S Harfi - Sayfa 2 - Türkçe Sitesi
HarfŞu anda S harfi ile başlayan içerikler görüntüleniyor.
Bu harfle başlayan toplam 65 içerik bulunuyor.
Sempozyum
SEMPOZYUM: Toplumu yakından ilgilendiren herhangi bir konu ya da olay hakkında dinleyiciler karşısında  farklı uzman kişilerin konu ya da olayla ilgili yaptığı seri konuşmaların bütününe sempozyum denir.

Sempozyum, diğer konuşma türlerine göre daha ilmi ve ciddi bir sohbet havasında geçer. Konuşmacılar konuyu kendi ilgi sahaları açısından ele alır. Sempozyumda bir başkan ve üç ile altı arasında değişen üyelerden oluşur. Üyelerin konuşma süreleri 15-20 dakikayı aşmaz. Konunun uzunluğuna göre sempozyum iki oturum veya iki gün sürebilir.

Sempozyumdaki amaç, konuyu tartışmak değil, konunun ilgili kişiler tarafından olumlu veya olumsuz yönlerinin ortaya konulup çözüme götürülmesidir. Sempozyumun sonucunda başkan konuyu özetleyerek çıkan sonucu dinleyicilere aktarır. (Devam)
DiÄŸer Konular 12 Nisan 2013 Yorum yok
Serbest Ölçü
SERBESTÖLÇÜ:

Şiir dizelerindeki hece sayılarında eşitlik yoktur. Günümüz şairleri daha çok bunu kullanmaktadırlar.

Örnek:

Boşuna koşma çocuk

Sahil boyu balıklarını

Artık göremezsin!

Kalbi kırık dalgaların

Deniz küskün

Balıklar yitik (Devam)
DiÄŸer Konular 13 Haziran 2013 Yorum yok
Serçe Kuş
SERÇEKUŞ CAHİT ZARİFOĞLU

(1940-1987)

 

KONUSU: Her canlı doğanın bir parçasıdır. Hiç kimse, ihti­yacından fazlasını tüketerek ya da yok ederek, doğaya karşı iha­net etmemelidir.

Her taraf yemyeşil, rengârenk, pırıl pırıl. Bu güzelliği gör­mek için, bakmasını bilmek gerek. Güneş doğmadan uyanmak gerek. Bazıları, geç uyandıkları için bu güzelliklerin bir kısmını göremiyorlar. Yaşamları, tıpkı baş tarafı dinlenmemiş bir masal gibi oluyor.

Günlerden bir sabah. Kahramanımız Serçekuş, uyandı. Biraz daha uyuyayım mı, uyumayayım mı ikilemi içerisinde, seyrede­ceği güzellikleri düşünerek kalktı.Yuvasından dışarı çıkarak, etra­fı seyretmeye başladı. Acaba bugün neler olacaktı?

Bütün canlılar da uyanıyorlar. Hemen hepsinin uyku ile bir kavgası var. Bu kavgayı kazananlara ne mutlu.

Hayvanlar, Ağaçlar, kuşlar, böcekler, göller, nehirler, deniz­ler.. Birbirleriyle besleniyor, b... (Devam)
DiÄŸer Konular 12 Haziran 2013 Yorum yok
Sergüzeşt
Samipaşazade Sezai'nin Sergüzeşt romanı, Türk Edebiyatı romancılığında yeni bir akımın öncüsü gibidir. Yöresel gerçeklerden kaynaklanarak evrensele açılan bir nitelik taşır. Toplumcu bir gözlemle köleliğin tüm acılarını Dilberle birlikte bize de çektirir. Dilber Kafkasya'dan kaçırılarak, İstanbul'a getirilen dokuz yaşlarında güzel bir Çerkez kızıdır. Esirci Hacı Ömer, Dilber'i emekli bir mutasarrıfın evine satar. Evin hanımı acımasızdır. Kızı ezdikçe ezer. Dilber gücünün üstünde çalışır, böyleyken hanıma yaranamaz, kaçar. İhtiyar bir kadın onu sokakta baygın bulur; sahibine teslim eder. Dilber, bir başka esirciye satılır. Kızı satın alan esirci Dilber'in güzelliğini görünce hemen satışa çıkarmaz. Çalgı çalmasını, şarkı söylemesini öğretir. On beş yaşlarına gelen Dilber'i bir hanımefendi oğlu için satın alır. Oğlu Celal, Paris'te Güzel Sanatlar Akademisi'nde ünlü ressam Jerome'nin atö... (Devam)
Diğer Konular 17 Mayıs 2013 Yorum yok
Åžermin
Kitapta çocuklar için eğitici şiirler yer almaktadır. İlk şiiri "ithaf" da "Yuva" adlı okulun öğrencilerine seslenmektedir.

