(13. 14.yüzyıl), din dışı konuları işlemiştir. Divanı ile İskendername ve Cemşid ü Hurşit adlı iki mesnevisi vardır. Kendi dönemindeki şairleri büyük oranda etkilemiştir. Şiirleri dini konular veya temalar içermez. Ahmedi, Fars şiir biçimini Türkçe'ye uyarlamaya çalışmıştır, ancak Farsça mecazlar Türkçe'ye tam olarak uydurulamadığı için şiirlerinde düzenli ve güçlü mısra yapıları yoktur. Çoğunlukla yüksek zümreye (padişahlara) hitap eden eserleri vardır. (Devam)
1908 ile 1980 yılları arasında yaşamıştır. Cumhuriyetten sonraki edebiyatımızda çok önemli bir yeri vardır. Bu döneme hem fikir hem de bir sanat adamı olarak damgasını vurmuştur. Az sayıda şiir yazmış olan Ahmet Muhip Dıranas, şiirde sese ve şekil mükemmelliğine önem vermiştir ve biçim kusursuzluğu ile dikkati çeker. Şiirlerinde Sembolizm akımının etkileri hissedilmektedir. Fransız sembolistlerinden etkilenmekle birlikte, bunu geleneksel biçimlerle kaynaştırdığından, kendine özgü bir şiir dünyası oluşturabilmiştir. Şiirlerinde zaman, kaçış duygusu, ölüm, yalnızlık hissi, tabiat, aşk, hüzün, vatan ve kahramanlık duygularını işlemiştir. Bütün şiirlerini tek bir kitapta toplayan şairin tiyatro eserleri de bulunmaktadır.
Şiirlerindeki sözcüklerin uyumu, müzikselliği ile şiirimize yeni bir ahenk getirmiştir. Hece veznini değişik biçimlerde kullanmıştır. İnsanın doğa karşısındaki duygularını iş... (Devam)
a) Gerçek Anlam: Sözcüklerin bizde çağrıştırdığı ilk anlamlarıdır. "Yan-" sözcüğünü tek başına düşündüğümüzde, aklımıza ilk gelen yanıcı bir maddenin alev almasıdır. Bu sözcüğün temel anlamıdır. b) Yan Anlam: Dildeki gelişim nedeniyle sözcüklere, temel anlamı yanında yeni anlamların yüklenmesidir. Yukarıdaki "yan-" eylemini "Biletim yandı." cümlesinde kullandığımızda "yan-" eylemine yeni bir anlam kazandırmış oluruz. c) Mecaz Anlam 1. Mecaz: Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında özel bir anlamda kullanılmasıdır. Örnek: O kız beni yaktı. 2. Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarımı): Benzetme amacı güdülmeden bir sözcüğün başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır. Örnek: Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal. Hilal burada bayrak yerine kullanı... (Devam)
Atasözleri, geniş halk yığınlarının yüzyıllar boyunca oluşturdukları deneyimlerden gözlemlerden ve bunlara dayanan düşüncelerden doğmuştur. Toplumun ortak düşünce ve tutumunu belirtir, insanlara yol gösterir, Öğüt verir. Genel yargılı, kalıplaşmış; kısa ve özlü sözlerdir. Az sözle çok şey anlatırlar.
———————————————————'
BAŞAK BİR KAYNAK
"Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural, bilgece düşünce ya da öğüt olarak kalıplaşmış biçimleri bulunan, kamuca belirlenmiş sözlere atasözleri denir. "{Ö.A. Aksoy)
"Halk tarafından söylenen, kendi içine kapalı bir ifadesi olan, öğretici bir muhteva ve yüksek bir şekil taşıyan sözlere atasözleri denir.
"(Ö.F Akün) İnsanların davranış biçimlerini, dünya görüşlerini, töreyi, inancı, hayat tecrübelerini ortaya koyan a... (Devam)
Servet-i Fünun şiirinin Tevfik Fikret' ten sonra ikinci önemli şairidir. Sanatının ilk dönemlerinde Tanzimatın ikinci dönem santçılarının etkisinde şiirler yazmış, tıp eğitimi
için gittiği Fransa'da sembolizm ve parnasizm akımlarını tanımıştır. Edebiyatımızda sembolizmin öncülerinden olan sanatçı "sanat İçin sanat" görüşüne bağlı kalmış, aruzu da başarıyla kullanmıştır. Cenap Şahabettin, şiirlerini yeni mecazlarla Arapça ' Farsça sözcüklerle kurmuş; müzikaliteye, sembolizm akımın gereği olarak önem vermiştir. Dilde sadeleşmeye karşı olan tutumunu yaşamının sonuna kadar sürmüştür. "Elhan-ı Şita" şiirinde karın yağışındaki müzikselliği vermek istemiş; kışın sessizlik ve mutluluğunu dile getirirken geniş doğa betimlemeleri de yapmıştır. Düzyazı alanında da yapıtları vardır.
Cenap Şahabettin'in Eserleri:
Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh (makale); Tiryaki Sözleri ( ö... (Devam)
Birden çok sözcüğün bir araya gelerek yeni bir anlam oluşturduğu öbeklerdir. Özellikleri: 1. Kalıplaşmış sözlerdir. Üzerinde bir değişiklik yapılamaz. 2. Kısa ve özdürler. 3. En az iki sözcükten oluşurlar. 4. Deyimlerde öğüt verme yoktur, kişinin o andaki duygu ve düşüncelerini dile getirirler. 5. Sözcükler genelde mecaz anlamlıdır. Örnek: Eğri büğrü: Bazı yerleri eğrilmiş, bükülmüş. Kaynak: Deyimler Sözlüğü (Devam)
1. Arap ve İran kültürü, estetik anlayışı Divan edebiyatını önemli ölçüde beslemiştir. Sanatçılar, Arap ve İran sanat ' edebiyat geleneklerine bağh kalmışlardır.
2. Divan şiiri halktan kopuktur. Saray çevresi ve medreselilerin oluşturduğu, zevk aldığı bir edebiyattır.
3. İlk örnekleri 13.yüzyılda görülen Divan şiiri, varlığını, 19.yüzyılın ortalarına kadar sürdürmüştür. ilk Divan şairi dindışı şiirler yazan Hoca Dehhani'dir. İlk Divan şairleri, şiirlerinde ağırlıklı olarak Türkçeyi kullanmışlar ancak dil, 16. yüzyıldan sonra oldukça ağırlaşmıştır.
4. Toplumla ilgili konular işlenmemiş, bireysel konulara yer verilmiştir. Sanatçılar çeşitli olumsuzluklar düzene değil, kişiye bağlamışlardır.
5. Aşk, şarap, tasavvuf, rintlik gibi değişmeyen konular işlenmiştir. Klasik aşk öyküleri, din ve tasavvuf, felsefe..
5. Konudan çok, konunun işleniş biçimine (kurallara önem verm... (Devam)
Yazılışları aynı, anlamlan farklı sözcüklere eş sesli sözcük denir.
Eş sesli sözcükler arasında anlam bağı yoktur, farklı farklı sözcüklerdir. Genelde biri isim soylu, diğeri fiil soyludur. Ancak ikisi de isim ya da fiil olan eş sesli sözcükler de vardır.
Yaz geldi, (isim)
Mektup yaz. (fiil)
Çay içtim. (İsim)
Çay kenarından geçtik, (isim)
Havuzda yüzdük, (fiil)
Koyunun derisini yüzdü, (fiil)
Sözcüklerin yan, terim ve mecaz anlamları o sözcüğün ilk anlamıyla sesteş olmaz.
Mecaz Anlam: Sözcüğün kendi anlamı dışında yeni bir anlam İçin kullanılmasıdır.
Yeniliklere açık bir kişidir, (yenilikçi)
"tutmak" sözcüğünü üç farklı cümlede anlamca inceleyelim
Bu çantayı tut. (kavramak) Derede balık tuttuk, (yakaladık) Dilini tutmayı bilmiyorsun, (zaptetmek)
NOT: Gerçek anlamda kullanılan bir sözcüğün yerine başka bir sözcük ' eşanlamlısı dışında ' getirilemez. Mecaz anlamda kullanılan sözcüğü İse başka sözcükler karşılayabilir.
1921'de Yunanistan'da doğan yazar, ailesiyle birlikte daha sonra İzmir'e yerleşmiş, ilk ve orta öğrenimini burada tamamlamıştır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirmiştir. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra tarnamiyle yazarlığa dönmüştür. Yazı hayatına şiirle başlayan Necati Cumalı, önce Garip akımından etkilenmiş, bu doğrultuda şiirler yazmıştır. Eserlerinde bireyin sıkıntıları, aşkları, özlemleri ile toplum durumunu işlemiştir.
Şiirleri, romanları ve tiyatrolarıyla tanınır. ilk şiirlerini duygusal konularda yazan sanatçı doğayı, sevgiyi, yaşamı bir türkü yalınlığında işlemiştir. 1960'iı yıllarda ise içtenliğini yitirmeden, toplumsal konulara yöneldi. Sanatçının yalın, süssüz, mecazsız bir anlatımı vardır. öykü, roman ve tiyatrolarında kırsal kesim gerçeğin yansıttı.
Necati Cumalı'nın eserleri:
İmbatla Gelen (Şiir), Tufandan Önce (Şiir), Kısmeti Kapalı Gençli... (Devam)
İlk şiirlerini Varlık dergisinde yayımlayan Oktay Rıfat Horozcu, garip şiirinin öncülerindendir. Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık ile birlikte, şirin geleneksel kurallarına karşı çıkmış, serbest nazmı kullanmıştır. Şiirlerinde halk söyleyişinden, deyimlerden yararlanmış, mecazları kullanmış, toplumsal konulu şiirler yazmıştır. Melih Cevdet ve Orhan Veli ile birlikte Garip adlı şiir kitabını yayımlayarak Garip şiir akımının öncülerinden oldu. Oktay Rıfat, Garip akımı dönemindeki şiirlerinde kentte yaşayan sıradan insanların günlük yaşamlarına şaşırtıcı, alaycı bir söyleyişle yaklaşmıştı. Şiirlerinde sürekli bir arayış içinde olmuş, değişmenin peşinde koşmuştur.
Oktay Rıfat'ın Eserleri:
Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler, Güzeleme, Elleri Var Özgürlüğün, Çobanıl Şiirler, Bir Cigara İçimi, Denize Doğru Konuşma (şiir) Bir Kadının Penceresinden (roman) Bir ... (Devam)
Tamlayan, tamlananın neden yapıldığını belirtir. Her iki ad da tamlama eki almaz.
Cam vazo (Camdan yapılmış vazo)
Çelik tencere (Çelikten yapılmış tencere)
Takısız ad tamfamalarında tamlayan hammaddenin, tamlanan ondan elde edilmiş bir ürünün adıdır.
Deri koltuk (Hammadde- Ürün)
*Takısız ad tamlamalarını sıfat tamlamalanyla karıştırmamak için "-den" ekinden yararlanılabilir. Takısız tamlamada tamlayan "-den" ekini alarak da kullanılabilir. Sıfat tamlamalarında ise tamlayan bu eki alamaz. Ayrıca sıfat tamlamalarında tamlayan olan sözcük özellik belirtir, "nasil" sorusunu yanıtlar.
Yün hırka "yünden hırka" şeklinde Takısız ad tamlaması kullanılabilir.
Yeni hırka "yeniden hırka" olarak Sıfat Tamlaması kullanılamaz.
*Bazı kaynaklar, tamlananın neye benzediğini belirten tamlamaları takısız ad tamlaması olarak verirler, Bu tür tamlamalarda tamlayan mecaz olarak kullanılmış bir addır... (Devam)