G Harfi - Türkçe Sitesi
HarfŞu anda G harfi ile başlayan içerikler görüntüleniyor.
Bu harfle başlayan toplam 23 içerik bulunuyor.
G Sözlüğü (Deyim)
Gafil avlamak (birini): Onu habersiz ve hazırlıksız olduğu bir sırada bastırmak, güç duruma düşürmek.

Gaf yapmak: Farkında olmadan yersiz bir davranışta bulunmak ya da bir kimseyi incitecek söz söylemek (Kars. Baltayı taşa vurmak, çam devirmek, pot kırmak.)

Gaipten haber vermek : Gelecekte neler olacağını söylemek, bilinme­yen âlemden haber vermek

Galebe çalmak: Üstünlük sağlamak, yenmek

Galeyana gelmek : Bir şeyden çok etkilenmek, heyecanlanıp coşmak

Galeyana getirmek (birini, bir topluluÄŸu) ; Onu, o topluluÄŸu etkileyip coÅŸturmak.

Galip gelmek (çıkmak): Yenmek; üstün gelmek.

Garaz bağlamak (birine) :Ona karşı düşmanca duygular beslemek; kin beslemek (bağlamak).

Gargaraya getirmek : Gürültüye getirerek bir sözün, bir eylemin öne­mini, etkisini hafifletmek, dikkatten kaçırmak

Garibine gitmek: Garip bulmak, yadırgamak; acayibine gitmek, tuha­fına gitmek.

Garip gelmek: Garipsemek, yadırgamak; acayip... (Devam)
DiÄŸer Konular 17 Haziran 2013 Yorum yok
Gamsızın Ölümü
Gamsızın Ölümü (Reşat Nuri Güntekin)

Gamsız, okulumuzda herkesin sevdiği bir sokak köpeği idi. Nedense, ne öğretmenlerimiz ne de okul görevlileri Gamsız'a ses­lerini çıkarmaz, bilakis öğrencilerin onunla oynamalarını zevkle seyrederlerdi. Belki de bunun en büyük sebebi Gamsız'm dört tane yavrusunun ölümünden sonra birdenbire çökmüş görüntüsünün insanlar üzerinde yaratmış olduğu acıma duygusu idi.

O gün, okulun bayram yerine piknik gezisi vardı. Bütün okul, intizamlı bir şekilde sokaklardan geçerken, Gamsız en önde yürüyerek adeta onlara yol gösteriyordu. Fakat nedense bugün çok durgun ve hasta görünüyordu.

Bayram yermde cıvıl cıvıl koşturan çocukları görünce bir ara eski canlılığını kazanmış gibi gözükse de sonra tekrar durgunlaştı. Gidip iki taşın arasına kıvrılıp yattı.

Hastaydı. Verilen yiyecekleri yemiyor, çocukların kendisini yalnız bırakmaları için yalvarır gibi uluyordu.
... (Devam)
DiÄŸer Konular 09 Nisan 2013 Yorum yok
Garip Akımı (Birinci yeniciler)
Garipçiler, (Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat Horozcu ve Orhan Veli Kanık) Garip adıyla çıkardıkları kitaplarına yazdıkları önsözde, Türk şiirini katı kurallara bağlı ve doğallıktan uzak gördüklerini dile getirmişlerdir. Garipçiler (Birinci yeniciler)'e göre bu durumun gerçek sebebi hece ölçüsü ve kafiye gibi kalıpların şiirde vazgeçilmez olarak kabul görmesiydi.

Garipçiler, Türk şiirinde o güne kadar kabul edilmiş kalıp ve anlayışlardan kurtulmak gerektiğini düşünür ve biçimciliğe, duygusallığa karşı koyup, söyleyiş güzelliğini esas olarak görür. Şiirde tüm kurallara ve önceden belirlenmiş kalıplara karşı koyarak kuralsızlığı kural olarak gördüler. Şiirin ölçü, uyak ve dörtlükle alakası olmadığını, özgür bir şekilde yazılması gerektiğini ileri sürdüler ve şiirin konularını oldukça genişlettiler. O zamana kadar "seçkin" bir tür sayılan şiirin hemen her konuda yazılabileceğini i... (Devam)
DiÄŸer Konular 30 Haziran 2013 Yorum yok
Gazoz Ağacı
1954 yılında yayınlanan Gazoz Ağacı, Sait Faik Hikaye Ödülü'nü almıştır. Sabahattin Kudret Aksal'in hikayeleri Sait Faik Abasıyanık Hikayelerini hatırlatır. Avare insanların anlık yaşamları, aile içindeki sarsıntılar, yakınların ölümü, ihaneti, çocukluğunda ve ilerle­yen yaşamında gözlemlediği olaylar hikayelerinin konusunu oluşturur. Gazoz Ağacı'nda da benzer konuları işlemiştir. Ga­zoz Ağacı isimli hikâye kitabında yer alan bazı hikâyelerin isimleri şunlardır: Bir Dostluk, Hayriye Hanım, Bizim Olan Sokaklar, Çekirdek, Gazoz Ağacı.

Gazoz Ağacı Kahramanları (kişileri)

Saim: Hikâyenin başkahramanıdır. İstanbul'un kenar mahallerinde yaşayan, hovarda bir gençtir. Sorumluluk duy­gusundan yoksun, annesinin emekli maaşıyla geçinen, işsiz, kahvede oyun oynamaktan başka bir şeyle ilgilenmeyen bir kişidir.

Melahat: Saim'in âşık olduğu genç kız. Aynı mahallede, sıradan bir hayat sürmektedir. Basit, sade, e... (Devam)
Diğer Konular 14 Mayıs 2013 1 yorum
Gençlerle Baş Başa
Başgil, bir ilim adamı olmasına rağmen onun en çok okunan eseri "Gençlerle Baş Başa" isimli kitabı olmuştur. Ya­zar bu eserinde "babacan ve sevecen" bir üslup yakalamış ve gençlere öğütler vermiştir. Bu öğütler daha çok onun ya­şadıkları tecrübelerden oluşmaktadır. Üslup olarak Yusuf Has Hacip ve Ali Şir Nevai gibi eski Türk bilgelerini hatırlatan Başgil, kendini milletine karşı sorumlu hissetmiş ve gençlerin iyi yetişmesi, hatalardan mümkün olduğu kadar korunması için yılların birikiminden yararlanarak böylesine güzel bir eser ortaya koymuştur.

Eser 7 bölümden oluşur. Bunlar sırasıyla; "Muvaffak Ol­ma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları", "Muvaffak Olmanın Şartları", "Terbiyenin Ruh ve Karakter Üzerindeki Tesiri", "Muvaffakiyet ve Verimli Çalışma", "Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları" şeklindedir.

Gençlerle Baş Başa'dan

Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları

YetiÅ... (Devam)
Diğer Konular 22 Mayıs 2013 Yorum yok
Gerçek (Temel) Anlam
Gerçek Anlam: Bir sözcüğün temel ya da yan anlamlarından birinin kullanılmasıdır.

Temel Anlam: Sözcüğün herkesçe bilinen, akla İlk gelen, yaygın kullanılan anlamıdır. Sözlük anlamı da denir. (Devam)
DiÄŸer Konular 20 Nisan 2013 Yorum yok
Gereksiz Sözcük Kullanma
GEREKSİZ SÖZCÜK KULLANMA

Bir cümlede bir sözcük ya da sözcüğün yerini başka sözcük ya da sözcük grupları sağlıyorsa o sözcük grubu gereksiz kullanılmış demektir.

- Ebru, oylama sonucu, sınıf başkanı olarak seçildi.

- Seninle birlikte çarşıya çıkabilirim.

- Bu konu karşılıklı görüşmelerle çözümlene­bilir.

- Yüksek sesle bağtrmaya başladı.

Bir cümlede eş anlamlı sözcüklerin kullanılması da gereksiz sözcüklerden kaynaklanan anlatım bozukluğu meydana getirir.

- Biz farklı kuşaklardan ve nesillerdeniz.

- Onlara göre daha hür ve Özgürsünüz.

- Aralarında menfaat çıkarına dayalı ilişki vardı.

- İşte bu yüzden dolayı onu istemiyorum. (Devam)
DiÄŸer Konular 10 Haziran 2013 Yorum yok
Gezi Yazısı
GEZÄ° YAZISI

Gezilip görülen yerlerle ilgili bilgi, gözlem, yaşantı ve izlenimlerin aktarılmasıyla oluşturulan metinlere gezi yazısı denir.

Gezi yazısı bilgilendirme amacı güdülerek oluşturulan bu nedenle de öğretici metinler içinde sınıflandırılan bir metin türüdür.

Gezi Yazısında anlatılan yerlerin;

*tarihsel kimliÄŸi

*coÄŸrafi konumu

*iklim özellikleri

*doğal güzellikleri

*ekonomisi

*kültürel özellikleri hakkında bilgi verilir.

Gezi yazıları okuyucularda anlatılan yerle ilgili meraklarını kamçılamalıdır. Bir gezi yazısının ilgi çekici olması, yazarın gezdiği yeri, oraya özgü nitelikleri öne çıkararak anlatmasına bağlıdır. Bu durum yazarın aynı zamanda iyi bir gözlemci olmasına bağlıdır.

Bir metnin gezi yazısı özelliğini kazanmasının ilk koşulu metnin gerçekten bir geziyi konu edinmesidir. Gezi yazısı gezilen yerlerin, merkeze alındığı bu yerlerin türlü özellikleri... (Devam)
DiÄŸer Konular 04 Haziran 2013 Yorum yok
Gezi Yazısı (Seyahatname)
Gezi Yazısı (Seyahatname)

Gezilip görülen yerlerin ilgi çekici özelliklerini ve izlenimleri anlatan yazı türüdür. Gezi yazarı, gezip gördüğü yerlerin insanlarını, insanların gelenek ve göreneklerini, o yörelerin tarihini ele alıp İlginç bir biçimde okuyucuya yansıtır. Seyahatnameler; röportaj, anı (hatırat), günlük, makale biçimlerinde de kaleme alınabilir. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi gezi yazısı türü için en ideal örnektir. (Devam)
DiÄŸer Konular 07 Nisan 2013 Yorum yok
Goethe
23.08.1749'da Frankfurt'ta doğmuştur. Varlıklı bir ailenin çocuğu olduğundan iyi bir öğrenim görmüştür. Onun eğitiminde anne ve babasının çok fazla etkisi vardır. Goethe, akılcılık yönünü babasından, duygusallık yönünü annesinden almıştır. Aldığı hukuk eğitimini doktora seviyesine kadar devam ettirmiştir. Resim ve doğa bilimi ile de fazlasıyla ilgilenmiştir. Goethe yaşamının geri kalan bölümünü edebi­yatla ilgilenerek geçirmiştir. Yazar, Weimar Tiyatrosu'nda da görev almıştır.

1832'de hayatını kaybeden Goethe'nin son sözü: "Işık, daha çok ışık!"

Alman edebiyatını etkilediği kadar batı edebiyatını ve dünya edebiyatını da etkileyen yazarın başlıca eserleri: Doğu Batı Divanı, Faust, Genç Werther'in Acıları'dır. (Devam)
Diğer Konular 24 Mayıs 2013 Yorum yok
Gogol
Yazar, 1809'da Ukrayna'da küçük bir toprağa sahip bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Gogol, daha on yaşındayken babası ölmüştür. Yaşamı zorluklarla boğuşarak geçmiştir. Liseden sonra Saint Petersburg'a gitmiş, orada film oyuncusu olmayı istemiştir. Ama sonradan yazarlığı seçmiş, başlangıçta Ukrayna kır hayatını ve folklorunu anlatan bir eser yazmıştır. Geçimini sağlamak için bir süre özel öğretmenlik yapmıştır. Çeşitli ruh hastalıklarıyla mücadele etmiştir. Yaşamının son yıllarında yazdığı bazı yazılar sebebiyle tüm arkadaşları onu yalnız bırakmıştır. Bu zorluklara dayanama­yan Nikolay Vasilyeviç Gogol, depresyona girmiş, yemek yeme­miş ve 9 gün içinde 1842'de hayatını kaybetmiştir.

Gogol'un eserleri: Palto, Taraş Bulba, Arkadaşlarımla Yaptığım Mektuplaşmalardan Seçil­miş Pasajlar, Ölü Canlar, Müfettiş'dır. (Devam)
DiÄŸer Konular 29 Haziran 2013 Yorum yok
Göl Çocukları
GÖL ÇOCUKLARI

KONUSU: Her tarafından uygarlık fışkıran Anadolu'nun ta­rihi hazinelerini çalarak ülkesine götürmeye çalışan bir Alman'ın, köydeki iki çocuk tarafından fark edilerek yakalanması anlatıl­maktadır.

  (Devam)
DiÄŸer Konular 08 Nisan 2013 Yorum yok
Gora
Eser Hakkında: 

Roman, birçok yazara göre Tagor'un en büyük eseridir. Onun hayat felsefesini yansıtması bakımından da çok büyük önem taşır. Gora, Tagor'un Hindistan'ın kurtuluşu hakkındaki fikir ve inançlarını yansıtmaktadır. Hindu dininde yapılması gereken yeniliklerı içinde toplayan Brahmo Samaş mezhebi romanda önemli bir yer tutar. Akıcı bir dille Hint gerçeği eserde ele alınmıştır.

Gora Özeti

Yağmurlu bir günde Binoy, birinci kattaki apartmanından dışarıyı seyretmektedir. Tam o esnada bir kaza olur. Bir faytonla bir kira arabası çarpışmıştır. Binoy, yardım etmek için hemen yanlarına koşar. Kaza yerinde yaşlıca bir adamla 17 yaşlarında bir genç kız vardır. Onları hemen evine alır ve doktor getirir. Doktor, adamı tedavi ettikten sonra ücreti Binoy öder. Yaşlı adam, ücreti ödeyeceğini söyelerek teşekkür edip oradan ayrılır. Binoy, genç kızdan çok hoşlanmıştır. Bir süre sonra, Satiş adında... (Devam)
DiÄŸer Konular 14 Haziran 2013 Yorum yok
Goriot Baba
Yapıt, bir karakter romanıdır. Romanın güçlü bir anlatımı vardır. Romanda insan bencilliği ve hırsı ortaya konmuştur. Goriot Baba'nın, kızlan Delphine ve Anastesie'nin mutlulukları için bulunduğu özveri ile yaşlı adamın bir pansiyon odasındaki yaşamı anlatılmaktadır.

Goriot Baba eski bir tüccardır. Zamanında iyi pa­ra kazandıktan sonra orta halli bir pansiyonda ya­şamaya başlar. Pansiyondakiler, önceleri, ziyarete gelen kızlarını onun metresleri sanırlar. Kızları, lüks içinde yaşamaktadır. Babalarının günden güne düştüğü kötü duruma aldırmazlar. Baba çöker, dayanma gücünü yitirir. Ağır hastadır. Son bir kez kızlarını görmek ister. Kızlarından Anastasia son anda gelir. Artık çok geçtir. Baba, ölür. Cenazesine de ancak pansiyondan birkaç kişi katılır.'

—————————————————————R... (Devam)
DiÄŸer Konular 02 Temmuz 2013 Yorum yok
Gül Hanımın Annesi
Gül Hanımın Annesi (Memduh Şevket Esendal)

Beş altı yaşlarında, ince, pek sevimli, yaramaz bir kızcağız. Birkaç gündür anne ve babası ile Ankara'nın bir otelinde kalıyor­lar. Sürekli oteli dolaşıyor. Kendisini sevmek isteyen olursa uzak­laşıyor, konuşmak isteyene yaklaşıyor. İstanbul'dan gelmişler. Sürekli, geldiği çevreyi bütün ayrıntılarıyla, sanki onun tanıdıkla­rını herkes tanıyormuş gibi anlatıyor. Her fırsatta odasına çıkıp oyuncak bebeği Gül Hanım'la ilgilenmeyi de ihmal etmiyor. Ba­bası memur olduğu için gündüzleri gözükmüyor. Annesi ise sü-reklİ kızının peşinde dolaşıyor.

Bir gün, bebeği Gül Hanım'a balık yağı içirmeye kalkışınca, her tarafı kirletir. Annesinin ipek elbisesini de. Kadıncağız, "Başka giyecek elbisem yok, senin yaptığın artık yaramazlık sınırım aştı, arsızlık olmaya başladı, İstanbul'a geri döneceğiz." der. Nitekim döndüler de..

Gözler, epeyce zaman... (Devam)
Diğer Konular 22 Mayıs 2013 Yorum yok
Gülen Ada
Gülen Ada (Halikarnas Balıkçısı)

Deli Davut küçük kayık sahibi bir balıkçı idi. Denize sevda­lıydı. Hele hele Arşipel'deki adalara olan sevgisi bambaşkaydı. Sabah erkenden kalkar, kayığına biner, çok sevdiği adalara doğru kürek çekerdi. Bu adalar içinde en çok sevdiğinin ismi ise nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan Gülen Ada idi. Bu adanın altı denizaltı mağaraları ve dehlizleriyle oyuk oyuktu.

Bir gün İzmir'den gelen ünlü tütün eksperi Gülen Ada'yı görmek istediğini söyleyerek bir motor ve Deli Davut'un kayığım kiralar. Birlikte Gülen Ada'ya doğru yola çıktılar. Ama o da ne? Gülen Ada, hiç olmadığı gibi köpükler saçıyor, etrafında oluşan koca dalgaları ile yanlarına yaklaşmalarına izin vermiyordu. Eksper, bu işe çok kızarak Deli Davut'u kayığı İle tek başına bırakıp geri döner.

Eksper dönünce, ansızın Gülen Ada'nm hırçınlığı sona erdi. Etrafı yine eskisi gibi sessiz ve sak... (Devam)
DiÄŸer Konular 24 Mart 2013 Yorum yok
Gülistan
Eser Hakkında:

Hiç şüphesiz, Sadi-i Şirazi'nin en meşhur eseri Gülistan'dır. Eser­de düz yazı ile şiir karışık olup bir ön söz ve sekiz bölümden meydana gelir. Eserin bölümlerinden de anlaşılacağı gibi ko­nular daha çok ahlak ve terbiye ile ilgilidir. Ayrıca anlatılmak istenen her konuyla ilgili hikayelere de yer verilmiştir. Bu hi­kayelerin birkısmı yazarın kendisine aitken, birkısmı da duy­duklarına ve okuduklarına dayanmaktadır. Eser üslup ba­kımından da mükemmeldir, bölümler sıralanırken, birbirleri ile olan ilgileri dikkate alınmış ve düz yazı ile şiirler arasında bir denge sağlanmıştır. Ayrıca fikirler kısa ve veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Bütün dünya kütüphanelerinde el yazması örneklerine rastlanan eserin, yaklaşık 200 defa basıldığı söy­lenmektedir. Eser birçok şair tarafından Türkçeye çevrilmiş ve açıklaması yapılmıştır.

 

Gülistan'ın Özeti:

1. Hükümdarlar... (Devam)
DiÄŸer Konular 30 Nisan 2013 Yorum yok
Gulliverin Gezileri
GULLÄ°VERÄ°N GEZÄ°LERÄ°

 

DEVLER ÃœLKESÄ°NDE

Günlerden bir gün, hiç suyumuz kalmadığı için, bir yerde, on tayfa ve ben karaya çıktık. Onlardan biraz uzaklaşmıştım ki, tayfalar birden bire koşarak kayığa binip, hızla açılıp gittiler. Son­ra, arkalarından dev gibi bir adamın peşlerine düştüğünü gör­düm. Allah'tan her taraf kayalıktı da kavuşamadı. Bende, geldi­ğim ters istikamete doğru hızla koşmaya başladım. Bir saat kadar gittikten sonra, başak boyu on iki metre olan buğday tarlaları, yükseklikleri otuz, otuz beş metre olan duvarlar gördüm. Bİraz sonra da mısır tarlasında yürürken, tam karşımda bir dev çıktı. Avazım çıktığım kadar bağırdım. Beni iki parmağı ile yakaladı ve başına doğru götürdü. En azından yirmi metre boyu vardı. Beni çalıştığı çiftliğe götürdü. Çiftlik sahibi ve adamları, koydukları masanın üstünde beni seyrediyor, her tarafımı inceliyorlardı. Sonunda, k... (Devam)
Diğer Konular 08 Mayıs 2013 Yorum yok
Gulyabani
KONUSU: Hüseyin Rahmi Gürpınar, cin, peri ve gulyabani gibi boş inançların kötüye kullanılarak, saf ve namuslu insanların nasıl kandırıldık­larını anlatmaktadır.

 Mubsine Hanım:

Muhsine Haram ve Haa Hasan Efendi, ilerlemiş yaşlarına rağ­men birbirlerini çok seven, birbirlerine karşı hep sevgi dolu muhabbetler eden kişiler olduklarından, onlara ben de bir sevgi beslerdim. Bir gün bunun sırrını sordum. Muhsine Hanım bana uzun uzun anlattı. Yazdıklarım, Muhsine Hanım'ın kendi ağzında hayat hikâyesidir:

"Gençliğimde hoppaca bir kızdım. Dünyayı, Konya'yı bilmezdim. Anam babam erken öldü. Genç yaşımda komşu ellerine kaldım. Sağ olsunlar, her ihtiyacımı karşılamaya çalıştılar. Biraz erken de olsa, çeyizimi düzerek, beni herifin birine verdiler. Kör olası sarhoş ve soysuz çıktı. Her gün dayak, her gün dayak.. Canıma tak etti. Üç sene dayandıktan sonra, bohçamı alıp kaçtım. Boşandım, kurtuldum.

Ta... (Devam)
DiÄŸer Konular 06 Nisan 2013 Yorum yok
Gümüş Kanat
GÜMÜŞ KANAT CAHİT UÇUK

KONUSU: Yüreği sevgi dolu Kemal isimli bir çocukla, onun "Gümüş Kanat" ismini verdiği kuşun arkadaşlıklarının hikâyesi anlatılmaktadır.

Kemal.. yaşlarında, en büyük zevki kitap okumak ve pul bi­riktirmek olan bir çocuktur. Babasının ismi Celil, annesinin ismi Süzen'dir. Ailesi, sevgi ve mutluluk doludur. Ne yazık ki, babası bir matbaada ustabaşı iken sol el parmaklarını makineye kaptır­mış ve işinden olmuştur. Oysa, bu kaza olmadan evvel, Kemal sık sık babasının yanına gider, matbaa makinelerinin arasında hoşça vakit geçirirdi. Şimdi, bunların hepsi mazide kalmıştı. Kemal, camın önünde oturmuş hüzünlü hüzünlü eski günleri düşünü­yordu. Babası ise hasta yatağında yatıyordu.

Yıllar önceydi. Matbaada babasının yanma olduğu bir gün, pencere demirlerinin arasına sıkışmış bir kuşu babasına göster­miş, babası kuşu kurtarmıştı. Kuşun kanatlan gümüş renginde idi. ... (Devam)
DiÄŸer Konular 25 Nisan 2013 Yorum yok
Toplam 2 sayfa, 1. sayfadasın: 1, 2, Sonraki
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu