F Harfi - Türkçe Sitesi
HarfŞu anda F harfi ile başlayan içerikler görüntüleniyor.
Bu harfle başlayan toplam 25 içerik bulunuyor.
F Sözlüğü (Deyim)
Faka basmak: Tuzağa düşmek, aldatılmak; tongaya basmak.

Fal açmak (fala bakmak) : Suya bakarak, kitap, iskambil kâğıdı aça­rak gelecekten haber vermek.

Falakaya çekmek (yatırmak) (birini): Ayaklarını falakaya bağlayarak tabanlarını kalın bir sopa ile dövmek.

Fareler cirit atmak (oynamak) (bir yerde) : O yerde hiç kimse bulun­mamak, o yer bomboş, ıpıssız olmak.

Fark atmak: -1. Fazla sayı yapmak. -2. Benzerlerinden çok farklı ot-mak, onları geçmek.

Fark etmez: -1. "Hiçbir önemi, etkisi yoktur." -2. "Hiçbir değişiklik yap­maz." anlamında.

Fark gözetmek : Ayrım yapmak, birini Ötekinden ayrı, üstün tutmak.

Farkına varmak : -1. Bir şeyin var olduğunu anlamak, sezmek. -2. Ara­larında fark bulunduğunu anlamak.

Farkında olmamak (olmak): Ne olup bittiğini anlamamak (anlamak).

Fark yapmak : Oyunlarda yenmek.

Fasit daire : bk. Kısır döngü.

Fasulye gibi kendini nimetten saymak : Kendine aşırı bir deÄŸer verÂ... (Devam)
DiÄŸer Konular 22 Nisan 2013 Yorum yok
Faik Baysal
1922 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini Saint Joseph Lisesi'nde tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bö­lümü'nü bitirmiştir. Bundan sonra çevirmenlik ve öğretmen­lik yapmıştır.

İlk şiirleri Gündüz dergisinde yayınlanmıştır. Faik Baysal, 1943'ten sonra Varlık dergisinde yazmış, romanlarını tefrika hâlinde yayınlamıştır. Eserlerinin konularını büyük babasının yanında geçirdiği çocukluk yıllarından almıştır. Roman kahramanları çoğu zaman Adapazarı ve çevresinde, İstanbul'un kenar semt­lerinde sefalet içinde yaşayan insanlardır.

Faik Baysal'ın eserleri: İlk Defa(şiir), Ayın Ucunda (şiir), Kava­nozdaki Adam (roman), Rezil Dünya (roman), Voli (roman), Drinada Son Gün (roman), Perşembe Adası (hikâye), Güller Kanıyordu (hikâye), İlgaz Teyze Öldü (hikâye). (Devam)
Diğer Konular 10 Mayıs 2013 Yorum yok
Fakir Baykurt
1929 yılında Burdur'da doğmuştur. Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdikten sonra öğrenimine Ankara Gazi Eğitim Ensti­tüsü'nde devam etmiştir. Değişik yerlerde öğretmenlik, mü­fettişlik yapmıştır. Daha sonra, TÖS ve TÖB Genel Başkanı olmuştur. Fakir Baykurt, romanlarında Anadolu'nun köy yaşamını yansıtmaya çalışmıştır. Çok sayıda eser vermiştir. Yılanların Öcü ro­manıyla Cumhuriyet gazetesi Yunus Nadi Roman Mükâfatı'nda birinci olmuştur.

Fakir Baykurt Eserleri:

Onuncu Köy, Can Parası, Kaplumbağalar, Kara Ahmet Destanı, Sakarca, Tırpan ve Çilli'dir (Devam)
DiÄŸer Konular 02 Temmuz 2013 Yorum yok
Falaka
KONUSU: Bu eser, Ahmet Rasim'in çocukluk günlerini tüm ayrıntılarıyla anlattığı bir anı kitabıdır.

Hoca Korkusu:

Bugünkü okurlarıma ben bu hoca korkusunu nasıl anlatayım. Bundan yarım yüzyıl önce, çocuklar hem kendi gittiği oku­lun hocasından, hem de başka okulun hocalanndan korkarlardı. Bu hoca korkusu, diğer cin, peri, umacı korkusuna benzemezdi. Bu bambaşka bir korkuydu kendisini itirazsız saydıran bir korku..

Amine DoÄŸru:

Bayramlarda, yumuşacık elini öptüğüm hoca beni bir gün bakkalın önünde görünce, elimden tutup okula götürdü. Bütün gün hocanın misafiri oldum. Akşama doğru, nerede olduğumu soran annem, kızmak için tam ağzını açacağı sırada, "Hoca efendi beni okula götürdü." deyince hemen yumuşayıverdi. Okulu beğen­diğimi söyleyince, önümüzdeki perşembe başlamam kararlaştırıldı.

Amin Alayı:

Okula başlayacağım için evde bir basamak yükselir gibi oldum. Bana karşı herkesin dav... (Devam)
Diğer Konular 11 Mayıs 2013 Yorum yok
Falih Rıfkı Atay
(1894-1971)

Siyasal makale ve fıkra dışında; anı, söyleşi, gezi yazısı türünde yazdığı ürünlerle tanınır. Öğretmenlik, gazetecilik ve milletvekilliği yap­mıştır.

Falih Rıfkı Atay, mütareke yıllarında birkaç arkadaşıyla birlikte çıkardıkları "Akşam" gazetesinde Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen yazılar yazmıştır. Sonradan Ankara'ya geçmiş, Atatürk'ün yakınındaki gazetecilerden biri olmuştur. İkinci Meşrutiyet ve Cumhuriyet sürecini yakın­dan izlemiş, olayları ve insanları bir sanatçı duyarlı­lığı ile yansımıştır. Dilin özleşmesi, kendi benliğini bulması için ça­lışmalarda bulunmuştur. Falih Rıfkı, Yalın ve akıcı diliyle düz­yazı alanında önemli yapıtlar yazmıştır.

Falih Rıfkı Atay Eserleri:

Ateş ve Güneş, Zeytindağı, Atatürk'ün Bana Anlattıkları, Çankaya, Atatürk Ne İdi (anı).

Denizaşırı, Bizim Akdeniz, Taymis Kıyıları, Hint, Yolcu Defteri, Eski Sanat, Pazar K... (Devam)
DiÄŸer Konular 09 Haziran 2013 Yorum yok
Fareler ve Insanlar
Eser Hakkında:

Yazar, bu eserini Burns'un, "İnsanlar ve fareler hiçbir zaman hayellerini gerçekleştiremezler." sözünden yola çıkarak kaleme almıştır. Yalnız in­sanların hayatını etkileyici bir biçimde anlatan Fareler ve İnsanlar, John Steinbeck'in en ünlü ve çok okunan romanlarından biridir, insan ilişkileri, dostluk duy­gularını ele alışı yönüyle oldukça güzel bir eserdir. Özellikle, ırk ayrı­mına da dikkat çekmesi bakımından oldukça önemlidir.

Fareler ve insanlar Özeti

George ve Lennie çiftliklerde işçilik yapan iki arkadaştır. George ufak tefek, canlı, yanık tenli, keskin bakışlı birisidir. Lennie ise iri bir yapıya sahiptir. George ve Lennie iki zıt ku­tup oldukları hâlde aralarında büyük bir dostluk vardır. Çalış­mak için çiftlik ararlarken bu dostluk daha da pekişmiştir. Be­raberce birçok şey yaşamışlardır. Birbirlerine çok bağlanmış­lardır.

George akıllıdır, iÅŸini bilir. TabiatÄ... (Devam)
Diğer Konular 28 Mayıs 2013 Yorum yok
Faruk Nafiz Çamlıbel
1898'de İstanbul'da doğmuştur. Faruk Nafiz, daha Tıp Fakültesi'nde okurken ilk şiirlerini neşretmiştir. İlk şiirleriyle edebiyat çevrelerinde ismi duyulmuştur. Kabataş Lisesi, A-merikan Kız Koleji gibi meşhur okullarda öğretmenlik yap­mıştır. Akbaba ve Karikatür gibi ünlü mizah gazetelerinde yazmıştır. Faruk Nafiz Çamlıbel, aruzu, Türkçede en iyi kullanan şairlerimizdendir. Anadolu'yu yansıtan memleket şiirleriyle tanınmıştır.

Faruk Nafiz Çamlıbel aruzla yazdığı şiirlerle edebiyata girmiş, son şiirlerini de aruzla yazmıştır. Her iki ölçüyü de başarıyla kullandı. İlk şiirlerinde bireysel duyguları, aşkı işleyen sa­natçı; Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu'ya geçti. Anadolu insanının yaşamını romantik bir üslupla yansıttı. İnsanın yaşamını romantik bir anlatımla dile getirdi. Halkın duygu, düşünce, söyleyişini, nazım biçimlerini kullandı. Böylece memleket ede­biyatının öncülerinden bi... (Devam)
Diğer Konular 04 Mayıs 2013 Yorum yok
Faruk Nafiz Çamlıbel Edebi Kişiliği ve Eserleri
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1898- 1973)

1. Şiire Birinci Dünya Savaşı'nda aruzla başladı. Daha sonra da hece ile şiirler yazmaya başladı; fakat hece ile şiirler yazarken aruzla şiirler yazmaya da devam etti.

2. Duygu ve düşünceyi bir arada yürüten, romantik ve realist konu ve hayatları işleyen şiirleriyle ün yapmıştır.

3. Şiirlerinde Anadolu'yu ve memleket sevgisini anlatır. Memleketçi şiirin en önemli ismidir.

4. En ünlü şiiri "Han Duvarları"nda İstanbul'dan Kayseri'ye yapılan üç günlük yolcuğu anlatmıştır.

5. Şiirlerindeki başlıca temalar aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlık ve ihtirastır.

6. Dili sade ve akıcıdır. Söz sanatlarına yer veren güçlü bir üslubu vardır.

ŞİİR: Elimle Seçtiklerim, Heyecan ve Sükun, Şarkın Sultanları, Bir Ömür Böyle Geçti, Gönülden Gönüle, Dinle Neyden, Çoban Çeşmesi, Han Duvarları, Suda Halkalar

OYUN: Canavar, Akın,  Özyurt, Kahraman, Yayla Kartalı

R... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Nisan 2013 Yorum yok
Fatih Harbiye
Doğu-Batı meselesini ele alan Peyami Safa'nın en önemli romanlarından biri olan Fatih Harbiye, edebiyatımızın en değerli eserlerden birisidir. Fatih'in Doğu; Harbiye'nin Batı medeniyetini temsil ettiği romanda, iki medeniyet ara­sındaki ikilik etkileyici bir üslupla anlatılır. Batılılaşma tarihi­miz açısından çok önemli bir eserdir.

Fatih Harbiye Kahramanları (kişileri):

Neriman: Doğu kültürü ile yetişmiş, İstanbul'un en muhafazakâr semtlerinden Fatih'te yaşayan bir genç kızdır. Darülelhan'da eğitim görmektedir. İstanbul'da moda hâlini alan modernleşmeye kendini kaptırır. Bu yüzden romanda, onun şahsında iki medeniyet arasındaki zıtlık ele alınır.

Şinasi: Doğu medeniyeti ile yetişmiş, muhafazakâr bir gençtir. Neriman'ın yıllardan beri komşusu ve nişanlısıdır. Ne­riman'ın Batılılaşmayı yanlış anlamasını eleştirir.

Faiz Bey: Neriman'ın babasıdır. Çok okuyan, dindar, kül­türüne çok önem... (Devam)
DiÄŸer Konular 01 Temmuz 2013 Yorum yok
Faust
Eser Hakkında:

Yazar, bu romanı çok genç yaşta yazmış, daha sonra olgunlaştığı zaman yeniden ele alarak son şeklini vermiştir. Goethe'nin kendi iç dünyasından ve yaşamından izler taşıyan roman, aslında manzum biçimde bir tiyatrodur. İnsanı simgeleyen Fa­ust'la şeytanın savaşı anlatmaktadır.

Fa­ust özeti

Roman, 'Tiyatroda ön oyun' başlıklı bölümle başlamaktadır. Bu bölümde, tiyatro müdürü, ozan ve palyaço arasında diya­loglarvardır. Tiyatro müdürü, sahnelenecek bir oyun üzerinde ozan ve palyaço ile konuşur. Her oyunda onla­ra yardım ettikleri için mutludur. Fakat aralarında görüş ayrılıkları vardır. Tiyatro müdürü, sahnelenecek oyunun se­yirciyi merak ettirecek olaylardan oluşması gerektiğine inan­maktadır. Ona göre tiyatro, halkın ruhunu doyurmalıdır. Ozanın ise kusursuz bir yapıtın, uzun yılların ve emeğin sonu­cunda olunabileceğini düşünmektedir. Seyircinin beklentisi yeterli değildir ... (Devam)
DiÄŸer Konular 19 Haziran 2013 Yorum yok
Fecr-İ Ati Edebiyatı
1901'de Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla, Edebiyat-ı Cedide topluluğu dağılmış; edebiyat dünyasında II. Meşrutiyet'in ilanına (1908) kadar sürecek bir boşluk doğmuştur. II. Meşrutiyet'in ilanıyla meydana gelen özgürlük ortamı, Fecr-i Ati (Geleceğin Işığı) topluluğunun ortaya çıkışını kolaylaştırmış, Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla dağılan kimi sanatçılarla genç yazar ve şairler bu topluluğu oluşturmuşlardır.

Fecr-İ Ati Edebiyatının Temsilcileri:

Ahmet HaÅŸim

Refik Halit (Karay)

Emin Bülent (Serdaroğlu)

Yakup Kadri (KaraosmanoÄŸlu)

Tahsin Nahit

Faik Ali (Ozansoy)

Celâl Sahir (Erozan)

Fuat Köprülü

Hamdullah Suphi (Tanrıöver)

Sahabettin Süleyman

Ali Canip (Yöntem)

Cemil Süleyman İzzet Melih

• Faik Ali Ozansoy'un önerisiyle "Fecr-i Ati" adını benimseyen topluluk, uzun ömürlü olamamış ve Milli edebiyat hareketinin doğusuyla dağılıp gitmiştir (1912... (Devam)
DiÄŸer Konular 19 Haziran 2013 Yorum yok
Fecr-i Ati Özellikleri
Servet-i Fünun sanatçıları gibi ağır bir dil kullan­dılar. Toplumsal konular yerine bireysel konuları işlediler. Aşk ve doğa konularını, duygulu ve ro­mantik bir biçimde dile getirdiler. Gerçek olmayan, idealize edilmiş bir doğanın betimlemesini yaptılar. Sembolizm akımının etkisinde kalan topluluk, aruzu kullanmış, serbest müstezat, sone ve terzerima gibi nazım biçimleriyle yazmışlardır. Şiirde müzikselliğe önem vermişler, biçim ve içerik ikililiğini kaldırıp, şiirin anlam İle yapısını kaynaştır­maya çalışmışlardır. Topluluk, düzyazı alanında bir varlık göstere­memiştir. En önemli sanatçısı Ahmet Haşim'dir. (Devam)
Diğer Konular 11 Mayıs 2013 Yorum yok
Fecr-i Ati TopluluÄŸu
1901'de Servet'i Fünun dergisi kapatıldıktan sonra, topluluk dağıdı ve böylece edebiyat dünyası­nı 1908'de II.Meşrutiyetin ilanına kadar sürecek bir boşluk kapladı. Servet-i Fünun bıraktığı boşluğu doldurmak amacıyla bir grup hareketi yaratmak isteyen genç sanatçılar 1909'da bir araya gelirler ve adını Fecr-i Ati ( Geleceğin Şafağı ) kodukları bir topluluk oluş­tururlar. Bu yaşıtlar topluluğunun beğenileri, dünya görüşleri, yetenekleri, amaçlan gerçekte birbirlerin­den farklıdır. 1909'da yayımladıkları bildiride, Servet-i Fünun şiirini eleştirdiler. Sanatı "şahsi ve muhterem (kişisel ve saygın ) bir uğraş" olarak gördüklerini belirttiler. Türk edebiyatını daha çok Batılılaşmayı amaçladı­lar. Büyük iddialarla, hedeflerle yola çıkan bu toplu­luk her alanda Servet-i Fünun'un basit bir kopyası olmaktan öte geçemedi. Türk edebiyatında da kalıcı bir etki bırakmaktan dağıldı. (Devam)
DiÄŸer Konular 14 Nisan 2013 Yorum yok
FEHÄ°M BEY ve BÄ°Z
Fehim Bey, Bursa eşrafından birinin oğludur. Galatasaray'da okumuş, bir süre Babıâli'de aylıksız olarak çalışmış; babası İstanbul'a geldiğnde durumunu anlamasın diye büyük bir konak tutmuş, döşeyemediği bu konağın boş odalarında sabahları keman çalmış; günün birinde Londra elçiliği üçüncü katibi olmuştur. Bu iş kendisine o kadar önemli görünmüş olacak ki, Londra'nın en büyük terzisine gidip, bir sefaret katibine iyi giyimli olmak için ne lazımsa yapmasını söylemiş; bir süre sonra elçiliğe, kapılardan sığmayan bir ambar getirmişler. Fehim Bey, bu bir ambar dolusu elbiseyi bütün ömrü boyunca giymek zorunda kalmış. Gençliğinde kendisini damat alabilecek birçok paşa ve beylerden birinin kızıyla evlenip zengin bir eve iç güveysi girmektense, orta halli bir aileninkızı Saffet Hanım'la evlenmeyi yeğlemiştir. 1908 Meşrutiyeti'nden sonra memlekette bir özel teşebbüs modası başlayınca, Fehim Bey de dışişl... (Devam)
DiÄŸer Konular 19 Nisan 2013 Yorum yok
FELATUN BEY ile RAKIM EFENDÄ°
Mustafa Meraki alafrangalık meraklısıdır. Biri kız, biri erkek iki çocuğu vardır. Bunları çok şık giydirir, fakat öğrenimlerine o kadar önem vermez. Oğlu Felatun Bey büyüyünce kalemlerden birine memur olur, fakat işe gidecek yerde vaktinin çoğunu eğlence yerlerinde,

ahbapları ziyaretle filan geçirir. Babası ölünce payına on altı bin liralık bir miras düşer. Polini adli bir aktriste âşık olur. Sonunda âşık olduğu aktris uğrunda bütün servetini tükettiği gibi bin beş yüz lira da borca girer, tanıdıklarından birinin yardımıyla Akdeniz adalarından birinde bir mutasarrıflık elde ederek İstanbul'dan uzaklaşır. Rakım Efendi ise eski Tophane kavaslarından birinin oğludur. Daha bir yaşında iken babası ölmüştür. Annesiyle Arap dayısı Fadayi'nin çalışmaları sayesinde öğrenimini tamamlar; hariciye kalemlerinden birine memur olur, buraya önce parasız, sonra da ufak bir aylıkla gidip gelir. Fransızca öğrenir, bir ma... (Devam)
DiÄŸer Konular 17 Nisan 2013 Yorum yok
Ferman
Sefere çıkmış Osmanlı ordusu yağmur altında kalmıştır. Ordu mola verir. Konak yerine geldikleri hâlde, padişahın ça­dırı yoktur. Otağcılar da ortada bulunmamaktadır, herkes, padişahın çadırının kaybolduğunu söylemektedir. Ordunun önde gelenlerinden yiğit Tosun Bey, bu duruma çok şaşırır. Hiddetinden inlemektedir. Koskoca padişaha layık olmayan bir durumdur çünkü. Mahmut Çelebi ve Perviz Efendiye: "İki konak arasında bir otağı yapamayan biri nasıl devleti idare eder?" der. Tosun Bey, normalde padişahını çok seven biri­dir. Hiddetinden bu şekilde konuşmuştur.

Sadrazam, bir süre sonra Tosun Bey'i çağırır, ona bir fer­man verir. Niş beyine götürmesini söyler. Tosun Bey, fermanı yolda okur. Fermanda kendisinin idam edilmesi yazılmak­tadır. Önce çok sinirlenir, kendisi gibi eşine ender rastlanan, vatanı için çalışan birinin nasıl olur da idam edileceğini anla­yamaz. Sonra vatanına itaat eder ve fermanı hiç o... (Devam)
Diğer Konular 19 Mayıs 2013 Yorum yok
Fiil (Eylem) Çekim Ekleri
Türkçede, eylemlerin üzerlerine gelerek onların cümle içerisindeki anlamında değişikliği yapmayan, cümledeki görevlerine göre onları şekillendiren çekim eklerine fiil (eylem) çekim ekleri denir.

1. Kip Ekleri:

a. Haber Kipleri ( Zaman Ekleri ): geldi, geliyor, gelecek..

b. Dilek ' Şart Kipleri : Bilmeli, Düşünse, Gidelim, Beklesin

Dilek Åžart Ekleri:

I. Gereklilik Ekleri ( Gereklilik Kipi )

II. Åžart Ekleri ( Åžart Kipi )

III. Ä°stek Ekleri ( Ä°stek Kipi )

IV. Emir Ekleri ( Emir Kipi )

2. Kişi Ekleri ( Şahıs Ekleri ) : geldim, geliyorsun, gelecekler.. (Devam)
DiÄŸer Konular 05 Haziran 2013 Yorum yok
Fiil (Eylem) Kökleri
FİİL KÖKLERİ:

İş, oluş, hareket, durum bildiren köklerdir. Mastar ekiyle (-mek) okunabilirler.

- gel-, koÅŸ-, al-, git-, bak ..

Bir dilde bulunan isim ve fiil kökleri varlıklarını, kavramların, hareketlerin teker teker karşılığını verecek kadar çok değildir. Gerekli olan sözcükler bu köklere yapım ekleri getirilerek sağlanır. Bu yolla yapılmış sözcüklere "gövde" denir.

Dilimizde hem fiil, hem isim kökü olarak kul­landığımız sözcüklerimiz vardır. Bunlara "ortak kök" denir. Bu sözcükler tek anlam taşıma­larına rağmen diğer köklerin tersine hem isim hem fiil eklerini alabilirler. Bu kökleri sesteş sözcükle karıştırmamak gerekir. Sesteş söz­cükler iki ayrı sözcüktür; ortak kök ise tek bir anlamı olan, kullanıldığı yere göre fiil ya da isim olan sözcüktür. (Devam)
DiÄŸer Konular 21 Nisan 2013 Yorum yok
Fiilden Fiil Yapan Ekler
Dilimizde fiillerin (eylemlerin) üzerine gelerek onlardan tekrar fiiller türeten eklere Fiilden Fiil Yapan Ekler adı verilir. En çok kullanılanlar şunlardır:

-(i)l: görül-, vurul-, soyul-..

-{i)n: bakın-, dövün-, gezin-..

-{i)ş: bakış-, dövüş-, yazış..

-t: okut-, uyut-, söylet..

-dir: saldır-, yazdır-, sordur..

-ir: piÅŸir-, bitir-

-(e)r: gider-, çıkar-, .. (Devam)
DiÄŸer Konular 28 Mart 2013 Yorum yok
Fiilden Ä°sim Yapan Ekler
Dilimizde eylemlerin üzerine gelerek onlardan adlar (isimler) türeten eklere Fiilden İsim Yapan Ekler adı verilir. En çok kullanılanlar şunlardır:

-me: karma, umursama..

-mek: gülmek, yemek, çakmak..

-iş: özleyiş, duyuş, bakış..

-(i)m: uçurum, geçim, ölçüm..

-i: yazı, sayı, doğu ..

-k: yanık, açık, tarak ..

-gi: sevgi, uy{u)ku, örgü..

-ek: erek, bıçak, korkak..

-gin: kırgın, yetişkin, solgun..

-{i)n: ekin, yığtn, akm ..

-gen: unutkan, çahşkan, sıkılgan..

-geç: yüzgeç, süzgeç, utangaç ..

-ti: bulantı, çalkantı, yaşantı ..

-inti: esinti, sıkıntı, üzüntü..

-(i)t: yakıt, geçit, umut..

-enek: gelenek, olanak, tutanak..

-ici: boğucu, yakıcı, yıkıcı.. (Devam)
DiÄŸer Konular 30 Mart 2013 Yorum yok
Toplam 2 sayfa, 1. sayfadasın: 1, 2, Sonraki
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler:
CoÄŸrafya Sitesi Tarih Sitesi Matematik Sorusu