"İthâf"

"Yuva şefkat yuvasıdır,

Bir marifet yuvasıdır;

Sev yuvanı orada sen

KardeÅŸlerinle koÅŸarak.

Ötüşerek, oynaşarak,

Öğrenirsin -öğrenmeden

Nedir zahmet, nedir keder-"

Burada, çocuğa verilen öğüt; okulunu sevince, fazla zorlan­madan güle oynaya çok şey öğrenebileceğidir.

"Hediye"

Küçük bir kızın ağzından ablasının verdiği hediye anlatılmak­tadır:

"Beni ablam sever ancak,

Böyle başka kim anacak?

Melek ablacığım benim;

Sen benimsin, ben seninim ! "

"Umacı"

Bu şiirde, batıl inançlardan, cinlerden ve perilerden korkma­nın boş olduğu anlatılmaktadır. Şermin'in Abi'si ona bir oyuncak kutusu getirir ve örnekleri İle gerçekleri Öğretir:

"O gün korkmamaya yemin

Etti: artık yalan dolan

Çarşamba karılanndan.

Cadılardan titremiyor; ... (Devam)
DiÄŸer Konular 19 Haziran 2013 Yorum yok
Servet-i Fünun Dönemi Özellikleri
1. Servet-i Fünun sanatçıları, Batı kültürüyle ye­tişmiş birkaç yabancı dil bilen, Batı edebiyatları özellikle de Fransız edebiyatını, yakından izleyen kişilerdir. Tümü Divan edebiyatına karşıdır, ancak aruz ölçüsünü kullanırlar.

2. Bu döneme ortamın siyasal ve toplumsal ko­şulları nedeniyle "sanat için sanat" anlayışı ege­mendir. Sanatçılar Osmanlının büyük kentlerindeki küçük bir azınlığa seslenen bir salon edebiyatı oluşturmuşlardır.

3. Sanatçılar, Tanzimatın birinci dönemindeki sadeleşme anlayışından bütünüyle uzaklaşmışlar. Fransızcanın ahengini, estetiğini yakalayabilmek için de yeni sözcük ve tamlamalar uydurmuşlar (nişe -i cenah-ı meleki melek kanadının saçağı, saat-i semen fam yasemin renkli saatler..) Arapça-Farsça sözcüklerle dolu ağdalı bir dil kullanmışlar­dır.

4. Aşk, doğa görüntüleri, düş kırıkları, aile, ka­ramsarlık, gerçeklerden kaçış..gibi toplums... (Devam)
DiÄŸer Konular 27 Mart 2013 Yorum yok
Ses Bilgisi
Her dilde sesler; ünlüler ve ünsüzler olmak üzere ikiye ayrılır.
 
Ünlüler
1. Kalın ve ince ünlüler;
a) Kalın ünlüler; a, ı, o, u
b) Ä°nce ünlüler; e, i, ö, ü
2. Düz ve yuvarlak ünlüler;
a) Düz ünlüler; a, e, ı, i
b) Yuvarlak ünlüler; o, ö, u, ü
3. GeniÅŸ ve dar ünlüler;
a) GeniÅŸ ünlüler; a, e, o, ö
b) Dar ünlüler; ı, i, u, ü
Düzeltme (Ä°nceltme, Uzatma) Ä°ÅŸareti
Arapça ve Farsçadan gelen birtakım sözcüklerde ünlülerin uzunluÄŸu özel olarak gösterilir.
Örnek: Kâtip
 
Ünsüzler
Ses yolundan çıkışlarına göre: 1. YumuÅŸak ünsüzler 2. Sert ünsüzler olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Sert ünsüzler: f, s, t, k, ç, ÅŸ, h, p
Sert ünsüz ile biten sözcük... (Devam)
Yazım ve Noktalama 03 Kasım 2012 Yorum yok
Ses ve Öfke
Eser Hakkında: 

Eser, farklı bakış açılarıyla anlatılır ve dört ana bölüm­den meydana gelir. Ses ve Öfke, bilinç akışı yöntemi ile yazılmıştır.

Bilinçakışı Yöntemi: Yazar, kahramanların bilin­cinden geçen olayları müdahale etmeden anlatır.

Birinci bölüm, 7 Nisan 1928'de Benjy'nin bilincinden geçen olayla­rın anlatılmasından ibarettir.

İkinci bölüm, 2 Haziran 1910'da Quanten'in intihar etmeden önceki yaşadıklarının onun zihninden anlatılmasıdır.

Üçüncü bölüm, 6 Nisan 1928'de Jason'ın bakış açısıyla anlatılan olaylar oluşturur.

Dördüncü bölüm, 8 Nisan 1928'de Paskalya günün­deki olaylar oluşturur.

Ses ve Öfke Özeti:

Benjy otuz üçüncü doğum gününde, bakıcısı Luster'le golf oyunu seyretmektedir. Bu arada kız kardeşi Caddy'yi ha­tırlar. Luster de karnaval ücreti için gerekli olan 25 sentini kaybetmiştir. Onu aramaktadır. Bu yüzden, Benjy'yi yalnız bırakır. Benjy, yeğe... (Devam)
DiÄŸer Konular 28 Nisan 2013 Yorum yok
Sesli Harfler
ÃœNLÃœLER (SESLÄ°LER)

Ses yolundan hiçbir engele takılmadan çıkan, tek başlarına okunabilen seslerdir. Sekiz ünlü harfimiz vardır.

a, e, ı, i, o, Ö, u, ü

Ünlü harfler, söylenişlerine göre üç grupta incelenir:

DİLİN DURUMUNA GÖRE:

Kalın ünlüler (sesliler): a-ı-o-u (Dil gerideyken söylenirler.)

İnce sesliler (Ünlüler): e-i-ö-ü (Dil, dişlere yakınken söylenirler.)

DUDAKLARIN DURUMUNA GÖRE:

Düz sesliler (Ünlüler): a-e-ı-i (Dudaklar, düz bir biçimdeyken söylenirler.)

Yuvarlak Ünlüler: o-ö-u-ü (Dudaklar, önde yuvarlak bir biçimdeyken söylenirler.)

AĞIZ BOŞLUĞUNA GÖRE:

Geniş Ünlüler: a-e-o-ö (Alt çene iyice açılmış, ağiz boşluğu genişlemiştir.)

Dar Ünlüler: ı-i-u-ü (Alt çene üst çeneye yakındır, ağız boşluğu daralmıştır.) (Devam)
Diğer Konular 29 Mayıs 2013 Yorum yok
Sevdalı Bulut
SEVDALI BULUT (Masal)

AZ GÄ°TTÄ°LER, UZ GÄ°TTÄ°LER:

Başımı, ninemin dizine koyardım.. Ninem, çocukların gö­züne uykuyu, yıldızlı bir gece gibi dolduran masalları bilirdi. Masallar birbirine benzerdi..Az gidip, uz gidip, dere tepe düz gidip, arkaya bakılınca bir arpa boyu yol gidildiğini görmek yok mu, işte bunu benim küçük kafam almazdı.

SEVDALI BULUT

Derviş geldi, servinin altına oturdu, başladı neyini üflemeye. Ney'in deliklerinden ağaçlar, yollar, dağlar, bahçeler çıktı. Gide gide bir çölün ortasına vardı. Çölde dağlar, ağaçlar yükseldi. Yol­lar uzadı. Buraya Ney Ülkesi dendi.

Derviş soluklandı, yine başladı üflemeye. Ney'den kara kar­ga gibi bir adam çıktı. Adı Kara Seyfî idi. Derviş'in parasını çaldı. Derviş bir taş vurdu buna, uçtu gitti ta Ney Ülkesi'nin bir dağında duran kır bir atın, gümüş eyerinin üstüne. Kara Seyfİ, bütün Ney Ülkesi'nin sahibi oldu..

Derviş Ney'ini üfledi,... (Devam)
Diğer Konular 25 Mayıs 2013 Yorum yok
Åžeyh Galip
( 18.YÃœZYIL )

Mevlevi çevrelerinde yetişerek iyi bir eğitim gö­ren sanatçı, İstanbul'da yaşamıştır. Divan edebiyatının son ünlü şairidir. Şiirlerinde yeni imajlar yaratarak, giderek daralan Divan şiirinin ufkunu daha da genişletmiştir. Kalıplara boğulan Divan şiirine az da olsa yeni bir söyleyiş kazandırmıştır. Tüm şiirleri tasavvufi bir anlam taşır. Şeyh Galip'in şiirlerini anlamak için tasavvuf terimlerini bilmek gerekir. Anlamları genellikle semboller, benzetmeler, çağrı­şımlar üzerine kurmuş, güzel söyletişten çok öz güzelliğine önem vermiştir. En ünlü eseri Hüsn ü Aşk allegorik bir öyküdür. Bu eserde tasavvufta Tanrı'ya giden yolun zorlukla­rını anlatmıştır. Heceyle yazılmış bir türküsü de olan sanatçı, şi­irlerini Divanı'nında toplamıştır. (Devam)
DiÄŸer Konular 18 Haziran 2013 Yorum yok
Åžeyhi
(15.YÃœZY1L)

Ahmedi'den ders almış, İran'a giderek tasavvuf ve tıp öğrenmiştir. Hekimliği de ünlüdür.

Iran edebiyatından etkilenmekle birlikte, şiirle­rinde yerli çizgileri de yansıtmıştır.

Geniş bir tasavvuf ve şiir bilgisine sahiptir. En ünlü eseri Harname'de, bir eşeğin başından geçenleri anlatır. Fabl türünün bir örneği sayılan bu mesnevi, hiciv edebiyatımızın da nitelikli ürünlerindendir. Bu eserde eşek ön plana çıkarılarak insan­lar anlatılmış, toplumsal eşitsizlikler eleştirilmiştir. Şairin "Divanı" ve "Hüsrev-i Şirin" adlı bir mes­nevisi de vardır. (Devam)
DiÄŸer Konular 23 Haziran 2013 Yorum yok
Seyrani
Medrese eğitimi görmüştür. Padişah Abdülmecit zamanında İstanbul'a gelmiştir. Seyrani, şiirlerinde toplumsal bozuklukları, ekonomik so­runları dile getiren sanatçı, dönemin ileri gelenlerini hicvettiğinden kovuşturmaya uğramış, İstanbul'dan kaçmak zorunda kalmıştır. Yergi ve gülmece şiirlerimizde önemli bir yeri olan sanatçı, şiirlerinde hem heceyi hem de aruzu kullanmıştır. (Devam)
DiÄŸer Konular 10 Nisan 2013 Yorum yok
Sıfat Tamlamaları
Cümle içinde tek başına sıfat göremeyiz. Her zaman kendisinden sonra gelen adı ya niteler ya da belirtir. Bu durumda bir sıfat ve bir adın oluÅŸturduÄŸu tamlamalara sıfat tamlamaları deriz.
Güzel (sıfat) günler (isim) : güzel sözcüÄŸü bir adı "günleri" nitelemiÅŸ.
Bu çocuklar : Bu sözcüÄŸü bir adı iÅŸaret yoluyla belirtmiÅŸ.
Güzeli severim : AdlaÅŸmış sıfat (Güzel insanı severim). (Devam)
Sözcük Türleri 14 Aralık 2012 Yorum yok
Sıfatlar
Adları niteleyen ya da belirten sözcüklerdir.
A. Görev ve Anlam Yönünden Sıfatlar
1. Niteleme Sıfatları
Adları, renk, durum, biçim vb. yönlerden niteleyen sözcüklerdir.
Kırmızı, yeÅŸil, yuvarlak, üçgen, zeki, güzel
Ünvan Sıfatı:
Ä°nsanların rütbe, derece, memuriyet ve sosyal seviyelerine göre adlarına takılan saygı ve tanıtma sözleridir.
Bay Mehmet, Bayan Eylül, Onbaşı Celal, Sultan Murat
Ünvan sıfatları bazen niteledikleri isimlerden sonra gelebilirler:
Ali Bey, Bilal AÄŸa, Murat ÖÄŸretmen
Bir adın bazen birden çok ünvan sıfatı olabilir:
Gazi Mustafa Kemal PaÅŸa
Küçültme Sıfatları:
Büyükçe, küçücek, küçücük, ekÅŸimsi, morumtrak
Pekiştirme Sıfatları:
Bembeyaz elbise. Güzel güzel evler. Güzel mi güzel evler.
2. Belirtme Sıfatları
Adları g&o... (Devam)
Sözcük Türleri 14 Aralık 2012 Yorum yok
Sıfat(önad)
Sıfatlar isimleri renk, durum, biçim bakımından niteleyen; sayı, soru belgisizlik, işaret yoluyla belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR

A. NÄ°TELEME SIFATLARI B. BELÄ°RTME SIFATLARI

1. İşaret sıfatı

2. Sayı sıfatı

a. Asıl sayı sıfatı

b. Sıra sayı sıfatı

c. Üleştirme sayı sıfatı

ç. Kesirli sayı sıfatı

3. Belgisiz Sıfat

4. Soru sıfatı

Örnek: Yaşlı adam eski tüfeğini alıp yemyeşil tepelerin güzel mekânlarına doğru yola çıktı. Yolda iki kişiye rastladı. Biri bu yol iyi bir yol değil dedi.

A. NÄ°TELEME SIFATLARI

İsme soracağınız nasıl sorusunun karşılığıdır. İsimleri renk, durum, biçim bakımından nitelerler.

Örnek: Zaman esrarengiz yüzünün iyi yüzlere yine gösteriyor.

Saadet dakikaları güzel anılarla süslendi.

Hastalıklı yüzler yuvarlak masalarda sorgulandı.

Kara gözlüm beni neden bekler?

B. BELÄ°RTME SIFATLARI

Ä°simleri sayı, soru, belgisizlik, iÅŸaret bakÄ... (Devam)
DiÄŸer Konular 29 Mart 2013 Yorum yok
Şiirde Ölçü (Vezin)
ÖLÇÜ (VEZİN)

Şiirde Ölçü, dizelerde bulunan hecelerin sayılarının eşitliğine, denkliğine ya da uzunluk kısalık yönünden aynı olmalarına denir.

Üç çeşit ölçü vardır:

1. Hece Ölçüsü

2. Aruz Ölçüsü

3. Serbest Ölçü (Devam)
DiÄŸer Konular 28 Mart 2013 Yorum yok
Şık
Kitap Özeti (Şık özeti- Hüseyin Rahmi Gürpınar) 

Doğuştan aptal denecek kadar saf olan Satırzade Şöhret Bey alafrangalığa özenir. Madam Potiş isminde ahlak bakımından düşkün bir kadına rastlar. Onunla birkaç gün daha yasayabilmek için "İstanbul'da bir eşi daha bulunmaz cerbezede ve kadınlarca eli bayraklı tabir edilen derecenin pek üstünde edepsiz bir kadın olan" annesinin küpelerini çalıp satar ve metresiyle bir lokantada yemek yemeye giderken yanlarına modaya uygun olmak için bir de köpek alırlar. Köpek, başlarına türlü bela getirir. Sokakta öteki sokak köpekleri bunlara hücum eder, iki sarhoş Ermeni külhanbeyi kendi şiveleriyle bunun hakkında iddiaya girişip kavgaya başlarlar. Gittikleri lokantayı köpek altüst eder. Şöhret Bey cebindeki bütün para ile bu ziyanı ödemek mecburiyetinde kalır. Madam Potis'i de eski tanıdığı bir serseri götürür. Geceleyin Madam Potis'in kiracı olduğu eve gidip onu arayan Şöhret... (Devam)
Diğer Konular 09 Mayıs 2013 Yorum yok
Åžinasi
Batı etkisindeki Türk edebiyatının; Tanzimat edebiyatının, kurucusudur. Yenilik edebiyatımızın diğer sanatçıları, onun açtığı yolda yetişmiş ve ilerlemiştir. Edebiyatımızda ilkleri başlatan kişiliğiyle önemlidir. Noktalama işaretlerin ilk kez kullanan kişi, dilde sa­deleşme çalışmalarını başlatan, ilk tiyatro eserimiz "Şair Evlenmesi" yazan, ilk makale olan "Mukaddimeyi ilk özel Türk gazetesi olan Tercüman-ı Ahval'de yayımlayan, ilk folklor araştırmasını yapan Şinasi'dir. Batı şiirinden ilk şiir çevirilerini yapan Şinasi Di­van edebiyatının klasik kasidesine de nesnel nitelik kazandırmıştır. Türk edebiyatının ilk özlü düşüncelerini de onda görüyoruz: "Milletim nev-i beşer, vatanım ruy-i zemin" yani dünya ulusundanım, yeryüzü yurdundanım. Sanatçı Fransız klasiklerinden etkilenmiştir.

Åžinasinin Eserleri:

Müntehabat-ı Eş'arım ( şiir), Şair Evlenmesi (Tiyatro), Tercüme-i Manzume ( çeviri şiirler... (Devam)
DiÄŸer Konular 18 Nisan 2013 Yorum yok
Sinekli Bakkal
Bu roman, Halide Edip Adıvar'in edebî anlayışı ve sanatında yeni bir dönemin başlangıcıdır. II. Abdülhamit dönemi şartlarını fakir bir mahalle çerçevesinde anlatan bir romandır. Roman­da dönemin her kesimden insan bir arada ve tüm özellikle­riyle yer alır. Bu bakımdan, döneme her yönüyle ışık tutan çok önemli bir eserdir.

Sinekli Bakkal Kahramanları (kişileri):

Emine: Sinekli Bakkal Sokağı'nın imamının kızı, Kız Tevfik'in karısı, Rabia'nın annesidir. Babasının verdiği eğitim nedeniyle oldukça tutucu ve hayata maddi açılardan bakan bir kahramandır.

Kız Tevfik: Rabia'nın babasıdır. Karısı Emine'nin aksi­ne, rahat, deli dolu, neşeli bir kahramandır. Tiyatro ile uğraş­maktadır.

Rabia: Ailesinden dini eğitim almış, sesi çok güzel olan bir genç kızdır. Musiki ile uğraşmaktadır. Dinine bağlı bir kişi olan Rabia, romanın başkahramanıdır. Romanda Doğu me­deniyetini temsil etmektedir.

Peregri... (Devam)
DiÄŸer Konular 20 Nisan 2013 Yorum yok
Toplam 4 sayfa, 2. sayfadasın: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki
Son Ziyaretler:
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu