Telemak" çevirisi bu dönemdedir, (Devam)
Diğer Konular 17 Nisan 2013 Yorum yok
Tartışma
TARTIŞMA

Okuyucunun bir konu üzerinde yerleşmiş düşünce ve davranışlarını değiştirmek için başvurulan anlatım biçimidir. Düşünce yazılarında yer alır. Yazar, ileri sürdüğü düşünceler, kanılar hakkında kanıtlar sunar, sorular sorup yanıtlar verir.

UYARI: Tartışma paragraflarında ana düşünce sonuç bölümündedir.

Örnek:

İlkin şöyle bir soru soralım kendimize: Şiiri şiirden soyutlamak mümkün müdür? Yani, ilk günden bugüne dek yazılmış şiirlerle ortak bir düzen kurulmuştur da, bu düzenin dışında kalabilen şiirler olmuş mudur? Olmuşsa bunlar canlılıklarını, İşlevlerini sürdürebilmişler midir? Hiç sanmıyorum. Yıkıcı bir şiir akımı biie yıktığı değerlerle beslenmek, geride bıraktığı dil, biçim, yapı özelliklerini kaynak yaparak güçlenmek zorundadır.

Başka Bir Kaynaktan:

Tartışma: Bir konu ya da olgu üzerindeki yerleşmiş düşünce ve duyguları, davranış ve kanıları ... (Devam)
Diğer Konular 24 Mart 2013 Yorum yok
Tasavvuf Edebiyatı Nazım Şekilleri
Tasavvuf Edebiyatında kullanılan nazım şekli, aruz, hece ölçüleri ve kâfiyenin özellikleri ile Divan ve Âşık Edebi­yatının ortaklığı dikkat çeker. Bundan hareketle bu edebi­yatın Divan Edebiyatına ait ortak nazım şekilleri, özellikleri açıklanarak, örneklerle beraber verilmiştir. Dinî-Tasavvufi Türk Edebiyatına ait (özel) nazım şekli bulunmadığı belirtilerek bu edebiyatın Divan ve Âşık Edebiyatının şekillerini kullandığı ifade edilmiştir. (Devam)
Diğer Konular 23 Nisan 2013 Yorum yok
Tasavvuf Edebiyatı Türleri
Tasavvuf Edebiyatına Ait Türler:

 

a) Allah Hakkında Yazılan Türler: (Tevhid, İlahî, Esma-yı hüsna, Münacaat)

b) Peygamber Hakkında Yazılan Türler; (Naat, Gevhername, Dolapname, Esmâ-i Nebî, Siretü'n-Nebî, Mucizât-ı Nebî, Hicretname, Miracname, Mevlid, Hilye, Kırk Hadis)

c) Din ve Tasavvuf Yolunun Büyükleri Hakkında Yazılan Türler: (Medhiye, Mersiye, Maktel-i Hüseyin, Menâkıbname,. Velâyetname)

d) Dinî İnançlar ve Tasavvufi Düşüncelerle İlgili Yazılan Türler: (Vücudname, Nasihatname, îbretname, Faziletname, Fütûvvetname, Gazavatname, Mansurname, Minbername, İstİhracname, Tâcname, Nevrûziye, Tahassürname, Fetvana-me, Tarikatname, Nutuk, Hikmet, Devriye, Sathiye, Kıyamet-name, Mahşername, Şefaatname.. (Devam)
Diğer Konular 29 Nisan 2013 Yorum yok
Tasavvuf Şiirinde Türler
Tasavvuf (Tekke) Şiirinde Başlıca Türler:

 

a. Tevhit: Sözlük manası birlemek demektir. Tanrının birligini ve yüceliğini anlatan şiirlere tevhid denir. Genellikle ka­side biçiminde yazılırlar. Tevhitlerde Allah'ın büyüklüğü, sıfat­ları, kudretinin sonsuzluğu, hiçbir şeyin ona eş ve benzer ola­mayışı, bütün kudret ve ilimlerin ona ait oluşu gibi özellikler sanatlı bir üslupla anlatılır. Divan edebiyatı nazım türlerinden gazel, kaside ve mesnevi biçimlerinde kaleme alınmışlardır.

b. Münacaat: Konusu Allah'a yakarış ve dua olan şiirdir. Zaman zaman nesir şeklinde de münacatların yazıldığı görülür. Kelime olarak fısıldama, kulağa söyleme, Allah'a dua etme, yalvarma anlamına gelir. Mensur münacatlara tazarru-name ve münacatname adı verilmiştir. Bunlar içinde en önemlisi Maazoğlu Yahya'nın Münacatname'si ile Sinan Pa-şa'nın Tazarruname'sidir. Münacatlar her tür nazım şekliyle yazılmakla beraber... (Devam)
Diğer Konular 08 Haziran 2013 Yorum yok
Tek Heceli Diller
Tek Heceli Diller: Bu yapıdaki dilin en önemli özelliği, sözcüklerin çe­kimli hallerinin olmamasıdır. Sözcükler, büküme uğramadan ve de­ğişmeden sabit bir şekilde kaldığı için gramer ve anlamsal ilgileri cümle içerisinde bulunduğu yere göre be­lirlenir. Sözcükler, cümle içindeki yerlerine ve diğer sözcüklerle yanyana gelmelerine göre farklı anlam ve görev üstlenirler. Bu yapıdaki dil­lerde cümle vurgusu ve sözcük vurgusu çok büyük önem teşkil etmektedir. Tek bir sözcük farklı tonlarda söylendi­ğinde birçok değişik anlamı karşılayabilmektedir. Çince, Tibetçe, Siyamca, Tek Heceli Diller grubuna giren dillerdendir.

Diğer Yapı Bakımından Diller:

Eklemeli Diller

Çekimli Diller (Devam)
Diğer Konular 05 Nisan 2013 Yorum yok
Tek ve Çok Anlamlı Sözcükler
TEK ANLAMLI ' ÇOK ANLAMLI SÖZCÜKLER

Tek bir kavramı anlatan sözcüklere tek anlamlı; birden çok kavramı, anlamı yansıtan sözcüklere çok anlamlı sözcükler denir.

* Ağaç, turşu, üçgen, İstanbul, kiraz (tek anlamlı sözcükler)

* Açık, baş, can, dil, çekmek (çok anlamlı sözcükler) (Devam)
Diğer Konular 16 Nisan 2013 Yorum yok
Tekerlemeler
TEKERLEME NEDİR?

Sözlüklerde "ağızda yuvarlanan söz, saçma sapan söz, eşsesli ı kelimelerle kurulu konuşma" anlamlarına gelen tekerleme masal, hikaye, bilmece, halk tiyatrosu gibi bazı edebi türler içinde veya bağımsız olarak söylenen ölçülü ve kafiyeli sözlerdir.

Sözlüklerde "ağızda yuvarlanan söz, saç­ma sapan söz, eş sesli kelimelerle kurulu konuşma" anlam­larına gelen tekerleme, vezin, kafiye, seci veya aliterasyonlar­dan istifa ederek hislerin, hâl ve hayallerin abartma (mübalağa), tuhaflık, zıtlık, benzetme (teşbih), güldürü, kısa tanım ya da çağrışımlar yoluy­la ortaya konulduğu manzum nitelikli basmakalıp sözlerdir.

Daha çok çocuk geleneklerinde yer alan baş uyak ve uyaklar­la elde edilen, ses ve sözcük benzerliğine göre sıralanan, söyle­yeni belli olmayan ürünlerdir. Şu şekilde sınıflandırılırlar. Masal tekerlemeleri, Oyun tekerlemeleri, Tören tekerlemeleri.

Genellikle, çocuk folklorund... (Devam)
Diğer Konular 02 Nisan 2013 Yorum yok
Tekke Edebiyatı Genel Bilgiler
Türk Edebiyatının içinde Tekke (Tasavvuf) Edebiyatının önemli bir yeri vardır. Günümüzde kabul gören anlayışa göre şekil ve dil bakımından Halk Edebiyatı biçimine yakın olan Tekke Edebiyatı ürünleri, Türk Halk Edebiyatı içinde ele alınır. Türkler inançları bakımından birlik gösterdiğinden tasavvuf ve din, toplumdaki birçok insan için genel kabuller arasında olan ve herkesin ilgi gösterdiği bir konu olmuştur. Mehmet Fuat Köprülü'nün: "İslamiyetten sonraki Türk Edebiyatında bulunan milli zevki anlayabilmek için en çok tetkike layık bir devir, halk lisanını ve halk veznini kullanmak suretiy­le geniş bir kitleye hitap etmiş ve eserleri asırlarca yaşamış büyük mutasavvıflar devridir." şeklinde nitelediği bu dönem Tasavvufi Türk Edebiyatı sahasıdır. (Devam)
Diğer Konular 26 Mart 2013 Yorum yok
Tekke Edebiyatı Şairleri
XIII. yüzyılın belli başlı mutasavvıfları arasında; "Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Hacı Bektaş-ı Velî, Sul­tan Veled, Ahmed Fakih, Şeyyâd Hamza, Yunus Emre'yi sa­yabiliriz.

 

XIV.yüzyıl: "Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Said Emre, Gülşehri, Âşık Paşa, Kadı Darir, Elvan Çelebi, Rabguzî",

 

XV. yüzyıl; "Hacı Bayram Veli, Akşemseddin, Yazıcı-zâde Mehmed, Süleyman Çelebi, Eşrefoğlu Rûmî, Kemal Ümmî, Emir Sultan, Rûşenî, İbrahim Tennûrî",

 

XVI. yüzyıl: "İbrahim Gülşenî, Ahmed Sârban, Bursalı Muhyiddin Üf-tşde, Aziz Mahmûd Hüdâyî, Şah İsmail Safevî (Hatâî), Vâhib Ümmî, Pir Sultan, Kul Himmet, Muhyiddin Abdal"

 

XVII. yüz­yıl: "Adem Dede, Elmalılı Sinan Ümmî, Niyazi-i Mısrî, Şeyhü­lislam Yahya, Oğlanlar Şeyhi İbrahim Efendi, Kul Nesîmî, A-şık Virânî, Nakşi Akkirmanî, Gaybi Sunullah",

 

XVIII. yüzyıl: "Bursalı İsmail... (Devam)
Diğer Konular 07 Nisan 2013 Yorum yok
Terim Anlam
Terim Anlam
Bir sözcüğün herhangi bir özel alanda (bilim, sanat, meslek) kullanılan anlamıdır.
Örneğin;
Ekvator - Coğrafya
Dörtgen - Matematik
Gazel - Edebiyat (Devam)
Sözcükte Anlam 10 Kasım 2012 Yorum yok
Toplam 2 sayfa, 1. sayfadasın: 1, 2, Sonraki
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler:
Coğrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu